Bir zamanlar varmış ama şimdi dertsiz insan yok. Aslında dertler, sorunlar hep varmış da şimdi o dertleri kaldırcak omuzlar gücünü kaybetti. Yoksulluk hep varmış mesela, hatta bugünkünden çok daha şiddetli. Hasis insanlar da çokmuş birbirlerinin kuyusunu kazan. Sınırları aşıp gelen düşman da çokmuş, çoluk çocuk demeyip katleden, mazlumları ezip geçen diktatörler de. Ceir zhalet aynı bugünkü gibi, diz boyu imiş, ama bugün dizlerimizi aşmış durumda, menfi manada bu yolda biraz mesafe kat etmişiz.
Hayatımız boyunca alt etmemizi bekleyen birçok engel bir o kadar da sorun çıkacaktır. Biz onları erteledikçe, bir engeller ordusu toplanır ki, düşman başına. Bu başımıza üşüşen sorunların birer çözümü olduğuna inanmalıyız. Bu inanç bizi çaresizlikten, endişeden ve korkudan kurtaracaktır. Bu fikre inanırsak, beynimiz bize yeni ufuklar açar, Allah'ın ilhamlarıyla. Tarih boyunca büyük işler başaran insanlar, başarılarını ve hedeflerine olan sadakatlarını “her sorunun bir çözümü vardır” inancına borçludurlar. Bu inanca sahip idealistlere ne kadar ihtiyacımız olduğunu düşünürsek mesele daha da büyük önem kazanır.
Derdi olanın bir lüksü vardır, kimse çok görmez: şikâyet etmek. Şurası kesin: hepimiz şikâyet etmeyi çok seviyoruz. İşimize de yarıyor doğrusu. Şikâyetçi olarak kendimizi ifade etmeye, hayal kırıklıklarımızı içimizden atmaya çalışıyoruz. Şikâyet etmek bizim için ekmek su gibi neredeyse. Allah bilir, şikâyet edecek bir şeyimiz olmasa şikâyet edememekten de şikayetçi olurduk. Bu bir nevi, bir şey yapamamanın, çözüm üretememenin açıklaması veya savunması gibi...
Omuzlarımızda taşıdığımız her bir yükün bir sebebi var. Eğer çözecek bir sorunumuz olmasa çözüm üretmeyi öğrenemezdik, güçlü olmayı, mücadeleyi bilemezdik. Karşımıza zor sorular çıkmasaydı yeni cevaplar aramazdık. Ömrümüz hiç bir şey aramadan geçseydi, asla kendimiz geliştiremez, bir sonraki gün bir öncekinden iyi olmayı düşünmez ve çaba göstermezdik. Hem şahsi hem içtimai mutluluğun ve huzurun anahtarı sorunlarla yüzleşmek ve onları bir çözümün fırsatı gibi görmektir. Herkesin sorunu birbirinden farklı ve şahsi özelliklerine göredir. Kimse kaldıracağından fazla yük ile yola çıkarılmaz.
Her sorun, çözümünü de içinde taşır. Öyleyse ağır yüklerden şikayet ederken, acaba haddimizi aşıyor ve ileri gitmiyor muyuz? Eğer karşılaştığınız sorunları boyunuzdan büyük görüyorsanız şükredin, zira bu sandığınızdan çok daha güçlüsünüz demektir. Her sorunu çözüşünüzde şükrettiğinizde, şükrünüze karşılık daha çok çözüm, daha çok seçenek, daha çok ferahlık, daha çok kolaylık sunulacak size. Sabretmek ve susmak, feryadı bir kenara bırakmak rahmeti çeker. Bu gün gibi aşikârdır. Gün ortasında kandil aramak ise, gerçekleri görmezliğin işaretidir.
Sorunlar insanları geliştirmek, olgunlaştırmak ve bilinçlerini yükseltmek için vardır. Öyleyse her meselenin, her derdin içinde bir fırsat olduğunu fark etmeliyiz. O zaman, Karşılaştığımız sorunların çoğu bir sonraki hedefimize ulaşmak için bir atlama taşına dönüşür. Allah bir kapıyı kaparsa ondan daha hayırlı bir başka kapıyı açar.
Kapanan kapıların sizi meşgul etmesine müsaade etmeyiniz lutfen, bakın hemen şuracıkta yeni bir kapı görüyorum!