Çeşitli Toplumlarda Teknoloji Kullanımı ve Yaşama Biçimi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Teknoloji, insanların ihtiyaçlarını karşılamaya,
çevresini denetlemeye veya değiştirmeye yönelik
geliştirdikleri aletler, araçlar ve gerçekleştirdikleri
uygulamalar olarak tanımlanabilir. İnsanlık tarihi
boyunca teknoloji maharetli ustaların icat yapma
çabaları sonucunda gelişmiştir. İnsan ırkı evrimsel
başarısını büyük ölçüde alet yapımında ustalaş-
maya ve alet yapım ve kullanımını yeni kuşaklara
aktarmaya borçludur.

İnsanlığın varoluşundan bu
yana tarihsel süreç içerisinde temel olarak
4 tür toplumdan bahsedilebilir.
 
Bu toplumlar;
avcı-toplayıcı toplum,
tarım toplumu,
sanayi toplumu ve
bilgi toplumu olarak sıralanabilir.

Her toplumda farklı tür teknolojiler
geliştirilmiş ve kullanılmıştır.

İzleyen bölümlerde her bir toplumda kullanılan
bazı teknolojilerden örneklere ve insanların yaşam
biçimlerine yer verilmiştir.

Avcı-Toplayıcı Toplum

Avcı-toplayıcı toplumlar iklim ve çevre koşullarının
değişkenliği nedeniyle yeni besin kaynakları
arayarak ve av hayvanlarını izleyerek, küçük gruplar
halinde göçebe olarak yaşamışlardır.
Kaya sığınaklarının bulunduğu yerlerde mağara ve
kaya altı sığınaklarında barınmışlar,
kaya sığınaklarının bulunmadığı yerlerde ise açık havada kurdukları sığınaklarda yaşamışlardır.

İnsanlar yalnızca yaşadıkları ortamda bulunan
yabani sebze, meyve ve kökler ile avladıkları hayvanları yiyerek beslenmişlerdir.

Yiyecekleri toplamak, işlemek ve yırtıcı hayvanlardan
korunmak için gelişmemiş taş aletler kullanmışlardır.

Daha sonra ateş, insan ırkı için yeni bir anahtar
teknoloji olmuştur. Ateş sayesinde insanlar bulundukları
yeri ısıtma ve aydınlatma imkânına sahip
olmuşlar; yiyecekleri pişirebilmişler ve kendilerini
yırtıcı hayvanlardan korumuşlardır. Ateşle sertleştirilmiş
yeni aletler üretmişlerdir. Bunun yanı sıra
ateş, insanların toplumsal ve kültürel ilişkileri için
bir araya geldikleri bir merkez oluşturmuştur.

Tarım Toplumu

İklim değişikliği ve buzulların çekilmesi, büyük
gövdeli hayvanların soylarının tükenerek yiyecek
stoklarının sınırlanması; kısaca gereksinimler ve
kaynaklar arasındaki dengenin bozulması sonucunda
tarım devrimi yaşanmış; göçebe yaşamdan
bahçecilik ve hayvan yetiştiriciliğine geçilmiştir.

Sosyo ekonomik ve teknolojik bir dönüşüm olan
tarım devrimi, yiyecek toplama düzeninden yiyecek
üretimine geçişi içermektedir. İnsanlar ilk başlarda
büyük taş baltalar ve kesiciler kullanarak arazileri
temizlemiş; çapa ve kazıcı ağaçlar kullanarak
topraklarını işlemişlerdir. Ekin biçmekte kullanılan
küçük yontulmuş taşlara ek olarak baltalar, öğütücü taşlar
ve havan gibi aletler kullanılmıştır. Bunların
yanı sıra, hayvan boynuzları da kazma ve kazıcı
sopalar olarak yararlı olmuştur.

Tahılın toplanması, samandan ayrılması, harmanlanması
ve depolanması ise daha karmaşık bir teknoloji gerektirmiştir.
Bu dönemde çiftçilik ve hayvancılıkla ilgili birçok
teknik ve beceriyi tamamlayan birkaç yardımcı
teknoloji ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri dokumacılıktır.

