AÖL (Açık Öğretim Lisesi) Ders Notları-Dil Ve Anlatım 3

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam

İnsan hayatı, bir toplumun içinde mevcuttur. Bu toplumda her an insanlarla iletişim içindeyiz. Konuşurken, yazarken, bakarken ve hâsılı her zaman bir iletişimle, bir sunumla karşı karşıyayız. Lokantayı seçerken bile garsonların servisine dikkat ederiz. Garsonun dış görünüşü, işteki ustalığı, müşteriye karşı tavrı o lokantayı seçmemizde birinci derecede etkilidir. Yemekler çok güzel ve kaliteli olabilir; ancak onu sunan bunu gerektiği gibi sunmuyorsa yani kendisi bal; yüzü sirke satıyorsa, yemekler ne kadar kaliteli olsa da asla bir daha orayı tercih etmeyiz.
Öğretmenlerimiz derslerde cd, vcd, tepegöz, slayt, internet, bilgisayar gibi teknolojilerden yararlanırlarsa; dersi daha iyi sunmak için gayret ederlerse bizim dersi daha iyi anlamamızı sağlarlar.
Sonuç olarak hayatımızın her köşesinde karşılaştığımız sunum konusunu bilmek ve en etkili biçimde kullanmamız gerekir.

Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli nokta/an öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara sunum adı verilir.
Sunumda amaç; bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunmadır. Sunumlarda dinleyici kitlesinin, konuya ilgi duyan kişilerden oluşur ve sunumda eldeki teknik imkânlardan yararlanmaya özen gösterilir


Sunumdan önce yapılması gerekenler

Sunumu yapan kişinin sunumdan önce bazı noktalara dikkat etmesi gerekir.

Öncelikle bir konu seçilmelidir. Bu konu güncel olmalıdır.

Sunumun hazırlığında bol ve değişik kaynaktan yararlanmak faydalıdır.

Sunum yerinin daha önceden görülmesi gerekir.

Prova yapma, kullanacağı malzemelerin kontrolü sunumu yapan kişinin amacına ulaşmasında yararlı olacaktır.


Sunum sırasında yapılması gerekenler

Sunum esnasında ciddi, ağırbaşlı, temiz ve derli toplu görünüm önemlidir.

Sunum yapacak kişi konuşma anında ses tonuna, jest ve mimiklerine, sahneyi veya kürsüyü rahat kullanmaya özen göstermelidir.

Konuşmacının dinleyicilerle, başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle iletişim kurması daha etkili olur.

Konuşmacı ses ve kelimelerin doğru telaffuza özen göstermesi gerekir.

Sunumda, bilgisayar, cd, disket, projeksiyon cihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknolojik araçlardan faydalanabiliriz.

Görsel malzemenin en az espri kadar konuşmanıza ilgi ve tat katacağını unutmamalıyız.


Görsel malzemenin kullanılış amacı:
Dinleyicilerin verilen bilgileri iyi algılamaları için
Fikirleri, kavramları vb. anlatırken zaman kazanmak için
Yanlış anlamalardan kaçınmak için
Fikirleri sağlamlaştırmak için
Tat ve espri katmak için
İyi hazırlanmış görsel malzemeyi, konuşmacı konuyla güzel ve uyumlu bir şekilde kullandığı zaman başarılı olur. Aksi durumlarda görsel araçlar dinleyicinin dikkatini dağıtabilir. Başka konuşmacı görsel malzeme kullanıyor diye değil, sizin konuşmanız görsel malzeme gerektiriyorsa kullanmalısınız.
Rakamlar, söylendiklerinde anlaşılmaları güç şeylerdir. Görsel olarak sergilendiklerinde daha kolay anlaşılır. Konuşmada; %55 görüntü, %38 ses, %7 sözler etkili olduğuna göre buradan slaytın önemi daha iyi ortaya çıkar. Bu yüzden sunum esnasında, slâytlarda, konunun önemli yönlerini belirten özlü, açık ve etkili ifadeler yer almalıdır. Slâyt metinlerini dinleyiciler dikkatle okurlar. Slâytlarla konuşma eş zamanlı olarak verilmelidir.

Sunumda, gerektiğinde daha önce hazırlanmış bazı belgeler, grafikler ve şekiller kullanılabilir. Malzemeleri bir başkası kullanacak ise konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasında uyum kaçınılmazdır.

