1. Osmanlı’da ilk darülhadisinin hangi padişah
döneminde ve hangi şehirde açıldığı kabul edilir?
A) II. Mehmet-Edirne
B) Orhan Gazi-Bursa
C) Yıldırım Bayezid-Söğüt
D) I. Murad-İznik
E) Fatih Sultan Mehmet-İstanbul
Çözüm: İlk Osmanlı dârulhadîsinin I. Murad devrinde
İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa (ö. 789/1387)
tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Bu asrın en önde gelen
ismi İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif’tir (ö.
797/1394). Tire’de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı
medreselerinde en çok okunan hadis kitaplarından olan
Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr
isimli şerhini yazmıştır. Doğru cevap D’dir.
2. Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı Dönemi’nde, 1525
yılında Seydî Çelebi tarafından kaleme alınan siyaset
konularını içeren hadis kitabıdır?
A) Mustahrec mine’l-Buhârî
B) Ta‘lîka ale’l-Câm‘i’ssahîh
C) el- Kevseru’l-cârî ilâ riyâzi’l-Buhârî
D) Meşâriku’l-envâr
E) Râmûzü’l-ehâdîs
Çözüm: Edirne ve Süleymaniye Dârulhadîsleri Osmanlı
üst düzey yöneticilerinin hem yetiştirildiği hem de yönetim
hiyerarşisinde görev üstlendikleri yerlerdir. Bu asırda
Seydî Çelebi’nin (ö.932/1525) kaleme aldığı Mustahrec
mine’l-Buhârî adlı hadis kitabı siyaset konuludur. Molla
Lütfi de (ö. 901/1495) Ta‘lîka ale’l-Câm‘i’ssahîh adlı bir
hadis kitabı telif etmiştir. Doğru cevap A’dır.
3. Hicri 322’de Mekke’de vefat eden Hz. Peygamber’in
mektuplarını ilk toplayan kişi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Hasan el- Basrî
B) Vecîhuddin el-Mâlikî
C) Ebu Cafer ed-Deybülî
D) Seyyid Refîuddin es-Safevî eş-Şîrâzî
E) Şeyh Ali el-Muttakî
Çözüm: Hind bölgesinde yetişen muhaddislerden biri de
Ebu Cafer ed-Deybülî’dir. Deybül bugün Pakistan
sınırlarında bulunan Karaçi yakınlarında bir yerleşim
merkezidir. Hicri 322’de Mekke’de vefat eden Deybülî,
Hz. Peygamber’in mektuplarını ilk toplayan kişi olarak
bilinmektedir. Doğru cevap C’dir.
4. Osmanlı hadis müderrisleri hadis sahasında çok
miktarda ve çok çeşitli eserler vermemişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu durumun sebeplerinden
biri değildir?
A) Hadis geleneğinin diğer bölgelere oranla
Anadolu’ya daha geç gelmesi
B) Osmanlı’da medrese mezunlarının ağırlıklı olarak
orduya hazırlanması
C) Osmanlı’da âlimler üzerindeki idârî
motivasyonun, diğer bölgelerden çok daha güçlü
olması
D) Osmanlı’da egemen mezhep olarak Hanefiliğin
kabul edilmesi nedeniyle farklı eserlerin
yazımının azalması
E) Osmanlı döneminin üretim/eser verme değil,
hazım ve özümseme dönemi olması
Çözüm: “Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman,
hadis sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler
vermedikleri görülür. Bu durumun Osmanlı eğitim
sistemindeki fıkıh-kelâm merkezlilikten ve medrese
mezunlarının ağırlıklı olarak idareciliğe
hazırlanmasından kaynaklandığı söylenebilir”. Bunun
diğer sebepleri de şöyle sıralanabilir:
- Hadis geleneği diğer bölgelere oranla Anadolu’ya daha
geç gelmiştir. Nitekim ilk dârulhadîslerde hocalık
yapanlar rivayet ilimlerinde uzmanlaşmış kişiler olmaktan
ziyade aklî ilimlerde yetişmiş ama bu arada Buhârî ve
benzeri eserleri de okumuş kimselerdi.
- Osmanlıda âlimler üzerindeki idârî motivasyon, diğer
bölgelerden çok daha güçlüdür. Dolayısıyla hadisle
meşgul olanlar bu alanda yeterliliklerini ispatlamaya
yetecek tarzda çalışmalarla yetinmişlerdir. Genellikle söz
konusu çalışmalar ders olarak okuttukları kitaba
düştükleri şerh, hâşiye ve ta‘lîk türü eserler olmuştur.
Hind, Yemen, Mısır gibi bölgelerdeki âlimler ise eserlerini
yazarken idârî motivasyonun yerine sosyal motivasyonla
hareket etmişlerdir.
- Tek başına bir sebep olmasa da Osmanlıda egemen
mezhep olarak Hanefîliğin kabul edilmesi ekoller
arasındaki rekabetin oluşmasını ve tabiatıyla farklı
eserlerin yazımını azaltmıştır.
