*Dil ve Anlatım 2 Ders Notları*
Sözcük (Kelime) Bilgisi Ünitesi : Sözcükte Yapı
A. SÖZCÜKTE YAPI
KÖK: Bir sözcüğün anlamı ve yapısı bozulmadan parçalanamayan en küçük parçasıdır.
Kelimenin kökünün, kelimenin tamamı ile ilgili olmalıdır. Örnek: “Okul” kelimesinin kökü, “oku” fiilidir. Fakat bu kelimede “ok” kısmı da bir anlam taşır. Ama okul ile ok arasında bir ilgi yoktur.
Kökler iki çeşittir:
1. İsim Kökleri
2. Fiil Kökleri
1. İSİM KÖKLERİ: İsim kökleri cümle içinde “isim, zamir, zarf, sıfat, edat, bağlaç ve ünlem” göreviyle kullanılabilir.
Örk: göz,ev,yol,güzel…
2. FİİL KÖKLERİ: Hareketleri, işleri anlatan köklere denir. Örnek: Gel-, otur-, ver- ...
* Sesteş (Eşsesli ) Kökler: Kullanıldığı cümleye göre hem isim, hem fiil olabilecek köklere denir. Örnek: Yaz, kız, geç...
* Kökteş (Ortak ) Kökler: Kullanıldığı cümleye göre hem isim, hem fiil olabilecek köklere denir. Örnek: boya, güven, barış…
NOT: Sesteş köklerle kökteş kökler birbirine benzer. Ancak sesteş köklerde sözcükler arasında hiçbir anlam bağlantısı yokken kökteş köklerde sözcükler arasında anlam bağlantısı vardır.
EKLER:
EK: Köklere getirilerek onların anlamlarını tamamlayan veya değiştiren parçalara ek denir. Ekler, tek başlarına anlamsızdır.
Köklere getirilerek anlam kazanır. İki çeşit ek vardır:
1. Çekim Ekleri
2. Yapım Ekleri
1. Çekim Ekleri:
Eklendiği kelimenin anlamını ve türünü değiştirmeyen, sadece cümledeki durumlarını belirten eklere denir.
a) İsim Çekim Ekleri:
İsimlere getirilen eklerdir.
* İyelik ekleri: Eklendiği ismin karşıladığı varlığın kime veya neye ait olduğunu bildiren eklere denir.
Tekil Kişiler: Kitab-ım
Kitab-ın
Kitab-ı, araba-sı
Çoğul Kişiler: Kitab-ımız
Kitab-ınız
Kitap-ları
* Hâl ekleri:
İsimlere gelerek onların durumlarını bildiren eklerdir. Durum ekleri olarak da adlandırılır.
İsmin Yalın Hâli (Yalın Durumu):
Belirli bir eki yoktur. Hiç ek almayan veya hal ekleri dışındaki ekleri alan isimler yalın haldedir. (Ev, evim, evler…)
İsmin –i hâli (Belirtme Durumu):
Ekleri, -ı, -i, -u, -ü ‘dür. (Ev-i, kalem-i)
İsmin –e hâli (Yönelme Durumu) : Ekleri –e, -a’dır. (Ev-e)
İsmin –de hâli (Bulunma, kalma durumu):
Ekleri –de, -da , -te, -ta şeklindedir. (Evde, okulda...)
İsmin –den hâli (Çıkma, Ayrılma Durumu):
Ekleri, -den, -dan, -ten, -tan şeklindedir. (Evden, okuldan...)
* Tamlama ekleri:
İsim tamlamalarında kullanılan –ın, -in, -un, -ün ve –ı, -i, -u, -ü ekleridir. (Ali’nin defteri, okulun duvarı...)
* Çoğul ekleri:
İsimlere gelerek onların sayısını çoğaltan –lar, -ler ekleridir. (Evler, okullar...)
* Eşitlik eki:
"-ca,--ce" biçimindedir.
Sence bu doğru mu? Çocukça davranma
b) Fiil Çekim Ekleri:
Fiillere getirilen eklerdir.
* Kip ekleri:
Fiillerin yapılış amacını ve zamanını bildiren eklere denir. (Gelmiş, gelir, gelecek...)
* Kişi ekleri:
Fiillere, kip eklerinden sonra gelerek o işi kimin yaptığını belirten eklere denir. (Geldi-m, okudu-n...)
* Olumsuzluk eki:
Fiil köküne getirilerek onu olumsuz yapan “-me,-ma” ekidir. Örk: gel-me-dim bak-ma-mış
2. Yapım Ekleri:
Eklendiği köklerden yeni kelimeler türeten eklere denir. Yapım ekleri eklendiği kök veya gövdelerin her zaman anlamını, bazen de hem anlamını hem de türünü değiştirir.
Yapım Ekleri:
*İsimden isim yapan ekler: Gözlük, gecelik
*İsimden fiil yapan ekler: top-la-, dar-al-
*Fiilden fiil yapan ekler : : giy-i-n-, kır-ı-l-
*Fiilden isim yapan ekler: dal-gıç, öğren-ci
GÖVDE: Ad veya eylem köklerine getirilen yapım ekleriyle oluşan bölüme gövde denir.
Örnek: Uç-ak, göz-lük, ev-ci,uyu-t-...
EKLERLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER:
1)Türkçede dört çeşit –ı, -i, -u,-ü vardır. Bunların farkı cümlelerden anlaşılır.
Ev-i yandı (İyelik eki – tamlanan eki)
Ev-i yıktılar (Hâl eki)
Gez-i, yaz-ı (Yapım eki)
2) İyelik ekleri ile kişi ekleri karıştırılmamalıdır. İyelik ekleri sadece isimlere gelir.
(Ev-i-m... İyelik eki), (Geldi-m... Kişi eki)
3) Türkçede –ım, -im, -um, -üm ekleri hem iyelik eki, hem kişi eki, hem ek-fiil, hem de yapım eki olarak kullanılabilir:
İç-im kan ağlıyor (İyelik eki)
İstediğin parayı vereceğ-im (Kişi eki)
Bugün dünden daha iyiy-im (Ek-fiil)
Gözlerin bir iç-im su... (Yapım eki)
4) –lar, -ler ekleri bazen çoğul eki, bazen kişi eki, bazen de yapım eki olarak kullanılabilir:
Ev-ler şimdi daha güzel (Çoğul eki)
Dün bize geldi-ler (Kişi eki)
Kemal-ler yarın bize gelecek (Yapım eki)
YAPILARINA GÖRE SÖZCÜKLER
1. Basit Sözcük:
Hiç ek almayan veya yapım ekleri dışındaki ekleri almış olan sözcüklere denir.
Ev, yol, git, otur, evler, evi....
2. Türemiş Sözcük:
İsim veya fiil köklerine çeşitli yapım ekleri getirilerek oluşan sözcüklerdir. Evli, yolluk, gergin, başla, ...
3. Birleşik Sözcük:
İki veya daha fazla kelimenin birlikte kullanılmasıyla oluşan sözcüklerdir.
a) Birleşik İsimler:
Birleşik isimler değişik şekillerde oluşur. Bazıları isim tamlamalarının kaynaşmasıyla, bazılarının da sıfat tamlamalarının kaynaşmasıyla oluşur:
a) Anlamsal Kuruluşlarına Göre Birleşik İsimler:
* Her iki sözcük de gerçek anlamını yitirebilir:
Saksıdaki hanımeli mi?
Kuşburnu içer misin?
