YRD. DOÇ. DR. HAYATİ AKYOL
Giriş
Teknolojik gelişmeler ne kadar hızlı olursa olsun özellikle ilköğretimde sınıf içerisinde öğretmenin yerini dolduracak bir teknolojik ürüne henüz sahip değiliz. Bütün ürünler (bilgisayarlar, ders kitapları vb.) öğretmene yardımcı olan unsurlardır. Öğretmen iyi öğretim yapmak için bu ürünleri etkili bir şekilde nasıl kullanacağını bilmelidir. Ders kitapları özellikle gelişmekte olan ülkelerde öğretim sürecinin vazgeçilmez araçlarıdır. Bu makalede, ilköğretim okulları ders kitaplarındaki metinlerin önemli bir bölümünü oluşturan hikâyelerin yapısı hakkında bilgi verilerek, seçilen bir hikâye üzerinde "hikâye haritası" yöntemiyle öğretim üzerinde durulmuştur.
Hikâye Kavramı Ve Yapısı
Çocuklar okul öncesi eğitim çağından itibaren hikâye kavramı hakkında çok basit de olsa bir takım bilgilere sahiptirler. Hatta iki yaş civarında hikâye kavramının çocuklarda oluştuğunu savunanlar vardır (1, 2). Fakat bu oluşum bilinçli bir oluşum değildir. Pellegrini ve Galda'ya (3) göre çocuklar sekiz yaş civarında hikâye elementlerinin tamamını hatırlayabilirler. Çocuklar hikâye kavramını kendilerine anlatılanları dinlemekle, kendilerinin okuduklarını anlatmakla ve yazmakla zaman içerisinde aşamalı olarak geliştirmekteler. Okula başlayan çocuklar en azından başlangıçta söylenen "bir varmış bir yokmuş; develer tellal iken, pireler berber iken"i ve sonuçta söylenen "onlar muradına ermiş biz çıkalım kerevete" cümlelerini bilmektedirler. Hikâye haritası hangi bilginin önemli hangisinin önemsiz olduğunu, çocuğun anlamasına yardımcı olur.
Hikâyeler giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde sahne ve karakterler tanımlanarak, problemin çerçevesi çizilip, okuyucu hikâyeye motive edilmektedir. Gelişme bölümünde, problem bütün çıplaklığıyla ortaya konmakta ve problemin çözümü sürecinde ana karakteri engelleyen unsurlar ortaya konmaktadır. Karakter hakkında daha çok bilgi verilmekte ve bu bölümde okuyucu karakterle ilişki içerisine girmekte, onu ideal bir tip olarak benimsemeye çalışmakta veya tasvip etmemektedir. Bu bölüm hikâyenin en uzun bölümüdür. Sonuç bölümünde ise problem çözülmekte, dağınık bir şekilde verilen olaylar toparlanmakta ve okuyucu bu bölümde bir rahatlama içerisine girmektedir. Çünkü okuyucu olayların akışı içerisinde özellikle gelişme bölümünde duygusal ve zihinsel olarak etkilenmekte ve bu etkilenme herhangi bir sonuca bağlanmadığı için okuyucuyu rahatsız etmektedir. İşte sonuç bölümünde bu belirsizlik (rahatsızlığın kaynağı) ortadan kaldırılmaktadır.
Hikâyelerde genellikle bir çatışma vardır. Bunu "problem" diye de ifade edebiliriz.
Sözü edilen çatışmayı Lukens (4) dört şekilde ele alıyor;
1) Tabiat ile karakter arasında çatışma,
2) Toplum ile karakter arasında çatışma,
3) Karakterler arasında çatışma,
4) Karakterin kendi iç çatışması.
Hikâyede olayların sıralanışı önemlidir. "Problem" hikâyenin başlangıcında ortaya konan çatışmadır. "Engeller" karakterin veya karakterlerin çözmeye çalıştığı problemin çözümünü zorlaştırıcı unsurlardır. Özellikle gelişme bölümünde yer alırlar. "Doruk" problemin çözülmekte olduğu en heyecanlı noktadır. Bu kısım gelişme ile sonucu ayıran kısımdır. Bütün teşebbüsler gerçekleştirilmiş ve problem bir sonuca bağlanmak üzeredir.
Diğer önemli bir unsur da sahnedir. Hikâyeler akla gelebilecek her yerde gerçekleşebilir. Örneğin değişik iklim şartlarında gerçekleşebilir. Gece veya gündüz olabilir. Geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanda gerçekleşebilir. Karakterler incelenirken onların neye benzediği, neler yaptığı, neler söylediği, ve nasıl düşündükleri önemlidir. "Tema" hikâyenin altında yatan anlamdır. Bazen açıkça ifade edilir bazen de imâ yoluyla ifade edilir.
Yazarın bakış açısı da ayrı bir unsurdur. Yazar anlatımını birinci ağızdan ("ben") yapabilir. Herşeyi bilen pozisyonunda anlatabilir. Bir karakter üzerinde yoğunlaşarak veya karakterlerin üzerinde durmadan olayları anlatabilir. Bütün bu anlatılanlar bir tablo şeklinde aşağıda özetlenmiştir.
