Ünite 5: İdari ve Siyasi Kurumlar - Sorularla Öğrenelim

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
GİRİŞ
1. İslâm Kurumları ve Medeniyeti tarihinde idari alanda
en önde gelen üç kurum hangileridir?

Cevap: Bu kurumlar şunlardır:
 Hilafet,
 Vezaret,
 Divan Teşkilatı.

2. İslâmî değerler açısından Hilafet nasıl bir mâna
taşımaktadır?

Cevap: Hilâfet, dinî ve dünyevi işlerde Resûlullah adına
kamu otoritesi olarak algılandı ve o şekilde de biçimlendi.
Bir başka ifadeyle, hilâfet dinî ve dünyevi otorite
arasındaki ayrılmazlığın ve İslâmî birliğin somut bir
sembolü olarak doğdu ve gelişti.

HİLÂFET

3. Hilâfet kelimesi Kur’ân’da ne anlama gelmektedir?

Cevap: Kur’ân’da, halife ve çoğul şekli olan hulefâ ve
halâif kelimeleri geçer. Bunlar da siyasî bağlamlı terim
anlamından farklı, daha özgün bir anlamda kullanılırlar.
Bakara, 2/30; En’am, 6/165; Yunus, 10/73; Neml, 27/62
ve Fâtır suresinin, 35/39. ayetlerinde, Allah’ın insanı
yeryüzünün halifesi olarak yarattığı onu yeryüzünün
sahibi kıldığı ve ona hükümran olma imkân ve yeteneği
verdiği dile getirilir (Pazarbaşı, 2003). Bu bağlamda
halife, insanın yaratılışının anlamını ifade eden bir
bilinçtir.

HZ. PEYGAMBERİN DEVLET BAŞKANLIĞI

4. Akabe Biatları hangi kabileler arasında
gerçekleşmiştir?

Cevap: Medineli Evs ve Hazreç kabileleri arasında
gerçekleşmiştir.

5. Halife ne anlama gelmektedir?

Cevap: Hz. Peygamber’den sonra onu bütün yönleri ile
örnek alan Müslüman toplumlar İslâm tarihi sürecinde
devlet başkanlarına “halife” denmektedir.

6. Hz. Peygamber’in vefatından sonra halifelik durumu ile
ilgili gelişmeler hadislerde nasıl aktarılmıştır?

Cevap: “Peygamber (as) kimseyi halife bırakmadan
ruhunu teslim etti. Şayet birini halife bırakacak olsaydı,
tercihi ya Ebubekir ya da Ömer olurdu” (Müsned, VI, 63).
Yine Hz. Ömer’den, vefatından hemen önce, kendisinden
sonra yerine geçecek kimseyi belirlemesi istendiğinde,
söylediği şu sözler de konuya açıklık getirme bakımından
önemlidir: “Eğer bir halife tercih edecek olursam, bunu
benden daha hayırlı olan Ebubekir (beni tercih etmek
suretiyle) yapmıştır. Tercih etmeyecek olursam, benden
daha hayırlı olan Hz. Peygamber de bunu yapmamıştır.”
(Buhârî, Ahkâm, 51)

7. Hz. Peygamberin vefatından sonra Hazreç kabilesi
halife olarak kimi aday göstermiştir?

Cevap: Sa’d b. Ubâde.

HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN DÖNEMİ

8. Hz. Ebubekir halifenin Kureyş’ten seçilmesi ile ilgili
olarak nasıl bir değerlendirme yapmıştır?

Cevap: Bu emir (hilâfet) işini Araplar, sadece, kendi
aralarında en şereflileri olarak gördükleri Kureyş kabilesi
için kabul ederler.” (Yani Araplar halife olarak ancak
Kureyşli birine itaat ederler) Hz. Ebubekir’in bu
sosyolojik tespiti o toplantıda daha ilk günden başlayarak,
“İmamlar (idareciler) Kureyşten’dir” şeklinde Hz.
Peygamber’in hadisi olarak rivayet edildi. Böylece, halife
seçiminde yüzlerce yıl sürecek olan “hilâfetin Kureyş
kabilesine âidiyeti” halife adayında aranan şartların ilk
sıralarında yerini aldı. Hilâfet tartışmalarında, bin yılı
aşkın bir süre Kureyş kabilesi lehine dinî bir gerekçe
olarak kullanıldı.

