DİNÎ TÜRLER
1. Mersiye nedir?
Cevap: “Mersiye”, dinî edebiyatımızda bir kimsenin
vefatı üzerine duyulan üzüntüyü ifade etmek üzere, ölenin
meziyetlerini anlatmak suretiyle yazılan duygu yoğunluğu
yüksek manzumelere denir. Ölenin arkasından söz
söyleme geleneği İslâmiyet öncesi Türk şiirinde “sagu”,
Türk halk şiirinde ise “ağıt” olarak isimlendirilmiştir.
2. Klasik edebiyatımızda mersiyeler kimler adına
yazılmıştır?
Cevap: Genellikle, padişahlar, şehzadeler, vezirler, devlet
büyükleri, şeyhler, ail
3. Mersiyenin muhtevası nedir?
Cevap: Şair şiirin giriş kısmına dünyanın geçici olduğunu,
bu güzelliklere aldanmamak gerektiğini ve dünyanın ne
kadar acımasız olduğunu vurgulayarak başlar. Daha sonra
vefat eden kişinin övgüsünü ve böyle bir kişiyi
kaybetmekten dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirir. Bu
bölüm şairin yasına tabiatın da katılmasıyla farklı bir hal
alır. Kahramanın ölümüne âdeta bütün âlem ağlamaktadır.
Ardından böylesine değerli ve genç bir kişiye kıymış
olmasından dolayı feleğe sitem edilir. Mersiyelerin son
bölümü genellikle dua ve temennilerden meydana gelir.
4. Klasik edebiyatımızda kimler mersiye yazmıştır?
Cevap: Şeyhî, Ahmed Paşa, Necâtî, Zâtî Bakî, Fuzûlî,
Hayâlî, Taşlıcalı Yahyâ, Nev’î, Nâilî, Şeyh Gâlib gibi
önde gelen şairleri mersiyeler yazmışlardır.
5. Mersiye ile maktelin farkı nedir?
Cevap: Mersiye genel olarak vefat hadisesini ele alırken,
maktel sadece Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehid edilmesini
konu edinir. Dinî edebiyatımızda “maktel” ya da “maktel-i
Hüseyin” denildiğinde Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının
Kerbelâ’da hunharca şehid edilmesini acıklı bir biçimde
anlatan şiirler anlaşılmalıdır. Hz. Hüseyin’in şehadetiyle
ilgili şiirlere Kerbelâ mersiyeleri de denilmiştir. Mersiye
genel anlamda kullanıldığı için aslında her maktel bir
mersiye sayılır. Ancak maktel hususi bir anlamda
kullanıldığından her mersiye maktel sayılamaz.
6. Maktel türünün en güzel örneği hangisidir?
Cevap: Hadîkatü’s-süedâ isimli eseriyle Fuzûlî vermiştir.
Lâmii Çelebi’nin Maktel-i Hüseyin’i de önemli
örneklerdendir.
7. Ramazâniye nedir?
Cevap: Klasik dinî edebiyatımızda konusunu Ramazan
ayından alan bu şiirlere “Ramazâniye” denir.
Ramazâniyeler, Ramazan ayı dolayısıyla, şairlerin,
padişaha veya devlet büyüklerine yahut dostlarına sunmak
amacıyla yazdıkları kaside nazım biçiminde şiirlerdir. Bu
şiirlerde, Ramazan ayının girmesi dolayısıyla sunulan
kişinin Ramazanı tebrik edilir, o kişi padişah veya devlet
büyüğü ise pek tabii olarak övgüsü yapılır.
8. Klasik edebiyatımızda ramazâniye türünün en güzel
örnekleri kimlere aittir?
Cevap: Sâbit (öl.1712), Nazîm (öl.1726), Nedim
(öl.1730), Enderunlu Fâzıl (ö.1810) ve Enderunlu Vâsıf
(ö.1824).
9. Ramazan ile ilgili dinî ve tasavvufî amaçla yazılan
eserler dışında, edebî alanda yazılan eserler hangileridir?
Cevap:
1. Ramazâniyeler,
2. Ramazan ilâhîleri,
3. Ramazan mânileri,
4. Ramazan ile ilgili gazel, rubâî, koşma vs.
10. Klasik edebiyatımızda, dört mevsimin, belli ayların,
bayramların, özel günlerin konu edildiği şiirler
hangileridir?