- İslâm kültür tarihinde Osmanlı dönemi bir olgunluk ve
özümseme dönemi olarak kabul edilebilir. Her alanda
olduğu gibi hadis sahasında da bu dönem bir üretim/eser
verme değil, hazım ve özümseme dönemidir. Yaklaşık sekiz
asırlık birikim Osmanlının elinde siyaset, eğitim, sanatedebiyat,
toplumsal teşkilatlanma ve nitelikli insan
yetiştirme için derinlemesine özümsenmeye çalışılmıştır.
Doğru cevap B’dir.
5. Gümüşhânevî tarafından kaleme alınan, zamanın
ihtiyaçlarına göre yeni hadis kitapları tasnif etmek ve
hadislerin sıhhat ve mânâ bakımlarından yeniden
değerlendirmesini yapmak gibi iki önemli tavır
sergileyen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Levâmi‘u’l-ukûl
B) Garâibü’l-ehâdîs
C) Letâifü’l-hikem
D) Râmûzü’l-ehâdîs
E) Te’nîbü’l-Hatîb
Çözüm: Gümüşhânevî’nin hadis alanında yazdığı önemli
eseri Râmûzü’l-ehâdîs son dönemin en çok okunan hadis
kitaplarından birisi olmuştur. Eserin içerdiği 7103 hadisin
6402’si kavlî ve fiilî merfû rivayetlere, 701’i Resûlullah’ın
hilye ve şemâiline dairdir. Hadisle ilgili bu eseriyle
Gümüşhânevî; zamanın ihtiyaçlarına göre yeni hadis
kitapları tasnif etmek ve hadislerin sıhhat ve mana
bakımlarından yeniden değerlendirmesini yapmak gibi iki
önemli tavır sergilemiştir. Genellikle kitaba, kısa ve özlü
ifadeli (muhtasar, vecîz) hadisler alınmıştır. Kitabın baş
tarafında hadis tarihi ve usulü konularından bazıları
hakkında özet bilgiler verilmiştir. İki bölümden meydana
gelen eserin birinci bölümü alfabetiktir. Harf-i tarif ile
başlayan hadisler “elif” harfiyle başlayan hadislerin
verildiği bölümün sonuna konulmuştur. Hz. Peygamber’in
şemâilini konu alan ikinci bölümdeki hadisler ise “kâne”
lafzıyla başlamaktadır. Doğru cevap D’dir.
6. Fakih-muhaddis sıfatını kendisinde birleştiren ve
hadisin fıkhına ve ruhuna nüfuz etmesini de başaran
Osmanlı’nın son döneminde yaşamış ünlü âlim
aşağıdakilerden hangisidir?
A) A Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî.
B) Muhammed Zâhid el-Kevserî
C) Molla Gürânî’
D) Seydî Çelebi
E) Molla Lütfi
Çözüm: Muhammed Zâhid el-Kevserî, İmam Şâfiî’nin en
zor olarak nitelendirdiği fakih-muhaddis sıfatını
kendisinde birleştirmiş bir âlimdi. O, sırf nakilcilikle
yetinmemiş, hadisin fıkhına ve ruhuna nüfuz etmesini de
başarmıştır. Rivayetleri incelerken, seneddeki râvîlerden
tutun da, dönemin sosyal, siyasi hadiseleri, râvîlerin
kişisel ve mezhebî konumları ve hatta psikolojik yönlerine
kadar dikkat etmiştir. En girift kelâmî meselelerden
bahsederken, hadis ilminin en can alıcı konularına
değinmiş, râvîlerin cerh ve ta‘dîl bakımından durumlarına
işaret etmeyi ihmal etmemiştir. Herhangi bir hadisin
değerlendirmesini yaparken, onu, sadece hadis tekniği
bakımından değil, kapsamına giren itikadî ve fıkhî konular
yönünden de incelemiştir. Doğru cevap B’dir.
7. Türkiye Cumhuriyeti döneminde, Türkiye’de hadis
alanındaki ilk akademik çalışma olan “Buhârî’nin
Kaynakları Hakkında Araştırmalar “ başlıklı doktora
tezi kim tarafından yazılmıştır?
A) Raşit Küçük
B) İsmail Lütfi Çakan
C) Nebi Bozkurt
D) Salahattin Polat
E) Fuat Sezgin
Çözüm: Fuat Sezgin’in İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’ne bağlı olarak
yaptığı Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar
(İstanbul 1956) isimli doktora tezi, Türkiye’de hadis
alanındaki ilk akademik çalışmadır. Bu çalışma Batı’da
da oryantalistler tarafından dikkate alınmış ve defalarca
referans olarak kullanılmıştır. Doğru cevap E’dir.
8. Muhammed Enver Şâh Hüseynî Keşmîrî, muhaddis,
müfessir, fakîh, usûlcü, mütekellim, sûfî, edib ve
muhakkik vasıflarına hakkıyla sahip olan bir âlimdir.