Sunumda gereksiz ayrıntılara girilmemesi gerekir.

Sunum sonrasında yapılması gerekenler

Sunum yapan konuşmacı sunumdan sonra dinleyicilerin soru sormalarına müsaade etmelidir.

Konuşmacı sorulan sorulara tartışmaya girmeden doyurucu,açık ve net cevaplar vermelidir.


2.TARTIŞMA

Bilgi, paylaşarak çoğalır. Eğer ilk insandan bu yana insanlar düşüncelerini birbirleriyle paylaşmasalardı doğru, iyi ve güzeli bulamazlardı. Bilimin ve teknolojinin gelişmesini de bu bilgi paylaşımına borçluyuz. Bütün bunlar da tartışmayla olur. Tartışma, bir nevi paylaşmadır. Her şeyin zıttıyla var olduğunu düşünürsek, tartışmada her düşüncenin karşıtını alarak zenginleşir. Tartışmayla analiz ve sentez yeteneğimizi geliştiririz. Kısaca tartışma olmasaydı insanlık gelişmez, hayat tekdüze, renksiz ve tatsız olurdu.

Bir sorunun tartışılarak çözülebileceğine inanıyoruz. Bir konu enine boyuna tartışılarak artıları, eksileri ortaya konur. Böylece bir uzlaşma sağlanabilir."Doğrular, düşüncelerin çarpışmasıyla ortaya çıkar." sözü, tartışmanın önemini ortaya koyan bir sözdür. İnsanlar, farklı farklı düşüncelere sahiptir. "Akıl akıldan üstündür." derler atalarımız. Buradan hareketle farklı fikirlerin ortaya konduğu tartışmalarda bizim bilmediğimiz veya farklı açıdan bakmadığımız fikirleri görme imkânı bulabiliriz. Böylece paylaşılan bu fikirler bizleri doğruya ulaştırır.

Tartışma, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte aramaktır. (Doğru, iyi ve güzelin zamana bağlı olduğunu unutmamak gerekir.)
Tartışmada; karşılıklı saygı ve hoşgörü, nazik, toleranslı, sabırlı olma; konuşma kurallarına, verilen zamana ve sıraya uyma amaca ulaşmada yararlıdır.
Tartışmada bir konuda edinilmiş peşin hükümlerin, önceden alınmış kesin kararların, bilineni farklı cümlelerle devamlı tekrar etmenin, konu dışına çıkmanın tartışmaya yarar sağlamayacağı açıktır.
Tartışmayı yöneten bir başkana ihtiyaç vardır. Başkanın; konuyu ortaya koyup sınırlaması; konuşmacıların konu dışına çıkmalarını, konuyla ilgisiz ve gereksiz konuşmalarını engellemesi, konuşmacıların birbirini suçlamaya yönelik konuşmalarına izin vermemesi, tartışmanın kurallarına uygun yürütülmesini ve bir sonuca ulaştırılmasını, bu sonucun da bir rapor haline getirilmesini sağlaması gerekir.

Bazı tartışmaların sonuçları yalnızca basın aracılığıyla duyurulur; bazıları ise basına ve halka açık olur. Dinleyicilerin huzurunda, dinleyiciler için gerçekleştirilen bu tartışmalarda konuşmacılar tartışma konusundaki bilgi, birikim, görgü, düşünce ve kanaatlerini halka iletirler; onları bilgilendirmeyi, yönlendirmeyi amaçlarlar. Bu tip tartışmalarda kamuoyu yaratma endişesi konuşmacı-dinleyici ilişkisini belirleyen önemli faktördür. Tartışmalar düzenleniş amaçlarına, hedef dinleyici kitlesinin zevk, kültür ve anlayışına göre değişik nitelikler kazanır.

