« : 03 Mayıs 2008, 09:50:19 »
Ben Kâbe-i Muazama da iki kişinin arasında uyku ile uyanıklık arasında yatmakta iken, içi îman ve hikmetle dolu, altından bir leğen getirdiler.
Boğazımdan karnıma kadar göğsümü yardılar.
Zemzem suyu ile yıkayıp, îman ve hikmetle doldurdular.
Katırdan küçük merkepten ise büyük, burak denilen bir hayvan getirdiler.
Cibril Aleyhisselâm ile beraber gittik.
Birinci kat semâya gelince:
-Kim o? denildi,
Cibril a.s.:
-Cebrâil, diye cevap verdi.
-Yanındaki kim? denildi.
Cebrâil de:
-Muhammed, dedi.
-Ona, buraya gelme daveti gönderildi mi? denildi.
Cebrâil:
-Evet, dedi.
-Hoş geldi, O ne güzel bir misafirdir, denildi.
Bunu takiben Adem Aleyhisselâm'a geldim, selâm verdim,
-Hoş geldin, salih peygamber salih oğul! dedi.
Ben:
-Bu kim ey Cibril? diye sordum.You are not allowed to view links.
Register or Login
O da:
-Bu, Adem Aleyhisselâm'dır. Sağında ve solunda gördüğün bu kalabalıklar evlâtlarının ruhlarıdır.
Sağındakiler cennetlik, solundakiler ise cehennemliklerdir. Bunun için sağına baktığı zaman gülüyor, soluna baktığı zaman ağlıyor, dedi.devamı