Dokuma tekniklerinin gelişmesi, giyinme
gereksinimi nedeniyle ortaya çıkmıştır. Dokumacılıkta
üretim; koyunların kırkılması, keten veya
pamuk üretim ve hasadı, ham maddenin işlenmesi,
dokuma tezgâhı yapımı, giysi dokuma ve boyama
gibi birbirleriyle bağlantılı birkaç teknoloji kümesini
içermiştir.

Çömlekçilik de tarım toplumunda
anahtar rol oynayan bir başka teknoloji olmuştur.
Çömlekçilik, bir saklama teknolojisi gereksinimine
yanıt olarak ortaya çıkmıştır.
İlk tarım toplumları fazla ürünlerini saklamak ve
taşımak için tas ve kaplara gereksinim duymuşlardır.
Bu dönemde insanlar ağaç, kerpiç ve taştan kalıcı
yapılar inşa etmişlerdir.

Taş kesme çalışmalarının yanı sıra doğal
ham bakırı kullanarak bir çeşit metalürji geliştirmişlerdir.
Bu sayede soğuk metal teknolojisiyle yararlı
aletler üretilmiştir.

Tarım toplumunda insanların yaşam biçimlerinde
köklü değişiklikler olmuştur. İnsanların
göçebelikten kurtulup tarım ve hayvancılığa yö-
nelmesiyle yerleşik düzene geçilmiş ve köy yaşamı
oluşmuştur. Bir ev içerisinde yaşamak ortak alan
özel yaşam ve konukseverlik gibi kavramları gündeme
getirmiştir. Avcı-toplayıcı topluma göre daha
fazla yiyecek üretimi gerçekleştiği için daha çok insan
beslenmiş ve nüfus artmıştır.

Ticaret merkezleri ortaya çıkmış;
kasabalar oluşmuştur. Kısaca, toplumsal
ve bireysel yaşamda kendini yönetme şekillerinden
gelenek ve göreneklere kadar çeşitli yaşam
alanlarında değişiklikler yaşanmıştır.

Sanayi Toplumu

Son iki yüz ya da üç yüz yıl içinde modern
dünyanın oluşturulmasında birçok etken rol oynamış
ancak özellikle 18.yüzyılda başlayan Sanayi
Devrimi’nin merkezinde teknolojik değişiklikler
yer almıştır. On sekizinci yüzyılın üçüncü çeyreğinde
başlayan Sanayi Devrimi’ne ilk olarak buhar
makinesi, döner çıkrık, metalürji alanındaki ilerlemeler
ve daha geniş kapsamlı olarak el aletlerinin
yerini makinelerin alması damgasını vurmuştur.

Yaklaşık 100 yıl sonra ise elektriğin, içten yanmalı
motorun, bilimi temel alan kimyasalların, verimli
çelik dökümün, telgrafın yayılması ve telefonun
keşfiyle birlikte iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması
söz konusu olmuştur. Hızlanan ve görülmemiş
bir teknolojik değişim meydana gelmiş; bir dizi
büyük icat, tarım, sanayi ve iletişim alanında mikro
icatların ortaya çıkması için gerekli zemini oluşturmuştur.

Sanayi Devrimi ile yaşamın teknik, ekonomik,
politik ve toplumsal temelleri dönüşüme
uğramıştır. Sanayi toplumunda insanların kırsal
yörelerden kentlere göç etmesiyle kentlerdeki işçi
nüfusu artmış; fabrika işçiliğinin artmasıyla sınıf
kavgaları yoğunlaşmıştır. Aileler üretim merkezleri
olmaktan çıkmış ve yeni bir iş bölümü oluşmuştur.
Üretimde, dağıtımda, tüketimde, eğitimde kitlesellik
ve standartlaşma söz konusu olmuştur.