Tartışmalarda dil, gönderme ve anlatım işleviyle kullanılır. Burada dilin çift işlevliliğinden söz edebiliriz. Mesela “Açık oturum, bal rengi, ipek böceği, karış karış, ruh bilimi, un helvası, yaban gülü. Bunların her biri birer birleşik kelimedir. Birleşik kelime, çünkü iki söz bir araya geliyor ve tek bir kavrama karşılık olu¬yor. Ama bu tek kavramı oluşturan sözlerden her biri kendi anlamını koruyor. Bunlar ayrı yazmakla bir kelime olma özelliğini yitirmez." cümleleri dilin gönderme işlevi olan cümlelerdir.
“Teşekkür ederim Sayın Başkan. Burada oturan hocalarımızın hepsi bizden oldukça büyük ve bazıları şahsen hocam oldular. Bu yüzden incitici veya kıncı şeyler söylemem tabi ki beklenemez." Cümlelerinde ise dil, anlatım işleviyle kullanılmıştır.


3. PANEL
Panel tartışma türlerinden bir tanesidir. Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.

Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.

Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.

Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.

DİĞER TARTIŞMA ÇEŞİTLERİ

MÜNAZARA
Birer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir. Tartışmalarda yarışma kaygısı olmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.
Tartışmalar için geçerli olan kurallar, münazaralar için de geçerlidir.

Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir. Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler. Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşları tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar. Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler. Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.


BİLGİ ŞÖLENİ ( SEMPOZYUM)
Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara, bilgi şöleni (sempozyum) denir.

Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddi bir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Mesela, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasi gelişmeleri ele alırken; bir başkası Yunus Emre'nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.
Bilgi şöleninde amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilerek konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.

Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir.
Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz. Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar halinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.

AÇIK OTURUM

Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir.

Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır.
Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.



FORUM

Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.
Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat; forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir. Bu durumda, panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.

Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde da¬ha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir.

Esasen forumda amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.

Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir.

Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kıncılıktan uzak, samimi bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.


Anlatım Ve Özellikleri

DİL VE ANLATIM
1) Anlatım

Herhangi bir konu üzerinde konuşurken veya bir konu üzerine yazarken,belli bir gayeyi gerçekleştirmek isteriz.Bu gaye,bizi dinlemekte veya okumakta olanlara bilgi vermek,onları nda bizim gibi düşünmelerini,belli bir olay içinde yaşamalarını sağlamak olabilir.Duygu ve düşüncelerimizi maksadına uygun olarak dil ve anlatım kuralları içerisinde ifade etmeye “ anlatım “denir.
2) Anlatıma hazırlık

Neyi ,niçin ve nasıl anlatmak gerektiği üzerinde düşünmeden konuşmak ve yazmak tutarlı olmaz.Kişi hem konuşurken hem de yazarken düşünerek hareket etmek zorundadır.Aksi halde konudan uzaklaşabilir, amacını dışına çıkabilir ve konuyla anlatım biçimi birbirine ters düşebilir.Bu da sözlü ve yazılı anlatımda ki başarıyı engeller.
Dipnot Koyma:Yazıda geçen herhangi bir söz yada sözcükle ilgili olarak sayfa altına koyan aydınlatıcı, ek bilgiler içeren yada kaynak belirten açıklamaya dipnot denir.Yazımızı yazarken kendi birikimlerimizle birlikte başka kaynaklardan da yararlanırız.Bu kaynakları sayfaların altında dipnot olarak belirtiriz.Bu dipnotlar yazının rasgele değil, kaynaklardan yararlanarak bir emek sonucu hazırlandığını gösterir.


Dipnot Koymanın Amaçları:
Yazıda savunulan görüş ve düşüncelerin doğrulunu desteklemek
Bilgilerin kaynağını göstererek,yazanı n katkısını ortaya koymak,
Bilgilerin doğruluk ve güvenirliği ile ilgili olarak okuyucuya deneyim imkanı vermek,
İlgili konularda yazmak isteyenlere başvuru imkanı sağlamak.
Metinde yapı:Her yazı kendi düzeni ,teması ve ifade biçimiyle kendi içinde anlamı olan organik bir birliktir.
Metinde yer alan kelimeler, kelime grupları ve cümleler anlatım bütünlüğünün oluşmasını sağlayan ögelerdir.Bu ögeler anlamlı bir bütün olarak paragrafları oluşturmuş ve paragraflarda metinde anlamlı bir bütün sağlayacak şekilde bir araya getirilmiştir.
Seçilen sözcükler, kullanılan ifadeler ,hedef kitleye ve metnin yazılış amacına uygun olmak durumundadır. Toplanan bilgiler ve kişisel deneyimler de yine hedef kitleye ve metnin yazılış amacına göre düzenlenmelidir.
Metinlerde özelden genele gidilebileceğ i gibi genelden özele de gidilebilir. Ancak tutarlı bir sıra ve derecelendirmenin bulunması gerekir.Ana düşünce etrafında birleşen yardımcı düşünce, bilgi deneyim ve örnekler sebep-sonuç ilişkisine göre düzenlenmelidir.