Aşağıdakilerden hangisi Keşmîrî’nin hadis okuturken
takip ettiği genel usullerden biri değildir?
A) Gerekli gördüğü yerlerde râvîler hakkında kısa
açıklamalarda bulunmak
B) Ümmet arasındaki ihtilaflı konulara itina
göstermek ve onlara tatmin edici izahlar getirmek
C) Önceki âlimlerin özgün ve her yerde
bulunamayan görüşlerini nakletmek
D) Her konuda geniş açıklamalara girişmek
E) Ders esnasında bahsi geçen bir kitabın ilmî
tenkidini yapmak
Çözüm: Keşmîrî’nin hadis okuturken takip ettiği genel
usulü şöyleydi:
- Gerekli gördüğü yerlerde râvîler hakkında kısa
açıklamalarda bulunurdu.
- Ümmet arasındaki ihtilaflı konulara itina gösterir,
onlara tatmin edici izahlar getirirdi.
- Önceki âlimlerin özgün ve her yerde bulunamayan
görüşlerini naklederdi.
- Ders esnasında bahsi geçen bir kitabın ilmî tenkidini
yapardı.
- Daha çok müşkil yerleri halletmeye çalışırdı.
- Bir konuda geniş açıklamalara girişmekten ziyade fazla
konuya temas etmeye önem verirdi.
- Ders esnasında konuyla dolaylı olarak ilgili olan şeylere
de, talebeye faydalı olacağını düşündüğünde, temas
ederdi.
- Çoğu kere bir şey nakleder, sonra bunun ilmî bir
tenkidini yapardı. Böylece talebeye ilmî tenkid usulünü
göstermeye çalışırdı. Bununla beraber âlimler hakkında
edebli olunmasını, aşırılığa kaçınılmamasını ve onların
takdir edilmesini tavsiye ederdi. Doğru cevap D’dir
9. Aşağıdakilerden hangisi Muhammed Abdülhayy
Leknevî’nin hadisle ilgili eserlerinden birisidir?
A) Kavâid fî ‘ulûmi’l-hadîs
B) el-Menhelü’l-azbü’l-mevrûd
C) el-Lü’lü’ü ve’l-mercân fîme’ttefaka ‘aleyhi’ş-
şeyhân
D) Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha
E) er-Raf‘u ve’t-tekmîl fi’l-cerh ve’tta‘dîl
Çözüm: Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhayy el-Leknevî
1848’de Banda’da (Hindistan) doğdu. Babası otuzdan
fazla eseri olan önemli bir âlimdir. Hadisle ilgili bazı
eserleri şunlardır:
1. et-Ta‘lîku’l-mümecced ‘alâ Muvatta’il-İmâm
Muhammed. İmam Mâlik’in Muvatta’ının Muhammed b.
Hasan eş-Şeybânî nüshasının şerhidir.
2. er-Raf‘u ve’t-tekmîl fi’l-cerh ve’tta‘ dîl. Cerh ve ta‘dîl
konusunda önemli hususlara ve belli başlı yanılgılara
işaret eden kıymetli bir eserdir.
3. el-Âsâru’l-merfû‘a fi’l-ahbâri’l-mevzû‘a. Belirli gün ve
gecelerde kılınması tavsiye edilen namazlara dair mevzu
olduğunda ittifak veya ihtilaf edilen rivayetleri
incelemektedir.
4. el- Ecvibetü’l-fâzıla. Hadis meselelerine dair kendisine
sorulan on sorunun geniş cevaplarını içermektedir. Doğru
cevap E’dir.
10. İslâm hukuku ile hadisin, Hz. Peygamber döneminden
itibaren veya onun vefatından sonra aralıksız
yazılmaya başlandığı ve daha sonraları bu işin giderek
sistemleştiği kanaatinde olan müsteşrik
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herald Motzki
B) Joseph Schacht
C) G. H. A Juynboll
D) Aloys Sprenger
E) Reinhart Dozy
Çözüm: Sarsılmaz olarak kabul edilen GoldziherSchacht-Juynboll
üçlüsünün temsil ettiği ekole karşı son
dönmede Batı’da yeni bir anlayış yaygınlaşmaya
başlamıştır. Yazdığı kitap ve makalelerde bu üçlünün
iddialarını sorgulayan, eksik ve hatalarını ortaya koyan
oryantalistlerden birisi Herald Motzki’dir. O, İslâm
hukuku ile hadisin, Goldziher ve Schacht’ın iddialarının
aksine Hz. Peygamber döneminden itibaren veya onun
vefatından sonra aralıksız yazılmaya başlandığı ve daha
sonraları bu işin giderek sistemleştiği kanaatindedir.
Ayrıca Abdürrezzâk’ın Musannef’i gibi Kütüb-i sitte
dönemi öncesi eserlerden hareketle ilk dönem fakihlerin
eğitim-öğretim metotları ve rivayet kullanımlarının tespit
edilebileceği kanısındadır. Doğru cevap A’dır.