* Sözcüklerden yalnız biri anlamını yitirmiş olabilir:
Şu yeryüzünde ne insanlar var.
Not: Sözcükler birleşirken sözcüklerden bir dahi gerçek anlamını yitirirse birleşik sözcük bitişik yazılır.
* Her iki sözcük de gerçek anlamını koruyabilir:
Kuzeybatı ya gideceksin.
Bu ayakkabı ne kadar?
b) Biçimsel Kuruluşları (Yapılışları) Bakımından Birleşik İsimler:
* İsim tamlaması yoluyla:
Batık denizaltı çıkarıldı.
Saksıdaki aslanağzı mı?
* Sıfat tamlaması yoluyla:
Sen ne kadar açıkgöz birisin?
Sivrisinek bataklıklarda çok olur.
* İki çekimli fiilin kaynaşması yoluyla:
Sen ne kadar vurdumduymaz bir insansın.
Bu çekyat eskimiş
* Bir isim ve bir çekimli eylemin birleşmesi yoluyla:
Bu gecekondular ne zaman yapılmış?
Yemekte yine imambayıldı vardı.
* Bir isim ve bir fiilimsinin birleşmesi yoluyla:
Hemen bir cankurtaran çağırın.
Ağaçkakan yine yaptı yapacağını.
* Yansıma kökenli sözcüklerin birleşmesi yoluyla:
Yine dırdır edip duruyor.
Bu şakşakçılar da çok oldu artık.
b) Birleşik Fiiller:
İki ya da daha çok sözcüğün bir araya gelerek oluşturdukları fillere denir.3 türlüdür:
1-Yardımcı Eylemle Kurulan Birleşik Fiiller:
İsim+Yardımcı Eylem (et, eyle, ol, kıl, buyur)
Örnek: Büyük küçük herkese yardım ederdi.
selam eyle-,mutlu ol-,nazar kıl-,emir buyur-
* Ses düşmesi veya ses türemesi olduğunda bitişik yazılır.
Kahrolmak, emretmek, sabretmek, affolmak, zannetmek…
NOT: Bazı durumlarda “etmek-olmak” yardımcı eylemleri tek başına kendi anlamında da kullanılabilir. Bu durumda yardımcı eylem olmaktan çıkar.
Benim de bazen hayallere daldığım olmuştur.
Bu ev söylendiği kadar etmez.
2-Kurallı Birleşik Filler:
Bir fiil kök veya gövdesi ile kalıplanmış bir fiilin bir ekle birleşip bir araya gelmesiyle oluşan fiillerdir.
FİİL+FİİL şeklinde kurulur.
* YETERLİLİK FİİLİ:
Fiil + e bilmek --- sevebilmek, konuşabilmek (Olumsuzu) Sevememek, Konuşamamak
* TEZLİK FİİLİ:
Fiil + i vermek --- Bilivermek. söyleyivermek (Olumsuzu)
Bilmeyivermek, söyleyivermemek
* YAKLAŞMA FİİLİ:
Fiil + e yazmak --- Düşeyazmak, Kırılayazmak (Olumsuzu) Yoktur.
* SÜREKLİK (SÜREKLİLİK) FİİLİ:
Fiil + e durmak, e gelmek, e kalmak= gidedur, süregel, bakakal, (Olumsuzu) Yoktur.
3- Anlamca Kalıplaşmış-Kaynaşmış Birleşik Filler:
Deyim halindeki fillerdir, isim soylu sözcükle fiil birleşir. Bazen biri bazen hepsi anlamını yitirir.
Göz koymak, omuz omuza vermek, yüreği hoplamak, eli ayağa dolaşmak, boy ölçüşmek, başvurmak.
Sınıf çok konuşuyordu, öğretmenin sabrı tükendi.
2. ÜNİTE V CÜMLE (TÜMCE) BİLGİSİ
A. CÜMLENİN ÖGELERİ
. Sözcüklerin her birinin bir anlamı olmasına rağmen bir yargı ifade etmezler. Bir duygu, düşünce ve istekler yargı ifade eden cümlelerle dile getirilir.
“Traktör hiç durmadan köyden çktı.Biz de ardısıra yürüyorduk.Toprağı nasıl süreceğini merak ediyorduk.” cümlelerinde bir yargı bulunmaktadır.Bir dil çeşitli birimlerden oluşur. Bunların başında ses, hece, sözcük, tamlama ve sözcük grupları gelir. Bu sözcüklerin her birinin kendi başına bir anlamı ya da görevi vardır. Ancak bunlar dilde iletişim kurmada yeterli olamazlar.İletişim aracı olması için dil birliklerinin bildirme, belirtme, yaptırma görevlerinin olması gerekir.
Yukarıda belirtilen birimlerden ses, hece, sözcük, tamlama ve sözcük grupları dilin bildirme, belirtme ve yaptırma görevlerini gerçekleştirmeye yetmez. Yani bir iletişim aracı olarak kullanılmaz. Ancak bu birimler bir düzende belli kurallar içerisinde sıralanır ve bir yargı belirtirse bir anlam taşır.Bu özelliğiyle cümle bir yargı bildiren anlamlı en küçük birimdir. Sözcüklerin elbette tek başlarına bir anlamları vardır. Bir duygu, düşünce veya bir kavramı karşılarlar.Ancak bir duygu, düşünce ve isteği karşımızdakine anlatma, iletme gücünde değildir. Bu bakımdan dil birimlerinin bir düzende sıralanması ve bir veya birkaç yargıyı içermesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında cümle şöyle tanımlabilir:
Bir veya birden fazla yargıyı içeren düşünce, istek belirten dil birimine cümle denir.
Bir cümlede anlam, anlatım ve yargı birliği vardır. Cümlede anlam birliği duygu düşünce ve isteğin tam olarak bildirme gücünden; anlatım birliği, anlatımın tek kalıbı oluşundan; yargı birliği yargı bildiren bir dilbirliği oluşundan kaynaklanır. Cümlede sözcük sayısı sınırlı değildir. Bu sayı konuşan ya da yazan kişinin isteğine göre değişir. Ancak tek sözcükten oluşan cümler de vardır.
“Ahmet İstanbul’dan geldi mi? “ sorususuna cevap olarak verilen “Geldi.” Tek sözcüklü bir cümledir.
Cümlenin ögeleri
Türkçe cümlelerde dört öge bulunur:
1. Yüklem
2. Özne
3. Nesne (Düz Tümleç)
4. Tümleç
Bu ögelerden cümlede mutlaka bulunması gereken yüklem ile öznedir. Bunlara cümlenin temel ögeleri denir. Nesne ve tümleçler cümlenin anlamını tamamlayan (tümleyen) yardımcı ögelerdir. Cümlede yukarıda belirtilen ögeler gelişigüzel sıralanmaz. Ögelerin kullanım amacına aykırı olarak sıralanması cümlenin anlatım gücünü zayıflatır ya da ters anlamlara yol açabilir.Cümlede bu ögeler belirli ilkelere göre sıralanır.
Bunlar:
a. Türkçenin cümle yapısında temel ögeler sonda bulunur; yardımcı ögeler daha önce gelir. Yüklemin sonda bulunuşu düz cümle için geçerli bir kuraldır. Devrik cümlelerde yüklem, başta, ortada bulunabilir.
b. Türkçe cümlelerde anlamı özellikle belirtilmek istenen ögeler yüklemin yanında bulunur. Bu öge cümle vurgusu ile belirtilir.
“Ahmet İstanbul’dan dün geldi.” Cümlesinde zaman anlamı; “Ahmet dün İstanbul’dan geldi. “ cümlesinde ise yer anlamı öne çıkartılmıştır.