Bilgi Toplumu

İkinci dünya savaşı sonrasında elektronik alanındaki
büyük teknolojik atılımlar sayesinde mikro-elektronik,
bilgisayar ve telekomünikasyon alanında
gelişmeler yaşanmış; yirminci yüzyılın son
otuz yılında İnternet ortaya çıkmıştır. Böylece bilgi
teknolojisi devrimi yaşanmış ve bilgi toplumuna
geçilmiştir. Ekonomi ve üretimde bilgi en önemli
sermaye hâline gelmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde
meydana gelen gelişmeler insanların ilişkilerini,
iletişimlerini, sosyalleşme süreçlerini, yaşam
biçimlerini derinden etkilemiştir.

Günümüzde, meydana gelen bu değişimin merkezinde İnternet,
kablosuz ağ teknolojileri, akıllı telefon, tablet, dizüstü
bilgisayar ve benzeri mobil iletişim araçları
bulunmaktadır.

İnternet, McLuhan’ın Evrensel Köy benzetmesiyle işaret ettiği,
birbirinden giderek daha fazla haberdar olan bir dünya
düzenini meydana getirmektedir.
Bu bağlamda mobil iletişim araçları evrensel
köy içerisindeki insanın her an her
yerde bilgiye erişmesini sağlamaktadır. Böylece insanlar
zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın işte,
yolda, evde, arabada bilgiye kolayca erişebilmektedir.
Günümüzde bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle
birlikte yeni bir toplumsal organizasyon türü ortaya
çıkmıştır. Ağlarla örülü bu organizasyonun adı
Castells’in ifade ettiği şekliyle ağ toplumudur. Ağ
toplumunun en belirgin özelliği, zaman ve mekân
sınırlamasını kablosuz ağ teknolojileri ve mobil iletişim
araçları ile tamamen ortadan kaldırmasıdır.

Böylelikle insanlar sosyal ağlar aracılığıyla sanal
ortamlarda örgütlenmekte, fikir ve düşüncelerini
paylaşmakta, güncel haberleri takip etmekte ve
iletişime geçmektedirler. Kısaca, İnternet yeni bir
toplumsal iletişim ortamı ortaya çıkarmıştır.

İnternet, yeni bir toplumsal iletişim ortamı yaratmıştır.

Bilgi toplumunda insan hayatında teknolojinin
olmadığı bir alan artık yok denecek kadar azdır.
Teknolojinin sunduğu araçlar insan hayatını kolaylaştırmaktadır.

Evde kullanılan araç ve gereçlerin
çoğu, çamaşır ve bulaşık makineleri, televizyonlar,
İnternet, ulaşım araçları, iş yerinde kullanılan bir
çok makine, araç ve gereçler teknolojinin ürünü-
dür. Bu araçlar sayesinde zamandan tasarruf sağlanmakta;
daha hızlı, daha kaliteli, daha ucuz  ve daha
çok üretim yapılmaktadır. Bunların yanı sıra, iletişim
teknolojisinin gelişmesiyle toplumlar arası sosyal
ve kültürel ilişkiler artmış ve coğrafi mesafeler
azalmıştır. Bilgi teknolojileri sayesinde insanlar artık
hemen hemen her yerden İnternet’e girebilmekte
ve tüm dünyada yaşanan gelişmelerden anında
haberdar olabilmektedirler. İnsanlar cep telefonları,
tabletler ve bilgisayarlar aracılığıyla Facebook,
Twitter, WhatsApp gibi sosyal paylaşım araçlarını
kullanarak daha kolay iletişim kurabilmektedirler.
Eskiden bir araştırma için kütüphanelerde saatler
harcanmakta iken, günümüzde internette çok daha
kısa sürede çok daha fazla bilgi edinmek mümkün
olabilmektedir.

Teknolojinin insan ve toplum üzerinde olumlu
etkileri olduğu gibi olumsuz etkileri de vardır.
Teknolojik gelişme, makineleşmeyle işsizliğe, tarımın
modernleşmesiyle toprağın fakirleşmesine,
çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı gibi yaşamı
kolaylaştıran cihazlarla beraber çevre kirliliği
ve endüstriyel atıkların oluşmasına yol açmıştır.

