Peygamber ve Günâh
Bu durum, onun için bir noksanlık değil, bilâkis tebliği genişletmek ve ni'meti tamamlamak içindir. Fakat bir tebliğde bulunmak, fiillerindeki hükümleri açıklamak, dini emîrleri bildirmek ve kalbine gelen vahy haberlerini anlatmak maksadı bulunmayan husûslarda bütün mutasavvuflar ve kalb ilmine sahip âlimler, yanılmanın, unutmanın, gaflet ve gevşekliğin imkânsız olduğunu bildirmişlerdir.
Kadı İyâd, (Şifâ-i Şerif) isimli kitâbında buyuruyor ki:
(Küçük günâhları peygamberlere câiz görenler, bu cevâzlarına birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerin zehirlerini delil olarak almaları, büyük günâhları câiz görmeğe, icmaı parçalamaya ve müslüman kimsenin söyliyemiyeceği şeyleri söylemeğe sevketmiştirYou are not allowed to view links.
Register or
Login)
Bütün bu nakillerden anlaşılacağı üzere, peygamberler küçük, büyük günâh işlemezler. Peygamber (Zelle) işleyebilir. Zelle ise günâh değildir. En efdali ve en evlâyı yapmayıp, fâdılı, yâni fazîleti tercih etmektir (Riyâd-ün-nâsihîn.)
Fetih sûresinde Peygmaber aleyhisselâma hitaben (Allah senin geçmiş ve gelecek günâhlarını affetti. Üzerindeki ni'metini tamamladı ve seni doğru yola iletti) buyurulan bu âyet-i kerîmede, Allahü teâlâ, Resûl-i ekremini her türlü ayıplardan teberri ve O'nun ismetini, günâhsızlığını beyân buyurmaktadır (Şifa-i şerîf.)
Ba'zı âlimler de bu âyet-i kerîmeyi şöyle açıklamışlardır: (Allahü teâlâ, seni geçmişte ve gelecekte günâh işlemekten korudu.)