1. Yüklem
Yüklem cümlede eylem oluş, durum istek, bir hareket bildiren dil bilgisi birliğinin görev adıdır. Cümlenin temel ögesidir; tek başına bile olsa cümle oluşturabilir. Özenin yaptığı işi, öznenin durumunu oluşununu belirler, yargıyı üzerinde taşır. Yüklem olmadan cümle kurulamaz.
Etrafına bakına bakına gitti. Gelen gidine rahmet okutur. cümlelerinde gitti, okutur fiilleri birer yüklemdir. Cümlede, heceler, ekler, isimler,isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, zamirler edatlar ve söz grupları yüklem olarak kullanılır.
2. ÖZNE
cümlelerde eylemi yapan bir varlık bulunmaktadır. Bunlar öznedir. Cümlede yüklemin bildirdiği, oluş ve hareketin yapıcısı ya da durumun göstericisi olan cümle ögesine özne denir. Özne cümlede sözcüklerin görev adıdır. Yüklem gibi özne de cümlenin temel ögesidir. Tek sözcükten oluşan cümlelerde dahi özne vardır. Fiillere eklenen kişi ekleri öznenin kim ya da ne olduğunu bildirir.
“Okudum.” cümlesinde, (oku-du-m) – du zaman ekinden sonra gelen -m eki (ben) Okudu-n (sen), okudu (o), okudu-k (biz) okudu-nuz (siz), okudu-lar (onlar) ekleri özneyi gösterir.
Özneler isim soylu sözcüklerdir.
Özneler çeşitli türlere ayrılır.
a. Gerçek Özne: Eylemle biten cümlelerde, etken çatılı fiil (eylem) cümlelerinde gerçek özne bulunur.
“Ahmet Efendi bahçeyi yapraklardan temizledi.” cümlesinde Ahmet Efendi gerçek öznedir.Temizleme işi Ahmet Efendi tarafından yapılmıştır.
“Bu işten sen zararlı çıkacaksın.” cümlesinde gerçek özne “sen” dir.
b. Gizli özne: Cümlede adı açıkça belli olmayan, yüklemden hareket ederek çıkartabildiğimiz özneye gizli özne denir.
“Bahçeyi yapraklardan temizledi.” cümlesinde bahçeyi yapraklardan temizleyen açıkça belli değildir. Kim temizledi sorusuna (O) temizledi cevabını alırız cümlenin özneleri o’dur.
c. Sözde özne: Edilgen çatılı fiil (eylem) cümlesiyle, edilgen çatılı filimsilerle (eylemsilerle) kurulu isim cümlelerinde öznenin yerini tutan nesneye sözde özne denir. Ancak belirtisiz nesneler sözde özne olabilir. Belirtili nesneler sözde özne olamazlar.
“Pencereyi açarken cam kırıldı.” cümlesinde kırılan ne sorusunun cevabı olan “cam” sözde öznedir. Camı kıran kişi, varlık belli değildir. Ancak ortada bir oluş “camın kırılması” vardır. “Parkın ağaçları kesilmiş.” cümlesinde “parkın ağaçları” sözde öznedir. Ortada bir kesilme eylemi vardır, ancak bunu yapan belli değildir. Bu tür cümlelerde nesne konumundaki varlıklar özne görevindedirler.
ç. Örtülü özne: Edilgen çatılı eylemlerle kurulu cümlelerde bir yardımcı sözcük aracılığıyla belirilen özneye örtülü özne denir.
Odalar, gerçi şehirde bulunan tuluat kumpanyası tarafından tutulmuştu. Reşat Nuri Güntekin
Yukarıdaki cümlede “odalar” sözde özne “şehirde bulunan tuluat kumpanyası” örtülü öznedir. Tutulma işini yapan kişi (kişiler)dir.
“Kar yüzünden yollar kapandı.” cümlesinde yollar sözde özne, kar örtülü öznedir.
d. Ortak özne: Sıralı cümlelerde birinde bulunan diğerlerinde bulunmayan ve hepsiyle ilgili olan özneye ortak özne denir.
Asker başını çevirdi, işi anladı ve yere atladı. cümlesinde asker ortak öznedir. Başını çeviren, işi anlayan ve yere atlayan kişi askerdir.
Türkçede isimler, sıfatlar, tamlamalar, zarflar, zamirler vb. cümlede özne olarak kullanılır.
Cümlede özneyi bulmak için yükleme kim ve ne soruları sorulur.
3. NESNE (DÜZ TÜMLEÇ)
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır. cümlesini inceleyiniz.
Yukarıdaki cümlede batırılacak olan varlık iğne ile çuvaldızdır. Bu sözcükler nesnedir.
Nesne yüklemden etkilenen, yüklemin etkisini üzerine alan ya da herhangi bir niteliği gösteren cümle ögesidir. Nesnenin bulunduğu cümlede bir etkilenme vardır; bu etkilenme nesneyle belirtilir.
Yukarıdaki cümlede batırılacak olan varlık iğne ile çuvaldız bu cümlenin nesneleridir.
“Ağaçlardan çınarı çok severim.” cümlesinde sevme eyleminden etkilenen varlık “çınar” cümlenin nesnedir.
Nesneler yapıları bakımından belirtili ve belirtisiz nesne olmak üzere iki türlüdür.
a. Belirtili nesne: Geçişli fiillerle (eylemlerle) kurulan cümlelerde -i durum eki almış olan nesnelere belirtili nesne denir.
Bundan evvelki mektuplarını ehemmiyetle okudum. cümlesinde evvelki mektuplarını isim tamlamalarından -nı/-ni (-ı/-i) durum ekini
almıştır.
“Boğaz köprüsünü hiç görmemişti. Bahçedeki ağaçları budadı.” cümlelerinde “köprüsünü, ağaçları” kelimeleri cümlelerin belirtili nesneleridir.
b. Belirtisiz nesne: Geçişli eylemlerle kurulu cümlelerde yalın durumda bulunan nesneye beliritisiz nesne denir. Belirtisiz nesnelerde -ek bulunmaz. Anlam bakımından belli olmayan bir varlığı ya da niteliği gösterir. “Köye akşamdan haber gönderdik.” cümlesinde gönderilen haber yalın durumdadır ve cümlenin belirtisiz nesnesidir. Burada belirli bir haber ifade edilmemektedir.
“Sonunda beklediğimiz mektup geldi.” cümlesinde mektup yalın durumda olup cümlenin nesnesidir.Cümlede nesneyi bulmak için neyi/ neleri, kimi/kimleri soruları sorulur.
4. TÜMLEÇ
Cümlenin anlamını türlü yönlerden zaman, nicelik nitelik yer, yön, soru yönelme, bulunma, çıkma bakımlarından belirleyen, sınırlayan anlamı daha belirginleştiren ögelere tümleç denir. Tümleç sözcüğünün anlamı da tümleyen demektir. Tümleçler anlam yönünden yüklemle bağlantılıdırlar. Tümleçler cümlenin yardımcı ögeleridir.
Aşağıdaki cümlelerin nesnelerini bulunuz. Türlerini söyleyiniz.
* Kapıyı hızlı hızlı vurdu.
* Gittiği yerde iyiyi doğruyu, güzeli ve geleceği anlatmıştı.
