Alm. Klapperschlange, Fr. Crotale des bois, İng. Timber rattle snake.
Familyası: Çıngıraklıyılangiller (Crotalidae). Yaşadığı yerler: Amerika’da, Güney Kanada ile Kuzey Arjantin arasında. Özellikleri: Çok zehirli olup, kuyruğunda halkalı bir çıngırağı vardır. Ömrü: 20-30 yıl. Çeşitleri: Çıngıraklı, sessiz çıngıraklı, çöl çıngıraklı, kırmızı çıngıraklı, küçük çıngıraklı, Tibet çıngıraklı vs.
Pullu-sürüngenler takımından, anavatanı, Yenidünyâ kıtası olan çok zehirli bir yılan. Amerika kıtasına yayılmış olup, özellikle ABD ve Kuzey Meksika’da rastlanır. Siyah, beyaz, kahve, portakal, pembe, yeşil, mâvi renkli olanları olup, çoğunlukla sarımtrak kahverengidirler. Güneydoğu Asya’da da vardır. Tibet çıngıraklıyılanı bunlardandır. Kuyruğunda bulunan deri ve oynak pullardan meydana gelen halkalı kısmını sallayarak çıngıraksı bir ses çıkardığından çıngıraklı adını almıştır. Çoğu 1,5-2 m boyunda ve çocuk bileği kalınlığında olmasına rağmen 60 cm boyunda olanları da vardır.
Başlarının her iki yanında gözleri ile burun delikleri arasında bulunan ince zarlı bir çift çukurcuk bunlar için tipiktir. Bu çukurcuklar sıcakkanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını (infrared) tesbit eder. Bu biyolojik dedektörle, karanlıkta yaklaşan avların vücutlarından yayılan ısıyı hisseder ve onları görmeden tâkip edebilirler. Bu tabiî infrared dedektörleri (kızıl ötesi ışınları seçebilen araç), yalnız boa, çıngıraklı ve çukur engerek yılanlarında bulunur.
Sabah erkenden faaliyete geçerek gece düşen çiğ ile yıkanır, öğleye kadar güneşlenir. Aşırı sıcakta gölgeye çekilir. 30°C çevre sıcaklığında avlanır. Avların iriliğine göre zehirlerini ayarlayabilir. Zehir dişleri sivri olup, hayvanların korkup çekindiği tehlikeli bir yılandır. Avlarına sâniyede 200 m gibi korkunç bir hızla atılır, zehirini şırınga eder. Zehirlenen avını ancak öldükten sonra yutar. En çok fâre, sincap, tavşan gibi kemiricileri avlarlar, kuş ve kertenkele de yerler. Üst çenelerinde oluklu iki çift zehir dişlerini kullanmadıkları zaman ağız tabanına paralel yapıştırırlar. Sürünürken yumuşak ve çatallı dillerini ağızları kapalı olduğu halde üst çenelerindeki bir delikten hızlı ve sürekli bir şekilde çıkarıp içeri sokarlar. Diğer yılanlar gibi dilleriyle koku alırlar. En zayıf kokular bile dilin çatallı uçlarına sinerek hissedilir. Çeneleri ile kulak arasında kemik bağlantı olup, üzerinde bulunduğu toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan geçen bir atın ayak seslerini kolayca duyabilir. Her yıl deri değiştirme devrelerinde çıngırağa yeni halkalar ilâve edilir. Vücuttan soyulan deri yeni halkalara katılır. Çıngıraklarını avını korkutmak ve durdurmak için kullandığı gibi, iri hayvanların ayakları altında ezilmemeleri için bir uyarı organı olarak da kullanırlar. Çıngırağı sâniyede 50-70 defâ titreştirerek ıslıklı bir ses çıkarırlar.
En büyük düşmanları insan, atmaca, kartal ve baykuştur.
Genellikle iki yılda bir kere 3-4 yumurta yumurtlayarak üreyenleri olduğu gibi, çoğu yavrularını doğururlar. Bu gerçek bir doğum olmayıp yumurtaların ana karnında açılması (ovoviviparite) şeklindedir.
Çıngıraklıyılanlar iki çift zehir dişleri, ısı algılayıcıları, dört çeşit sürünme sitili ve kuyruklarındaki çıngırakları ile tipik olup, diğer yılanlardan rahatlıkla ayrılırlar.
Korkunç şöhretlerine rağmen oldukça zayıf bünyeli hayvanlardır. 20 dakikadan fazla güneş altında kaldıklarında bayılır, dikey durumda kalpleri kanı pompalayamadığından ölürler. Kolleksiyoncular tarafından yakalanırken çok hırpalanan yılanların, bir şey yemediklerinden bir müddet sonra öldükleri bilinmektedir.