İlahiyat 2. Sınıf - Tefsir - Ünite 8 - Konu Anlatımı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Kur’ân’da Ma’ruf ve Münker

*** Ma’ruf A-Re-Fe kökünden gelir.

*A-Re-Fe’nin Kök Anlamları:
-İşleri düzenlemek
-Atın yelesini kırkmak
-Çok koku sürünmek
-Kokusu güzel olmak
-Kavmin reisi olmak
-Bilmek
-İdare etmek
-İtiraf etmek
-İkrar etmek
-Sabretmek
-Koku sürünmeyi terk etmek

*Aynı Kökten Gelen Kelimeler:
-ârif : kabile reisi
-arafat
-târif : bilgisi başka şeyin bilgisini gerekli kılan şey. Târif ikiye ayrılır:
1) Târif-i Hakikî: Bir lafzın gerçek manası için konulması
2) Tarif-i Lafzî: Lafzın bir manaya delâletinin açık olması

*A’raf: Kur’an’da bir surenin adıdır (7. Sure/46-48. Ayetlerde geçer).
-Sözlükte; en yüksek yer
-Kur’an’da; cennetle cehennem arasında yüksek bir yer sûr

*Mârifet: Tefekkür yolu ile bir şeyi idrak etmek.

*A-Le-Me ve A-Re-Fe kelimelerinin anlamı bilmektir.

*Marifet kelimesi A-Re-Fe kelimesinden türemiştir. Marifet nekrenin zıddıdır. Kesb vasıtasıyla idrak edilen şeylerde kullanılır. Özeldir.

*İlim kelimesi A-Le-Me kelimesinden türemiştir. İlim cehaletin zıddıdır. Kullanım yeri fark etmez. Geneldir.


*** Münker Ne-Ke-Re kökünden gelir.

*Ne-Ke-Re’nin Kök Anlamları:
-Bilmemek
-Tanımamak
-Zeki ve güzel görünüşlü olmak
-Güç ve şiddetli olmak
-Hoş olmamak

*Aynı Kökten Gelen Kelimeler:
-nekrâ: dehâ zekâ çok kötü iş
-inkâr: bir şeyi kabul etmemek reddetmek bilmemek
-nekîr: felâket ve bilinmeyen zor iş inkâr etmek

*Maruf ve münker karşıt iki durumdur. Biri istenen diğeri istenmeyendir.

*Dinen ve aklen iyi ve güzel olan yerine getirildiğinde ferdin ve toplumun refahını sağlayan ayrıca bütün insanların hayrına olacak hususları onların faydaları doğrultusunda uygulayarak dünya ve ahiret saadetini kazandıracak tüm şeyler maruf; aksi davranışlar ise münkerdir.

*Maruf ve münkerin bazen çok dar anlamlı bazen de oldukça kapsamlı tanımlarının sebepleri:
1) Bu kavramların ayetlerde mutlak olarak zikredilmeleri yoruma ve gelişmeye açık olmaları
2) Daha ziyade dininve aklın kabul ettiği hususlar olarak değerlendirilmeleri
3) Daha ziyade itikâdî yönün ağırlıkta olması (inanma vb. maruf; küfür şirk vb. münker)
4) Kişilerin bağlı bulundukları mezhebin görüşlerini yansıtmak istemesi
***5) İlk dönemlerden başlayarak zamanla tariflerinde genişlemeler olması (en önemli neden)


Maruf ve Münker Kavramlarının Kur’an’da Kullanılışları



*A-Re-Fe Kur’an’da 71 defa geçer. Bunların 44’ü isim 27’si ise fiil olarak kullanılmıştır.
Fiil olarak geçtiği yerlerde kullanılan anlamlar:
-tanımak
-bilmek
-günahı itiraf etmek
İsim olarak geçtiği yerlerde kullanılan anlamlar:
Ma’ruf olarak;
-Karz-ı Hasen (malı Allah için harcamak)
-Zînet (süs)
-Kadının uygun şekilde iddetini beklemesi
-Hayırla dua etmek
-İnsana kolay gelen şeyler
-Tevhid
-Peygamberlere tabî olma
-İyi
-Güzel
-Hayırlı olan şeylerin emredilmesi
Marufe olarak;
-Bilinen belli (Nûr/53)