Cevap: Bahar mevsiminin gelmesiyle “bahâriye”ler, kışın
gelmesiyle “şitâiyeler”, nevruz için “nevrûziye”ler,
bayramları karşılamak için “ıydiye”ler yazıla gelmiştir.
11. Ramazâniyelerin konusu nedir?
Cevap: Ramazâniyelerin konusu, ilk başta Ramazan
ayının rahmet ve bereket ayı oluşudur. Allah’ın nimet ve
rahmeti bu ayda dünyayı doldurmuştur. Mağfiret kapıları
sonuna kadar açılmış, bu aya mahsus olmak üzere şeytan
zincire vurulmuştur. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir
gecesi bu aydadır. Ramazâniyelerde ayrıca bu ay
dolayısıyla girilen manevî ortam ve buna paralel olarak
sosyal hayatta meydana gelen değişiklikler de yer almıştır.
Hilâlinin görülmesi dolayısıyla yaşanan tatlı telaştan tutun,
Ramazan mukabeleleri, teravih namazları ve Ramazan
eğlencelerine kadar bu aya mahsus çeşitli faaliyetler
Ramazâniyelerde dile getirilmiştir. Osmanlı toplumunda
Ramazan ayı ve müteakiben kutlanan bayram vesilesiyle
tertip edilen eğlenceler, sohbetler, kandillerle ve
mahyalarla süslenen camiler, iftar için hazırlanan türlü
yemekler, bir sevinç ifadesi olarak Ramazan şiirlerine
yansımıştır.
12. Ramazan sofusu nedir?
Cevap: Ramazan münasebetiyle toplumun dindar
kesimlerindeki hareketlilik ve buna ilaveten Ramazan
öncesi ve sonrasında dinî hayata mesafeli kişilerin,
Ramazanın girmesiyle birlikte Ramazana özgü dindarlık
gösteren kimseler ‘Ramazan sofusu’ olarak nitelendirilmiş
ve dindar kimseleri kıskandıracak derecede alışılmadık
davranışları iğneleyici bir üslûpla dile getirilmiştir.
13. Ramazanda okunmak üzere ilahi yazan meşhur isimler
kimlerdir?
Cevap: Aziz Mahmud Hüdâyî (ö.1628)’nin hocası Üftâde,
XVII. yüzyılın meşhur mutasavvıf şairi Niyazî-i Mısrî (ö.
1694).
14. Gazavâtnâme nedir?
Cevap: Gazavât, cenk, savaş anlamına gelen gazâ/gazve
kelimesinin çoğuludur. Gazâ kelimesi din uğruna savaş
anlamına gelen cihad kelimesi ile aynı anlamda
kullanılmıştır. İslâm tarihinde Hz. Peygamber’in fiilen
iştirak ettiği savaşlara da gazve denilmektedir. Bir dinî
edebiyat terimi olarak gazavâtnâme, düşmanlara karşı
mukaddes değerler uğruna yapılan savaşların anlatıldığı
eserlerdir. Manzum ya da mensur olarak yazılmışlardır.
Tek bir savaş anlatılmışsa gazânâme, birden fazla savaş
anlatılmışsa gazavâtname şeklinde isimlendirilmiştir. İlk
örnekleri Arap edebiyatında görülür. Arap edebiyatında
savaşları ve bu savaşlarda gösterilen kahramanlıkları
anlatan eserlere megâzî denilmiştir.
15. Gazavatnâmelere benzeyen zafernâme ve fetihnâmeler
arasındaki farklar nelerdir?
Cevap: Gazavâtnâmeler, genel olarak savaşları anlatan
eserlerdir. Eğer savaş zaferle neticelenmişse galibiyeti
anlatan eserlere zafernâme; savaş sonunda bir kale ya da
şehir zaptedilmişse bu hadiseyi hikâye eden eserlere de
fetihnâme denilmiştir.
16. Gazavâtnâmeler başlıca hangi konularda yazılmıştır?
Cevap:
1. Padişahlardan birinin hayatını esas alarak onun
zamanında meydana gelen olayları mensur ya da
manzum olarak anlatan Selimnâme,
Süleymannâme gibi eserler.
