DİVAN EDEBİYATI’NDA NAZIM BİRİMİ1. Nazım nedir?
Cevap: Nazım, sözlük anlamıyla “sıra”, “düzen”, ”sıraya
koyma” demektir. Ama Divan Edebiyatı’nda nazım
dendiğinde vezinli, kafiyeli söz yani şiir anlaşılır. Divan
şiirinde nazım birimi genellikle beyit olup şiirler, çeşitli
nazım şekilleri içinde kurallarını Arap ve Fars
Edebiyatı’ndan alan aruz vezniyle yazılmıştır. Bununla
beraber, az da olsa bazı şairlerin hece ölçüsüyle yazılmış
şiirlerine rastlamak mümkündür.
2. Mısra nedir?
Cevap: Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında beyti oluşturan
iki satırlık(nesir yani düz yazı gibi düşünülürse) nazım
parçalarından her biri demektir. Sözlükte “yıkıp yere
devirmek, yere çalmak” mânasına gelen sar’ / sır’ kökü
“şiirin beytini iki mısralı yani iki kafiyeli, öte yandan da
kapıyı iki kanatlı yapmak” anlamlarını ifade eder. Ayrıca
“ev” mânasındaki “beyt”in kapısındaki her bir kanada
mısra denildiğine işaret edilir.
3. Beyit nedir?
Cevap: Arapça “ev” anlamına gelen beyit iki mısradan
oluşan nâzım parçasıdır. Divan edebiyatında nâzım birimi
sayılan beyit, anlam bütünlüğüne sahiptir. Beyit, kafiyeli
iki mısradan meydana gelirse “beyt-i musarra”, bir gazelin
en seçme beyti olursa “beytü’l gazel” bir kasidenin en
güzel beyti olursa “beytü’l kaside”, içinde şairin adının ya
da mahlasının bulunduğu beyitse “tac beyit” bir kasidenin
ya da gazelin ilk beyti ise “matla’ ” son beyti ise “makta’ ”
adını alır. Kafiyeli bir beyite “beyt-i musarra”, kafiyesiz
olanlara “ferd” ya da “müfred” denir. Divanlarda
müfredler müfredat adıyla ayrı bir bölümde toplanır.
Kafiyeli beyitlerin olduğu bölüme de “metâli’ ” denir.
4. Kaside nedir? Kaç bölümden oluşmaktadır?
Cevap: Arap, Fars ve Türk şiirinde en çok kullanılan eski
ve uzunca bir nazım şeklidir. 6 bölümden oluşmaktadır.
1. Nesîb (teşbîb). Kasidenin giriş bölümüdür.
Genelde bir gazel gibi âşıkane duygulardan
bahseder. Bu şekilde olan girişler nesîb, aşk
dışında tasvir vb. herhangi bir konu işlenmişse
teşbîb adını alır.
2. Girizgâh (giriz / güriz). Bu bölüm şairin
methiyeye geçtiğini bildiren bir ya da iki beyitten
ibaret olup kasidenin en kısa bölümüdür. Burada
konuya uygun bir nükte taşımasına ve nesîble
methiye arasında anlam ilişkisi kurulmasına
dikkat edilir.
3. Methiye. Kasidenin en uzun bölümü denilebilir.
Kasidenin maksadına uygun olarak övülen kişi
veya şeyden bahseden asıl bölümüdür. Kasidenin
en sanatkârane bölümü olup uzunluğu konuya ve
şaire göre değişir.
4. Tegazzül. Kaside içinde tecdîdi matla’ ile
başlayan bir gazel olup beş-on beyit arasında
değişir. Bir kasidenin ilk bölümünden sonra da
yer alabilir.
5. Fahriyye. Şairin kendisini övdüğü ve bazan da
dileğini bildirdiği bölümdür.
6. Dua. Övgüsü yapılan kişi veya şey ile şairin
kendisi ve bazan da şiiri okuyan hakkında dua
edilip iyi dileklerde bulunulan son birkaç beyitten
ibarettir.
5. Gazel nedir?
Cevap: Gazel kelimesi sözlükte “sevgi üzerine konuşmak,
söyleşmek” anlamına gelir. Arap edebiyatında gazel bir
nazım şekli olmayıp kasidelerin başında aşktan, sevgiliden
söz eden bölümlere verilen addır ve “nesîb” karşılığında
kullanılmıştır. Daha sonraları şairin aşk, sevgili, şarap,
bahar gibi coşkulu haller karşısındaki duygularını anlatan
şiirlere uzun yahut kısa olsun gazel denilmiştir.
