Türkiye'nin İklimi Konu Özeti

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Türkiye'nin İklimi Konu Özeti
« : 07 Aralık 2011, 19:50:55 »
1. MATEMATİK KONUM
Türkiye, 36°-42° kuzey paralelleri ile 26°-45c doğu meridyenleri arasında yer alır. Ülkemizin kuzeyinde nemli-ılıman ve nemli-soğuk iklim bölgele ri; güneyinde sıcak (Akdeniz ya da suptropikal) ik lim kuşakları bulunur. Bu nedenle ülkemiz, mate matik konum bakımından soğuk ve sıcak iklim ku şaklarının geçiş alanı olup ılıman iklim özelliklerini sahiptir.

2. ÖZEL KONUM
Bir ülkenin iklimi üzerinde matematik konur kadar özel konum da etkilidir. Türkiye; Asya, Avru pa ve Afrika kıt'aları arasında kalan, yaklaşık 78 562 km2 gibi oldukça geniş bir alana sahip olan b ülkedir. Yurdumuz bu geniş alan içinde çok çeşil coğrafî farklılıklara sahiptir. Bu coğrafî farklılıklc yurdumuzda çeşitli iklimlerin görülmesine nede olmaktadır.
Ülkemiz deniz seviyesinden biraz yüksek bir ü ke olsaydı ve üzerinde engebelere neden ola dağlar, tepeler, vadiler, plato gibi yüzey şekilleri c masaydı, enlem etkisine bağlı olarak ülkemizde s caklık güneyden kuzeye doğru düzenli bir sekile azalacaktı. Örneğin; aynı enlem üzerinde olan Ç; nakkale, Erzurum gibi yerlerde iklim koşulları ay olacaktı. Oysa Çanakkale ile Erzurum arasında c dukça farklı iklim koşulları söz konusudur. Çana kale'de Akdeniz, Erzurum'da ise karasal iklim k şulları egemendir. Çanakkale'de yıllık sıcaklık c talaması 14.8°C, yıllık ortalama yağış miktarı 6 mm iken, Erzurum'da yıllık sıcaklık ortalame 5.9°C, yıllık ortalama yağış miktarı 447 mm'dir. A nı enlemde olmalarına rağmen iklim farklılığı Çanakkale'nin deniz etkisinde olması, yükseltisir az olması; buna karşılık Erzurum'un iç kesim yer alması ve çevresinde yüksek dağlar olmas dan dolayı deniz etkisinden yoksun kalması yükseltisinin fazla olması gibi coğrafî farklılıklar
kili olmuştur. İşte ülkenin böyle fazla engebeli olması ve coğrafî bakımdan çeşitlilik göstermesi nedeniyle çok kısa mesafelerde bile çeşitli iklim tipleri görülmektedir. İklim tiplerinin oluşmasına, ülkemizin çevresindeki denizler, karalar ve basınç merkezleri ile yeryüzü şekilleri etkili olmuştur.

