İşletim sistemleri günümüzde bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte çeşitlilik
kazanmıştır. Bilgisayarın tarihçesine baktığımızda, işletim sistemlerinin de beraberinde
nasıl bir gelişim sergilediğini görebiliriz. Bilgisayarların gelişim dönemi genel olarak altı
nesilde ele alınmaktadır.
I. Nesil (Mekanik ve Elektromekanik) Bilgisayarlar (1624-1940)
II. Nesil (Vakum Tüplü) Bilgisayarlar (1940-55)
III. Nesil (Transistörlü) Bilgisayarlar (1955-65)
IV. Nesil (Entegre Devreli) Bilgisayarlar (1965-80)
V. Nesil (Mikroişlemcili) BilgisayarlarKişisel Bilgisayarlar (1980-90)
VI. Nesil (Yapay Zekalı) Bilgisayarlar (1990-...)
Birinci Nesil, 1624-1940 yılları arasında çok uzun bir zaman dilimini içine alan mekanik
ve elektromekanik bilgisayar dönemidir. Basit hesap makinesi, programlanabilir hesap makinesi,
analog bilgisayarlar gibi birçok hesaplama cihazlarının icadına şahitlik eden üç asırlık
bu dönemin ardından, 20. Yüzyılın ikinci yarısında II. Nesil İşletim Sistemleri dönemi başlamıştır.
1940-1955 yılları arasına rastlayan bu evre ilk sayısal elektronik bilgisayarın geliştirildiği
ve kullanıldığı dönem olarak bilinmektedir. Amerikalı elektrik mühendisi John Presper
Erkert, ENIAC (Elektronik Sayısal Doğrulayıcı ve Bilgisayar) adını verdiği genel amaçlı ilk
elektronik bilgisayarı 1943’ te geliştirmeye başlamıştır. Bu cihaz, ABD Ordusu’ nun top atış-
ları hesaplamalarına yardımcı olması için silahlı kuvvetlerin desteği ile Pennsylvania Üniversitesinde
4 yıl gibi bir sürede gizli olarak geliştirilmiştir. ENIAC, 30 ton ağırlığında, 167
metrekarelik bir odayı dolduran boyutlarda, içinde yaklaşık 18.000 vakumlu tüp bulunan,
çalışmak için 150.000 watt enerjiye ihtiyaç duyan, saniyede 5.000 işlem yapabilen ve yalnızca
80 karaktere eş veri saklayabilen devasa bir cihazdı. 1947 yılında tam performansla çalışmaya
başlatılan ENIAC, altı kadın operatör tarafından programlanıyordu. Programla yönetimi
ise elle takılıp çıkarılan fişler, kablolar ve kumanda edilen düğmelerden oluşuyordu. ENIAC, II. Dünya Savaşı sonrasında 1955 yılına kadar atom enerjisi
hesaplamalarında, hava tahminlerinde, kozmik ışın çalışmalarında, rastgele sayı üretmede,
rüzgâr tüneli tasarımı gibi daha birçok bilimsel araştırmada kullanılmıştır.
Bilgisayarın gelişim tarihine baktığımızda II. Dünya Savaşı sırasında Alman şifrelerinin kırılmasında gizli bir proje olarak Alan Mathison Turing yönetiminde bir ekip tarafından geliştirilen Turing
makinesi algoritma tarifiyle ilk bilgisayarların kavramsal temelini oluşturduğu söylenmektedir.
Öte yandan söz konusu makina sadece bir işi (kod kırmak) yapmak üzere odaklandığı
için tam anlamıyla ilk bilgisayar olarak adlandırılması hatalı olacaktır.
1955-1965 yıllarını kapsayan III. Nesil İşletim Sistemlerinde işlemci olarak artık vakumlu
tüplerin yerini 1947’ de Amerika’ da Bell laboratuvarlarında geliştirilen transistörler
aldı. Bununla birlikte bilgisayarın hacmi küçüldü, hızı arttı, enerji kullanımı azaldı ve dolayısıyla
maliyeti düştü. Bu dönemdeki ilk bilgisayarlar, bir önceki döneme benzer şekilde
ABD askeri amaçlı üretilmiştir. İlk işletim sistemlerinin ortaya çıkışı da bu döneme rastlar.
1965-1980 yıllarını kapsayan IV. Nesil İşletim Sistemi yüzlerce transistörün birleşimi
olarak tarif edilebilecek entegre devrelerin kullanıldığı bir dönemdir. İlk merkezi işlem birimi
bu dönemde yapıldı. Bu dönemdeki en önemli yenilik, çoklu programlama kavramı-
nın ortaya atılmasıdır. Önceki dönemlerde kullanılan basit işletim sistemlerinde, bellekte
aynı anda sadece bir programın çalışmasına izin verilirdi. İkinci bir programı çalıştırmak
için öncelikle bellekte bulunan ilk program silinmeli ve boşalan alana ikinci program yüklenmeliydi.
Çoklu programlama sayesinde bilgisayarın belleği birden fazla bölüme ayrılmış ve her bölümde başka işin yapılması sağlanmıştır. Bir başka deyişle artık bilgisayar sistemi
aynı anda birden fazla problemi çözebilen daha akıllı bir cihaza dönüşmüştür. Aynı
zamanda bu kuşakta düşük maliyetle yüksek güvenirlik de sağlanmaya başlandı.
1980-90 dönemi olan V. Nesil İşletim Sistemlerinde ise birçok entegre devrenin birleşip
küçültülmüş hali olan mikroçiplerin kullanıldığı modern bilgisayarlar geliştirildi.
Mikroişlemciler sayesinde bu dönemde, işletim sistemi daha hızlı çalışmaya başladı ve
daha fazla program ve bilgi depolayabilen disk ve CD’ ler kullanıldı. Bilgisayarlar fiziksel
anlamda küçüldü ve taşınabilir boyutlara ulaştı. Aynı zamanda bilgisayarlar arası iletişimi
sağlayan ağ sistemleri de bu kuşakta popüler bir kavram olarak ortaya çıktı. Bir sonraki
kuşakta hakim olan yapay zeka kavramı da yine bu dönemde duyulmaya başlanmıştır.
VI. Nesil olarak adlandırılan bugün de içinde olduğumuz 1990 ve sonrası, kendi kendini
denetleyebilen, akıllı ve insanla tam bir uyum içerisinde olabilen zeki makineler, bir diğer
deyişle “yapay zeka” dönemidir.
Bilgisayar sisteminde popüler bir araştırma konusu olan
yapay zeka, ideal tanımıyla; insan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, fikir yürütme,
problem çözme, iletişim kurma, çıkarsama yapma ve karar verme gibi üst bilişsel işlevleri
veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemidir. Bu kuşak bilgisayarlardan beklenen; üretkenliği en üst düzeylere çıkarmak, insanlığın sorunlarına pratik
çareler bulmak, toplumsal huzur ve güveni sağlamak gibi hedeferdir. Bugün birçok bilimsel
araştırmaya konu olan yapay zeka bilim kurgu filmlerin de popüler konusu haline gelmiştir.