*Ne-Ke-Re Kur’an’da 37 ayette geçer. Bunların 33’ü isim 4’ü fiil olarak kullanılmıştır.
Fiil olarak geçtiği yerlerde kullanılan anlamlar:
-inkâr etmek
-Hz. Süleyman’ın sözü (tanınmaz-nekkirû)
İsim olarak geçtiği yerlerde kullanılan anlamlar:
Münker olarak;
-nehy ani’l münker (zıddı = emr bi’l maruf)
Nekîr olarak;
-inkâr etmek (Hac/44-Sebe’/45-Fâtır/26-Şura/47-Mülk/18)
Nükr olarak;
-kötü (Kehf/74-87-et-Talâk/8)
Nükür olarak;
-Tanınmamış görülmemiş (Kamer/6)
Münkirûn olarak; (Yusuf/58)
Kavmun Münkerûn olarak; (Hicr/63-Zâriyat/25)

*Bazı ayetlerde bu iki zıt kavram birlikte zikredilir (Yusuf/58-Mü’minun/69-Nahl/83).

*Nahl/90’da münkerin zıddı olarak ihsan kelimesi zikredilir.

* Kavlun marufun’un zıddı münkeren minel kavl’dir.

*Ne-Ke-Re’den sadece bir ayette emir sigası kullanılmıştır (Neml/41).

*Maruf kelimesi ise bazı kelimelerin emir şekilleriyle de terkip oluşturur (özellikle karı-kocanın durumlarını anlatan ayetlerde): iyi geçinme söz ve sohbette tatlı dilli olma nafaka giydirme gibi hususlarda insaflı olma boşanmış ve iddeti bitmiş kadınların başkasıyla evlenmesine engel olmama gibi anlamlara kullanılmıştır.


Cahiliye Döneminde Maruf ve Münker



*Maruf ve münker kavramları cahiliye döneminin divanlarında geçmektedir.

*Maruf kelimesi tanınan bilinen âşina olunan iyi anlamında; münker kelimesi ise yabancı olan kötü anlamında kullanılmıştır.

*Cahiliye dönemi kabile anlayışında kabilenin övünç kaynağı maruf düşüncesidir.


Maruf-Münker-İman İlişkisi


*Al-i İmran/110. Ayette Allah’a inanan insanın görevleri arasında iyiliği emredip kötülükten sakındırma bulunmaktadır.
Hayırlı Ümmet Olma
1) İyiliği emretmek
2) Kötülükten nehyetmek
3) Allah’a inanma


Maruf-Münker-Namaz İlişkisi


*Namaz insanları fahşâ ve münkerden (kötülüklerden) alıkoyar (Ankebut/45).


Maruf-Sadaka-Islah İlişkisi



*Bu kavramların birlikte zikredildiği tek ayet Nisâ/114. Ayettir. Bu ayette toplumu ilgilendiren üç temel esas vurgulanmaktadır: Sadaka-Maruf-Islah


Maruf-Münker-Sabır İlişkisi



*Marufu emredip münkeri nehyederken kişi çok zor günler geçirebilir ve zor durumlarda kalabilir. Bu durumda kişinin sabretmesi dayanıklı ve metânetli olması öfkesini yenmesi olaylar karşısında daha soğukkanlı hareket etmesini sağlayacaktır.

*Sabır sağlam bir irade ilim ve güzel amelle elde edilir.

*SABIR
Sözlük anlamı; hapsetmek bir kimseyi bir şeyden alıkoymak tutmak
Terim anlamı; aklın ve dinin gerekli gördüğü şeye kişiyi yöneltmek belaların eleminden ızdırabından dolayı şikâyeti Allah’tan başkasına yapmayı terk edip sadece Allah’a yönelmek O’na şikayet etmek


Adalet-İhsan-İnfak-Münker-Fahşa-Bağy İlişkisi

(Topluma Yönelik Üç Olumlu Üç Olumsuz Kavram)





*Olumlu ve olumsuz hususların bir arada geçtiği tek ayet Nahl/90. Ayettir.

*Bu ayette; adaletin karşıtı fahşa ihsanın karşıtı münker akrabaya yardımın karşıtı bağy olarak geçer.

*Kur’anî bağlamda fahşa ve münkeri emreden şeytandır (Nûr/21).

*Bağy: İnsanlara saldırmak başkasının hakkını gaspetmek


Kadınları İlgilendirmesi Yönüyle Maruf



*Kur’an’da maruf kavramı kadınlar hakkında da kullanılmıştır.

*Maruf kavramı Kur’an’da; nikah talak kocası ölmüş ve iddetini beklemiş kadınlarla ilgili olarak yer alır.

