1. Aşağıdakilerden hangisi Hz. Peygamber döneminde
İslam hukukunun iki kaynağını oluşturmuştur?
A) Kitâb ve sünnet
B) Kitâb ve örf
C) Adetler ve vahiy
D) Örf ve âdet
E) Sünnet ve örf
Çözüm: Hz. Peygamber döneminde İslam hukukunun
temel kaynağı vahiydir. Dolayısıyla İslam Hukuku’nun ilk
kaynağını Kur’ân, fıkıh terminolojisindeki ifadesiyle Kitâb
oluşturmaktadır. Bunun yanında Hz. Peygamber’in
Sünnet’i yer almaktadır. Sünnet, Hz. Peygamber’in ahkâm
ayetlerinin anlaşılması ve uygulanması ile ilgili söz, eylem
ve onaylamalarını içerdiği gibi, Kur’ân’da temas
edilmeyen konuları hükme bağlayan tasarruflarını da
kapsamaktadır. Doğru cevap A'dır.
2. I. İctihad teşvik edilmemiştir.
II. Bağlayıcılık açısından naslar ile aynı derecededir.
III. Bazı naslar amaçsal yoruma tabi tutulmuşlardır.
IV. Nas bulunmayan konularda ictihad etmişlerdir.
V. Yaptıkları ictihad faaliyetine re’y denir.
Hangileri sahabe döneminde ictihad faaliyetlerinin
özelliklerindedir?
A) I ve II
B) I ve III
C) II ve IV
D) I, II ve III
E) III, IV ve V
Çözüm: Sahabe döneminde ictihad faaliyetlerinin taşıdığı
bazı özellikleri şu şekilde sıralamak mümkündür: İctihad
geniş bir şekilde uygulanmış ve teşvik edilmiştir. Sahabe
İctihad sonucu ulaşılan hükümler, nassların açık
hükümleriyle bağlayıcılık açısından aynı derecede
tutulmamıştır. Bu dönemde, belli illet ve hikmetlere
dayandığı düşünülen nasların, zamanın ve şartların etkisi
sonucu illetlerinde bir değişme yaşandığı kanısıyla, gâî
(amaçsal) yoruma tabi tutuldukları görülmektedir. Sahabe
dönemi hukukçuları nas bulunmayan konularda çözüme
ulaşmak için ictihad etmişlerdir. Yaptıkları ictihad
faaliyeti genel olarak re’y adı altında ifade edilmiştir.
Doğru cevap E’dir.
3. Hangisi hadis taraftarlığının Hicaz bölgesinde, re’ y
taraftarlığının da Irak bölgesinde yoğunlaşmasının
nedenlerindendir?
A) Irak bölgesinde külliyetli miktarda nakle dayalı
fıkıh materyali bulunması
B) Siyasal karışıklıklar sonucu ortaya çıkan
kamplaşmanın Irak’ta yoğun bir etkisi olması
C) Gündelik yaşamın, Hicaz’ da karmaşık bir yapı
arzetmesi.
D) Kimi grupların Hicaz’da kendi ideolojileri
doğrultusunda hadis uydurmaktan çekinmemesi
E) Hicaz’da çözülmesi gereken çok sayıda
meselenin olması
Çözüm: Hadis taraftarlığının Hicaz bölgesinde, re’ y
taraftarlığının da Irak bölgesinde yoğunlaşmasını
açıklayabilmek için şu gerekçeler ileri sürülmüştür: Hicaz
bölgesinde hadisler ve sahabe fetvalarından oluşan
külliyetli miktarda nakle dayalı fıkıh materyali
bulunuyordu. Bu da Hicaz bölgesindeki fıkhi faaliyetler
için yeterli oluyordu. Siyasal karışıklıklar sonucu ortaya
çıkan kamplaşmanın Irak’ta yoğun bir etkisi vardı. Kimi
gruplar kendi ideolojileri doğrultusunda hadis
uydurmaktan çekinmiyordu. Birçok medeniyete beşiklik
etmiş, farklı etnik kökenlere ve kültürel çevrelere mensup
insanların barındığı Irak coğrafyasında sosyal çevre ve
gündelik yaşam, Hicaz’ da rastlanmadığı ölçüde karmaşık
bir yapı arzediyordu. Dolayısıyla çözülmesi gereken çok
sayıda mesele ve bunlara yönelik olarak toplumun
beklentileri söz konusuydu. Doğru cevap B’dir.
4. Hangisi hicri ikinci asrın başlarından, dördüncü asrın
ortalarına kadar uzanan zaman diliminde fıkıh
çalışmalarının oldukça ilgi görmesinin
nedenlerindendir?
