....
Birileri bizlere, siz Kur’an dan anlayamazsınız, hüküm çıkartamazsınız diyerek, Rahmanla aramıza girmeye çalışıyor ve bizleri beşeri kitaplara yönlendiriyorlarsa, şunu asla unutmayalım, bunu söyleyenlerin, bizlerden gizlemeye çalıştığı çok şeyler var demektir.
....
(İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan [Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59](Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Araf 158, Nur 54]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(Bu örnekleri ancak âlimler anlar.) [Ankebut 43]
Tefsirlerde Kamer suresinin 17.ayeti ile ilgili şöyle beyanlar var:
"Kur'anı hıfzetmek, ezberlemek için kolaylaştırdık. O halde onun öğütlerini dinleyen, onu ezberleyen var mı?" [Celaleyn]
Fahreddin Razi tefsirinde de aynı beyanatlar verilir..İbn-i Kesir tefsirinde de aynı türden beyanatlar ve rivayetlere yer verilir..
Ömer Nasuhi Bilmen Hoca da tefsirinde bu ayeti aynı şekilde tefsir ediyor..İsteyenler müracat edebilir..
Yani bu ayete bakıp, "demek ki, alimlere ihtiyaç felan yok, Kuran çok basitmiş yaw,çocuk bile anlar" demek akla ziyan bir hareket olsa gerek..
Bir çok ayette Kuranı Kerimin manasını Resulullah(sav)'tan ve alimlerden sormamız gerektiği bildiriliyor..
Mesela;
(Bunun hükmünü Peygambere ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83] [Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir) buyurdu. (Darimi)]
(Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından sakının) (Haşr 7)
Eğer Kuran-ı Kerimi herkes anlayabilip, hayatında tatbik edebilseydi, "Kuranın emrettiğini yapın" denirdi..
(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]
Her arapça bilen anlayabilseydi, alimlere ne lüzum olurdu ve Resulullah(sav) sahabe efendilerimizi niçin eğitsin o zaman?
(De ki, "Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olun!") [Al-i İmran 31]
(Ona tâbi olun ki, doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]
(Resule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Eğer Kuranı Kerimi herkes anlayabilseydi ve doğru yolu bulabilseydi 72 sapık fırka da çıkmazdı..Çünkü 72 sapık fırka da kendilerinin fikirlerini Kuran-ı Kerim'e dayandırıyorlar;"biz böyle anlıyoruz" deyip ,garip garip fikirler üretebiliyorlar..Mutezile mezhebine mensup birisi de yolunun Kuranı Kerime uyduğunu iddia ediyor,Cebriyye itikadına mensup birisi de..Mutezile itikadına sahip bir kişi Kuranı Kerimi kendi aklına göre yorumlayıp öyle anlayıp,garip bir itikad ortaya koyuyor..CEbriyye mezhebine mensup birisi de, "bana göre şu ayette şöyle anlatıyor" deyip, acip bir itikad ortaya çıkarıyor..Yani bütün fırkalar Kuranı Kerime uyduklarını söylüyorlar, peki şimdi Kuran mı çok çelişkili -haşa-, yoksa insanların akılları mı çeşitli?
Peki hangi mihenge göre şu ayette şu mana kastediliyor diyebileceğiz?
Kendi aklımıza göre diyemeyiz,zira aklımız doğru mu karar verdi, yanlış mı bilemeyiz..
Tek yol var.. O da "Resulullah(sav) itaat edin" "ihtilaf ettiğiniz bir hükmü Resulullah(sav)'a sorun" ikazları gereğince Resulullah'a (sav) itaat etmek..
"Alimlere sorun" ikazı gereğince, Resulullah(sav)'dan ilim alan sahabe (ra) ve alimlere ittiba etmemiz gerekecek.."Alimler peygamberlerin varisleridir"
"Ümmetimin alimleri Ben-i İsrailin peygamberleri gibidir" hadis-i şerifleriyle övülen alimlere ittiba etmemiz gerekecek..
İmam Şarani şöyle buyuruyor:
"Resulullah efendimiz Kur’an-ı kerimde kısa ve kapalı olarak bildirilenleri açıklamasaydı, Kur’an-ı kerim kapalı kalırdı. Resulullahın vârisleri olan mezhep imamlarımız, hadis-i şeriflerde mücmel olarak bildirilenleri açıklamasalardı, sünnet-i nebeviyye kapalı kalırdı. Böylece, her asırda gelen âlimler, Resulullaha uyarak, mücmel olanı açıklamışlardır. Nahl suresinin 44. âyetinde, (İnsanlara indirdiğimi onlara beyan eyle) buyuruldu. Beyan etmek, açıklamak demektir. Âlimler de açıklayabilselerdi ve Kur’an-ı kerimden ahkam çıkarabilselerdi, Allahü teâlâ Resulüne, sana vahiy olunanları tebliğ et der, beyan etmesini emretmezdi.) (Mizan)
Eğer Kuran-ı Kerimin manasını her arapça bilen anlayabilseydi, bu ayetler
-haşa- lüzumsuz ve manasız olurdu..