9. Hz. Ebubekir’e biat eden ilk sahabe kimdir?

Cevap: Beşir b. Sa’d

10. Müslümanlar Hz. Ebubekir’e nerede biat etmişlerdir?

Cevap: Mescid-i Nebevi’de.

11. Hz. Ebubekir’den sonra ikinci İslâm halifesi olarak
kim seçilmiştir?

Cevap: Hz. Ömer

12. Hz. Ömer kaç yıl halifelik görevinde bulunmuştur?

Cevap: On yıl halifelik görevinde bulunmuştur.

13. Hz. Ömer’in vefatından kısa süre önce kendisinden
sonra seçilmesi muhtemel altı kişi kimdir?

Cevap: Hz. Osman, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Talha
b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebî Vakkas, Zübeyir b. Avvam.

14. Hz. Ömer’in vefatından önce belirlediği bu altı kişilik
zümreye ne ad verilmiştir?

Cevap: Ehlü’ş-Şûrâ

15. Hz. Ömer’in başlatmış olduğu bu seçim usulüne daha
sonraki yıllarda ne ad verilmiştir?

Cevap: Ehlü’l-Hal ve’l-Akd

16. Hz. Osman kaç yıl halifelik görevinde bulunmuştur?

Cevap: On iki yıl halifelik görevinde bulunmuştur.

17. Medine İslâm Devleti’nin dördüncü halifesi kimdir?

Cevap: Hz. Ali

18. Hz. Ali kaç yıl halifelik görevinde bulunmuştur?

Cevap: Beş yıl halifelik görevinde bulunmuştur.

19. Hz. Ali’nin şehadetinden sonra Kufeliler kime biat
etmişlerdir?

Cevap: Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’a biat etmişlerdir.

EMEVİLER DÖNEMİ

20. Muaviye’nin Hz. Hasan’ın halife seçilmesini nasıl
karşılamıştır?

Cevap: Muaviye, Hz. Hasan ile yaptığı anlaşmada
kendisinden sonra halifeyi şuranın seçmesini öngören
maddeye uymamış ve oğlu Yezid’i veliaht tayin etmiştir.

21. Muaviye hilafete hangi sistemi getirmiştir?

Cevap: Veraset

22. Emevilerin başlatmış oldukları Veraset sistemini
kısaca açıklayın.

Cevap: Hilâfet, babadan oğula veya hanedanın bir başka
üyesine intikal eder duruma gelmiş ve saltanata
dönüşmüştür. Bir başka ifadeyle, devlet Emevilerin siyasî
mülkü haline gelmiştir.

23. Muaviye’nin ölümünden sonra yerine kim geçmiştir?

Cevap: Oğlu Yezid.

24. Yezidi’in veliaht tayinine ve hilafetin saltanata
dönüşmesine şiddetle karşı çıkan kişi kimdir?

Cevap: Abdullah b. Zübeyr

ABBASİLER DÖNEMİ

25. İlk Abbasi halifesi kimdir?

Cevap: Ebu’l Abbas (750)

26. Ebu’l Abbas’ın halife seçildikten sonra yayınlamış
olduğu meşruiyet bildirisinde nelerden bahsetmiştir?
Cevap: Bu bildiride kendi hakları olan hilâfeti vaktiyle
Emevilerin zorla aldıklarını, ancak bu gün hakkın yerini
bulduğunu dile getirmiş ve Emevi hilâfetinin gayrimeşru
olduğunu, halifeliği gasbettiklerini, meşru olanın kendileri
olduğunu, Allah’ın bâtıl olan Emevi hilâfetini kendileri ile
yok ettiğini anlatmıştır.