Gözlem:Ayrıntıları fark etmeyi sağlar.İyi bir gözlemci olan yazar, bu ayrıntıları okuyucuya da hissettirir.
Gözlemlerin etkin olduğu anlatımlarda görsel ögeler öne çıkarılarak betimlemeler yapılır, akla ve düşünceye hitap eden anlatımlarda ise açıklamalı ve tartışmacı bir anlatım yapılır.
Özet Çıkarma:Bir yazıyı ya da yapıtı anlamını yitirmeden belli bir oranda daraltıp küçültmeye denir.
Özetleme, okunan bir yapıtın bellekte rasgele kalan ayrıntıları olmadığı gibi ,yapıtın kimi yerlerinden gelişigüzel alınmış cümleler topluluğuda değildir.Özetleme önemliyi önemsizden alıp özetleme işidir.
Not: Anlatıma hazırlık aşamasında bilgi toplamak , deneyimlerimizi topladığımız bilgilerle zenginleştirmek, düşüncelerimizi gruplandırmak, anlatımı türünün okuyucu ve dinleyici üzerindeki etkisini belirlemek gerekir.bilgi toplamak için okumak ,araştırmak,not almak,özet çıkarmak,alıntı yapmak gerekir.
3) Anlatımda tema ve konu

Konu:Her yapıtın bir temeli her fikrin bir dayanağı varsa ,her yazınında mutlaka bir konusu vardır.Yazı yazmaya karar veren kişi için ,her varlık,her olay,her düşünce,her mesele kısacası her şey kompozisyon konusu olabilir.
Üzerinde söz söylenilen ,fikir yürütülen yazı yazılan herhangi bir olay ,düşünce veya duruma denir.
Tema: Şiirde meydana getirilen duygu,düşünce ve hayale denir.Konudan hareketle yansıtılmak istenen duygu hali şiirin bütününe sindirilir.
Ana Fikir: Okuyucuya iletilmek istenen düşüncedir.Yazarı n, bir konuyu okuyucuya aktarma amacıyla yazmış olduğu yazının omurgasıdır.
Başlık: Yazı başlığı o yazıda işlenilmesi düşünülen ana fikrin aynasıdır.Yazı başlığı okuyanların ilgisini çekmeli,onlara tesir etmelidir.Okuyucu başlığa bakınca yazının nelerden söz edebileceğini kestirebilmelidir.


Tema ve Konu arasındaki ilişki:
Tema ,sınırlandırılıp somutlaştırılarak “konu” haline getirilir.
Tema daha özel ve somut konu ise daha geneldir.
Konu görmek ve izlemekle algılanabilirken tema daha çok kavranılır.
Not:Anlatım türü (şiir ,hikaye ,fıkra, makale… .) , dil ve konu işlenecek temaya göre düzenlenir.
4) Anlatımda sınırlandırma:

Anlatıcını tavrı ve amacı ,temanın sırlandırılmasında etkilidir.Yazar, soyut temaları kişi,zaman, ifade ,anlatım biçimi,mekan, bağlam gibi yollarla somut hale getirir.Yani anlatılan olay,kişiler ,zaman ve anlatılanlarla sınırlandırılır.

Örnek:
Anadolu’da dini-tasavvufi Türk Edebiyatı
Anadolu’da dini-tasavvufi Türk Edebiyatının bellibaşlı mutasavvufları
13.YY’ın bellibaşlı mutasavvufları
Yunus Emre
Yunus Emre’ nin şirlerinde hoşgörü
5) Anlatımın ve Anlatıcının amacı:

