Tarih bilimine farklı bir bakış açısı kazandıran İbn-i Haldun, tarih biliminde yöntemi öne çıkarmış ve İslam tarihçilerinin hatalarını göstererek yöntemlerini eleştirmiştir. Ona göre sosyal olay ve olgular bireyin dışında oluşur ve onları sebep-sonuç ilişkisi içerisinde incelemek gerekir.
Olayların kendilerine has özelliklerinin olduğunu ve âdeta bir zincirin halkaları gibi daha sonra meydana gelen olayları etkilediğini, olgularla genel ilkelere ulaşılabileceğini belirterek tarihin sadece rivayetlerden ibaret olmayacağını vurgular. O, hem geçmişteki olayların bilinmesini hem de geleceğin görülmesini istemiştir.
İbn-i Haldun: “İster kişi olsun isterse kişinin davranış ve fiillerinde olsun, kâinattaki bütün hadiselerin mutlaka kendinden önce gelen birtakım sebepleri vardır. Geçerli olan geleneğe göre bu hadiseler, bu sebepler sayesinde meydana gelir.” demiştir.
İbn-i Haldun, eserinde olgu ve olaylar arasındaki ilişkileri açıklayarak bazı genel yasalara ulaşır. Ona göre tarihsel olayların kaynağı insan doğasıdır. Doğadaki olgular arasındaki sebepsel bağlantının benzeri, toplumsal olgular
arasında da görülür. Hem doğadaki olaylar hem de toplumsal olgular, birtakım genel yasalardan oluşur. Örneğin devletin ve insanın ömrü arasında
bir benzerlik vardır. İnsan gibi devlet de çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık devreleri geçirir.