* Radyoda kalın bir ses anlaşılmaz bir şeyler söylüyordu.
b. Zarf Tümleci: Yüklemin anlamını zaman durum nitelik, nicelik, yer, yön ve soru ilgisiyle belirleyen, anlamı sınırlayan tümleçlere zarf tümleci denir. Zarf tümleçleri cümlenin anlamını zaman yönünden tamamlıyorsa zaman zarf tümleci, yer bakımından tamamlıyorsa yer zarf tümleci, nitelik yönünden tamamlıyorsa hâl zarfı tümleci adını alırlar.
“Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece.” Gündüz gece (zaman) zarf tümlecidir.
“Avcı Süleyman yürüye yürüye, dik bir kayalığın dibine vardı.” Cümlesinde yürüye yürüye (hâl): zarf tümlecidir. Dik bir kayalığın dibine dolaylı tümleçtir.
“Kapı hızlı hızlı vuruldu.” cümlesinde hızlı hızlı (hâl) zarf tümlecidir.
Zarf tümleçleri yalın durumda (ek almadan) ya da ismin -e, -de, -den ekleri alarak kullanılabilirler.
Cümlede zarf tümleçlerini bulmak için yükleme nasıl, ne zaman, vb. soruları sorulur.
c. Edat Tümleci: Edatlardan ya da başka dil birliklerinden oluşan cümleye araç, benzerlik, ilgi, eşitlik, nedenlik vb. katan cümle ögesine edat tümleci denir. Tümleç türleri şunlardır:
a. Dolaylı Tümleç: Yüklemi yer, yön, bulunma, çıkma vb. yönlerden tamamlayan cümle ögesine dolaylı tümleç denir. Cümlede dolaylı tümleçler -e, -de, -den, durum eklerini alırlar. Cümleyi anlam yönünden güçlendirirler, belirginleştirirler. Her zaman bulunması zorunlu değildir.
“Naim Efendiler bu yaz Kanlıca’ya taşınmadılar.” cümlesinde Kanlıca’ya (yer belirttiği için) dolaylı tümleçtir.
“Samsun’dan Erzurum’a vardık.” cümlesinde Samsun’dan Erzurum’a dolaylı tümleçtir.
“Bir tatar yolda koşuyordu.” cümlesinde “yolda” dolaylı tümleçtir.
Cümlede dolaylı tümleci bulmak için yükleme nereye, nereden, kime, kimden kimde vb. soruları sorulur.
şu cümlelerdeki dolaylı tümleçleri gösteriniz.
* Bu kitabı İngilizceden çevirmişler.
* Mağaranın içinde Kalafat, kıpkırmızı lekelerle sular içinde hâlâ karides avlıyordu.
Kuş artık korkunç ve garip bir karanlıkta uçuyordu.
Artık hayatla barıştım.
Ağaçların sık yeşil yaprakları, elektrik ışıkları ile parlıyor.
Önümden trenler gelir gider
Demir yolu ta Erzurum’a kadar.
Yukarıdaki cümlelerde hayatla, ışıkları ile Erzurum’a kadar, sözleri edat tümlecidir.
B. CÜMLENİN YAPISI
Bir yargı birimi olarak cümleler yapıları bakamından yalın (basit) birleşik, sıralı ve bağlı cümle olmak üzere dört türe ayrılır.
a. Yalın (Basit) Cümle: Bu cümlelerde tek yüklem ve tek yargı bulunur. Yüklem ya çekimli bir fiil ya da ek fiil ile çekimlenmiş isim soyundan bir sözcüktür. Bir tek duygu, düşünce ve isteği yargıya bağlayan cümlelere yalın cümle denir.
“Okudum.” “Öğrenciyim.” Akşam geldik.” cümlelerinde bir yargı bulunduğu için yalın cümledir. Yalın cümleler bir tek sözcükten oluşabileceği gibi, daha fazla sözcükten de oluşabilir. Önemli olan sözcük sayısı değil cümlenin yargı içermesidir.
“Ahmet nereye gitti?” üç sözcükten oluşan bir soru cümlesidir. Bu soruya karşı verilen “Bilmiyorum.” cevabı tek sözcükten oluşan bir cümledir.
“Biz hâlâ cilalı adam devrinin çelisini dolduruyoruz.” (Falih Rıfkı Atay) cümlesinde bir yargı bulunmaktadır.
Yalın cümleler her zaman yüklemle bitmez. Yüklemi isim ya da isim soyundan olan cümleler de vardır.
“Günümüzde medeniyet ölçüsü kültür, sanat ve teknikte üstünlüktür.” cümlesindeki “üstünlük” isim soyundan bir yüklemdir.
b. Birleşik Cümle: Birden çok duygu, düşünce ve isteği, yani birden fazla yargı içeren cümlelere birleşik cümle denir. Birleşik cümlelerde temel bir yargı vardır. Bu temel yargının ifade edildiği cümleciğe temel cümle denir. Diğer cümleciklere yan cümlecik denir. Yan cümlecikler anlam bakımından temel cümleciği tamamlarlar. Birleşik cümlelerde sıfat fiiller, zarf fiiller isim fiiller ve şartlı çekim ekleri ile kurulmuş yan cümlecikler temel cümleye bağlanır. yan cümlecikler çeşitli yönlerden temel, cümleciğin anlamını tamamlamaktadırlar.
c. Sıralı Cümle: Anlamca ilgili birden çok yalın ya da birleşik cümlelerin virgül ya da noktalı virgüllerle bağlanmasıyla oluşan cümlelere sıralı cümle denir. Sıralı cümlelerde aralarında anlam bakımından ilgi ve birden çok yargı bulunur.
ç. Bağlı Cümle: Anlamca ilgili yalın ya da birleşik cümlelerin bağlaçlarla birbirine bağlanmasıyla oluşan cümleye bağlı cümle denir.
Köroğlu bir şamar attı ki Bolu Bey’inin gözlerinden ateş saçıldı.
Artık seni kurtaracak kimse de yok.
Atatürk diyor ki “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” cümleleri bağlı cümlelerdir.
Cümleler yüklemin türüne ve bulunduğu yere göre iki türde incelenir:
1. Yüklemin Türüne Göre Cümleler: Cümleler yüklemin türüne göre isim ve fiil cümlesi olmak üzere ikiye ayrılır.
a. İsim Cümlesi: Yüklemi isim ya da isim soyundan bir sözcük ya da sözcük öbeğinden oluşan cümlelere isim cümlesi denir. İsim cümlesi öznenin ne olduğunu ya da durumunu bildirirler. Nitelik, özellik ve sayı bakımından özne ile yüklem arasında
bağlantı kurar. İsim cümlelerinde yargı ek fiilin çekimi ile sağlanır. İsim ve isim soyundan olan sözcükler ek fiilin çekimine girerek yüklem niteliği kazanır. İsim cümlelerinde yüklem koşaç alır. Kosaç cümleye olumluluk, olumsuzluk kesinlik, olasılık süreklilik anlamları katan sözcük ya da ektir. Olumluluk anlamı -dır/ -dir eki ile; olumsuzluk anlamı da değil / değildir sözcüğüyle sağlanır.
Çocuk hastadır. (olumlu)
Çocuk hasta değildir. (olumsuz)
b. Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli bir eylem olan, bağımsız yargı bildiren cümlelere fiil cümlesi denir. Fiil cümleleri öznenin ne yaptığını bildirir. Bu tür cümleler haber (bildirme) ya da istek kipiyle kurulur. Haber kipiyle kurulanlar bir yargıyı, bir oluşu, bir durumu bildirirler. Dilek-istek kipiyle kurulanlar ise bir duyguyu, bir isteği ya da bir emri dile getirirler.
