Gençlikte günahlar neden cazip geliyor?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Gençlikte günahlar neden cazip geliyor?
« : 19 Ocak 2011, 15:50:29 »
Gençlik çağı olumlu olumsuz her türlü duyguların yoğun yaşandığı bir çağdır. Teklif yaşı dediğimiz Allah’a kulluk açısından sorumluluk ve yükümlülüğe atılan adımla başlayan bu çağ, dinimizin özel ilgi alanına girer ve dikkat edildiğinde önemli müjdeler de bu süreç için yoğunluk kazanır.



Bir gencin, çocukluktan kurtulup ergenlik çağına adım atması, insan hayatını bir İlâhî disiplin altına almak isteyen yüce dinimizin artık ilgi ve hitap çemberine girmiş olmasından başka bir şey değildir.

Ebû Hüreyre’den (ra) gelen şu rivayet bize gençlikte ibadetin de, haramlardan sakınmanın da ne derece önem arz ettiğini önemle vurgular ve her gence Allah’ın özel himayesini müjdeler: Allah Resûlü (asm) şöyle buyurmuştur: “Yedi sınıf insan vardır ki, Allah’ın himayesinden başka hiçbir himayenin bulunmadığı günde, Allah onları kendi müşfik himayesine alacaktır: 1-Âdil Yönetici. 2-Allah’a ibadet zevkiyle yetişen genç, 3-Kalbi ibadet yapılan yerlerde atan adam. 4-Birbirini sırf Allah için seven, Allah için bir araya gelen ve Allah için ayrılan fertler. 5-Müstesna güzellik sahibi bir kadın kendisini çağırdığında, ‘Ben Allah’tan korkarım!’ diyen günaha yaklaşmayan adam. 6-Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse, 7-Tenha ve gizli yerlerde Allah’ı zikreden ve Allah korkusundan gözyaşı döken kimse.”1

Dikkat edilirse: İbadetine bağlı, haramlardan sakınan, gizli yerlerde Allah için gözyaşı döken, mü’min kardeşini Allah için seven ve verdiğini gizli veren bir gencin, zikredilen bu yedi sınıfın beşine birden girmesi mümkündür. Allah’ın gençler için emsâlsiz müjdesidir bu.

Bir başka hadiste yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ibadette, Allah’ın emirlerine uymakta, haramlardan sakınmakta ve hissiyâtını tanımak ve aldanmamakta ihtiyarlara benzeyen gençleri, “gençlerin en hayırlısı” ifadesiyle övmüştür.2

Allah’ın, hareket ve adımlarını Allah için kontrol altında tutmak isteyen gençleri böylesine eşsiz ve yüksek lütuflarla karşılamasının hikmetlerini açıklayan Bedîüzzaman, gençlik damarının akıldan ziyade hissiyâtı dinlediğini, his ve hevesin ise kör olduğunu, sonucu görmediğini; bir gram hazır lezzeti, ilerideki tonlarca yüksek lezzete tercih ettiğini kaydeder.3 Öyleyse, ne kadar zor olsa da, günahlardan uzak durmak ve nefsin taleplerine boyun eğmekten Allah’a sığınmak günahlara karşı siperimiz olacaktır.

Eğer günah işleme meyli insanda artar, insanın kalbini ve aklını esir alır, gözünü karartır ve aklını başından çıkartırsa, yapılacak tek şey yine Allah’a sığınmaktır. Günah cephesinden gelecek bütün taarruzlar imtihan sırrı içerisinde olağan taarruzlardır. Bunlara hazır olmalıyız. Hatta günahların bu saldırıları yalnız gençlikte değil; hayatın her çağında gelir ve insanı en zayıf damarından yakalamaya çalışır. Bazı zaman şehvet duygusuyla gelir bu; bazen mal, mülk ve servet düşkünlüğü tarzında insanın yakasına yapışır; bazen gurur ve riyâ görüntüsü içindedir; bâzen amele güvenmek veya bağışlanacağından umudunu yitirmek biçiminde; bazen eğlencelerle; bazen hasetle, bazen kinle gelir ve hep hayırlı amel veya adımlarımızı kesintiye uğratmaya, söndürmeye ve salih amelimizi iptal ettirmeye çalışır. Ölene kadar bu böyle devam eder.

Günahların bu ardı arkası kesilmeyen taarruzlarından kurtulmanın çaresi var elbet:
Gençlikte günahlardan kurtulmanın ve olgun bir genç olmanın çaresi, imanı tahkikî olarak ders almaktır. Bunun için de, imanı tahkikî olarak ders veren bir Kur’ân tefsiri olan Risâle-i Nur derslerine devam etmek büyük önem taşıyor. Bu derslerle kendimizi, duygularımızı, zaaflarımızı ve mânevî ihtiyaçlarımızı tanıyabilir, günahlara karşı önlem alabilir, Allah’a şükreden ve Allah’tan gereği gibi korkan bir genç olabiliriz.
Ancak günahların saldırılarının ömrün sonuna kadar kesilmediğini, iç cihadın sevaplı devamlılığı için nefs-i emmâre ölse bile, nefs-i emmârenin vazifesini damarların ve duyguların yaptığını unutmamalı, Allah’a sığınmaktan hiçbir şekilde vazgeçmemeli, Allah’ın rahmetinden de umudumuzu asla kesmemeliyiz.4 Unutmamalıyız ki, mü’minin derecesi, ancak bu iç mücadelesinin devamlılığı ile yükselir.

DUÂ
Ey Veliyy-i Hafîz! Nefis şerrinden, şeytan şerrinden, düşman şerrinden, münafık şerrinden, deccal şerrinden, süfyan şerrinden bizi muhafaza eyle! Bize günahları sakîl, sevapları câzip göster! Katına dönüşü bize bir müjde gibi sevdir! Katından uzaklaştıran amelleri bir azap gibi yerdir! Gençlerimizi dünyada ve mahşerde hıfzu inayetine al! Günahlarımızı bağışla! Âmin!


Dipnotlar:

1- R. Sâlihîn, 375
2- Kenz’ul-Ummâl, 15/776
3- Sözler, S. 135 4- Şuâlar, S. 293


Süleyman KÖSMENE