Üslup:İfade tarzı.Sanatçının duyuş.düşünüş ayrılığı.Her şair ve yazarın kendine göre bir üslubu vardır.
Anlatımda üslup, amaca ve muhataba göre değiştirilir;çünkü iletişim kurulan kişi yani alıcının durumuna göre ve göndericinin amcına göre iletişim kanalında değişiklik yapılabilir.
Bir konu herhangi bir amaçla yazılmışsa anlatım biçimide bu amaca göre şekillenir.
Örnek u iki hidrojen bir oksijenden oluşur.Maddenin üç halinden biridir.(bilimsel)
Su insan hayatının vazgeçilmezlerinden biridir.İnsan hayatında deyimlerin içine kadar bile girmiş olan bu madde hayatın kaynağı kabul edilir.(sanatsal)
İstanbul un en büyük sorunlarından biri olan su sorunu son yıllarda yapılan çalışmalarla çözüme kavuşturuldu.
NoT:İletiyi gönderene gönderici,iletiyi alana alıcı,göndericinin vermek istediği mesaja ileti, iletiyi gönderme şekline kanal, iletişimin gerçekleştiği ortama bağlam, alıcının iletiyi algılayarak verdiği cevaba dönüt denir.
6) Anlatımda Anlatıcının tavrı:

Aynı temada ortaya konulan metinlerin farklı olmasının sebebi,her sanatçının bakış açısının ve ifade tarzının farklı olmasıdır.Ayrıca değişen zaman ve mekan ,insanların düşüncelerinin farklılaşması,aynı temanın farklı tarzlarda yorumlanmasını da beraberinde getirir.
Yazarlar eserlerinde kişiden kişiye değişmeyen,kanı tlanabilen nesnel yargılar kullanabileceği gibi ; kişisel düşüncelerini ve duygularının ifade edeceği öznel yargılara başvurabilir.
İstanbul Türkiye’ nin en güzel şehridir.(Öznel anlatım)
İstanbul Türkiye’ nin en kalabalık şehridir.(Nesnel anlatım)
Yazarın başkasından öğrendiklerini, duydukları nı ifade etmek amacıyla gerçekleştirdiğ i anlatım dolaylı anlatım,kendi gözlemlerini ve deneyimlerini dile getirdiği her düzeydeki anlatım ise doğrudan anlatımdır.
Ahmet Haşim in şiirlerini çok seviyorum.(Doğrudan)
Ahmet Haşim Suriye de doğmuş(Dolaylı)
Yazarın metinde somut veya soyut kelimeler kullanması anlatımda somut veya soyut olması bakımından anlatımı etkiler.Somut anlatım daha çok bilimsel,soyut anlatım ise daha çok felsefi metinlerde kullanılır.
“sevgi” konusu ele alınan bir metinde konunun ele alınış biçimi soyuttur.
“televizyon”konusu ele alınan bir metinde konunun ele alınış biçimi somuttur.
Anlatıcının duyu organlarıyla anlatımı somut anlatım özelliği kazanır, bunların dışında ki anlatıcının başkalarından işittiği veya deneyimlerini ifade ettiği anlatım ise soyut anlatım özelliği kazanır.
Not:İletişimde anlatıcı ile anlatılan nesne veya konu arasında ki ilişki anlatımım öznel veya nesnel,doğrudan veya dolaylı,somut veya soyut olması bakımından anlatımı etkliler.
7) Anlatımım özellikleri

Duygu ve düşüncelerin açık ve net bir şekilde anlatılması gerekir.Anlatı lacak hal ve olay ,betimleyecek görüş ve sezgi,dile getirilecek duygu ve düşünce anlatıcının zihninde açık ve net biçimde belirlenmelidir. Anlatılacak ,betimlenecek hususlar,dilin bilinen ve kabul edilen kurallarına uyularak düzenlenmek zorundadır.
Akıcı bir metinde cümleler ,gereksiz ve anlaşılması güç ifadelerden arındığı için metnin anlaşılması daha kolaydır.
Yalın bir metinde ifadenin sade, gösterişsiz ,kısa ve kesin olması metni okuyan herkesin anlamasını sağlar.
NoT öylenişi zor seslerin kullanılması,ses düzeyinde,arka arkaya sert ve yumuşak hecelerden meydana gelmiş sözcüklerin kullanılması sözcük düzeyinde;sözcü k tekrarları ve aynı anlama gelen sözcüklerin bir arda kullanılması, cümle düzeyinde;cümlelerin dil ve düşünüş yönünden sağlam bir bütünlük oluşturması paragraf düzeyinde akıcılığı bozar.Açık olmayan yazılarda anlatım kapalıdır.
8) Anlatımın oluşumu