6. Müstezâd nedir?
Cevap: Divan edebiyatında her mısra veya beytin sonunda
aynı veznin bir cüzüyle yazılmış birer kısa mısra bulunan
manzumelerdir. Arapça’da “artmış, ziyadeleşmiş”
anlamına gelen müstezâd kelimesi edebiyat terimi olarak
uzunlu kısalı (bir uzun, bir kısa) mısralar halinde yazılan
nazım şeklini ifade eder. Divan edebiyatında en çok gazel
tarzında görülür.
7. Mesnevi nedir? Türk edebiyatındaki ilk örneği kime
aittir?
Cevap: Arapça’da ikişerli anlamına gelmekte olup Fars,
Türk ve Urdu edebiyatlarında beyitlerdeki mısraların
kendi arasında kafiyeli olmasından meydana gelmiş bir
nazım şeklidir. Türk edebiyatında ilk mesnevi Yûsuf Has
Hâcib’in (ö. 1077) Kutadgu Bilig adlı eseridir.
8. Kıt’a nedir?
Cevap: İran ve bilhassa Türk edebiyatında kullanılan bir
nazım şeklidir. Sözlükte “parça, kısım” anlamına gelen
kıt’a, Arap şiirinde mâna bütünlüğü taşıyan aynı vezin ve
kafiyedeki beyitler topluluğu için kullanılmaktadır.
9. Rubâî nedir?
Cevap: Dört mısralı nazım şeklidir.
10. Koşma nedir?
Cevap: Şekil, konu ve ezgi özellikleri bulunan ve Türk
halk edebiyatında en çok kullanılan nazım şeklidir. Türkçe
koşma kelimesi koşmak (eklemek, katmak) fiilinden
türemiş olup “güfteye beste ilâvesi” demektir. Tarihî
metinlerin raks ile beraber söylenen “koşuk”una çok
benzeyen koşma “saz eşliğinde okunmak için hece
ölçüsüyle yazılmış, ilk parçanın birinci, ikinci ve dördüncü
mısralarıyla öteki parçaların dördüncü mısraları birbiriyle,
diğer mısralar kendi aralarında kafiyeli, konuları sevgi ve
tabiat olan halk şiiri türü” olarak tanımlanmaktadır.
11. Şekil özellikleri bakımından koşmalar kaça ayrılır?
Cevap:
1. Düz (âdi) koşma. Âşık edebiyatında en çok
rastlanan ve her mısraı on bir heceli olan
koşmadır.
2. Yedekli koşma. Doğu Anadolu ve Âzerî
sahasındaki saz şairlerinin kullandıkları bir
şekildir. İki çeşidi vardır: Birincisi koşma-mâni
karışımıdır. İkincisi yedekli beşli koşmadır. Hece
ölçüsü sekizdir. Her bentte ilki beş, ikinci ve
yedek sayılan kıta dört mısralıdır. Birinci bent
aaabb + cncn, ikinci bent dddee + cncn, üçüncü
bent fffgg + cncn ... şeklinde kafiyelenir. Her
bendin ikinci kıtasında ikinci ve dördüncü
mısralar nakarattır.
3. Musammat koşma. Her mısraı iki bölümden
oluşan ve bu bölümleri aynı kafiyeyi taşıyan
koşmadır. 6 + 5 durakla yazılan musammat
koşmalarda iç kafiye genellikle altıncı hecenin
üzerinde olur.
4. Ayaklı koşma. İlk dörtlüğü oluşturan iki beyitle
diğer dörtlüklerin sonuna “ziyade” adı verilen beş
heceli mısraların eklenmesinden oluşur.
5. Zincirleme koşma. Her dörtlüğün son mısraında
kafiyenin bulunduğu kelimenin sonraki dörtlüğün
ilk mısraının başında tekrar edilmesiyle oluşur.
12. Tuyuğ nedir?
Cevap: Tuyuğ, Türkler’in oluşturup Divan şiirine
kazandırdığı nazım şeklidir. Maninin divan edebiyatındaki
karşılığı sayılabilir. Klasik Türk Edebiyatı’nda aruzun
“fâilâtün fâilâtün fâilün” kalıbıyla yazılan dört mısralık
milli bir nazım biçimidir. Tek dörtlükten oluşur.
Kafiyelenişi rubaiyle aynıdır: aaxa. Genellikle lirik tarzda
olan ve
şeklinde kafiyelenen tuyuğlara “Musarra
Tuyuğ” denir. Manide olduğu gibi, cinaslı kafiye
kullanılır. Halk şiirinde 11’li kalıpla söylenen mani
biçimindeki şiirlere de tuyuğ denir.
13. Musammat nedir?
Cevap: Bendlerden kurulu nazım şekillerinin genel adıdır.
Bunlara nazım birimi bend olan nazım şekilleri de
denilebilir. Sözlükte “inci dizilen iplik, gerdanlık”
anlamındaki sımt kökünden türeyen musammat “inci
dizisi” demektir. Arap edebiyatında daha çok müveşşah
adıyla ele alınan musammat, bünyesinde kafiyedaş
kelimeler ve söz ve mana bütünlüğü taşıyan beyitleri tarif
etmek için de kullanılmıştır.
14. Musammatlar kaça ayrılır?
Cevap: 8’e ayrılır.
1. Müselles: Her bendi üçer mısradan oluşur. Türk
şairleri musammatın bu çeşidine itibar
etmemiştir.
2. Dört mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Murabba’: Bend sayısı genelde beş-yedi arasında
değişirse de daha çok sayıda bendden müteşekkil
murabbalar da mevcuttur. b) Terbî’: Bir şairin
yazdığı gazele ait beyitlerin önüne aynı vezin ve
kafiyede iki mısra ilâvesiyle meydana getirilir. c)
Şarkı: Türk halk şiirindeki türkünün karşılığı
olup yalnız Türk edebiyatında görülür. Genelde
dört mısralı bendler halinde ve bestelenmek için
yazılan şarkılarda daha çok aşk ve ayrılık
konuları işlenir.
3. Beş mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Muhammes: Aynı vezinde ve genellikle dörtsekiz
bend halinde yazılır. Konuları çeşitli
olmakla birlikte hikemî, tasavvufî düşünceleri,
aşkı ve övgüyü ele alan muhammesler
çoğunluktadır. b) Tahmîs: Bir gazelin her
beytinin önüne aynı vezinde üç mısra ilâve
edilerek yazılır. c) Taştîr: Bir gazelin beyitleri
arasına aynı vezinde ve anlam bütünlüğünü
koruyacak şekilde iki, üç veya dört mısra
ilâvesiyle yapılır. d) Tardiye: Aslında bir mesnevi
içinde gazel veya kaside yazmanın adı iken Şeyh
Galib’in Hüsn ü Aşk’ında musammat şekliyle
kullanılmış ve bu isimle anılır olmuştur.
4. Altı mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Müseddes: Aynı vezinde ve genellikle beş-yedi
bend arasında veya daha çok sayıda bendden
(bazan on iki) oluşmaktadır. b) Tesdîs: Bir
gazelin her beytinin önüne aynı vezinde dört
mısra ilâvesiyle düzenlenen tesdîs, çok kullanılan
bir musammat şekli değildir. Türk şiirinde bu
nazım şeklini daha çok Fevrî (ö.1571) meşhur
etmiştir.
5. Yedi mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Müsebba’: Genellikle beş-yedi bend halinde
tertiplenir. Türk edebiyatında örnekleri az olup
bunlarda da nakaratla bağlanan mütekerrir şekli
kullanılmıştır. b) Tesbî’: Bir gazelin beyitleri
önüne aynı vezinde beş mısra ilâvesiyle yazılır,
ancak Türk edebiyatında hiç kullanılmamıştır.
6. Sekiz mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Müsemmen: Bend sayısı değişken olan
müsemmenin müzdevic örnekleri pek azdır. b)
Tesmîn: Bir gazelin beyitleri önüne aynı vezinde
altı mısra ilâvesiyle yazılır. Nâdir rastlanan
örneklerinde ise bir gazelin matlaının tazmin
yoluyla tesmîn edildiği görülür.
7. Dokuz mısralı bendlerden oluşan musammatlar:
a) Mütessa’: Türk edebiyatında tek örneği Refîi
Kalâyî’ye aittir. b) Tetsî’: Bir gazelin beyitleri
önüne aynı vezinde yedi mısra ilâvesiyle yapılan
tetsîin Türk edebiyatında örneği
bulunmamaktadır.
8. On mısralı bendlerden oluşan musammatlar: a)
Muaşşer: Aynı vezinde ve genellikle beş-yedi
bend halinde tertiplenir. b) Ta’şîr: Bir gazelin
beyitleri önüne aynı vezinde sekizer mısra
ilâvesiyle tanzim edilir. Bazen bir gazelin matla’
beytini tazmin yoluyla da ta’şîr elde edilebilir.
Türk edebiyatında örnekleri nâdirdir. Yahyâ
Bey’in Muhibbî’ye ait “(devlet) gibi” / “(sıhhat)
gibi” redifli gazeli ta’şîri bu şeklin güzel bir
örneğidir.
15. Terkib-bend nedir?
Cevap: Bentlerle uzun bir nazım biçimidir. Hayattantalihten
şikâyet; hikemî düşünceler, dinî-tasavvufî konular
ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir. En az beş, en
fazla on bentten oluşur. Her bent de beş-on beyitten
oluşur. Bentlerin kafiye düzeni gazele benzer.
16. Tercî-bend nedir?
Cevap: Kafiyeleri gazel biçiminde düzenlenmiş “hane”
adı verilen beş-on beyitlik şiir parçalarının (genellikle 5-
12 hane) “vasıta” denen ve sürekli tekrarlanan bir beyit ile
birbirine bağlanmasından oluşan nazım biçimidir.
17. Mani nedir?
Cevap: Divan edebiyatındaki tuyuğun karşılığı olan mâni,
başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir
halk edebiyatı nazım şeklidir. Çoğunlukla 7 heceli dört
mısralık bir kıtadan meydana gelir.
18. Şekillerine göre maniler kaça ayrılır?
Cevap: 4’e ayrılır.
1. Düz (tam) mâni: 7’li hece ölçüsüyle söylenip dört
mısradan oluşur, aaxa şeklinde kafiyelenir,
mâninin en yaygın şeklidir.
2. Kesik (cinaslı) mâni: İlk mısraı cinaslı bir sözden
oluşur. Bu ilk mısra hece sayısı bakımından
diğerlerinden eksiktir. Kesik mânilere, cinaslı
mâni, hoyrat da denir.
3. Yedekli (artık) mâni: Düz mâninin sonuna anlamı
tamamlamak ya da pekiştirmek için iki mısra
daha eklemek suretiyle elde edilir. Bunlara artık
mâni de denir.
4. Ayaklı Mâni: Kesik mânilerin birinci dizesinin
doldurularak söylenen şeklidir. Bunlara
doldurmalı kesik mâni de denir.
19. Ağıt nedir?
Cevap: Genellikle bir ölüm’ün ya da acı, üzücü bir olayın
ardından söylenen halk türkü’südür. Doğal afet’ler, ölüm,
hastalık gibi çaresizlikler karşısında korku, heyecan,
üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili sözlerdir.
Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı
denilmektedir. Halk edebiyatındaki ağıtın, divan
edebiyatındaki adı mersiyedir.
20. Varsağı nedir?
Cevap: Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak
Türkleri’nin özel bir ezgiyle söyledikleri türkülerden
gelişmiş bir şekildir. Dörtlük sayısı ve kafiye düzeni
“Semâi” gibidir. Varsağılar yiğitçe, mertçe bir üslupla
söylenir. 4+4 şeklinde 8’li ölçüyle söylenen bu
dörtlüklerde üslup “bre” “hey” “behey” gibi ünlemlerle
sağlanır. Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair
Karacaoğlan”dır.
21. Semâî nedir?
Cevap: Hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla yazılır (4+4
duraklı ya da duraksız). Dörtlük sayısı üç ile beş arasında
değişir. Semâilerin kendine has bir namesi vardır ve bu
şekilde okunur. Kafiye düzeni koşma gibidir: baba, ccca
ddda. Semâilerde daha çok sevgi, doğa, güzellik gibi
konular işlenir.
22. Destan nedir?
Cevap: Dört mısralı bentlerden oluşan, oldukça uzun bir
nazım biçimidir. Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden
fazladır. Genellikle hece ölçüsünün on birli kalıbıyla
yazılır. Kafiye düzeni koşma gibidir: baba, ccca, ddda.
Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. Konuları
bakımından destanları savaş, yangın, deprem, salgın
hastalık, ünlü kişilerin yaşamları, mizahi gibi
gruplandırabiliriz.
23. Türkü nedir?
Çeşitli namelerle söylenen anonim halk şiiri nazım
şeklidir. Söyleyeni belli Türküler de vardır. Halk
edebiyatının en zengin alanıdır. Anadolu halkı bütün
acılarını ve sevinçlerini türkülerle dile getirmiştir. Türkü
iki bölümden oluşur. Birinci bölüm asıl sözlerin
bulunduğu bölümdür ki buna “bent” adı verilir. İkinci
bölüm ise bentlerin sonunda tekrarlanan nakarattır. Bu
bölüme “bağlama” ya da “kavuştak” denir. Türküler,
genellikle yedili, sekizli, on birli hece kalıplarıyla
yazılmıştır. Ninniler de bu gruptandır.
24. Kafiye nedir?
Cevap: Şiirlerin mısra sonlarındaki yazılış ve okunuşları
aynı olan ses benzerliğine denir. Kafiye, manzumenin dış
yapı özelliklerinden olup âhengi temin eden en önemli
unsurdur. Bir ses, bir hece veya bir kelimeden meydana
gelir.
25. Yapı bakımından kafiye kaça ayrılır?
Cevap: 4’e ayrılır.
1. Yarım kafiye: Mısra sonlarında yalnızca bir
sessiz harfin benzeşmesiyle olur, daha çok halk
şiirinde ve redifle birlikte kullanılmıştır. (Ecel
büke belimizi / Söyletmeye dilimizi; Yûnus
Emre); daha çok halk şiirinde ve redifle birlikte
kullanılmıştır.
1. 2.Tam kafiye: Mısra sonlarında iki sesin (ünlü +
ünsüz, ünsüz + ünlü; çift ünsüz veya uzun ünlü)
benzeşmesiyle olur (Bir garip rüya rengiyle /
Uyumuş gibi her şekil / Rüzgârdaki yaprak bile /
Benim kadar hafif değil; Ahmet Hamdi
Tanpınar).
2. Zengin kafiye: Mısra sonlarında ikiden fazla
sesin benzeşmesiyle olur. (Dünya nedir, anmasak
unutsak / Âvâreyiz âşîyâna tutsak; Muallim
Nâci). Zengin kafiyede üçten fazla sesten oluşan
bir kelime diğer kafiye kelimesi içinde
tekrarlanıyorsa buna “tunç kafiye” denilir
(N’oldu sana? Yeşil pancurun indi / Karanlık
akşamlara döndü ikindi; Oktay Rıfat).
3. Cinaslı kafiye: Anlamları ayrı, fakat yazılış ve
söylenişleri aynı olan kelimelerin kafiye olarak
kullanılmasıyla olur (Her nefeste eyledik yüz bin
günâh / Bir günâha etmedik hiçbir gün âh;
Süleyman Çelebi). Cinaslı kafiye halk şiirinde
daha ziyade ayaklı mani nazım şekliyle
kullanılmıştır (Gül erken / Bilmem ki yaz mı
gelmiş / Niçin açmış gül erken / Aklımı kayıp
ettim / Nazlı yarim gülerken).
26. Yapı bakımından kafiye kaça ayrılır?
Cevap: Kafiye mısra sonlarındaki dizilişine göre düz,
çapraz, sarma ve karma olabilir. Buna göre beyit, bend
veya dörtlüklerin bütün mısraları birbiriyle kafiyeli olursa
(aa,
... gibi) düz; koşma ve manilerde dörtlüklerin tek
rakamlı (1 ve 3) mısraları ile çift rakamlı (2 ve 4) mısraları
birbiriyle kafiyeli olursa (xaxa, bcbc, dede veya dcdc ...
gibi) çapraz; dörtlük veya bendlerde mısraların bir-dört,
iki-üç sırasına göre kafiyeli olursa (abba cddc veya abbba
cdddc ... gibi) sarma; bendlerin mısraları arasında kafiye
bulunmakla beraber dizilişlerinde düzensizlik ve
değişkenlik olursa karma kafiye ortaya çıkar.
27. Aruz nedir?
Cevap: Arap Edebiyatı’nda manzum sözlerdeki ahenk
ölçülerini konu alan ilmin adı olup Arapça bir kelimedir
ve “Çadırın ortasına dikilen direk” anlamına gelir. Bir
edebiyat terimi olarak “hecelerin uzunluk ve kısalıkları
temeline dayanan nazım ölçüsü” demektir.
28. Serbest vezin nedir?
Cevap: Hece, aruz gibi herhangi bir ölçüye bağlı
kalınmayan bir vezindir. Hecelerin açık veya kapalı
olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen
kendi üslup ve tarzına göre yazmasıdır. Serbest vezin,
Türk şiirinde 1940’lardan sonra Orhan Veli Kanık ile
yaygınlaşmaya başlamıştır.