27. Ebu’l Abbas hangi sıfatla anılmıştır?

Cevap: Çok kan döktüğü için “Seffah” adı ile anılmıştır.

28. Ebu’l Abbass’tan sonra Abbasi hilafetine kim
seçilmiştir?

Cevap: Cafer el-Mansur

29. Mutezîli görüşleri hilâfet politikası haline getirmiş
olan hangi Abbasi halifesi, hangi büyük âlimi, niçin
hapsettirip kırbaçlattırmıştır?

Cevap: Teklif ettiği Bağdat kadılığını ve baş- kadılığı
kabul etmeyen İmâm-ı Âzam’ın hilâfetine zarar
verebileceğini, bir 98 meşruiyet tartışması
başlatabileceğini düşünerek onu hapsettirip kırbaç- lattırdı.
Bununla da yetinmedi onun bir devlet görevini kabul
edinceye kadar peşini bırakmayacağına yemin etti ve
sonunda İmam-ı Âzam Ebu Hanîfe’yi Bağdat’ın inşasında
tuğla kontrol işini kabul etmek zorunda bırakmıştı.

30. Abbasi hilafeti 945 yılında hangi devletin etkisi altına
girmiştir?

Cevap: Şii bir devlet olan Büveyhilerin hakimiyeti altına
girmiştir.

31. Abbasileri Büveyhilerin baskısından kurtaran Selçuklu
Sultanı kimdir?

Cevap: Sultanü’l-Mağrip ve’l-Maşrık (Doğu’nun ve
Batı’nın Hükümdarı) ünvanını alan Tuğrul Bey.

32. Abbasi ihtilâlinden sonra Emevilere yönelik
katliâmdan kurtulmayı başaran ve Endülüs’e gelerek
burada bağımsız Endülüs Emevi devletini kuran Abbasi
emiri kimdir?

Cevap: I. Abdurrahman (756)

33. Endülüs Emevi emirleri hangi emir dönemiyle birlikte
halife unvanını kullanmaya başlamışlardır?

Cevap: III. Abdurrahman (929)

34. Abbasi Hilafeti kaç yılında kimler tarafından ortadan
kaldırılmıştır?

Cevap: 1258 yılında Moğollar tarafından ortadan
kaldırılmıştır.

35. Abbasiler döneminde yerleşen ve geleneksel hale gelen
halifelik alametleri nelerdir?

Cevap: Bu alametler şöyle sıralanabilir:
 “Bürde” Hz. Peygamber’in hırkasını giymek
anlamına gelir.
 “Mühür” Hz. Peygamber’i takliden mühür
kullanmışlardır.
 “Asa” Tahtta ve minberde ellerine asâ
almışlardır.
 “Hutbe” isimleri okunur ve kendilerine dua
edilirdi.
 “Sikke” kendi adlarına sikke kestirirlerdi.
 “Tıraz” denilen kendileri için yapılmış özel
işaretli elbiseler giyerlerdi.

OSMANLI DÖNEMİ

36. Osmanlı Devleti’ne halifeliğin giriş süreciyle alakalı
iki farklı görüş nelerdir? Kısaca açıklayın.

Cevap: Bu görüşler kısaca şöyle açıklanabilir:
 Birincisi: Osmanlı sultanları Osman Bey’den
itibaren halifedir.
 İkincisi: Osmanlı sultanlarının halife olmaları
Yavuz Sultan Selim ile başlar. Yavuz, Mısır’ı
fethinden sonra “Hâdimü’l-Haremeyni’ş-
Şerîfeyn” ünvanı ile dönemin Abbasi halifesi III.
Mütevekkil AlAllah’dan halifeliği teslim almıştır.
Sefer dönüşü İstanbul’da Ayasofya veya Eyüb
camilerinin birinde yapılan bir törenle III.
Mütevekkil, hilâfet kılıcını Yavuz Sultan Selim’e
kuşatmış ve halifelik ünvânını da yeni halifesine
vermiştir.