Bir metinde dil öğelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine “bağlaşıklık” (dil bilgisi bağlantısı) denir.
Ya biz yolumuz – un son–u–n-a var-madan gece olursa!
Verilen cümledeki dil öğeleri dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesiyle bağlaşıklık sağlanmıştır.
Bir metin yalnızca dil bilgisi kurallarına göre düzenlenmez.Dil öğelerinin ifade ettikleri husus ve durumlar arasında anlam bağıntıları da vardır.Bu anlam bağıntılarına bağdaşıklık denir.Kelimelerin yeni bir anlam ifade etmek için yan yana getirerek oluşturduğu söz gruplarına bağdaştırma denir.
Dil tek tek kelimelerle konuşulmaz.Bir kavramı anlatması için birden fazla kelime yan yana getirilerek bir şey anlatılır.”Ben dergiye yetiştirmek için gün boyu evde zorlukla bir hikaye yazdım”cümlesindeki dil öğeleri (Ben ,dergi, yetiştirmek ,için ,gün boyu ,ev, zorlukla ,bir hikaye ,yazmak) arasında anlam ilişkisi vardır.”Hikaye “yazılan bir şeydir.Bir “yer”de yazılır mesela “ev”de …Öylesine de yazılabilir bir yere “yetiştirmek için “de yazılabilir.Yetiş tirilecek yer bit matbaa,arkadaş ,öğretmen ,okulda olabilir bir “dergi” de olabilir.Yazarken “zorluk”da çekilebilir ,kolaycada yazılabilir.İşte bu cümleyi oluşturan on bir kelimenin bir merkezde anlamlanmasına “ bağdaştırma” denir.
Bağdaştırmalar, dilde yaygın olarak kullanılan ifadelerle oluşabildiği gibi birbiriyle uyuşmayan kelimelerden de oluşabilir.

Çalı demeti Korkunç kıyafet
Ekili tarla Alışılmış Manyak film Alışılmamış
Kurumuş göller Bağdaştırma Masun bir ıssızlık Bağdaştırma
Kelime ,kelime grupları yada cümlelerin metinde bulunduğu yere bağlı olarak farklı anlamlar kazanmasına “bağlam” denir.
Arabam sıfırdır bir sorun çıkarmaz. “sıfır”kelimesi cümlelerde
Öğrencilerimden üç kişi sıfır aldı. kullanışına göre anlam kazanır.


9) Anlatım türlerinin sınıflandırılması

İletişime katılan ögeler(gönderici, alıcı,ileti, kanal ,bağlam),alıcıda uyandırılmak istenen etki (konu,tema)ve anlatıcının konu veya nesne karşısındaki tavrı(üslup,anlatı m)anlatım türünü belirler.
Bir anlatımda amacımız heyecanlandırmak ise o şeyi olay veya olaylar yoluyla okuyanları adeta olayı yaşayacak bir şekilde hikaye ederiz.Okuyanları bir hayal vasıtasıyla ilişkilendirmek, o şeyi gözleri önünde canlandırmak istiyorsak, sanatlı, imalı ifade kullanarak onu bir tablo gibi canlandırarak betimleriz.Amacımız ise sanatsız ve açık bir ifadeyle doğrudan doğruya anlatma yolunu tercih ederiz.Verilen bilgi ve haberler konusunda okuyanları inandırmak istiyorsak amacımızı ispat ve delillerle ifade ederiz.

Anlatım türleri

• Öyküleyici anlatım
• Betimleyici anlatım
• Göstermeye bağlı anlatım
• Öğretici anlatım
• Açıklayıcı anlatım
• Kanıtlayıcı anlatım
• Tartışmacı anlatım
• Coşku ve heyecana bağlı anlatım
• Destansı anlatım
• Acı ve hüzün verici anlatım
• Düşsel anlatım
• Mizahi anlatım
• Emir edici anlatım
• Söyleşmeye bağlı anlatım
• Gelecekten söz eden anlatım …vb
Not: Hikayede, betimleyici-öyküleyici anlatım
Makalede, kanıtlayıcı-açıklayıcı anlatım kullanılır.