GURBETTEN ANNEME
Şu gurbet ellere alışamadım
Hiç kimse halimden bilmiyor anne.
Tükettim zamanı hep adım adım
Yollar beni sana salmıyor anne.
Ne günümü güneş, ne gecemi ay
Aydınlatmaz, gönlüm ışıksız saray.
Takvim yaprakları bitmiyor say, say
Bir türlü şu vuslat gelmiyor anne.
Sen beni düşünüp üzülme sakın,
Ne kimseye söyle ne de dert yakın.
Buraya geldiğim günü bırakın,
Bu elleri aklım almıyor anne.
Bir his ki içimde öyle saklıdır,
Sanki anlatması hep yasaklıdır.
Benim kadar dertli ağlamaklıdır,
İçimdeki boşluk dolmuyor anne.
Bir yolcu giderken dönüp bakar ya,
Gözünden usulca bir yaş akar ya,
Bir balık kahrolur, sudan çıkar ya,
Öyleyim, yüzüm hiç gülmüyor anne.
Akşam olur, artar endişem tasam
Hüzünlü defterim, efkarlı masam.
Sen diye yazarım ben her ne yazsam,
Başka türlü sabah olmuyor anne.
Ve yalnızım anne, bir deniz kadar
Sahillerim bomboş, bir tek hüzün var.
Her gün nehirlerden yalnızlık akar,
Hicran öldürüyor, ölmüyor anne...
ZİYA KILIÇ