Cümleler yüklemin bulunduğu yere göre kurallı ve devrik cümle olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Kurallı Cümle: Kurallı bir cümlede yüklem sonda bulunur. Cümle özne, nesne ve yüklem düzeninde sıralanır. Bu düzende olan cümlelere kurallı cümle denir.
“Köroğlu ordunun yaklaştığını anladı.” cümlesinde ögeler özne, nesne ve yüklem düzeninde sıralanmıştır. Bazı cümlelerde özne yukarıdaki gibi açıkça belli olmayabilir.
“Ordunun yaklaştığını anladı.” cümlesinde özne (o) yüklemden anlaşılır. Bu tür özneye gizli özne denildiğini anımsayınız.
b. Devrik Cümle: Yüklemi sonda olmayan cümleye devrik cümle denir. Devrik cümlede yüklem başta, ortada olabilir. Sözün etki ve anlam gücünü artırmak için devrik cümle kullanılır. Devrik cümleler anlatıma doğallık katar.
2.Bildirdikleri Anlama Göre Cümleler
a. Haber Cümleleri
“Gençten bir adam geldi. Elinde bir değnek vardı. Demirciye uzattı.” cümlelerinde bir bilgi bir haber verilmektedir. Burada görülen, tanık olunan bir olay anlatılmaktadır. Tutacaktı yükleminde tutacak gelecek zaman ifade etmekte- t (di) eki gelecek zamanın hikâyesini belirtmektedir. “Bunun usulü böyledir.” Geniş zamanlı bir cümledir. Bu zaman şimdiki ve gelecek zamanı da içine alan geniş bir zaman dilimidir. Haber cümleleri daha çok anlatmaya bağlı bilgi, vermek, aydınlatmak amacıyla yazılan metinlerde kullanılır. Burada kişinin gördüğü, duyduğu olaylar anlatılır. Eylemin belirttiği anlam geçmişle, şimdiyle ve gelecekle ilgili bildirme görevi yerine getirilir. Eylem kök ve gövdelerine çeşitli kip (zaman) ekleri getirilerek zaman; zaman eklerinden sonra da kişi ekleri eylemin kimin yaptığı belirtilir.
Örneğin; yazacağım yüklemi yaz- acak-ım, “yaz” eylem kökü) “-acak” gelecek zaman eki, “-ım” kişi eki (ben)dir.
Ek fiil: İsim soylu sözcüklerin sonuna gelerek, onların yüklem olmalarını sağlayan dil birimine ek fiil denir.
“Ahmet çalışkandır. Hepimiz arkadaşız. Hava güzel. Çok yorgunum.” Cümleleri isim soyludur. Bunlar eklerle çekimli hâle gelir ve yüklem görevini yaparlar.
Ek fiil imek fiilinden doğmuştur. İdi, imiş, ise, iken olarak ek hâline gelmiştir.
Çekimi şöyledir:
çalışkan-ım I. Tekil kişi
çalışkan – sın II. “ “
çalışkan-dır III. “ “
çalışkan-ız I. Çoğul kişi
çalışkan-sınız II. “ “
çalışkan-lar III. “ “
Ek fiil “değildir” sözcüğüyle olumsuz hâle getirilir. Çalışkandır. Çalışkan değildir. vb.
C. CÜMLEDE ANLAM
1. CÜMLEDE ANLAMIN OLUŞMASI
Metin ilk cümlesini birlikte inceleyelim.
“Şimdi, akıntı, var, sandal, burun, kürek, çek, mağara, ön” sözcükleri başlı başına bir anlamları oldukları hâlde, cümle içerisinde anlaşılır bir anlam taşımazlar.Burada mesaj (ileti) gönderici ile alıcı arasındaki ilişki cümleyi anlamlı hâle getirir. Yukarıdaki cümlede “Şimdi akıntıya verdik miydi sandalın burnunu, kürek çekmeden mağaranın önündeyiz.” sözcük grupları bir düzen içerisinde sıralanarak anlam kazanmıştır. Bu ögeler arası uyum sözcüklerindeki ekler sayesinde sağlanmaktadır. “Sular bizi tam mağaranın önüne getirdi.” cümlesinde “su, biz, tam, mağara, ön, getir.” sözcükleri eklerle bağlanarak cümle anlamlı hale gelmiştir (biz)i, (mağara)nın, (ön)üne vb. dil bilgisi ögeleri sözcükleri birbirine bağlamaktadır. Türkçede bir cümle farklı biçimlerde ifade edilebilir. Bu durumda cümlenin anlamında değişiklikler olur. Aynı cümleyi şöyle söyleyebiliriz. “Tam mağaranın önüne bizi sular getirdi.” cümlesinde anlamda değişmeler oluşmuştur. Burada mağaranın önüne bizi neyin (suların) getirdiği öne çıkmıştır.
C. Cümlede Anlam
1. Cümlede Anlamın Oluşması
Yukarıdaki metinde yüklemlerde bir haber bildirilmektedir. Oldu, tutuyordu, duydum vb. örnek olarak gösterilebilir.
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl,”
“Hele karnaval mevsimi de gelse”
“Buna razıyız, daha beteri olmasa.” cümlelerinin yükleminde bir dilek-istek ifade edilmektedir.
Türkçede fiiller haber ve dilek kipi olmak üzere iki bölümde incelenir. Fiilde kip dile getirilen işin, hareketin olayın oluşuyla ilgili biçimine verilen addır. Bu biçimde iş, hareket oluş ya bildirilir ya da dilek istek, emir dile getirilir. Çekimli fiillerde köklere getirilen eklerle kip ve kişi anlaşılır. Bil-di-m fiilinden bilmek eylemi-eylemin kipi ve zamanı (-di) ve kişi (-m) ekinden anlaşılır. Fiillerde olayı yapan kişi ve kişinin olay karşısındaki ruhsal durumu kip ile anlaşılır.
A. Haber Kipleri: Bu kipte eylemin yapıldığı zaman kavramı geçmişte, şimdi, gelecekte ya da geniş bir zaman diliminde mi yapıldığı bildirilir. Fiil kök ya da gövdelerine belirli eklerin getirilmesi ile kurulur. Bildirme kipleri şunlardır: Belirli geçmiş zaman, belirsiz geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman ve geniş zaman.
B. Dilek Kipi: Fiillerle anlatılan kavram dilek, istek, gereklilik emir (buyurma) anlamı taşıdığı için dilek-şart kipi olarak adlandırılır.
Haber kipinde olduğu gibi fiil kök ya da gövdelerine çeşitli ekler getirilerek kurulur. Dilek kipleri şunlardır: dilek-Şart, istek, gereklilik ve emir kipi. Bildirme ve dilek kipleri tablo olarak şöyle gösterilir.
* Şart bileşik zamanının gereklik kipiyle çekimi seyrek kullanılmaktadır.
2. BİLDİRDİKLERİ ANLAMA GÖRE CÜMLELER
B. DİLEK, İSTEK, SORU CÜMLELERİ
Bir dileği, bir isteği, bir emri ya da bir gerekliliği ifade eden cümlelere dilek-istek cümleleri denir. Dilek-istek cümlelerinde istenilen
tasarlanan bir eylem veya eylemler hakkında bir niyet duygusu ifade edilir.Dilek-istek cümleleri grubunda istek bildiren cümleler, dilek-şart bildiren cümleler, soru cümleleri, gereklilik bildiren cümleler, emir cümleleri ile ünlem cümleleri yer alır.
