Moğol hükümdârı Cengiz Hanın hayâtı, şahsiyeti ve fetihleri etrafında söylenmiş destan.
Bu destan Orta Asya’da Cengiz ve çocukları tarafından idâre edilen bâzı Türk kabîleleri arasında 13. asırda doğmuştur. Yazılı edebiyâta 15. yüzyıl sonlarında geçmiş olan bu destanın, Orta Asya Türkleri arasında yaygın ve devamlı bir ömrü olmuştur.Türklerin İslâmiyetten uzak kalan Başkurt, Kırgız-Kazakları, Yakutlar-Tonguzlar gibi boyları arasında ısrarla yaşatılmıştır.
Eserde vak’alar, Moğol İmparatoru Cengiz’in ve çocuklarının târihi hikâyelerine uygundur. Bu sebeple Cengiznâme, Cengiz’den başlayarak Moğol Hanlarının destânî bir târihi olarak kabul edilmiştir. Destan, Cengiz’in atalarını ve doğuşunu hikâye ile başlar. Evlenişi, bâzı Orta Asya kabîlelerinin başına geçişi, yaptığı savaşlar ve fetihleri anlatıldıktan sonra kurduğu imparatorluğu çocukları arasında paylaştırarak ölmesiyle biter.
Cengiz, Müslüman Türkler tarafından hiç sevilmemiş ve hep nefretle karşılanmıştır. Bilhassa Osmanlı Türkleri Cengiz’in yaptığı fetihler esnâsında yaptığı zulümleri, yakıp yıktığı şehirleri, harâb ettiği mâmûreleri ve oluk gibi akıttığı Müslüman kanını unutamamışlardır. Ayrıca Anadolu’da 12. asırda bütün şiddetiyle yaşanan Moğol zulüm ve baskısı, Cengiz ve ordularının Selçuklu ve Osmanlı Türkleri içinde nefretle anılmasına yetmiştir. Dolayısıyla Anadolu Türkleri arasında bu destan bilinmez.
Cengiznâme’nin Paris Millî Kütüphanesinde, Berlin Devlet Kütüphânesinde, British Museumda yazma nüshaları vardır. İlk matbu nüshası İbrâhim Halfin tarafından 1822’de Kazan’da bastırılmıştır.