2. Vezirlerin veya ünlü komutanların gazalarını
tasvir eden gazavâtnâmeler. Bu eserlerde
çoğunlukla Barboros Hayrettin, Köprülü Fâzıl
Ahmed, Özdemiroğlu Osman gibi bazı paşaların
şahsiyetleri ele alınmıştır.
3. Bir seferi ya da bir kalenin fethedilmesini konu
edinen gazavâtnâme, fetihnâme ve zafernâmeler.
17. Fetihnâme nedir?
Cevap: İslâm ve Türk-İslâm devletlerinde fethedilen
beldeleri, kazanılan zaferleri haber veren mektup ve
fermanlarla bu fetihleri anlatan tarihî eserlerin genel
adıdır.
18. Fetihnâmelerin bazen “zafernâme”, “beşâretnâme”,
bazen de “tehditnâme” diye anılmasının sebebi nedir?
Cevap: Ortaçağ İslâm dünyasında hükümdarlar, ülke
içinde ve dışında otoritelerini ve güçlerini göstermek için
süslü ifadelerle yazılmış mektup ve fermanlar göndererek
kazandıkları zaferleri bildirme ihtiyacı duyarlardı.
Genellikle sefaret heyetleri vasıtasıyla ve ganimet olarak
alınmış hediyelerle, bazen da savaşta öldürülenlerin
başları ve alınan esirlerle birlikte gönderilen bu mektuplar
dost devletler için bir müjde, düşman devletlere karşı ise
bir tehdit mahiyetinde idi. Bundan dolayı fetihnâmeler
bazen “zafernâme”, “beşâretnâme”, bazen da
“tehditnâme” diye anılmıştır.
19. Fetihnameler nasıl bir içeriğe sahiptir?
Cevap: Osmanlı padişahlarına ait fetihnâmeler genellikle
Allah'a hamd, Hz. Peygamber'e salât, padişah için
tebaanın işlerinin düzenlenmesi ve zulmün önlenmesinin
gereği, düşmanın ne sebeple cezalandırıldığı, padişahın
hareketi, askerin çokluğu, düşmanın durumu ve
cesaretinin anlatılması, Allah'ın padişaha yardımı,
düşmanın yenilmesi. Allah'a şükür, düşman ülkesinin
zaptının anlatılması, hükümdarlara zafer haberinin
gönderilmesi, fetihnamenin kiminle gönderildiği ve
padişahın Allah'a duası gibi on beş esasa dikkat edilerek
yazılmaktaydı. Fetihnâmelerde mutantan bir ifade
kullanılır, ülke zaptında padişahın kudretini göstermek
için düşman askerinin fazlalığından bahsedilir ve olaylar
genellikle uzun uzadıya anlatılırdı. Düşmanlara gönderilen
tehditnâmelerde ise ağır ve küçültücü ifadeler yer alırdı.
20. Türk Edebiyatında fetihnâme örnekleri hangileridir?
Cevap: Türk edebiyatında XV. yüzyıldan itibaren
doğrudan doğruya müelliflerince “fetihnâme” olarak
adlandırılan manzum ve mensur eserler arasında
Kıvâmî’nin Fetihnâme-i Sultan Mehmed’i, Sa’yi’nin
Fetihnâme-i Bağdad’ı, Murâdî’nin Fetihnâme-i Hayreddin
Paşa’sı, Nâbi’nin Fetihnâme-i Kamaniçe’si sayılabilir.
21. Kısas-ı Enbiyâ nedir?
Cevap: Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip
geçen peygamberlerin hayat hikâyelerinin anlatıldığı
eserlere verilen isimdir.
22. Arap edebiyatında yazılan ilk kısas-ı enbiyâlar
hangileridir?
Cevap: Kisâî (ö. ?)’nin Kitâbu Kısası’l- enbiyâ’sı ile
ondan sonra yazılan Sa’lebî (ö. 1035)’nin Kısasu’l-enbiyâ
(Arâisü’l-mecâlis) isimli eseridir.
23. Türk edebiyatındaki meşhur kısas-ı enbiya hangisidir?
Cevap: Ahmed Cevdet Paşa (ö. 1895)’nın yazmış olduğu
Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ isimli eser olup
günümüz harfleriyle de yayımlanmıştır.