Dilek-şart cümleleri: Dilek şart cümleleri fiil kök ya da gövdesine -sa/-se ekleri getirilerek kurulur.
“Ah bir zengin olsam.”
“Okulumu bitirsem, yüzmeyi öğrensem.” cümlelerinde şarta bağlı bir dilek anlatılmaktadır.
İstek cümleleri: Bu tür cümleler kişinin kendi kendine yapmak istediği eylemi ifade eder.
“Kalkayım, eve gideyim,
Haydi bize gidelim. Burada iki gün kalalım.” cümleleri bu tür cümlelerdir.
Gereklilik cümleleri: Mutlaka yapılması gerekir anlamı ifade ederler.
*Başarmak için çalışmalıyım.” “Eve gitmeliyim.” vb.
Emir cümleleri: Bir buyruğu bir emri ifade eden cümlelerdir. oku, çalış, git, gel, vb.
Soru cümleleri: Soru anlamı ifade eden cümlelere soru cümlesi denir. Soru cümlesi soru edatları ile ya da cümlenin sonuna getirilen -mı/-mi soru ekleriyle kurulur. Soru cümleleri göndericinin (konuşan kişinin) bilmediği bir konunun doğrulanması (teyidi) amacıyla kullanılan cümle çeşididir. Bu tür cümlelerde mutlaka cevap verilmesi beklenir. Cevap beklenen soru cümlelerine gerçek soru cümlesi, cevap beklenmeyen, dikkat çekmek duygu ve düşünceyi daha güzel ifade etmek amacıyla kurulanlara da sözde soru cümlesi denir. “Ne kadar güzel bir manzara?”
Rica, abartma, karşılaştırma, sitem ifade etmek için de soru cümleleri kullanılır. Soru cümlelerinin sonuna soru işareti konur. Bundan şüphe mi duyuyorsunuz?
Orada ne yapıyorsunuz?
Ünlem cümlesi: Coşku ve heyecan ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.Ünlem niteliğindeki sözcükler ile şaşma öfke, bıkma, sitem, üzüntü, özlem, yardım isteği ifade eden sözcüklerle ünlem cümleleri kurulur. Ünlem cümlelerinin sonuna ünlem işareti konur.
Örnekler
Ey en güzel!
Ey en büyük!
Ey Atatürk!
Behçet Kemal Çağlar
Ey insan, ey yalnız kendim diyen Tek Adam! Coşkun Ertepınar
BİLDİRDİKLERİ ANLAMA GÖRE CÜMLELER
C. OLUMLU, OLUMSUZ CÜMLELER
“Atlar ürkmedi, kimse bana dokunmadı, düşmedim” cümleleri olumsuz cümlelerdir. Bu cümlelerin olumlu hâli dayanmış, (ses) çıkardı, ürktü, dokundu vb. sözcüklerle kurulan biçimidir. Olumluluk hâli Türkçe fiililerin yapılanları içerisinde anlatılmaktadır.Bu cümlelerde olumsuzluk fiil kök ve gövdelerine getirilen -mamak/-memek ekleriyle kurulmaktadır. Bilmek olumlu, bilmemek olumsuz, okudu olumlu, okumadı olumsuzdur. Türkçede olumsuzluk eki fiil kök ve gövdelerine zaman ekinden önce gelir. Yaz-ma-yacak-fiilinde yazmak eylem kökü, -ma- olumsuzluk eki; y-acak gelecek zaman ekidir. Gelecek zaman ekinden sonra da kişi ekleri gelir. Yüklemi isim olan cümlelerde olumsuzluk -dır ekinden sonra gelen değildir sözcüğüyle kurulur. “En çok sevdiğim çiçek güldür.” olumlu cümlesi “gül değildir” biçiminde olumsuz duruma getirilir. Yüklemi “var” ile biten cümleler de yok sözcüğüyle olumsuz hâle getirilir.
“Semtlerde bir tek garaj yok.”
3. Anlamlarına Göre Cümleler
Olayın anlatımında haber cümleleri kullanılmıştır. Cümlede anlam en çok yüklemde beliritilir. Yüklemin dışındaki ögeler yüklemde belirtilen anlamı tamamlarlar. Cümleler çeşitli nitelikler taşırlar. Cümleler betimleyici (tasvir edici), açıklayıcı, öyküleyici ve tartışma niteliğinde kurulabilir. Bu nitelik anlatılan konunun özelliğine anlatan kişinin üslubuna göre değişir.
Cümleler metinde bulunukları yere göre anlam ve değer kazanır. Yalnız başına cümlenin anlamından söz etmek yanılgıya neden olur. Cümleler yerine göre anlam bakımından nasihat, öneri, öğüt, üzüntü, sitem, eleştiri vb. içeribilir.
4. ANLATIM BOZUKLUKLARI
Anlatım bozuklukları dil bilgisi kurallarına uymamaktan ve anlamdan kaynaklanan bozukluklar olmak üzere ikiye ayrılır.
a. Dil bilgisi kurallarına uymamaktan kaynaklanan bozukluklar
Özne-Yüklem Uygunluğu: Özne ile yüklem arasında teklik-çokluk ve kişi bakımından uygun olmalıdır.
* Bir topluluk adına konuşan kişi özneyi de yüklemi de çoğul olarak kullanır. Bir genç zabit yaklaşıp ona “Hoca inat etme fena yaparız.” dedi. Bu cümlede tekil bir varlık olan zabit, bir kitle adına yüklemi çoğul olarak “yaparız” kullanmıştır.
* Böbürlenmek için özne olan zamir çoğul olarak kullanılır.
Biz adamı perişan ederiz.
Biz kaba gürültüye papuç bırakmayız.
* Özne ile yüklemin kişi bakımından uygun olması gerekir.
Sen bu kitabı okuyacaksın.
O bize geldi. Biz çalışalım.
Siz gidiniz.
* Öznesi ayrı kişilerden oluşan cümlelerde özne ve yüklem uygun olmalıdır.
Ayşe’yle sen tiyatroya gitmeyeceksiniz, sınava hazırlanacaksınız.
O geceyi iyi hatırlıyorum, sen, ben, Turgut sinemaya gidiyorduk. (Sen, ben ve Turgut “biz” olarak kullanılır.)
* Anlatıma saygı ve nezaket katmak için tekil varlıklar çoğul olarak kullanılır. Cumhurbaşkanımız İstanbul’u şereflendirdiler.
Siz buyurun.
– Ahmet Bey evdeler mi?
– Hayır şimdi çıktılar.
* Şu örneklerde özne çoğul olsa da yüklem tekil olarak kullanılır.
Gözlerinden yaşlar boşandı.
Yüzüme gülümseyerek bakındı.
Manzarası çok güzel ama havası temiz.
Hastalığa yakalanma şansı çok yüksektir.
Yazarın son eserini anımsayanlar bir yanılgı içerisindeler.
Gürültüler, bağrışmalar başladı.
Dışarıdan uğultular geliyordu.
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer. Ahmet Haşim
Çalışanlar zam istiyor.
b. Anlamdan kaynaklanan bozukluklar ise şöyle sıralanabilir:
* Öge eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu anlatım bozukluğuna neden olur.
* Cümlede özne yüklem, nesne, ya da tümleçlerden birinin eksik olması anlatım bozukluğuna neden olur.
“Buna ancak Bakan karar verir ve uygular.” cümlesinde “Buna… karar verir.” cümlesi uygun olduğu hâlde “Buna…. uygular” arasında bir uyumsuzluk vardır.