a. Etrafındaki Denizlerin Etkisi
Ülkemizin üç tarafı Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizleriyle çevrilidir. Bu denizler, ülke iklimi üzerinde oldukça etkilidir. Denizler üzerinden gelen nemli-serin hava kütleleri geçtikleri yerlere hem yağış bırakır hem de nemi artırarak sıcaklık değişikliğinin daha az olmasını sağlarlar. Ancak Akdeniz ve Karadeniz'de, dağların kıyıya paralel uzanması ve deniz etkilerinin karalar içine sokulama-ması nedeniyle nemli hava kütleleri, ülkemizin iç kesimlerine ulaşamaz. Bu nedenle denizler üzerinden gelen nemli hava kütleleri yalnızca kıyıda dağların denize bakan yamaçlarına yağış bırakır. Burada nemi arttırdıklarından bu yerlerde mevsimlik ve günlük sıcaklık farklarının iç kısımlara nazaran daha az olmasına neden olurlar. Kıyı bölgelerindeki yıllık yağış miktarı da iç kesimlere göre kıyaslanmayacak kadar fazladır.
Akdeniz iklimi, özellikle Akdeniz kıyıları ile Ege kıyıları üzerinde oldukça etkilidir. Bu iki kıyı bölgesi ile deniz arasında yazın günlük sıcaklık farkından dolayı karadan denize ve denizden karaya hava hareketleri olur. Ayrıca Akdeniz Bölgesi'nde kıyıya paralel uzanan Toros dağları Akdeniz üzerinden gelen serin-nemli hava kütlelerinin iç kesimlere geçmesini engeller. Toros dağlarına çarpan bu hava kütleleri yükselir ve kıyı bölgesine yağış bırakır. Ege Bölgesi'nde ise durum biraz farklıdır. Hava kütleleri hem kıyıda yağış bırakır hem de buradaki dağlar kıyıya dik olarak uzandığından graben alanlarını izleyerek denizin etkisini iç kesimlere kadar ulaştırır. Yazın ise bu kıyılarda kuraklık hâkim duruma geçer.
Karadeniz iklimi ise Karadeniz Bölgesi'nde kıyının hemen gerisinde kıyıya paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları'nın kuzeyinde kalan kıyı alanı ile Marmara Bölgesi'nin kuzey kesimlerini etkiler.
Karadeniz üzerinden gelen nemli ve serin hava kütleleri Karadeniz kıyılarını etkisi altına alır. Kıyının hemen gerisindeki Kuzey Anadolu Dağları ile karşılaşan kütleler, bu dağları geçemeyince yamaçlara doğru yükselerek kıyıya oldukça fazla yağış bırakırlar. Bu kütlelerden dolayı Karadeniz kıyı bölgesindeki sıcaklık iç kesimlere göre daha fazla olur. Sıcaklık değerleri fazla düşmez. Özellikle Karadeniz kıyılarında sıcaklığın 0°C'ın altına düştüğü çok nadir görülür. Dolayısıyla bu bölgede don olayı yok denecek kadar azdır.

Karasallık durumu: Karasallığı ortaya çıkaran en önemli faktör nemdir. Çünkü nem, sıcaklığı koruyucu bir görev taşır. Hava içindeki sıcaklığı dengeler, sıcaklığın atmosfere kaçmasını engeller, Güneş'ten gelen ışınların doğrudan yeryüzüne inmesini önler. Böylelikle yeryüzündeki sıcaklık da dengelenmiş olur.
Ülkemizde nemin fazla olduğu kıyı bölgelerinden, nemin az olduğu iç bölgelerimize gidildikçe karasallığın etkisi daha fazla hissedilir. İç bölgelerimizde de karasallığın etkisi doğuya doğru artar. Çünkü İç Anadolu Bölgesi'nden doğuya doğru gidildikçe yükseltinin artması, nemin iyice azalması dolayısıyla mevsimler arasındaki sıcaklık farkının artması doğuda karasallığın etkisinin daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır.
Ülkemizin geneline baktığımızda en düşük karasallık derecesi Alanya'da, en yüksek karasallık derecesi ise Muş'ta belirlenmiştir. Görülüyor ki kıyılarda denizel etkiler hâkimken, iç bölgelerde karasal etkiler hâkim duruma geçer. Aynı zamanda kıyı kesimlerine göre, iç bölgelerde karasal etkilerin artması, tarımsal faaliyetlerin türünü de etkilemektedir, iç bölgelerde karasal koşulların etkili olmasından dolayı daha çok tahıl tarımı yapılmaktadır.

b. Etrafındaki Kara Kütlelerinin Etkisi
Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıt'alarmın birbirine yaklaştağı bir alanda yer alır. Zaman zaman bu kıt'alardan gelen hava kütlelerinin etkisi altında kalır. Yurdumuz kış mevsiminde, Asya kıt'asındaki Sibirya ile Avrupa kıt'asındaki Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava kütlelerinin etkisi altındadır. Bu hava kütleleri ülkemizde kışların kar yağışlı, donlu ve çok soğuk geçmesine neden olur.
Yazın, Afrika kıt'ası ile Arabistan Yarımada-sı'ndan gelen sıcak ve kuru hava kütleleri ülkemiz üzerinde etkili olur. Bu hava kütleleri sıcaklığı arttırır. Sıcaklığın fazla olduğu dönemlerde ise kavurucu bir sıcaklığa yol açarak kuraklığın artmasına ve bitkilerin kurumasına neden olabilirler.