37. Sadrazam Lütfü Paşa’nın, Osmanlı Sultanları’nın
halifelikleri hakkında çıkan bir tartışmaya cevap olarak
yazdığı eserin adı nedir?

Cevap: “Halâsü’l- Ümme fî Ma’rifeti’l-Eimme”

38. Osmanlı sultanlarının halife ünvanını resmî olarak
kullanmaları ilk defa hangi padişah döneminde
başlamıştır?

Cevap: III. Ahmed’in 1727 yılında Afgan hükümdarı
İran’lı Eşref Han ile imzaladığı bir anlaşmada kendisini
‘bütün Müslümanların halifesi’ olarak nitelemesiyle”
başlamıştır.

39. Osmanlı sultanları içinde, dönemindeki dünya
konjonktürü ve iç karşıklıklar sonucu, halifeliğe en fazla
önem veren hangi padişahtır?

Cevap: II. Abdülhamid

40. II. Abdülhamit Kanuni Esasi’de hilafete ilişkin hangi
maddeyi koydurmuştur?

Cevap: “Pâdişah hazretleri, halife olarak İslâm dininin
koruyucusu ve bütün Osmanlı vatandaşlarının
hükümdârıdır” maddesini koydurmuştur.

41. 1878-1880 yıllarında İngiltere’nin İstanbul
büyükelçisi olan Henry Layard, II. Abdülhamid’in
halifeliğe verdiği değeri nasıl değerlendirmiştir?
Cevap: “Sultan, halifelik sıfatı hakkında gösterdiği
hassasiyeti başka hiçbir meselede göstermemektedir…
Halife ünvânını sultan ünvânından daha kutsal ve
ehemmiyetli görmektedir.”

42. Osmanlıda hilafetin kaldırılışı olayı nasıl
gerçekleşmiştir?

Cevap: II. Abdülhamid’den sonra hilâfet kurumu giderek
güç kaybetmeye ve zayıflamaya başlamıştır. Bitmeyen
savaşlar, iç çekişmeler ve gizli hesapların doğurduğu
siyasî krizler, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından gelen
İstiklal Savaşı bu kurumu iyice zayıflatmıştı. Bütün
bunların üstüne, İngilizlerin ancak hilâfetin Osmanlı’nın
elinden çıkmasıyla ulaşabilecekleri siyasî ve ekonomik
çıkarlarına yönelik etkili faaliyetleri eklenince hilâfet
kurumu varlığını koruyamadı. Nihayet meclis, 1 Kasım
1922’de saltanatı hilâfetten ayırıp önce saltanatı kaldırdı.
Daha sonra özellikle İsmet İnönü’nün kararlı tavır ve
söylemleri ve İzmir mebusu, adliye vekili Seyyid Bey’in
mecliste “hilâfetin şer’î mahiyeti” ile ilgili onun
kaldırılması yönündeki uzun konuşmaları ve kavga
noktasına gelen tartışmalar, tehditler sonunda 3 Mart 1924
tarihinde halifelik de kaldırıldı.

VEZİRLİK

43. Vezir sözcüğü ne anlama gelmektedir?

Cevap: Farsça kökenli olup hükmetmek anlamına
gelmektedir. Bu sözcük Farsçadan Arapçaya geçmiş ve
“yardımcı, sığınak, yüklenme ve sırt” anlamlarında
Arapçalaşmıştır. Terim olarak, padişahın hemen hemen
bütün işlerini yüklenen ve hükümdarlıkla ilgili konularda
ona görüşleri ve idaresi ile yardımcı olan kimse demektir.
44. Maverdi’nin tespitlerine göre vezirlik kaç kökten
türemiş ve hangi anlamlara gelmektedir?