“Kardeşinizi tanıyoruz ve güveniyoruz.” cümlesi yanlıştır. Cümlede güveniyoruzdan önce “ona” sözcüğü getirilmelidir.
“Bizi ilgiyle dinliyor ve not alıyordu.” Cümlesinde “Bizi ilgiyle dinliyor ve (konuşmalarımızı) not alıyordu olmalıdır.”
* Yerinde kullanılmayan sözcükler anlatım bozukluğuna neden olur.
– Enflasyon her şeyi pahalatıyor.” cümlesinde pahalatıyor yerine pahalaştırıyor; “Hiçbir işte süreli çalışmaz, hemen ayrılırdı.” cümlesinde süreli yerine sürekli kullanılmalıdır.
ÖZET
Bir veya birden fazla yargı içeren, duygu, düşünce ve istek belirten dil birimine cümle denir. Bir cümlede yüklem, özne, nesne ve tümleçler olmak üzere dört öge bulunur. Bu ögelerden yüklem ve özne cümlenin temel, nesne ve tümleçler de yardımcı ögeleridir. Bunlardan cümlede eylem oluş, durum istek ve bir hareket bildiren dil bilgisi birliğinin görev adına yüklem denir. Yüklemin belirttiği işi, eylemi yapana da özne denir. Nesne ve tümleçler cümlede belirtilen anlamın tamamlanmasını sağlarlar. Cümleler yapıları bakımından yalın (basit), birleşik, sıralı ve bağlı cümle olmak üzere dört türe ayrılır. İçerisinde tek yargı bulunan cümleye yalın cümle denir. Bir cümle birden fazla yargıyı bağ fiillerle, sıfat fiillerle vb. bağlanarak içeriyorsa bu tür cümlelere de birleşik cümle denir. Birden fazla yargı belirten cümleler virgül ve noktalı virgüllerle temel bir cümleye bağlanıyorsa bu cümleye de sıralı cümle denir. Yargı bildiren cümleler bağlaçlarla birbirine bağlanıyorsa bu tür cümlelere de bağlı cümle denir. Cümlede sözcükler belli bir düzen içerisinde sıralanırsa anlam kazanır. Aynı cümle farklı biçimlerde söylenebilir. Ancak bu söyleyişte anlam kaybı olabilir.
Türkçede cümleler haber ve dilek kiplerine ayrılarak incelenir. Haber kipleri bilinen (görülen), duyulan, tanık olunan (şimdi) gelecek ve geniş zamanı kapsar. Dilek kipleri ise dilek-istek, emir, gereklilik vb. ifade ederler. Cümleler bildirdikleri anlamlara göre haber cümlesi, dilek-istek,soru ve olumlu olumsuz cümleler olarak gruplandırılır. Soru cümlesi soru ifadeli bir cevap beklenen cümledir. Cümleler olumsuz hâle yüklemi fiille bitiriyorsa-mamak/-memek ekleri getirilerek kurulur.
Bir cümlede ögelerin eksik olması, özne-yüklem arasındaki uyumsuzluk, sözcüklerin yanlış kullanılması, noktalama işaretlerinin ve yazım kurallarına dikkat edilmemesi anlatım bildirdikleri bozukluğuna neden olur.
1. ANLATIM BİRİMİ OLARAK PARAGRAF
Bir düşünceyi ana düşünce etrafında destekleyen cümle veya cümleler topluluğuna paragraf denir. Paragrafı oluşturan cümleler birbirleriyle bağlantılıdır; bu bağlantı paragrafta anlam bütünlüğünü oluşturur.
2. PARAGRAFTA YAPI
Yapı bakımından bir paragrafta üç bölüm bulunur. Bunlar giriş cümlesi, gelişme cümleleri ve sonuç cümlesidir.
Giriş:
* Genel bir yargı niteliğindedir. Bu bölüm bir ya da iki cümleden oluşur.
* Paragrafın konusu genellikle bu cümlelerdir.
* Giriş bölümü paragrafın bir çeşit özeti olduğundan ana düşünce hakkında ipuçları verir.
* Asla bağlaçla başlamaz.
* Giriş cümlesinde kendisinden önce bir cümle daha olduğunu düşündürecek bazı zamir, sıfat ya da edatlar bulunmaz.
Gelişme:
*İkiden fazla cümleden meydana gelir.
*Girişte belirtilen konu, bu bölümde örnekleme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurularak açıklanır.
*Bu bölümde yer alan düşünceler paragrafın konusuyla ilgili olmalıdır, yoksa anlatımın akışı bozulur.
Sonuç:
*Genellikle bir cümleden ibarettir.
*Anlatılmak istenen düşünceyle ilgili son sözün söylendiği bölümdür.
*Yazar paragrafta asıl anlatmak, vurgulamak istediği düşüncesini (ana düşünce) genellikle bu bölümde verir.
*Sözlerin toparlanması niteliğinde olduğundan kapsamlı bir yargıdır. Bu yönüyle de giriş cümlesine benzer.
*Toparlayıcı, özetleyici olması nedeniyle “demek ki, sonuç olarak, öyleyse, özetle…”gibi sözlerle başlayabilir.
Uyarı:
Ana düşünce, genellikle paragrafın sonuç bölümünde olmakla birlikte, bazen metnin başında ya da tümüne yayılmış olabilir.
3. PARAGRAFIN BOYUTU
Paragrafın boyutu anlatılan, tanıtılan, bildirilen konunun yer zaman ve kişilerle ilgi derecesine göre belirlenir. Anlatıcının, anlattığı yer ve objeyle ilişkisi paragrafın uzun veya kısa olmasını belirler. İletişim biçimi; iletinin (mesajın) niteliği; alıcının, göndericinin durumu ve ileti kanalının durumu paragrafın boyutunu etkiler. Tek cümleden oluşan paragraflar olduğu gibi birden fazla cümleden oluşan paragraflar da vardır. Yalnız karışık konularla ilgili düşüncelerin bir paragrafta toplanması güçtür.
4. PARAGRAFTA ANLAM VE ANA DÜŞÜNCE
Bir metinde yazarın okuyucuya vermek istediği temel düşünceye ana düşünce denir. Başka bir söyleyişle ana düşünce paragrafta iletilmek istenen iletinin en kısa ve açık ifadesidir. Paragrafta ana düşünceyi destekleyen onu açıklayan diğer düşüncelere de yardımcı düşünce denir. Paragraftaki yardımcı düşünceler ana düşünce etrafında, onu değişik yönlerden destekleyen, tamamlayan, açıklayan ve onun doğruluğunu, yanlışlığını kanıtlayan cümle ve ifade kalıplarıdır. Paragraftaki ana düşünce diğer paragraflardaki ana düşüncelerle bağlanır. Bu bağlantılarla metnin bütünlüğü sağlanır. Paragrafta metnin tamamı dikkate alınarak ne, kim, nerede ne zaman, nasıl, ne kadar gibi soruların cevabı olacak şekilde iletiyi belirten düşüncelere yer verilir.