A) Emevilerin toplum üzerinde meşruiyet kazanmak
için dini konulara ve ilim adamlarına ilgi
göstermesi
B) İslam’a yeni giren insanların ameli konularla
ilgili birçok meselenin hükmünü öğrenme
istemesi
C) Hukuk alanında sistemleşmeye imkân verecek bir
gelenek ve alt yapının olmaması
D) Hukuki konularda üstün yeteneklere sahip
kabiliyetli hukukçuların yetişmemesi
E) Tedvin ve ekolleşme için gerekli ortamın
oluşmaması
Çözüm: Müctehid imamlar döneminde fıkıh
çalışmalarının yoğunluğunun ve itibarının artmasını, buna
bağlı olarak sistemleştirme ve ekolleşmenin
gerçekleşmesini açıklamak amacıyla bazı faktörler
üzerinde durulmuştur: Bu dönem, Abbasilerin iktidarda
olduğu zaman dilimine denk gelmektedir. Emevileri iş
başından uzaklaştırarak iktidara gelen Abbasiler, toplum
üzerinde meşruiyet kazanmak ve etkinliklerini artırmak
amacıyla dini konulara ve ilim adamlarına ilgi göstermiş,
bu alandaki çalışmaları teşvik etmiştir. İslam’a yeni giren,
farklı gelenek ve kültürlere sahip insanların ameli
konularla ilgili birçok meselenin hükmünü öğrenme
ihtiyacı hissetmesi de İslam hukuku alanındaki
çalışmalara hız vermiştir. Bu dönem hukukçuları, hukuk
alanında sistemleşmeye imkân verecek bir gelenek ve alt
yapıya dayanma şansına sahip olmuşlardır. Müctehid
imamlar döneminde döneme adlarını veren, hukuki
konularda üstün yeteneklere sahip kabiliyetli hukukçular
yetişmiş, bunların etrafında “mezhep” adıyla anılan
hukuki yapılanmalar gerçekleşmiştir. Tedvin ve ekolleşme
için gerekli ortamın oluşması ilgili faaliyetleri
kolaylaştırmıştır. Doğru cevap B’dir.
5. Belli bir müctehidin kendine mahsus ictihad usulü ve
bu usul ile elde edilmiş fıkıh hükümleri bütününe ne
denir?
A) Ekol
B) Fıkıh
C) Mezhep
D) Tedvin
E) Hukuk kuralları
Çözüm: Müctehid imamlar döneminin en bariz özelliği
bir önceki kuşakta ana eğilimler etrafında ekolleşmeler
yaşanmışken, bu dönemde o ekollerin içerisinden şahıs
merkezli yeni bir hukuki yapılanma doğmasıdır. Mezhep
adı verilen bu yapılanma, içinden çıktığı ekolün
özelliklerini yansıtmakla beraber, kurucu kabul edilen
hukukçunun görüşleri çerçevesinde şekillenmekteydi. Bu
anlamda mezhep “belli bir müctehidin kendine mahsus
ictihad usulü ve bu usul ile elde edilmiş fıkıh hükümleri
bütünü”nü ifade ediyordu. Doğru cevap C’dir.
6. Fıkhi malzemenin gerçek anlamda yazılı kaynaklarda
derlenip sistematik bir şekilde tedvin edilmesi hangi
dönemde gerçekleşmiştir?
A) Sahabe dönemi
B) Tabiûn dönemi
C) Müctehid imamlar dönemi
D) Mezhep merkezli dönem.
E) Yeni dönem
Çözüm: Fıkhın tedvin edilmesi müctehid imamlar
döneminin diğer bir önemli özelliğidir. Sahabe döneminde
Kur’ân bir metin haline getirilmiş ve çoğaltılmıştır.
Sahabe neslinden itibaren bireysel anlamda hadis ve fıkıh
malzemesini yazıya geçirenler olduğuna dair nakiller
vardır. İlk dönemlere dayalı olarak bazı hukuki içerikli
talimatname ve mektuplar da rivayet edilmiştir. Ancak
fıkhi malzemenin gerçek anlamda yazılı kaynaklarda
derlenip sistematik bir şekilde tedvin edilmesi müctehid
imamlar döneminde gerçekleşmiştir. Doğru cevap C’dir.
7. Usul terminolojisinde, “delilini bilmeksizin bir
başkasının görüşüyle amel etmek” anlamında
kullanılan kavram hangisidir?