Cevap: Maverdi’nin tespitlerine göre vezirlik üç kökten
türemiştir:
 Vizr kökünden: Ağırlık demektir. Çünkü vezir
hükümdarın yönetim yüklerini taşır.
 Ezr kökünden: Sırt demektir. Çünkü vezir, sırtın
vücudu desteklemesi gibi hükümdarı destekler.
 Vezr kökünden: Sığınak demektir. Çünkü
hükümdar, onun görüş ve yardımına sığınır.

45. Vezirin görevleri nelerdir?

Cevap: Devlet memuru olarak vezir, yasama, yürütme ve
yargı yetkilerini kayıtsız şartsız elinde bulunduran ve
hükümdarın vekili sıfatı ile devletin bütün işlerini yürüten
ve idare eden en yüksek dereceli bürokrattır. Makamı
komutanların da üstündedir. Vezirin bulunduğu makama
“vezâret” yani “vezirlik” denir. Osmanlı döneminde, vezir,
“paşa”, vezâret, “paşalık” anlamında da kullanılmıştır.
46. İslâmî dönemde vezirliğin meşruiyyet kaynakları
nelerdir?
Cevap: Bu kaynaklar şunlardır:
 Kur’an,
 Hadis,
 Maslahat.

VEZİRLİĞİN TARİHÎ SERÜVENİ ABBASİLER DÖNEMİ

47. Abbasiler döneminde Ebul Abbas tarafından
görevlendirilen ilk vezir kimdir?

Cevap: Hemedanlı Ebu Seleme Hafs b. Süleyman elHallâl’i.

48. Abbasilerde kaç çeşit vezirlik vardır? Buvezirlikleri
kısaca açıklayınız.

Cevap: Abbasilerde biri tefvîz vezirliği diğeri tenfîz
vezirliği olmak üzere iki çeşit vezirlik vardı. Tefvîz
vezirliği, devletin bütün işlerini halife adına görürdü.
Tenfîz vezirliği, sadece görev alanına giren konulardan
sorumlu, yetkileri de görev alanı ile sınırlı idi. Bu vezirlik
de günümüzdeki devlet bakanlıklarına benzetilebilir. Bu
iki vezirlik kısaca şöyle de tanımlanır:
 Vezir sultanı ve devleti yönetiyorsa, tefvîz
vezirliği;
 Sultan işi elinde tutuyor ve bizzat yapıyorsa,
tenfîz vezirliğidir.

49. Endülüs Emevilerinde vezirlik görevini yürüten kişiye
ne denilmiştir?

Cevap: Hacib

50. Vezirlik kurumuna Samaniler, Gazneliler ve
Karahanlılar döneminde hangi ad verilmiştir?

Cevap: “Hâce-i Büzürg”

51. Büyük Selçuklularda vezirlik kurumu ile ilgili kısa bir
değerlendirme yapınız.

Cevap: Büyük Selçuklularda ve Anadolu Selçuklularında
vezirlik, hükümdardan sonra en yüksek makamdı.
“Sâhib”, “hâce”, “lala” ve “atabek” isimleri de verilen
vezir, “menşûr-ı vezâret” denilen sultan fermanı ile tayin
edilirdi. Kendisine vezirlik alâmeti olarak altın divit, tac
veya külah ve kılıç verilir ve hil’at giydirilirdi. Divit, sivil
idarenin en üst memuriyetini temsil, kılıç da askerî
sahadaki yetkisini temsil ederdi. Nizamülmülk gibi güçlü
vezirler Selçuklularda vezirliği Abbasilerden daha etkili
ve yetkili hale getirmişlerdir.