5. PARAGRAF ÇEŞİTLERİ
Belli başlı paragraf çeşitleri şunlardır:
a. Olay Paragrafı: Anlatılması, açıklanması istenen bir olay ele alınır. Paragrafın yapısı olayın oluş sırasına göre, kişi-mekân ilişkisine ya da anlatıcının anlatılan veya nakledilen olayla ilişkisine göre değişir. Olay üzerinde yoğunlaşılır ve olayın en çok dikkat çekici yönleri ve heyecan verici yanları anlatılır. Olayın anlatımında anlatılmayan kısımlar sezdirilecek tarzda cümleler kullanılır.
b. Çözümleme Paragrafı: Bir düşüncenin incelenerek çözümlemesinin yapıldığı paragraflardır. Bu tür paragraflarda paragrafın konusu olan kişinin görünüşünden, konuşmasından davranışlarından söz eden cümlelere yer verilir. Bir düşünceyi çözümleyen paragraflarda düşünceyi oluşturan, destekleyen, geliştiren ögeler üzerinde durulur.
c. Düşünce (Fikir) Paragrafı: Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir düşünceyi kanıtlamak amacıyla yazılan öğretici metinlerde bulunur.
ç. Betimleme (Tasvir) Paragrafı: Bir olayı ya da bir varlığı canlandırmak amacıyla yazılan paragraflardır. Betimleme paragrafında betimlenecek kişi, yer ve görünüşün benzerlerinden ayıran özellikleri üzerinde durulur. Betimleme paragrafında betimlenecek varlığın niteliğine göre paragrafın dili değişir.
d. Açıklama Paragrafı: Herhangi bir konunun, kavramın, nesnenin kullanımını, değerini açıklamak için yazılan paragrafa açıklama paragrafı denir. Açıklama yapılırken basit olandan karmaşık olana doğru gidilir. Yerine göre açıklanacak konunun herkesçe bilinen veya bilinmesi gereken yönü belirtilir. Açık, anlaşılır bir dil kullanılır.
e. Tartışma Paragrafı: Bu tür paragraflarda, bir konu ya da olgu üzerine yerleşmiş kanıları, düşünceleri değiştirme amacı vardır. Bu yüzden yazar, okuyucuyla tartışıyormuş gibi bir üslup takınarak birbirine karşıt olarak verilen iki görüş-ten birini doğrulamaya veya benimsetmeye yönelik bir anlatım yolu seçer. Bu iki karşıt görüş “ama, fakat, ancak” gibi bağlaçlarla birbirine bağlanarak bir karşıt görüş yazar ta-rafından okuyucuya sunulan önerme cümleleriyle çürütül-meye çalışılır.
f. Düşsel (Fantastik) Paragraf: Çağrışıma bağlı tamamen olağan ve olağan dışı hayal gücüne dayanılarak oluşturulan paragraflardır.
g. Mizahi Paragraf: Mizah (gülmece) yazılarında okuyucuyu gülmeye ve alaycı bir bakış açısıyla düşünmeye yönelten paragraflardır.
Her paragrafın bir yazılış amacı vardır.
→Yazar; bir olay, durum veya düşünceyi doğrudan doğruya ulaştırmayı, bilgi vermeyi amaçlayabilir.
→Önceden yerleşmiş düşünceleri değiştirmeyi, çürütüp kendi fikrini kabul ettirmeyi amaçlayabilir.
→Olmuş veya olması muhtemel olayları yer, zaman ve şahıslarla birlikte verebilir.
→İçinde bulunduğu ortamı, gördüğü birini, bir varlığı okurun gözünde canlandırmak isteyebilir. Yani dört farklı amaç taşıyabilir ve yazarın amacıyla anlatım biçimi arasında bir uyum vardır. Amacına göre anlatım biçimini seçer. Bunlar:
1.Açıklayıcı Anlatım:
Öğretmek, bilgi vermek amacıyla yazılan; doğrudan bilgi vermeye yönelik bir anlatım biçimidir. “Neden, niçin, nasıl” gibi sorular cevabını bulur. Genellikle nesnel bir tutum sergiler yazar. Tanımlama, karşılaştırma, alıntı yapma, örnekleme gibi açıklama yöntemlerine başvurulur. Bilimsel yazılarda, düşünce yönü ağır basan fıkra, makale, inceleme, eleştiri, deneme gibi türlerde kullanılır.
2.Tartışmacı Anlatım:
Yazarın, bir düşüncenin yanlışlığını ortaya koymak amacıyla kullandığı anlatım biçimidir. Öncelikle yanlış bulduğu, benimsemediği fikri ortaya koyar. Sonra bu düşüncenin eksik ve kusurlu yönlerini ortaya koyar. En sonunda da kendi düşüncesinin doğru olduğunu kanıtlar. Önce “tez” ileri sürülür. “diyelim ki, tut ki…”gibi varsayım ifadeleri kullanılarak “Bu fikir kabul edilse bile şu şu eksikleri, yanlışları var.”diye o tezi çürütüp “antitez”ini (kendi düşüncesini) ortaya koyar ve bunu kanıtlamaya çalışır.
3.Öyküleyici Anlatım:
Olay anlatımına dayanan anlatım biçimidir. Olaylar; şahıs, yer ve zaman bakımından belirtilerek anlatılır. Daha çok geçmiş zaman kullanılır. Amaç, okuyucunun gözünde canlandırmak ve okuyucuya olayı yaşatmaktır. Olaylar oluş sırasına göre bir dizi halinde verilir ve birbirine bağlanır.
4.Betimleyici Anlatım:
Bir varlığın, yerin, kişinin ayırt edici özelliklerini ayrıntılarıyla insanın zihninde canlandıracak şekilde anlatmaktır. Sözcüklerle resim çizme sanatı olup niteleyici sözcükler (sıfatlar, zarflar) çokça kullanılır. Yapılan tasvir bir insana aitse buna “portre” denir. İnsanın dış görünüşünün anlatılmasına “fiziki portre” ,iç görünüşünün, ruhsal yönünün anlatılmasına da “ruhsal portre” denir. Betimlemede gözlem başta olmak üzere tüm duyulardan yararlanılır.
İzlenimsel Betimleme: Yazarın betimleme yaparken kendi duygularını, beğenilerini katmasıdır.
Açıklayıcı Betimleme: Yazarın duygularını içermeyen, bilgi verme amaçlı yapılmış betimlemedir.
6. PARAGRAFTA DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
1.Karşılaştırma:
İki kavram, varlık veya olayın benzer ya da farklı yönleriyle ortaya konmasıdır. Genellikle” oysa, ise, daha, en” gibi ifadeler kullanılır.
2. Tanımlama:
Bir kavramın veya varlığın ne olduğunu bildiren cümlelerdir. “Bu nedir?” sorusuna cevap verir ve genellikle “…dir, … denir” gibi ifadeler bulunur.
3. Benzetme:
Kavramları ya da varlıkları benzer, ortak yönleriyle anlatmaktır.
4.Örneklendirme:
Bir düşünceyi inandırıcı kılmak için örneklere başvurmaktır. Soyut haldeki düşüncenin somut hale getirilmesi ve anlatımı görünür ve anlaşılır kılmak için bu yola başvurulur. O konuyla ilgili kitap, yazar ismi olan çeşitli örnekler verilir.
5.Tanık Gösterme:
Yazarın, düşüncesini kanıtlamak için işlediği konuda söz sahibi olan kişilerin düşüncelerinden, sözlerinden yararlanmasıdır. Konuyla ilgili uzman kişilerin düşünceleri genellikle tırnak içinde doğruda aktarma yöntemiyle verilir.
7. METİN VE PARAGRAF
Bir metin duygu düşünce ve isteklerin iletilmesinde kullanılan bir iletişim aracıdır. Paragraflar ise bu iletişim aracının bir alt birimidir. Paragraflarda ele alınan düşünce ve görüşler metni oluşturur. Metinlerde okuyucuyu bilgilendirmeye, onu coşturmaya ya da hüzünlendirmeye yarayan hususlar yer alabilir.