Teknoloji araçları yüzünden doğaya
salınan radyasyon ve çeşitli gazlar
doğayı kirletmekte ve insan sağlığını
olumsuz etkilemektedir. Teknolojik
gelişmelerle yaşam koşulları gittikçe
iyileşirken diğer taraftan da dengeler değişmeye
başlamıştır. Örneğin, insanlar küçük topluluklar
hâlinde yaşarlarken, kullandıkları basit silâhlarla
ancak yerel boyutta kalan savaşlar yapabiliyorlardı.

Bu savaşlarda da kayıplar az oluyordu. Savaş-
lar, teknoloji ile birlikte bölgesel ve hatta tüm
dünyayı saran boyuta ulaşmıştır. Nükleer başlıklı
füzeler, bunlara enerji sağlayan atom santralleri,
füzelere kumanda olanağı tanıyan radyo frekansı,
lazer kontrol devreleri, bilgisayar kontrollü savaş
sistemleri ve benzerleri ile savaşlarda yüzlerle ölçülen
kayıplar milyonları bulmaya başlamıştır.

Teknoloji insan ilişkilerini de olumsuz etkileyebilmektedir.
Restoran, kafeterya veya bir piknik
alanında insanların bir araya geldiklerinde yüz
yüze sohbet etmek yerine, cep telefonları veya
tabletleri aracılığıyla İnternet’te gezinmeyi tercih
ettikleri gözlenebilmektedir. Sanal ortamda
uzun süre kalmak gerçeklikten kopuşu, gerçeklikten
uzaklaşmayı getirebilmekte, gerçek hayata
uyumsuzluk sorunlarını doğurabilmektedir. Bu
noktada önemli olan teknolojiyi gerektiği zaman
ve gerektiği yerde kullanabilmek; insan yaşamını
kolaylaştırabilme yönünde bir araç olarak görüp
faydalanabilmektir.

İnternet kullanımının yaygınlaşması yeni bir
kuşağı ortaya çıkarmıştır. Yazar ve gelecek bilimci
Marc Prensky, dijital çağda doğup büyüyen genç
nesil bireyleri dijital yerliler olarak tanımlamıştır.
1980’den sonra doğan bireyler dijital yerli olarak
nitelendirilmektedir. 1980 öncesinde doğmuş
olan nesil ise dijital göçmenler olarak adlandı-
rılmaktadır.

Dijital yerlilerin iletişim ve öğrenme
alışkanlıkları farklılık göstermektedir. Bilgisayar
oyunları, İnternet, cep telefonları, e-posta ve anlık
mesajlaşma dijital yerlilerin hayatlarının büyük bir
parçasıdır. Dijital yerlilerin teknoloji kullanımları
incelendiğinde, bu grubun teknolojiyi beş farklı
bağlamda kullandıkları görülmektedir. Bunlar;
kişisel ilgi veya eğlence, sosyal iletişim, günlük
kullanım (Bilgi depolama veya bilgiye erişim; tren
biletlerine bakma, vb), profesyonel çalışma ve ders
çalışma olarak sayılabilir. Dijital yerliler herhangi
bir konuda ihtiyaç duydukları bir bilgiye kolayca
erişebilmektedirler. Bu kuşak, daha önce hiç tanışmadıkları
ama kendileriyle ortak ilgi alanlarına
sahip olan diğer insanlarla çevrimiçi ortamlarda etkileşim
kurmakta ve edindikleri bilgiyi birbirleriyle
paylaşmaktadırlar.

Dijital Yerliler
Teknoloji ile doğar doğmaz tanışan,
teknoloji ile büyüyen, dijital dili ana dil
olarak kullanan, günlük hayatlarındaki
işlerinin tamamına yakınını teknoloji ile
halleden bir kuşaktan oluşmaktadır.

Dijital Göçmenler
Teknoloji ile tanışması daha geç olan
ve teknolojik dünyaya sonradan uyum
sağlamaya çalışan bir nesil olarak ifade
edilmektedir.