24. Tezkiretü’l-Evliyâ nedir?
Cevap: Tezkire, bazı meslek sahipleri için yazılan
biyografik eserlere verilen isimdir. Veliler tezkiresi
anlamına gelen Tezkiretü’l-evliya da İslâm velilerinin
hayat hikâyelerinin yazıldığı eserlerdir.
25. Tezkiretü’l-Evliyâ’ların amacı nedir?
Cevap: Tasavvufun yayılmasıyla birlikte isimleri öne
çıkan tasavvuf büyüklerinin tanıtılması amacıyla telif
edilmişlerdir.
26. İlk Tezkiretü’l-Evliyâ hangisidir?
Cevap: Feridüddîn-i Attâr’ın Tezkiretü’l-evliyâ adını
taşıyan eseridir. Türk edebiyatında tezkiretü’l-evliyâlar,
Feridüddin Attâr’ın eserinin tercümesiyle başlamıştır. Bu
tercümeler ya doğrudan çeviri ya da Attâr’ın eserini esas
alarak bazı ilavelerle yeniden telif şeklindedir. Tespit
edilebilen ilk tezkiretü’l-evliyâ çevirisi XIV. yüzyılda
Aydınoğlu Mehmet Bey’e sunulmuştur. Klasik Türk
nesrinin büyük temsilcisi Sinan Paşa’nın
Tezkiretü’levliyâ’sı yazarın güçlü üslubu sayesinde telif
hususiyeti göstermektedir.
27. Türk edebiyatında meşhur olmuş bir evliyâ tezkiresi
hangisidir?
Cevap: Lâmiî Çelebi (ö. 1531)’nin Nefhâtü’l-üns
çevirisidir. Lamîî Çelebi, Molla Câmî (ö. 1492)’nin eserini
çevirmekle yetinmemiş, kendi zamanına kadar yaşamış
olan tasavvuf büyüklerini de ekleyerek ilaveli bir çeviri
meydana getirmiştir.
28. Menâkıbnâme nedir? Hangi edebi tür ile kaleme
alınmıştır?
Cevap: Tasavvufun yaygınlaşmasıyla birlikte tarikat
pîrlerinin hayat hikâyelerini ve kerametlerini müridlere
anlatan eserlere denir. Menâkıbnâmeler genellikle mensur
olarak yazılmış olmakla birlikte bazılarında manzum
parçalar da bulunmaktadır. Bu türdeki eserler, tarikat
müntesibi kimselerin kolayca anlayabilmeleri için sade bir
dille yazılmışlardır.
29. Kimler hakkında menâkıbnâme yazılmıştır?
Cevap: Hacı Bektaş-ı Velî, Emir Sultan, Hacı Bayram-ı
Velî, Eşrefoğlu Rûmî, İbrahim Gülşenî, Şemseddin-i
Sivâsî, Niyazî-i Mısrî gibi pek çok tarikat önderine ait
Menâkıbnâmeler bulunmaktadır. Ayrıca Fatih’in hocası
Akşemseddin ve veziri Mahmud Paşa gibi bilge
kişilikleriyle meşhur olmuş bazı devlet görevlileri
hakkında da Menâkıbnâmeler yazılmıştır.
30. Menâkıbnâme ile Kısasü’l-Enbiyâ ve tezkiretü’l-Evliyâ
arasındaki fark nedir?
Cevap: Kısasü’l-enbiyâ ve Tezkiretü’l-evliyâlar çeviriye
dayanan eserler olmasına karşılık Menâkıbnâmeler Türkçe
olarak kaleme alınmışlardır. Bir tarikat silsilesindeki
mürşidlerin ya da tek bir kişinin menkabevi hayatı
anlatılmıştır. Menâkıbnâmelerde sade bir dil
kullanılmıştır. Tezkiretü’l-evliyâlar ile kıyaslandığında
daha abartılı bir üslup hâkimdir.
DİNÎ EDEBÎ ESERLER
1. Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe’ye ilk tercümeleri Türk diline
ne gibi bir katkı sağlamıştır?
Cevap: Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe’ye ilk tercümelerinde
Arapça ve Farsça kelimeler yok denecek kadar azdır.
Kur’an’da geçen terimlerin karşılarına bundan altı yüzyıl
önce bile kullanılmayan Türkçe karşılıkları konulmuştur.
