« : 14 Haziran 2008, 20:54:19 »
Haklının Yanında, Haksızın Karşısında Kime sorsanız, şunları söyleyecektir: Doğrularımızın peşinden yılmaz adımlar atıyoruz, en önemlisi doğru olan neymiş, ne değilmiş, kim ne söylemiş, neden söylemiş, kendisini haklı gösterecek delilleri nelermiş diye merak ediyor, onun sesinden bunun dilinden dökülenlerden ziyade doğru kaynakların, erdemli aklın, ve akıl sahiplerinin önünde, yanlızca hakikati anlamak için hazır, bekliyoruz. Sonunda da elbette Hakikatin dili ve savunucusu oluyoruz, kimsenin hakkını ihlal etmeden, saygıyı elden ve dilden düşürmeden. Biliyoruz çünkü, ne kadar haklı olsak da dilimiz zehir, işimiz kahır ise, hayır ne bize ne semtimize uğrar.
Hakikatin savunucusu olmak... Bunu başarabilmenin ilk adımı nedir biliyor musunuz? Katıldığınız her toplantıda, bulunduğunuz her yerde, saygıyı ve seviyeyi elden bırakmadan ve çekinmeden düşüncelerinizi söylemek. Biraz alıştırmaya ihtiyacımız var. Zira kimi zaman fikrimizi savunmayı kişilsel iktidarımızı güçlendirmek, karşı fikri savunmayıysa yenilgi olarak görüyoruz. Oysa, bu yaptığımız “haklının değil hakkın bulunması” içindir. Gerektiği zamanlarda gönüllü olarak bir şeyler söyleyin. Yorum yapın, öneri getirin, soru sorun, haklıya “haklısınız size katılıyorum” haksıza “haklı değilsiniz, size katılmıyorum” deyin, nefsinizi araya sokmadan, kabalaşmadan, kırıcı olmadan, mağlub etme-zafer kazanma gibi saldırgan duyguları işe karıştırmadan. Son konuşan siz olmayın. Buzu kıran kişi olun, yorum yapan ilk kişi. Ve aman dikkatli olun, mertçe sözünü söyleyenlerin itiraz edeni de çok olur