*Nisâ/25. Ayet : Mehirlerin maruf şekilde verilmesi

*Boşanan kadınlardan bahseden ayetlerde de geçer (Bakara-Talâk) :
-Boşadıktan sonra kadının başkasıyla evlenmesine engel olmama
-Güzel davranıp müsamaha etme
-İyi geçinme
-Güzel bir biçimde giydirme


Ebeveyni (Anne-Baba) İlgilendirmesi Yönüyle Maruf



*Kur’an’da Allah’a kulluktan sonra anne-babaya hürmet ikinci derecede yer alır. Sadece şirk durumunda onlara itaat edilmez.

*Lokman/15. ayet : …dünyada onlara karşı maruf üzere ol!
Bu ayette maruf güzel davranmak onlara itaat etmek anlamında kullanılmıştır.


Konuşmada Maruf ve Münker


*Kavlun marufun ve münkeren minel kavl ve zûr sözlü davranıştır.

*Allah Kur’an’da insanların sözle de nasıl davranmaları gerektiğini belirtmiştir:
-Yetim olup da aklı yeterli olmayan “sefih”lere karşı güzel söz söylemek (Nisa/5)
-Mirasın taksimi ile ilgili olarak akraba miskinler ve yetimlere karşı güzel söz (Nisa/8)
-Kocası ölmüş ve iddetini bitirmiş kadınlara evlilik teklif etme düşüncesinde olan erkeklerin onlara karşı güzel sözü (Bakara/235)

*Güzel bir söz (kavlun marufun) söylemek ve affetmek peşinden eziyet gelen sadakadan daha iyidir. Allah ganidir ve halimdir.


EMR Bİ’L-MARUF VE NEHY ANİ’L-MÜNKER



*Konuyla İlgili Ayetler
1) Al-i İmran/104-110-114 ( 104. ayet dinin en önemli prensiplerini içerir)
2) Tevbe/67-71-112
3) Hac/41
4) Lokman/17
Ayetlerde müminlerin marufu emir ve münkeri nehyettikleri; münâfıkların ise münkeri emir ve marufu nehiy işiyle uğraştıkları belirtilir.


Emr bi’l-maruf/Nehy ani’l-münker Görevinin Önemi


1) “Nemelazımcılık” ve “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” gibi yanlış düşünceleri ortadan kaldırmayı hedefler.
2) Fert ve toplumun kendini yenilemesine ve aksayan taraflarını düzeltmesine yardımcı olur (vaaz-konferans gazete dergi vs. ile)
3) Realitelerin icaplarına göre değerlendirilmesi gerektiğini ihsas ettirir (Toplumdaki bozuklukları aklı kullanarak çözmeye çalışmak)
4) Dinde en büyük dayanaktır.
5) Toplumda yok edilmesi gereken hususları giderir iyilikleri tesis eder.
6) Toplumun güzel vasıflarını korur.
7) Toplumun düzenini korur.


Emr Bi’l-Maruf / Nehy Ani’l Münker Görevinin Yerine Getirilmesi



*İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama inanmış erkek ve kadınların birer vazifesidir.

*Kur’an-ı Kerim bu görevi yerine getirecek özel bir grubun yetiştirilmesi gerektiğini beyan etmiştir (Al-i İmran/104).

*Emr bi’l maruf ve nehy ani’l münker terkibi genel anlam taşıyan bir ifadedir. Bunu kimin yerine getireceği konusunda ise çeşitli görüşler vardır. Bunun nedeni ayetlerin tek tek ele alınıp Kur’anî bütünlükten uzaklaşılmasıdır.

*Bu iş aynı zamanda bir öğreticiliktir ve bu öğreticiliğe kim ehilse o yapacaktır. Kadın ya da erkek olması fark etmez.

*Bu görevin yerine getirilmesi esnasında güç kullanılıp kullanılmayacağı veya ne zaman kullanılacağı konusunda ihtilaflar ortaya çıkmıştır. Devlet açısından bakıldığında güç dışarıda düşmana karşı bir caydırıcılık ve vatanı koruma noktasında sadece toplumun huzuru için kullanılmalıdır.

*İslam kılıç dini değildir. Hz. Peygamberden sonraki uygulamalardan ortaya çıkan aksaklıkları İslam dinine mal etmek doğru değildir.

*Batıda İslamın kılıçla yayıldığı görüşü hâkimdir. Bunun en önemli nedeni; İslamda savaş konusunda batının malumatının yetersiz olmasıdır.

Emr Bi’l-Maruf / Nehy Ani’l Münker/Sorumluluk İlişkisi

*İnsan yeryüzünde başıboş değildir. Ona bir sorumluluk yüklenmiştir.

*Sorumluluk; bir işin sorumluluğunu üstlenmeye çağrılmış kişinin niteliği veya durumudur.