OSMANLI DÖNEMİ

52. Osmanlılarda Vezirlik müessesesinin gelişim seyri
nasıl olmuştur?

Cevap: Osmanlılarda vezirlik, bütün kurumsal
özellikleriyle, doğal olarak Selçukluların devamı
niteliğindedir. İlk zamanlar vezîr-i âzama hükümdar
tarafından “ulu vezir” denilir ve üzerinde sultânın ismi
bulunan ve “mühr-i hümâyun” denilen mühür, divit takımı
ve üç tuğ verilir, hilât giydirilirdi. Fatih dönemine kadar
vezirler genellikle köklü Türk ailelerden tayin edilirdi.
Ancak Fatih bu geleneği değiştirdi ve vezirleri büyük
ölçüde devşirmelere tahsis etti. Kanunî Sultan Süleyman
dönemiyle beraber vezîr-i âzam yerine, “sadr-ı a‘zam”
(sadrâzam), “sadr-ı âlî” ve “sadâret-penâh” adları
kullanılmaya başlanmıştır. Sadrazamlık 1922 yılında
saltanatın kaldırılması ile birlikte son Osmanlı sadrazamı
Tevfik Paşa’nın istifasıyla sona ermiştir.

VEZİRİN ÖZELLİKLERİ GÖREV VE YETKİLERİ

53. Vezirin özellikleri ve onda bulunması gereken şartlar
nelerdir?

Cevap: Vezirin özellikleri şöyle sıralanabilir:
 İçtihat yapabilecek bir ilme sahip olacak.
 İdare, siyaset ve harp sanatlarını bilecek.
 Emanet ehli olacak, asla hıyanet etmeyecek.
 Doğru-dürüst, kendisine güvenilir olacak.
 Kanaatkâr olacak.
 Bedenen sağlam ve cesaretli olacak.
 Kuvvetli bir hafızaya sahip olacak.
 Zeki ve ferasetli olacak.
 Adil ve erdemli olacak.
 Tecrübe ve ihtisas sahibi olacak
 Ergin, Müslüman ve erkek olacak.
 Halk ile arasında düşmanlık olmayacak.
 Kötü alışkanlıkları olmayacak.

DİVANLAR

54. Divan kelimesi ne anlama gelmektedir?

Cevap: Hz. Aişe’den nakledilen, “Allah katında üç divan
vardır” (Müsned, VI, 240) hadisinde divan kelimesinin
“hesap defteri” anlamında kullanılmış olması; Arapçada
başvuru kitabı niteliğinde olan kaynak eserlere “divan”
denilmesi ve Arapça şiirler için “Arab’ın divanı”
denilmesi kelimenin aslının Arapça olduğu iddialarını
desteklemektedir. Sâsânîler’de devlet idaresine ait bir
terim olarak kullanılmış olması da Farsça asıllı olduğunu
desteklemektedir. Kelimenin Farsça’dan Arapça’ya geçtiği
kanaati daha yaygındır. Günümüz Arapçasında “devlet
dairesi, yönetim bürosu, memurluk yapılan yer,
sekreterlik” anlamlarında da kullanılmaktadır.

55. Divan kelimesinin Türkçe manaları nelerdir?

Cevap: Herhangi bir konu üzerinde tedvin edilmiş eser için
kullanılır. Divân-ı Lügati’t-Türk, Fuzûlî Divân’ı vs. gibi.
Hükümdarın oturduğu sedire ve kanepeye divan adı verilir.
Osmanlı Devleti’nde birkaç köyden müteşekkil köy ile
nahiye arasında küçük bir üniteye divan denilmiştir.
Mahkeme maksadıyla kurulan yüksek meclise divan denilir.
Divân-ı Harb, Divân-ı Âlî gibi. Bir âmir veya büyük
huzurunda eller önde kavuşmuş olarak saygılı vaziyette
durma için kullanılır, “karşısında divan durdu” denilir.
Yabancıların barındığı han veya kervansaray için kullanılır.

56. Terim olarak Divan kelimesi ne anlama gelmektedir?

Cevap: Devlet idaresindeki muhtelif idarî, askerî ve malî
hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılan defterlere;
bunların ve devlet memurlarının bulundukları yere verilen
isimdir.

DİVANIN KURULUŞU VE KAYNAĞI

57. İslâm tarihinde ilk olarak Divan teşkilatını kim
kurmuştur?

Cevap: (Hz.Ömer 641) Divan’ul Ata.