Türk İslâm eserleri müzesi 73 numarada kayıtlı, mevcut en
eski tercüme kabul edilen nüsha üzerinde yapılan
incelemede, mükerrerler hariç 2.500’e yakın kelimeden
sadece on kadar Arapça ve Farsça kelimeye rastlanmıştır.
Mesela şeytan kelimesi “yak” ile tercüme edildiği halde,
melek kelimesinin karşılığı bulunamamış ve Farsça
“ferişteh” kelimesi ile karşılanmıştır.
2. Satır arası Kur’an tercümeleri ve sonra yazılan Türkçe
tefsirlerin dil tarihi açısından kıymeti nedir?
Cevap: Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe tercüme ve tefsirleri
Türkçe’nin edebî bir lisan haline gelmesine katkı
sağlamıştır.
3. Akâid ve Fıkıh Kitapları ne tür eserlerdir?
Cevap: İnanç ve ibadet hayatıyla ilgili eserler, bazı dinî
kuralları halka öğretme ihtiyacından kaynaklanan, dinî
edebiyatımızın öğretici vasfının öne çıktığı didaktik
eserlerdir. İnanç alanında manzum akâidler, Âmentü
şerhleri, kazâ ve kader ile ilgili eserler yazılmıştır.
4. Akaid alanında yazılan eserlerin en meşhuru
hangisidir?
Cevap: Mehmed İlmî Efendi (ö. 1636)’nin Manzum
Akâid’idir. Ayrıca Birgili Mehmed b.Pîr Ali(ö. 1573)’nin
kaleme aldığı Vasiyetnâme isimli risâlesi,
ezberlenebilmesi amacıyla, Bahtî tarafından 1642 yılında
nazma çekilmiştir.
5. Fıkıh alanında bilinen ilk manzum eser hangisidir?
Cevap: Gülşehrî’nin Manzum Kudûrî Tercümesi’dir.
Ancak bu eser ele geçmemiştir.
6. Fıkıh alalnında bililnen eserler hangisidir?
Cevap: Balıkesirli Devletoğlu Yusuf’un 1425’te
tamamladığı Vikâye Tercümesi olarak tanınan ilmihal
konularını içeren mesnevîsidir. Eser Sultan İkinci Murad
(1451-1455)’a sunulmuştur. İmam A’zam Ebû Hanîfe’nin
Fıkh-ı Ekber’inin tercüme ve şerhleri de önem arz
etmektedir.
7. Fıkhın bazı konuları hakkında yazılan müstakil
manzumeler nasıl adlandırılır?
Cevap: Namaz ibadetinden bahseden manzum esere
Şurûtü’s-salât, orucun çeşitleri ve faziletini anlatan esere
Fezâilü’s-sıyam, hacca dair bilgilerin yer aldığı
Menâsikü’l-Hac, miras konularının ayrıntılı bir şekilde
anlatıldığı eserlere de Manzûme-i ferâiz adı verilmiştir.
8. Ahlak ve nasihate dair eserlere örnek veriniz?
Cevap: Kutadgu Bilig, Atebetü’l-Hakâyık dini edebiyatın
bu türden eserleri arasında sayılabilir. Buna karşın ahlak
ve nasihat alanında müstakil eserler de kaleme alınmıştır.
Kınalızâde Ali Çelebi (ö. 1571)’nin Ahlâk- ı Alâî’si,
Şemseddin Ahmed Sivâsî (ö. 1597)’nin Mir’âtü’l-ahlâk’ı,
Muhyî-i Gülşenî (ö. 1605)’nin Ahlâku’l-kirâm’ı, bu tür
eserlerdir.
9. Ahlak ve nasihate dair yazılan eserler hangi amacı
taşı? Hangi isimlerle anılır?
Cevap: Edebiyatımızda, insanları iyiye ve güzele
yönlendirmek, İslâmiyetin erdemlerini şahsında yaşayan,
iyi ahlâklı, topluma ve devlete faydalı fertler yetiştirmek,
amacıyla yazılan bu eserlere hepsi de aynı anlama gelen
“nasîhatnâme”, “pendnâme” ve “öğütnâme” adları
verilmiştir. Nasîhatnâmelerin amacı, İslâmiyet’in iyiliği
emir ve kötülükten sakındırma esasına dayanmaktadır.
Âyet ve hadislerdeki “öğüt” içerikli ifadeler, medrese
eğitiminden geçmiş divan şairlerinin nasîhatnâme türünde
eserler yazmasına zemin hazırlamıştır.
