Mavi bir şey içimde kaldı. Bu ne kadar uğraşsam anlatamayacağım bir şey. Uzaklara uzanan bir yol, ufkun köşesi, içimde dalında titreyen bir küçücük yaprak, rüzgârın nefesinde savrulup giden bir parça beyaz bulut, şırıltılı bir su, gücüm, kuvvetim, heyecanım, merakım, dimdik ayakta bir çınar, her şeyden bir parça yolda kaldı. İnanın bana, söyleyemiyorum, bir şeyler içimde kaldı.
Yuvarlanıp duran küçücük bir mavi bilye bir o yana gidiyor, bir bu yana. Yaklaştırıp gözünüze tutsanız bu bilyeyi görürsünüz:
içinde gökyüzü, içinde yeryüzü, çam ormanları, gürüldeyerek akan nehirler, yüksek yaylalar, doludizgin boşanan atlar, patlayan şimşekler, içinde sonu gelmeyen yollar, karmakarışık&58230;
Sırça köşkün pencerelerinden sarkan sarmaşık gülleri, içinde yağmurlar yağan bir billur saray, çatısında parlayan gün ışığı, saçaklarından dökülen ışık huzmeleri, bir o yana yuvarlanıyor, bir bu yana.
Rüyalarımdan bir damla, küçücük bir mavi bilye içimde kaldı.
Anlatamayacağımdan değil telaşım, anlaşılmayacağından değil.
Ellerim titriyor, yüreğim tir tir titriyor. Treni kaçıracakmışım gibi, boşluğa yuvarlanacakmışım gibi, bardaktaki süt dökülüverecek gibi, içimde bir endişe, bir şeyler pırpır ediyor.
Göğsüm bir kafes, içinde bir kuş çırpınıyor. Her şey uçup gitti başımdan.
Uzaklar aklımı aldı. Neler vardı çıkınımda, hatırlayamıyorum. Parmaklarımı bile sayamıyorum. Başım dönüyor. Korkuyorum.
Sırtım boşluğa geldi, arkamda ne var bilmiyorum.
Anacığım kucağın nerede? Ayaklarım dolaşıyor, nefesim düğümlendi, yutkunamıyorum. İçimi bir yerlere dayamak istiyorum. Göğsümü parçalamak istiyorum. Göğsüme sımsıkı sarılmak istiyorum.
Kayboldum, yolda kaldım.
Her yeri dolaşsam bulamam, elimi uzatsam tutamam. İçimde titreyen bir boşluk, neyi kaybettiğimi unuttum, bir hatırlasam bir daha unutamam. Yollarda sürüyorum bedenimi, nerelerden geldim, nereye gidiyordum, bilmiyorum, ama hiç olmazsa bir damla mavi şey bari içimde kaldı.