Bir saçı okşamaz, bir alnı serinletmez, bir yelkeni şişirmez, bir eteği havalandırmazsın. Neyleyim senin gibi rüzgarı.
Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter.
En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır.
Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut yoksa aç kalırsın.Diyordu bir kitabında.
Vazoyla saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor !
Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün.
Gözler kalbin aynasıdır.Ama sen yine de gözüne kalbini sorma...
"Düşünüyorum, o halde varım." demiş Descartes ama Arif Nihat Asya ise "Hayır, yanlış.Düşünülüyorum, o halde varım." demiştir.
İnanmak;basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmak.