VIII. yüzyıldan itibaren Türkler’in Müslüman Araplar’la ilişki kurmasıyla
başlayan süreç, bu milletin hayatında yepyeni bir dönemi başlatmış; pek çok
alanda olduğu gibi edebî sahada da etkisini göstermiş, İslâmî konu ve motiflerin
hâkim olduğu bir edebiyatın ortaya çıkmasına zemin oluşturmuştur.
Türklerin Müslüman olmadan önce elbette bir edebiyatları vardı. Daha çok
hafızalarda kayıtlı bu sözlü edebiyat, dâhil olunan yeni medeniyet çevresinin
etkisiyle yeni bir ruh ve heyecanla yoluna devam etmiştir.
İslâm öncesinde Türk boyları arasında yaşayan bazı destanlar sonradan İslâmî
karaktere bürünerek Müslüman Türk toplulukları arasında varlığını sürdürmüştür.
Müslüman Türkler’in kabul ettikleri yeni dinin kurallarını öğrenmek amacıyla
Kur’an-ı Kerim’in tercüme ve tefsiri işine giriştikleri bilinmektedir. Dolayısıyla
İslâmî dönemde Türklere ait ilk yazılı ürünlerin Kur’an tercüme ve
tefsirleri olması muhtemeldir. Bununla birlikte Türklerin İslâmiyet sonrasında
meydana getirdikleri müstakil eserler Karahanlılar dönemine (840-1212)
rastlamaktadır.
Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın Müslüman olmasıyla
devletin resmî dini haline gelen İslâmiyet Türkler arasında hızla yayılmıştır.
Buhara, Semerkant, Kaşgar, Fergana gibi Karahanlıların hâkimiyeti
altında bulunan kültür merkezlerinde Türk halkına hitap edecek olan ilmî ve
edebî eserler meydana getirilmeye başlanmıştır. Paralel dönemlerde hüküm
süren Gazneliler (999-1030) devrinde Türkçe yazılan eserlere rastlanmamış-
tır. Gazneliler sahasında, devlet yöneticileri her ne kadar Türk de olsa Farsça
konuşan toplulukların çoğunluğu oluşturması sebebiyle Farsça eserlerin yazıldığı
görülmektedir. Şöhreti günümüze kadar ulaşmış olan İranlı büyük şair
Firdevsî (ö. 1020) Şehnâme isimli mesnevisini Gazneli Mahmud (ö. 1030)’a
sunmuştur.
Orta Asya’da Karahanlılar döneminde ortaya çıkan Türk İslâm edebiyatı
bilinen büyük eserlerini XI ve XII. yüzyıllarda meydana getirmiştir.
Bu dönemde kullanılan Türkçe, Hâkâniye Türkçesi olarak da isimlendirilen
Karahanlı Türkçesidir. Bu dönemde yazılan eserlerde Uygur yazısı ile birlikte
Arap yazısı da kullanılmıştır. Anadolu’nun Türk ve İslâm yurdu olmasından
sonra Türk İslâm edebiyatı varlığını burada devam ettirmiştir. Selçuklular
hâkimiyetindeki Anadolu coğrafyası, Türk edebiyatı bakımından en zayıf
dönemini yaşamıştır.
Beylikler devri ile birlikte canlanma aşamasına geçen
Türk edebiyatı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde zirveye tırmanmıştır.