Öğretim
Metinde ana karakterin belirli bir süre içerisindeki hareketleri ve yaşantıları kronolojik olarak veriliyorsa ve açıklamalar grafiklerle, resimlerle veya değişik çizimlerle ifade edilmişse öğrenme daha kolay ve etkilidir. Bir metin tanımlanmamış ve çok çeşitli teknik kelimeler içeriyorsa anlaşılması daha zordur.
* Her şeyden önce öğretmen hikâyenin elementlerini örnek bir metin üzerinde şekillerle öğrenciye göstererek tanıtmalıdır. Bu işi makalede verilen haritayı kullanarak yapabilir. Elementleri tanıttıktan sonra öğrencileri, ön bilgilerini öğrenme ortamına getirmeleri için güdülemelidir. Bir başka ifade ile öğretmen daha önce okunan metinlerle hikâyenin elementleri arasında ilişki kurmaları için öğrencilere rehberlik edecektir. Bu ilişki kahramanla benzeşme şeklinde olabilir. Problem, engeller ve çözüm teşebbüsleri daha önce karşılaşılan türden olabilir ve çocuk yeni duruma daha çabuk uyum sağlar. Bütün bunlar yeni öğrenilenlerin daha çabuk ve düzenli olmasına yardımcı olacaktır.
* İkinci iş olarak öğretmen, hikâyenin elementlerini analiz ettirebilir. Karakterler, problem, problemi çözme teşebbüsleri, sonuç, ana fikir üzerinde çocukları konuşturabilir. Bu konuşmalar sırasında öğretmen çeşitli sorular sorarak öğrencilerin olayların nedenlerini ve niçinlerini anlamalarına yardımcı olur. Çocukların da soru sormalarına fırsat vererek, onların soru sorma becerilerini geliştirmeye çalışır.
* Metinle ilgili elementleri daha derinlemesine kavratabilmek için öğretmen bir dizi etkinliklere yer verebilir;
- Hikâyeyi dramatize ettirebilir,
- Anlattırabilir,
- Çeşitli şemalar ve grafikler çizdirebilir,
- Hikâyeyi çocukların kendi cümleleriyle yeniden yazdırabilir.
* Öğretmen, çocuklarla birlikte yapılan bütün çalışmaları gözden geçirebilir.
Sınıf içerisinde bireysel farklılıklara cevap vermek için öğretmen şu yollara başvurabilir. Ögrencilere metni kurallarına uygun bir şekilde sesli olarak okur. Okuma sırasında mümkün olduğu kadar karakterleri canlandırır. Her bir öğrenciyi hikâye okuması için teşvik eder ve kitap temininde gerekli yardımları yapar. Hikâyelerdeki önemli yerleri dramatize ettirerek, çocukları küçük gruplar halinde çalıştırabilir.
Tablo 1'den hareketle hikâye elementlerini sıralayarak bir metin üzerinde uygulayalım. Hikâye türü metinler genel olarak aşağıdaki elementleri içermektedir.
1) Sahne ve Zaman: Olay nerede ve ne zaman oluyor?
2) Ana ve yardımcı karakterler:Hikâyedeki insanlar, hayvanlar vb.,
3) Başlangıç olayı: Olayın, problemin başlangıcı,
4) Problem: Hakkında hikâyenin yazıldığı durum,
5) Problemi çözme teşebbüsleri,
6) Sonuç,
7) Ana fikir,
8) Reaksiyon.
Sıralanan elementleri "Kınalı Mehmet" isimli metin üzerinde uygulamaya çalışalım.
KINALI MEHMET (6)
Mehmet'i yirmi yaşına basınca askere çağırdılar. Bütün köylü, onu davulla zurnayla, dualarla uğurladı.
Acemilik günlerinde, bölük komutanı askerlerin saçlarına, tırnaklarına, ellerine sık sık bakıyordu. Böyle bir kontrol gününde komutan, Mehmet'in ellerinin kınalı olduğunu gördü:
- Eline niçin kına yaktın? diye sordu.
Mehmet:
- Bilmiyorum komutanım, dedi. Anam yaktı bu kınayı.
Bunun üzerine komutan:
- Öyleyse anana mektup yaz. Benden de selâm söyle. Avucuna niçin kına yaktığını sor, öğren bakalım, dedi.
Mehmet, hemen o akşam mektup yazdı. Gelen cevapta şöyle diyordu:
"Sevgili oğlum, mektubunu aldık. Hepimiz de çok sevindik. Avucuna yaktığım kınayı sormuşsun. Komutanına selâm söyle. Gözlerinden öperim. Hayır duaları ederim. Allah hepinize güç kuvvet versin. Komutanına de ki; bizde üç şey için kına yakılır: Gelinlik kızlara kına yakarız, evine barkına sahip olsun diye. Kurbanlık koyunlara kına yakarız, Allah'a kurban olsun diye. Bir de yavrum, askere giden yiğitlere kına yakarız biz. Kına yakarız ki, vatana kurban olsun diye. Dedeni Balkanlar'da amcanı da Çanakkale'de kurban verdik. Gerekirse sen de bu vatana kurban olacaksın evladım."
Bu cevap, komutanı çok duygulandırmış, gözleri dolu dolu olmuştu.
(Derleme)