Bu başlık altında, Türk milletinin kendine has yaşama biçimi, eğlenceleri,
mühim gün ve geceleri kutlama şekli, sahip olduğu âdet ve an’aneler gibi
hususlar toplanabilir. Bu malzemenin en bol biçimde kullanıldığı, değerlendirildiği
alan edebî metinler olmuştur. Savaş-barış, düğün (sûr/hıtan)-eğlence,
ramazan gün ve geceleri, Ramazan, kurban, nevruz gibi bayramlar, Kadir gecesi,
Mevlid, Mirac, Berat, Regaip kandilleri, bahar, yaz, kış gibi mevsimler
daima şiire konu edinilmiştir.
Burada önemli olan husus bu konuların Türk kültür ve adetleri arasındaki
yeri özelliği hem yeni türlerin ortaya çıkışına, hem de bu zaman dilimlerinin
Türk kültüründe karşılanması, kutlanması, bu esnada yapılan törenlerin de
Türk milletinin değerlerini aksettirmesi sebebiyle mahallî unsurlar bakımından
kendine has özellikler taşımasıdır. Nitekim hem Hz. Peygamber’le ilgisi,
hem din ile alâkası olduğu halde, milletimizce büyük bir samimiyet ve heyecanla
kutlanan, diğer müslüman milletlerden daha esaslı bir surette ve derinlikte
benimsenen bu konular daha farklı ele alındığından bu türlerin bazıları
Türk edebiyatına hastır. Nitekim ilk mevlid kutlamaları bir Türk Atabeği olan
Selahattin Gökbörü tarafından başlatılmış, zaman içinde Türkçe’de ikiyüze
yakın manzum mevlid kaleme alınmış olduğu halde, Arapça mevlidler mensur
olanlar da dahil onu geçmemekte, Farsça’da ise Hz. Ali ve Fatıma mevlidi
bulunduğu halde, Peygamberimiz hakkında XIX. asırda İstanbul’da yaşamış
İran asıllı bir Osmanlı şairinin kaleme aldığı mevlid dışında başka bir
eser bulunmamaktadır. Ayrıca Sûriyye/Sûrnâme, Ramazâniyye, Bayramiyye,
Nevrûziyye, Bahâriyye, Şitâiyye, Mevlid, Mi’râciyye, Regâibiyye vb. türler
de Türk-İslâm edebiyatı şairlerince mahallî renkleri ağır basacak şekilde ortaya
konmuştur.