*Ahlâkî Sorumluluk; akıl sahiplerinin azim ve kasd ile yaptıkları fiilden doğan sorumluluktur.

*Kişi azim ve kast ile bir fiile yönelirse ve yaparsa bunun neticesinde meydana gelecek sonuçlara katlanması gerekir Bu ferdî sorumluluktur. Toplumsal boyut söz konusu olduğunda ise emr bi’l maruf-nehy ani’l münker ile sorumluluğun bağlantısı ortaya çıkar.

*İnsan her türlü davranışından sorumludur. İnsanın üzerinde; Alla’h’ın ailesinin toplumun ve kendi nefsinin hakkı vardır.

*Allah’ın kul üzerindeki hakkı; O’nun emrettiği şeyleri yerine getirmek nehyettiklerinden sakınmak bütün davranışlarında sadece O’na kulluk etmektir.

*Kişinin kendi nefsi üzerindeki hakkı; inanç ve davranışlarında kendini düzeltmesidir.

*Kişinin ailesi üzerindeki hakkı; onlarla ilgilenmesi onların düzgün bir hayat sürdürebilmeleri için gayret sarf etmesi ve gücü yettiğince onları Allah’ın sevdiği birer kul olacak şekilde yetiştirmesidir.

*Kişinin toplum üzerindeki hakkı; emr bi’l maruf/nehy ani’l münker görevini yerine getirmesidir.


Emr Bi’l-Maruf / Nehy Ani’l Münker/Emanet İlişkisi



“Kuşkusuz Biz ‘emaneti’ göklere yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalim ve çok cahildir (Ahzab/72)

*Bu ayette insanın çok ağır bir yükün altına girdiği görülmektedir. Bu emaneti yüklenen insanın dünyada sorumlu tutulabilmesi için; akıl ve irade sahibi olması gerçek anlamda hürriyetinin bulunması şer ve hayır işleme gücü ve kabiliyetinin olması önünde değişik yolların bulunması rahatlıkla ve kolayca düşünme ve araştırma yeteneğine sahip olması mukayese ve muvazene kabiliyetinin mevcut olması gerekir.


Emr Bi’l-Maruf / Nehy Ani’l Münker/Şûra İlişkisi



*Kur’an-ı Kerim’de bu kavramı içeren üç ayet vardır:
1) Bakara/238: Anne babanın çocukları hakkındaki kararları ile ilgilidir. Özellikle çocuğun emzirilmesi konu edinilir.
2) Şûra/38-38:
“Size verilen herhangi bir şey sadece dünya hayatının bir geçimliğidir. Allah katında olan inanıp Rablerine güvenen büyük günahlardan ve hayâsızlıktan çekinen öfkelendiklerinde bile bağışlayanlar Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar için daha iyi ve daha süreklidir. Onların işleri aralarında şâra iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarfederler.”

Bu ayette altı çizilmesi gereken hususlar:
1) Günün zor şartlarında müminlerin birbirleri ile kenetlenmelerinin
2) Her şart ve durumda Allah’a olan güvenlerinin sarsılmamasının
3) Ağır şartlarda bile insanları affetme ve bağışlama özelliğinin yitirilmemesinin
4) İşlerini mutlaka bir danışma ve dayanışma içinde halletme yoluna gidilmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır.
5) Meşveret veya şûra yoluyla meselelere çözüm üretmek veya çözmek her zaman doğru karar vermeye daha yakındır.
6) Olaylarla ilgili olarak görüşlerine başvurulan insanların da hür serbest olmalarını sağlamak gerekir.
7) Şûra çok dar anlamda kendi aralarında meseleleri istişare etmenin gerekliliğini geniş anlamda da toplum ve devletin tüm işlerini problemlerinin çözümü ile ilgili hususları içerir.

3) Al-i İmran/159:
“Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Zira eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Toplumu ilgilendiren her konuda onlarla istişare et. Sonra bir hareket tarzına da karar verince Allah’a güven; çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.”

Bu ayetle ilgili olarak şunlar söylenebilir:
1) Hz.Peygamber’e Müslümanlarla istişare etmesi bir şeye karar verince de Allah’a dayanıp azimle sonuca gitmesi emredilmektedir.
2) Hz. Peygamber Uhud ve Hendek savaşları başta olmak üzere değişik konularda ashabı ile istişarelerde bulunmuştur.

*Bir şeyi istişare etmek o şeye azmetmeden ve maksadı iyice ortaya çıkmadan önce olmalıdır. Bir konuda değişik insanlarla fikir alışverişinde bulunmak daima o konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Hz. Peygamber hem uygulamalarında hem de sözlerinde istişarenin önemine değinmiştir.