Bunun sözlük mânâsı, söz ve fiillerin amaçlarını kavrayacak şekilde keskin derin anlayıştır. Şu âyet ve hadis'lerde geçen ve bu kökten türemiş olan kelimeler böyle bir anlamda kullanılmıştır:
"And olsun ki biz, cehennem için de bir çok insan ve cin yarattıkYou are not allowed to view links.
Register or
LoginOnların kalbleri vardır, ama anlamazlar; gözleri vardır, ama görmezler; kulakları vardır,
ama işitmezler, işte bunlar hayvanlar gibi, hattâ daha da sapıktırlar, işte bunlar gafillerin ta kendileridir." (A'raf:179)
"Bunlara ne oluyor ki hiç bir sözü anlamaya yanaşmıyorlar."(Nisa:78)
"Allah, kime hayır murad ederse onu din'de fakih kılar." (Buhari; İlim,10-13)
İşte bu, fıkh'ın sözlük mânâsıdır. İstilahî mânâsı da, bu mânânın pek dışına çıkmaz; gerçi bir özellik taşır ve şöyle tarif edilebilir:
Fıkıh, şer'î-amelî hükümleri, tafsîlî (ayrı ayrı) delillerine dayanarak bilmektir. Buna göre fıkıh ilminin konusu iki kısımdan ibarettir:
1) Şer'î-amelî hükümleri bilmek.
Dolayısıyla Allah'ın birliğini, Peygamberlerin gönderilişim ve Allah'dan aldıklarını tebliğ etmeleri gerektiğini, âhiret gününü ve bu günle ilgili şeyleri bilmek gibi itikadı hükümler, Fıkh'm istilahî mânâsına dahil değildir.
2) Her hükmün tafsîlî delillerini bilmek. Meselâ; "Selem" (Para peşin mal veresiye olmak üzere yapılan alım satım akdine "Selem akdi" denilir. (Çev.) Selem akdiyle bir satıştan söz edilirse, paranın akit zamanı teslim edilmesi gerekir diyebilmek için buna dair Kitab, Sünnet ve Sahabîlerin fetvalarından bir delil getirmek icab eder.
Faizin azı da çoğu da haramdır deyince, buna dair de Kitab'tan bir delil zikretmek lazım gelir. Bu konuda ana paradan fazla olan herşey faizdir deniliyorsa, delil olarak;
"Eğer tevbe ederseniz ana paranız sizindir, böylece hem haksızlık etmemiş,
hem de haksızlığa uğramamış olursunuz." (Bakara:279)
âyetini okumak gerekir.
Haksız yere insanların mallarını yemenin haram olduğunu anlatan kimse;
"Mallarınızı, aranızda haksız yere yemeyin..."(Nisa:29)
âyetini sözüne eklemelidir.
Demek ki fıkıh ilminin konusu, helal, haram, mekruh ve vâcib olma yönünden insanların işlerine ait hükümler ve bunların dayandığı delillerdir.
(Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra, Fıkıh Usulü, sh:19-24. Ankara-1990
Terceme: Prof. Dr. A. Şener)