A) Mezhep
B) Taklid
C) İctihad
D) Nas
E) Tedvin
Çözüm: Hukuki faaliyetin mezhep yapılanması içerisinde
sürdüğü mezhep merkezli dönem kimi yazarlarca taklid
dönemi olarak adlandırılmaktadır. Usul terminolojisinde,
“delilini bilmeksizin bir başkasının görüşüyle amel
etmek” anlamında kullanılan taklid, ictihad yeterliliği
olmayanların müctehidlerin görüşlerine uymasını
deyimlemektedir. Doğru cevap B’dir.
8. I. Hukukta istikrar ihtiyacı
II. Hükümdarların mezheplere karşı olması
III. Farklı ictihad ve yorumların ortaya koyduğu
kargaşa
IV. Kurucu hukukçuların öğrencilerinin hocalarının
görüşlerini sistemleştirme ve yaymadaki gayretleri
V. Müctehidlerin İslam hukuku ile ilgili görüşlerinin
yazılı kaynaklarda bir araya getirilmesi
Hangileri mezhep yapılanmasının yaygınlaşmasını ve
yerleşmesini sağlayan faktörlerdendir?
A) I ve II
B) III ve IV
C) I, II ve III
D) II, III ve IV
E) I, II, IV ve V
Çözüm: Müctehid imamlar döneminin akabinde mezhep
yapılanmasının yaygınlaşmasını ve yerleşmesini sağlayan
faktörleri şöyle sıralamak mümkündür. Hukukta istikrar
ihtiyacı önemli ölçüde kendini hissettiriyordu. İbn
Mukaffa’nın (ö. 145/762) Abbasi halifelerine sunduğu
teklifte hukuki istikrara duyulan ihtiyaç, oldukça vurgulu
bir biçimde dile getirilmiştir. İbn Mukaffa, farklı ictihad
ve yorumların ortaya koyduğu kargaşanın aşılıp hukuk
emniyetinin sağlanabilmesi için, bir müctehidin
görüşlerinin bağlayıcı hukuk kuralları haline getirilmesini
önermişti. Hükümdarların belli mezhepleri
desteklemelerinin, mezheplerin görüşlerinin öğretilmesi
için medrese ve vakıflar tahsis edilmesinin arka planında
da mezheplerin hukuk emniyetine sağladığı katkının payını
unutmamak gerekir. Kurucu hukukçuların öğrencilerinin
hocalarının görüşlerini sistemleştirme ve yaymadaki
gayretleri de ekolleşmeyi hızlandırmıştır. Müctehidlerin
İslam hukukunun tüm konuları ile ilgili görüşlerinin yazılı
kaynaklarda bir araya getirilmesi, hem hukuk öğrenimini
kolaylaştırmış, hem de mezhep yapılanmasına katkı
sağlamıştır. Doğru cevap E’dir.
9. İslam hukukunda kanunlaştırma hareketinin ilk örneği
hangisidir?
A) El-Fetâve’l- Hindiyye
B) Mülteka’l-ebhur
C) Hukuk-ı Aile Kararnamesi
D) Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye
E) Amel-i Fâsîi
Çözüm: Kısa adıyla Mecelle olarak bilinen Mecelle-i
Ahkâm-ı Adliye 1869-1876 yılları arasında hazırlanmış,
1851 maddelik bir kanundur. Esas itibarıyla eşya, borçlar
ve yargılama hukukuyla ilgili kısımları kapsamaktadır.
İslam hukukunda kanunlaştırma hareketinin ilk örneğidir.
Doğru cevap D’dir.
10. Hukuk-ı Aile Karanamesi dayandığı kaynaklar
açısından, ilk kanun olan Mecelle’den en önemli farkı
nedir?
A) Hazırlanışı esnasında Hanefi mezhebi dışındaki
görüşlerden de yararlanılması
B) Görüşleri kurumsal anlamda mezhepleşememiş
müctehidlerin ictihadları ile hazırlanması
C) Eşya, borçlar ve yargılama hukukuyla ilgili
kısımları kapsaması
D) Dönemin siyasi iktidarının isteği doğrultusunda
hazırlanması
E) Mahkemelerde el kitabı olarak kullanılması
Çözüm: Hukuk-ı Aile Karanamesi dayandığı kaynaklar
açısından, ilk kanun olan Mecelle’den farklı bir nitelik
taşımaktadır. Bu kanunun dikkat çekici özelliği,
hazırlanışı esnasında Hanefi mezhebi dışındaki diğer
mezheplerin, hatta görüşleri kurumsal anlamda
mezhepleşememiş müctehidlerin ictihadlarından da
yararlanılmış olmasıdır. Doğru cevap A’dır.