c. Etrafındaki Basınç Merkezlerinin Etkisi
Ülkemiz etrafındaki bazı basınç merkezleri de iklim üzerinde oldukça etkilidir. Ülkemizde etkili olan başlıca basınç merkezlerini şöyle sıralayabiliriz: Yüksek basınç alanları; Asor ve Sibirya antisiklonlarıdır. Alçak basınç alanları ise izlanda ve Basra Körfezi siklonlarıdır. Bu basınç alanlarının ülkemizde çeşitli mevsimlerde önemli etkileri olmaktadır.
Sonbahar ve kış mevsiminde, Sibirya ve Asor yüksek basınç alanları ve İzlanda basınç alanları ülkemiz üzerinde oldukça etkili olur. Özellikle Sibirya yüksek basınç alanı kuvvetli olduğu dönemlerde Türkiye üzerine yayılarak Türkiye'yi etkisi altına alır ve ülkemize kar yağışı ve soğuk getirir. Bazen Asor yüksek basıncı Sibirya yüksek basıncı ile birleşerek kışın daha soğuk geçmesine neden olur. Bu dönemde etkili olan İzlanda alçak basınç alanının getirdiği ılıman havanın etkisi bu sert havanın yanında yetersiz kalır, hissedilmez. Ancak Sibirya yüksek basınç alanının ülkemizde etkisinin hafif olduğu dönemlerde İzlanda siklonu etkisini hissettirir ve kış mevsiminin etkisini kısalttığı gibi ılıman ve yağışlı geçmesini sağlar.
İlkbahar ve yaz mevsiminde ise Türkiye, Atlas Okayusu üzerindeki Asor yüksek basınç alanı ile Basra Körfezi çevresindeki alçak basınç alanı etkisi altına girer. Asor yüksek basınç alanından gelen denizel-tropikal hava kütleleri, ülkemize kuzeybatıdan girerek güneydoğu yönünde hareket eder. Karadeniz kıyı kesimleri dışında, yağış getirmez. Ülkemizin güneydoğusundan sokulan Basra Körfezi alçak basınç alanı karasal-tropikal bir hava kütlesi olup çok kuru ve sıcaktır, yağış getirmez. Bu hava kütlelerinin etkisiyle ülkemizde yaz mevsimi kurak geçer. Etkili oldukları dönemde sıcaklık ve buharlaşmayı arttırırlar.

ç. Yeryüzü Şekillerinin Etkisi
Ülkemizde iklimin çeşitlenmesinde yükselti, bakı, eğim, dağların uzanışı gibi yeryüzü şekillerinin önemli rolü vardır.
Yükselti: Türkiye'nin ortalama yükseltisi 1132 m'dir. Genel olarak ülkemizde yükselti, batıdan doğuya ve kıyılardan iç kesimlere doğru artar. Bu durum ülkemizin iklim koşulları üzerinde de etkilidir. Yükseltinin artmasına bağlı olarak kıyı bölgelerinden iç kısımlara, batıdan doğuya doğru sıcaklıklar azalır.
Ülkemizin en yüksek bölgesi olan Doğu Anadolu Bölgesi'nin ortalama yükseltisi ise 2000 m kadardır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu gibi iç bölge lerde yükseltinin fazla olduğu kesimlerde havanır sıcaklığı azalır, yağışlar daha çok kar şeklinde olu ve sıkça don olayları görülür. Kar örtüsünün yerde kalma süresi oldukça uzar. Kış mevsimi soğuk ve uzun, yaz mevsimi sıcak ve oldukça kısa geçer.
Yükseltinin az olduğu Marmara ve Ege bölgele rinde sıcaklıklar daha fazladır, kar yağışı ve doı olayları çok az görülür. Yağışlar daha çok yağmu şeklindedir. Kış mevsimi daha ılıman ve kısa, ya: mevsimi ise sıcak ve uzun sürer.
Yükselti aynı zamanda yağış ve nemliliği de el kiler. Ülkemizde yüksek dağlar ve platolar çok ya ğış alan yerlerdir. Buna karşılık dağların çevreled ği İç Anadolu Bölgesi'nde yağış değerlerinin dC şüklüğü dikkat çekicidir. Ayrıca yine yükseltiy bağlı olarak yağışın biçimi de değişir. Yükseltini az olduğu yerlerde yağışlar daha çok yağmur şeklinde olurken, yükseltinin fazla olduğu dağları yüksek kesimleri ile yüksek plâtoluk alanlarda g« nelde kar şeklindedir.
İklim üzerinde kısa mesafelerde oluşan yükse ti farkının da önemli etkisi vardır. Bir dağ ile heme yanında yer alan alçak ova veya geniş-derin vac ler arasında yükselti farkından dolayı yağış ve J caklık koşulları hızla değişir. Bu durum yan yar olan iki alanda farklı iklim koşullarının egemen olmasına yol açabilir. Örneğin; Aydın Dağları ı Bozdağlar ile aralarında yer alan Küçük Menden Ovası'nda bu farklılaşma net olarak görülür.