10. Nasîhatnâme türünde yazılan eserler hangileridir?
Cevap: Bazıları şunlardır: Yunus Emre (ö. 1320),
Risâletü’n-nushiyye, İbrahim Gülşenî (ö. 1534)
Pendnâme, Sinan Paşa (ö. 1486) Nasîhâtnâme
(Ahlâknâme), Zaifî (ö. 1553?) Bûsitân-ı Nasâyıh, Güvâhî
(ö. 1519) Pendnâme, Azmî (ö. 1582) Pendnâme, Nâbî (ö.
1712) Hayriyye, Zarifî Ömer Baba (ö. 1795) Pendnâme,
Sünbülzâde Vehbî (ö. 1799) Lutfiyye.
11. Destanların konusu nedir?
Cevap: Anadolu’nun Türk hâkimiyetine girerek
müslümanlaşması sürecinde, bazı gazi-mücahid
komutanların savaşlarda gösterdikleri fedakârlık, yiğitlik
ve kerametler destanlara konu olmuştur.
12. Destanların en eskileri hangileridir?
Cevap: Hâricîlerin ünlü kahramanı Hamza’nın adı
etrafında gelişen Hamzanâmeler ile Horasanlı Ebû
Müslim’in destanî hayatını anlatan Ebu Müslim Kitabı’dır.
Bunlardan başka, Bizanslılara karşı giriştiği savaşlarda
ismi öne çıkan Seyyid Battal Gâzi’nin menkabelerini
anlatan Battalnâme, Anadolu içlerine kadar birçok şehri
fetheden Dânişmend Gâzi’nin fetihlerini anlatan
Dânişmendnâme, Anadolu ve Rumeli’deki fetihlerde
gösterdiği kahramanlıklarla Sarı Saltuk’un maceralarını
anlatan Saltuknâmeler meydana getirilmiştir. Söz konusu
destanların tamamı başlangıçta sözlü olarak dilden dile
aktarılmış, sonradan yazıya geçirilmiştir.
13. Cenknâme nedir?
Cevap: Savaşma, vuruşma anlamına gelen cenk
kelimesinden türetilen cenknâme, Hz. Ali ve oğlu
Muhammed Hanefiyye’nin katıldığı çeşitli savaşları
anlatan dinî destanî mesnevîlere verilen genel isimdir.
Mensur çeşitleri de bulunmaktadır.
14. Cenknâmeler Türk edebiyatında kaçıncı yüzyıldan
itibaren görülmeye başlanmıştır? En önemli temsilcileri
kimlerdir?
Cevap: Türk edebiyatında XIV. yüzyıldan itibaren
görülmeye başlanan Cenknâmelerin önemli temsilcileri bu
yüzyılda yüzyılda yaşamış olan Yusufı Meddah, Tursun
Fakih, Kirdeci Ali ve Begpazarlı Maazoğlu Hasan isimli
müelliflerdir.
15. Dinî hikayeler ne tür eserlerdir? Amacı nedir?
Cevap: Gerçek tarihî kişiliklere atfedilen gerçek ya da
gerçek dışı bazı olayların anlatıcının edebî kabiliyeti
ölçüsünde yeniden üretildiği eserlerdir. Kurguya dayalı
metinler olduğu için tarihi gerçeklikle örtüşmesi
beklenmez. İslâm dinini ve kahraman öncülerini geniş
halk kitlelerine tanıtmak ve sevdirmek amacıyla
yazılmışlardır.
16. Başlıca dinî Hikayeler hangileridir? Özellikleri
nelerdir?
Cevap: Kesikbaş Destanı, Güvercin Hikâyesi, Geyik
Hikâyesi, Ejderha Destanı, İbrahim Destanı, İsmail
Destanı, Fatıma Destanı, Ukkâşe Hikâyesi vb. Bu
hikâyeler çoğunlukla manzum olup bazılarının mensur
sürümleri de bulunmaktadır. Yazarları ise belli değildir.
Anadolu’da, uzun kış gecelerinde evlerde köy odalarında
okunarak edebî zevkin gelişmesine hizmet etmiştir.
Mevlidlerin arkasına ilave edilmiş olması da çok
okunduğunu göstermektedir.