"
- Ey dost! Söyle bana ne getirdin?
Bilirsin dost kapısına eli boş gidilmez."
"- Bilirim bilmesine lakin bîkararım, çaresizim. Hangi bir şeye uzandımsa elim boşta kaldı. Bir katreyi ummana, bir habbeyi kubbeye nasıl getirebilirim. Huzuruna kalbimi ve canımı bile getirmiş olsam, Kirman’a Kimyon ***ürümüş sayılırım. Kirman ki Kimyon diyarıdır. Senin eşsiz güzelliğinden başka bu ambarda bulunmayan bir tohum yoktur. Bu dünyada hiçbir kıymet yoktur ki sende ondan hem de deryalar dolusu bulunmasın. Düşündüm senin eşsiz güzelliğine layık hediye nedir diye? Ancak sîne nûru gibi bir ayna getirmeyi uygun buldum. Herkes bilir ki; güzel yüz aynaya âşıktır. Ey güneş gibi gökyüzünün nûru olan, ona baktıkça güzel yüzünü göresin. Güzel yüzünü gördükçe, bütün
güzelliklerin sahibini, mutlak güzeli hatırlayasın. Çünkü gölgenin varlığı Güneş’in mevcudiyetine delildir."
Ey dost! Ayna’ya iyi bak! Güzelliğin kaynağını gör!
Kâinatın her zerresi, hüsn-i mutlakın tecellî aynasıdır. Hakk’ın sevgilileri her yerde ve her şeyde zâhir olan o güzelin cemâline âşıktır. Aşkları sebebiyle kendinden geçer, hattâ ma’şuktan başka hiçbir şey bulamazlar orada...
Ben ben değilim, ben dediğim sensin hep
Cânım dediğim, ten dediğim sensin hep
Ey dost! Aynaya iyi bak! Gizli hazineyi bul!
O gizli hazîne ki; sevdi de yarattı. Sevgisinden sevdiklerinin hamuruna kattı. O (cc) onları sevdi, Onlar da O (cc)’ nu sevdi. Öyle sevdiler ki birbirlerini, seven ile sevilen fark edilemedi. Dediler ki:
Bende olan âşikâr sensin,
Ben hod yoğum, ol ki vâr sensin !..
Ger ben, ben isem; nesin sen ey yâr
Ver sen, sen isen; neyim men-i zâr?..
(Fuzûlî)
Ey dost! Aynaya iyi bak! Aşkı gör!
Aşk öyle meçhul bir manadır ki ondan her tadan zevki miktarınca sarhoş olur.
Aşk, bir ma’nâ-yı lâyu’raf ki, cümle âlemi,
Zevki miktarınca sekrân û huruşân eğliyor.
Kanaryaların ötüşü, şafakların söküşü aşk iledir. Tomurcuklu sümbüller, nevbahârda açan güller, hüzün dolu gönüller aşka müpteladır. Suları çağlatan, bulutları ağlatan aşkın sesidir.
Bülbül’ün gam dolu feryadı, gülün gülümseyen yanı aşkın nefesidir. Aşk bir deryadır. Sema vat ise onun üzerinde bir köprü...
Aşk yerin göğün direğidir. Ondan daha değerli bir şey yoktur. Her varlık aşk denizindedir.
Öyle güçlü bir iksirdir ki aşk; bir yudumcuk içeni bile mest eder, tanıdık tanımadık herkesi unutturur. Sarhoşluğunun dahi farkına varamayacak kadar kişiyi kendinden geçirir.
Sevgilinin cemalini görme heyecanı, sonsuzluk yolcusunun gönlünün galeyanı ve coşkunluk neşesidir aşk.
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Dökülüp varlığı gitmektir adı aşk
Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Başını âna tutmaktır adı aşk
Bu âlem sanki oddan bir denizdir
Âna kendini atmaktır adı aşk
(Eşref oğlu Rûmi)
Ey dost! Aynaya iyi bak! Son nakşı gör!
Bir güzelin ihtiyarlığındaki çirkinliğini düşün. Bir binanın harabeye nasıl dönüştüğünü hatırla. Aynadaki yalana güvenme. Aynada gördüğün fani güzelliklerin aldatıcılığını unutma.
"Kime uzun ömür verirsek, biz onun gelişmesini tersine çeviririz." diyen sonsuzluk sahibi güzelin uyarısına kulak ver.
"Sen ey ilkbahar güzelliğine karşı dudak ısıran, hayran olan kimse! Bir de sonbaharın sararmış hâline ve soğukluğuna bak!"
"Şafak vaktinde güzel güneşin doğuşunu görünce, gurup zamanı, onun ölümü demek olan batışını hatırla!"
"Eğer güzel tenli güzeller seni avladıysa, ihtiyarlıktan sonra bir de pamuk tarlasına dönen o bedene bak!"
"Kezâ cam gibi nergis bakışlı mahmur bir gözü, sonunda çipil olmuş ve suları akmağa başlamış bir halde görürsün."
(Mevlâna)
Ey dost! Ayna’ya iyi bak! Güzelliğin kaynağını gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Gizli hazineyi bul!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Aşkı gör!
Ey dost! Aynaya iyi bak! Son nakşı gör!
Ey dost! Bu ayna, gönül aynasıdır. Ona iyi bak