Dağların uzanışının etkisi: Ülkemizdeki dağların uzanış şekilleri, iklim üzerinde önemli rol oynar. Karadeniz kıyılarımıza paralel olarak uzanan Kuzey Anadolu Dağları ile Akdeniz'e paralel olarak uzanan Toros dağları, deniz etkisinin iç kısımlara girmesini engeller. Bu dağların yamaçları ile kıyı şeridi bol yağış alırken, iç bölgelerimizde yağış ve nem çok azalır. Nem çok az olduğu için de mevsimlik ve günlük sıcaklık farklılıkları artar. Yine bu dağlar, Anadolu'nun iç kesimlerindeki soğuk hava kütlelerinin kıyı kesimlerine sokulmasını da engeller. Karadeniz ve Akdeniz kıyıları ile iç bölgeler arasında iklim koşullarında oluşan büyük farklılığın nedeni, kıyıya paralel olarak uzanan dağların denizden gelen nemli-serin hava kütlelerini iç bölgelere, kışın iç bölgelerde oluşan soğuk hava kütlelerinin kıyılara yayılmasını engellemesidir.
Ege Bölgesi'nde ise kıyıya dik olarak uzanan dağların arasında yer alan geniş ve derin oluklar, rüzgârların hareketini de olumlu yönde etkiler. Bu dağların arasındaki Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes çöküntü ovalarını izleyen nemli-serin hava kütleleri İç Batı Anadolu eşiğine kadar ulaşır.

Bakı ve eğimin etkisi: Ülkemiz, ekvatorun kuzeyinde, 36°-42° kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle ülkemizin güneye bakan eğimli yamaçları güneş ışınlarından doğrudan yararlanırken, kuzeye bakan eğimli yamaçlar ise güneş ışınlarından doğrudan yararlanamaz. Dolayısıyla kuzey yamaçlar daha serin ve nemli, güney yamaçlar ise güneş ışınlarından daha fazla yararlandıkları için sıcak olur. Ancak güneye bakan yamaçlarda güneşten yararlanma aynı şekilde olmaz. Yamaçların çeşitli kademelerinde değişik eğimler söz konusudur. Güneş ışınları bölgeye aynı açıyla gelse bile geliş açısı yamaçların eğimine göre değişir. Bu da aynı yamaç dahilinde bile değişik sıcaklık değerlerinin görülmesine neden olur.
Güneş ışınlarının geliş açısı tarım ürünlerinin yetişme sürelerini ve bitki örtüsünün gelişimini de etkiler. Güney yamaçlarda, doğrudan güneş ışığı isteyen bitkiler yetişirken, kuzey yamaçlarda nem ve serin hava isteyen bitkiler yetişir. Ayrıca güney yamaçlarda tarımsal ürünlerin daha çabuk olgunlaşması olgunlaşması nedeniyle tarımsal etkinlikler buralarda yoğunlaşmış, buna bağlı olarak yerleşmeler de yoğunluk kazanmıştır.