DİVANLARIN TARİHÎ SERÜVENİ
EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ


58. İlk Emevi halifesi Muaviye b Ebi Süfyan zamanında
(661-680) ki Divan teşkilatı kaç birimden oluşmaktadır?
Bu birimler nelerdir?

Cevap: Dokuz birimden oluşmaktadır. Bu birimler şöyle
sıralanabilir:
 Divânu'l-Harâc: Şam’da merkezî divan
konumunda idi. Toprak vergilerinin takdiri ve
toplanmasıyla ilgili işleri yürütmekteydi.
 Divânu’r-Resâil: Devlet başkanının bütün resmî
haberleşmelerini yürütüyordu.
 Divânu'l-Hâtem: Resmî yazışmaların
mühürlenmesi ve birer nüshasının arşivlenmesi
işlerini yürütmekle görevli idi.
 Divânu'l-Berîd: Posta işlerini yerine getirmekle
görevli idi.
 Divânu'l-Cünd: Belli aralıklarla nüfus
sayımlarını yapmakla görevli idi.
 Divânu’n-Nafakât: Hazine masraflarının hesabını
tutmakla görevli idi.
 Divânu's-Sadakât: Zekat ve öşür işlerini
yürütmekle görevli idi.
 Divânu’l-Müstegallât: Devlete ait taşınmazların
halka kiralama işlerini yürütüyordu.
 Divânu't-Tıraz: Sancaklar, bayraklar ve resmî
elbiseler yapım işleriyle görevli idi.

59. Emevilerde bulunan divanlara Abbasiler hangi
Divanları eklemişlerdir?

Cevap: Bu divanlar şöyle sıralanabilir:
 Divânü’t-Tevki’: Resâil divanı ile görevleri
hemen hemen aynıdır.
 Divânü’l-Mezâlim: Üst düzey bürokratlarla ilgili
şikâyetlere bakar. Günümüzdeki temyiz
mahkemeleri gibidir.
 Divânü’l-Ezimme: Devlet gelir-giderlerinin teftiş
görevini yürütür.
 Divânü’l-Müsâdere: Devletin el koyduğu malları
yöneten divandır.
 Divânü’l-Ceyş: Devletin askerî işlerine bakmakla
görevlidir.
 Divânü’d-Dıyâ’: Devlet arazilerinden şahıslara
verilen arazilerin öşrünü toplardı.
 Divânü Beytilmâl: Devlet hazinesinin idaresiyle
ilgili hukukî kurumdur. “Hazineye giren ve çıkan
malların, yapılan harcamaların hesabını yapmak
ve tutanakları incelemekle görevlidir.”

60. Selçuklularda kaç çeşit divan bulunmaktadır?

Cevap: Selçuklularda divan teşkilâtının başında bütün
devlet işlerinin yürütüldüğü “Büyük Divan” veya “Divân-ı
‘lâ” vardı. Buna “divân-ı vezâret” de denirdi. Bu Büyük
Divan’a bağlı olarak dört büyük divan daha vardı: Divân-ı
İnşâ: Buna “divân-ı tuğrâ” da denirdi. Devletin
haberleşme sistemini yürütürdü. Memur tayinlerine ve
iktâlara vesikalar verirdi. Divân-ı İstifâ: Devletin mâli
işlerini yürütmekle görevli idi. Divân-ı İşraf: Mâli ve idari
işleri teftiş etmekle görevliydi. Divân-ı Arz: Askerî işleri
yürütmekle görevli idi. Ayrıca, Büyük Divan’a bağlı
bulunmayan, “Divân-ı Berîd” adında devletin posta
işlerini yürütmekle görevli bir divan daha vardı.

61. Osmanlı Devleti’nde Divan teşkilatı hangi padişah
döneminde kurulmuş ve hangi padişah döneminde en
sistemli halini almıştır?

Cevap: Divân-ı Hümâyun’a geçiş II. Murad döneminde
başlayan ve Fatih döneminde tamamlanan bir süreçte
gerçekleşmiştir.