Kerem ile Aslı'nın Hikayesi - Binali Kılıç

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Kerem ile Aslı'nın Hikayesi - Binali Kılıç
« : 12 Ocak 2011, 15:08:48 »
Bir zamanlar İranda bir hükümdar yaşardı.
Ne bir oğul evladı,nede bir kızı vardı.
Hele birde,bir keşiş ona hazinedardı.
Aynı dertten müzdarip,oturdu konuştular.

Bir müddet sonra keşiş yaklaştı hükümdara.
Dedi gel durmayalım biz avare,avare.
Kuşlar,bülbüller öten bir bahçe bize çare.
Bu derdi unuturuz dediler,gülüştüler.

Bu karar verileli çok kısa bir zamandı.
Cennet bahçesi gibi süslendi,tamamlandı.
Hükümdar bu bahçede gezdi,gördü,dolandı.
Güzel günler geçirip,derdi unutmuştular.

Hanım sultan,Keşiş'in karısıyla gezerken,
Dikkatlerini çekti bir fidancı,geçerken.
Getir, diye seslendi fidancıya,giderken.
Bir kaç elma fidanı beğenip,almıştılar.

Keşiş'in karısına dedi bağımız olsun.
Evladımız olmadı,bağda barımız olsun.
İkimizin, ortaklı bir kararımız olsun.
Diktiler fidanları,çalıştı,çalıştılar.

Sultan bir gece gördü,rüyada fidancıyı.
Bir kaç tatlı söz ile,dindirdi çok acıyı.
Bağınızda meyve var,diyen o duacıyı.
Keşiş'in karısıyla birlikte göz açtılar.

Çünkü o da görmüştü,bu hayırlı rüyayı.
Sevincinden,toz pembe gördüler bu dünyayı.
İkisi aynı anda terk ettiler sarayı.
Sabah'ın seherinde,bahçede buluştular.

Dalda bir elma gördü,hükümdarın karısı.
Çıktı koparıverdi,çar çabucak birisi.
Sultan ikiye böldü,bir elinde yarısı.
Keşiş'in karısıyla bir güzel bölüştüler.

Bu olayın üstünden kısa bir zaman geçti.
Tatlı bir heyecanla,ikiside söyleşti.
Samimi iki kadın,birde anlaşma seçti.
Çünkü ikisi birden,hamile kalmıştılar.

Sultan dedi gel hele,seninle konuşalım.
Çok yakın dostluk kurup,kaynayıp karışalım.
Oğul,kız doğurursak,everip sarışalım.
Söz kesti,birbiriyle orada anlaştılar.

Sultanın oğlu oldu,Keşiş'in ise kızı.
Öyle bir güzeldi'ki,sanki göğün yıldızı.
Geçte olsa dediler, şans çaldı kapımızı.
Bu güzel bebekleri sevmeye alıştılar.

Ahmet Mirza koydular şehzadenin adını.
Hiç bir tat vermiyormuş dedi evlat tadını.
Kara sultandır,dedi kıza,keşiş kadını.
Yeniden neşelendi,dünyayla barıştılar.

Kız üç aylık olunca,keder aldı keşişi.
Hanımına çıkıştı,berbat etmişsin işi.
Sultana söz vermişsin,onlar müslüman kişi.
Bu evlilik olur mu? diyerek çıkıştılar.

Kadın dedi dur hele,halkı uyandırırız.
Gün gelir,hile yapar,onları kandırırız.
Kızımız öldü deriz,belki inandırırız.
Kararı uygun buldu,yeniden yılıştılar.

Keşiş geldi kıral'a,kızımız öldü dedi.
Sahte göz yaşlarıyla,koca yalan söyledi.
Bu dertle yaşamak zor,diye izin istedi.
Yüklendi aynı gece hemen yola düştüler.

Mirza bey beş yaşında öğrenci oldu güya.
Çok sevdi ve bağlandı,arkadaşı sofu'ya.
Mert ve cesur yetişti,yer vermedi korkuya.
Oldular delikanlı,birlik yedi,içtiler.

Bir gün Sofu,Mirza'ya ava çıkalım dedi.
Mirza da babasından,at ve silah istedi.
Babası genç oğluna hiç itiraz etmedi.
Bindiler birer ata,uzaklara uçtular.

İsfahan şehri kaldı,dağların arkasında.
Mirza bir güzel gördü,bir gece rüyasında.
Elinde dolu kadeh,dikildi karşısında.
Aklı başından gitti,böyle karşılaştılar.

Yine birgün geldiler,Zengi diye bir köye.
Misafir edildiler,çok varlıklı bir eve.
Gizledi kimliğini demediler kimseye.
Bir çiftlik sahibinin oğluyuz demiştiler.

Şahin uçtu elinden,düştü bir av peşine.
Mirza koştu ardından,şaştı bu gidişine.
Bahçede Kara sultan,dalmıştı el işine.
Mirzayla Kara sultan,bahçede buluştular.

Mirza bey'in bir soru belirdi kafasında.
İşte bu güzel kızı görmüştü, rüyasında.
Yetişti,kollarına aldı gün ortasında.
Karşı koyamadı kız,bahçede öpüştüler.

Sen kimsin diye sordu,ben bir avcıyım dedi.
Kız ise ben keşiş'in kızı diye söylendi.
Eskiden hükümdarın haznedarıydı dedi.
Kerem et,bırak dedi,öylece bakıştılar.

Ben Mirza'yım bu işin aslı ne diye sordu.
Kerem kelimesini,o dahi bilmiyordu.
Mirza bu sorusuna açıklık istiyordu.
Kerem,Aslı ne diye sordular soruştular.

Ahmet Mirza'nın adı,böylece kaldı KEREM.
Kıza da ASLI, dedi sensin derdime çarem.
Eğer benim olmazsa,dünyada gülmek haram.
Akıllar baştan gitti,Çimenlerde koştular.

Kerem gitti durumu anlattı babasına.
Onu isterim dedi,yapıştı yakasına.
Aslı'mı kaçırmışlar dağların arkasına.
Hemen yüzük takıldı,gide gele muştular.

Hazırlıklar yapıldı,Herşey inceden ince.
Düğün tarihi gelip,çeyizler yüklenince.
Alaydaki atlılar,Zengi köye gelince.
Keşiş,karısı,kızı birden kaybolmuştular.

Kerem aldı Sofu'yu,gezdi dağlar başını.
Buldu günün birinde bırakmadı peşini.
Keşiş karısı çekti,otuz iki dişini.
Keremi tanıyınca,yol bulup sıvıştılar.

Binali,bu yol bitmez,liman bulmaz bu gemi.
Keremler paylaştılar derdi,gamı,sitemi.
Kutsal sevda ateşi,kül eyledi Kerem'i.
Gün geldi bu ateşle,yandılar,tutuştular.
 
Binali Kılıç