Son devir din adamlarından.
Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir. Siirt'in Baykan ilçesine bağlı Kermat köyünde 1902 (H.1320) senesinde doğdu. Babasının hem imamlık yapması hem de medresede talebe okutması için davet edildiği komşu Siyanis köyüne taşındılar. Babası vazifesinin altıncı ayında vefat edince dedesi yanına aldı. Dedesi onu okutmak için alim ve tasavvuf ehli olan Muhammed Ziyaüddin Nurşini Efendinin ders halkasına gönderdi. Bu sırada sekiz yaşında bulunan Abdülhakim Hüseyni 14 yaşına kadar bu zattan ilim öğrendi. Hocası Nurşin'e taşınınca başka medreselerde ilim tahsiline devam etti. Daha ilmini tamamlayıp icazet almadan medreseler ve tekkeler kapatılınca Siyanis'e döndü. Komşu Taruni köyüne hem imamlık hem de talebe okutmak üzere davet edildi. Burada pekçok talebe yetiştirdi. Bu sırada hocası Muhammed Ziyaüddin Nurşini vefat etti. Abdülhakim Efendi hem ilmini tamamlamak, hem de tasavvufda ilerlemek için Muhammed Ziyaüddin Nurşini'nin talebelerinden Suriye'nin Hazne köyünde bulunan Şeyh Ahmed Haznevi'ye intisab etti. Onun sohbetlerinde bulundu. Daha sonra tekrar memleketine döndü. Fakat 14 sene müddetle gidip gelerek ilmini ve tasavvufdaki derecesini artırdı. Hocasından 34 yaşındayken ilim öğretmek üzere, 36 yaşındayken irşad için icazet aldı. Memleketine dönerek köyünde ve çevresindeki diğer kasabalarda İslam dininin emir ve yasaklarını anlatmaya başladı. Hep aynı yerde kalmayıp, ikametgahını devamlı olarak değiştirdi. Taruni ve Bilvanis köylerinden sonra Bitlis'in Narlıdere nahiyesine, oradan da Siirt'in Kozluk kazasına bağlı Gadiri köyüne yerleşti. Oradan da Şehiri'ye gelen Abdülhakim Hüseyni Efendi son olarak Adıyaman ilinin Kahta kazasına bağlı Menzil köyüne geldi. Bir yıl kadar kaldığı Menzil'de hastalandı. Tedavi için önce Diyarbakır'a, oradan da Ankara'ya gitti. Ankara'da yapılan ameliyattan sonra 25 Mayıs 1972 (H.1392)de vefat etti. Cenazesi Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyüne götürülerek defnedildi.
Ömrü boyunca ilim öğrenmek ve öğretmekle meşgul olan Abdülhakim Hüseyni Efendi insanların imanlarını kurtarmaları için çalıştı. "Eskiden insanlar yıllarca gezer, kendilerine mürşid ararlardı. Şimdiki mürşidler kapı kapı dolaşıp Müslümanları imanlarının kurtulması için çağırıyor." sözüyle bunu ifade etmiştir.
Abdülhakim Hüseyni Efendi kendisine sorulan bazı suallere şöyle cevap vermişti:
İhlas nedir? sualine; "İhlas, illet ve gaye olmaksızın yalnız Allah için günahı terk etmek ve emirleri yerine getirmektir. Yani var gücünü Allah'ın emrine safr etmektir."
Teveccüh nedir? sualine; "Teveccüh, insanın kalben Allahü tealaya yönelmesidir."
Zahiri ve batıni darbelere nasıl dikkat ederiz? sualine; "Açık ve gizli edebleri, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, abdestli olmak, hasbelbeşer (insanlık icabı) bir günah olursa, hemen tövbeyi geciktirmemek, Selef-i Salihin'in eserlerini okumak, öğrendiğimiz İslami bilgileri bilfiil tatbik etmekle gözetiriz. Batıni edepleri gözetmek ise bu zamanda çok zordur. Kalbi masivadan temizlemekle mümkün olur."
Abdülhakim Hüseyni Efendi vefat ettikten sonra oğlu Muhammed Raşid Efendi yolunu devam ettirmektedir.