Din Allah için nasihattir. Kendim bunlara inanarak yapmağa çalışıyorum. Eğer necata ermek, kalbini ve bedenini rahat ettirmek istiyorsan sana da aynı şeyi tavsiye ediyorum.
Birinci Tavsiye:
Kardeşim, Allah seni rahmeti içine alsın. Birçok uzak memleketlere seferler yaptım. Çeşit çeşit insanlarla muaşerette bulundum. Kendilerinin kâmil sûfîlerden olduğu iddiasında bulunup, onlara mensub olduklarını söyleyip, sureta onlardan göründüğü halde Allah'a îmân etmeyen, âhiret gününe inanmayan, kendini dînî mükellefiyetlerle yükümlü .saymayan kimselerden daha kötü, daha çirkin kimseler görmedim. Bunların, Cenab-ı Hakk'a, Rasûlullah'a ve âhiret gününe imanları, dînî mükellefiyetlerle peygamberlerin hallerine sebatla bağlılıkları yoktur. Bunların içinde bazı keşiflere nail olanların ise ne kadar zararlı olacaklarını düşün!
Azerbeycan, Şirvan, Ciylan ve Horasan beldelerinde bunların azgınlıklarının pek çoğunu gördük. Allah bunların hepsine lanet etsin. Allah'dan kork ey kardeşim Allah'dan kork da bunlardan birinin bile bulunduğu beldelerde oturma. Allah'ın, "Bir fitneden sakının ki geldiği vakit sizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz. Bilin ki Allah cezası çok şiddetli olandır!" (Enfal/25) buyurduğunu bilmiyor musun?
Onlarla görüşmemek, onlarla komşu olmamak senin için kolay değilse, onlarla düşüp-kalktığın, onların içinde bulunduğun takdirde başına neler geleceğini biliyor musun? Eğer nasihata kulak vermezsen sana diyecek sözüm yoktur.
Doğru yola kavuşturan ancak Allah'dır.
İkinci Tavsiye:
Kardeşim, müslümanların fakihleri ile şeriat ve tarikat konusunda mücadele etme. Onlar da hak ehlidirler. Zahir sınırında kalmışlardır. Çünkü onların istidadı sadece zahirle meşgul olacak kadardır. Şayed mecbur kalır da münâkaşa edersen, "onlarla en güzel şekilde mücâdele et! Şüphesiz ki rabbin, yolundan sapanları da en iyi bilen, doğru yolda olanları da en iyi bilendir!" (Nahl/125) âyetine göre mücâdele et.
Üçüncü Tavsiye:
Hadis ehlinin itikadına uymaya çalış. Onlardan olmaya gayret göster. Peygamberlerin vârisleri ancak onlardır. Kelâmcıların taklidcisi olmaktan sakın. Onlar şeytanın elinde oyuncaktırlar. Ehl-i kıbleyi tekfir etme. Haklarında iyi konuş.
Dördüncü Tavsiye:
Te'vilden sakın. Çünük te'vil ilhad ve zındıka çıkmazıdır. Şayed ehl-i işaretin usûlü üzere bir te'vil yaparsan, lafzın zahirî mânâsını değiştirme. Lafzın zahiri manasını nefyeden küfre düşmüş olur. Müteşâbihat konusunda İmam Mâlik'in tutumunu örnek al. Ona müteşabihattan olan "istiva" (Taha/5) konusu sorulduğunda: "İstiva malum, keyfiyeti, yani nasıl olduğu meçhul, ona iman vâcib, onu sormak bid'attır ve fitne doğurur. Sakın, sırf fitne çıkarmak ve te'vile sapmak için Kur'an'ın müteşabihatıyla meşgul olanlardan olma! Çünkü "onların te'vilini ancak Allah bilir." (Al-i İmran/7) diye inananlarla beraber ol. Bu tavsiyeye karşı gelme. Yoksa kalblerinde dalâlet nüvesi bulunanlardan olursun. Eğer müteşâbihatla uğraşmakta ısrar edersen her an başına belâ gelebilir. Ayağın kayıp hüsrana uğrayabilirsin. Allah'a daima "Ey Rabbımız! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi saptırma! Bize tarafından bir rahmet ver. Çünkü sen karşılık beklemeden verensin!" (Al-i İmran/8) diye dua et.
Beşinci Tavsiye:
Âdabına göre bir müddet uzlet et. Zamanın durumunu ve ihvanını iyi tanı. Onlara lâyık oldukları şekilde muamele et. Halk ile çok düşüp kalkma. Yalnızlığı ganimet bil. Allah'dan gelecek füyuzata kendini arzeylemek, her an onu gözetlemek suretiyle bütün uzuvlarını lüzumsuz işlerden muhafaza et. Çünkü Allah'ın sana her gün nazarı vardır. O teveccühü gözet, ehl-i dünya arasına karışma. Onlardan yüz çevir. Onlara kırıcı olmayan, güzel, idare yollu sözler söyleyerek kendini onlardan uzak tut. Muhasebeye çekilmeden evvel kendini kendin sorguya çek. Büyük ceza gününden önce onu layık olduğu kadar cezalandır. Lezzetleri gideren ölüm gelmeden önce kendi ihtiyarınla öl ki ölüm geldiği zaman dirilesin.
Altıncı Tavsiye:
Allah'ın haklarına riayet et. Allah da sana riayet eder. Her an Allah'dan kork. Onu her an önünde bulursun. Sıkıntılı zamanlarında Allah'ı nasıl hatırlıyorsan, rahatlık zamanında da Allah'ı unutma. Marifetullah'a ermeğe çalış. Yani Allah'ı tanımağa çabala. Tek muradın Allah olsun. Yardım isterken ancak Allah'dan yardım iste. Dünyada başına ne gelecekse hepsi hakkında kalem kurumuştur. Eğer bütün insanlar Allah'ın senin için yazmadığı bir şeyle sana fayda vermek için bir araya gelseler buna güç yetiremezler. Aynı şekilde sana zarar vermek için bütün insanlar bir araya gelseler, Allah o zararı senin için yazmamışsa yine sana zarar veremezler. Eğer yakinen sadakate ermek, her yaptığını sâdıklara mahsus kalbî yakınlıkla yapmaya gücün yetiyorsa derhal yap. Eğer bunu yapamıyorsan istemediğin sabırda senin için rahatlık vardır. Bil ki Allah'ın yardımı sabırladır.
Ferahlık sıkıntıdan sonra gelir. Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.
Yapmak isteyenlere bu kadar tavsiye yeter. Şüphesiz ki Allah dilediğini hidayete erdiren, dilediğini dalâlete düşüren ve dilediğini mutlaka yapandır.
- Bu yazı Muhammed b. Abdullah el-Hânî'nin ADAB isimli kitabından derlenmiştir. Yayınevi: Erkam