Kader ve kazâ inancı konusunda hadislerde farklı bilgiler mevcuttur.
Hz.Peygamber’e atfedilen bazı rivayetlerde kader inanç esasları arasında
sayılmadığı halde (bk. Buhârî, “İman” 37; Tirmizî, “Fiten” 63), bir kısmında
iman edilmesi emredilen esaslar arasında gösterilerek “hayrı ve şerriyle (iyisi
ve kötüsüyle) kadere inanmak gerektiği belirtilmiştir (Müslim, “İman” 37;
Tirmizî, “İman” 4). Hadis kaynaklarında yer verilen kadere dair rivayetlerin
bir kısmında, Kur’an’da belirtildiği gibi her şeyin Allah’ın ilmine göre
yazıldığı ve Allah’ın bazı insanları bilgisi dâhilinde saptırdığı bildirilmiştir
(Buhârî, “Kader” 1).
İlgili rivayetlerde kadere ilişkin olarak verilen diğer ayrıntılar de şu
şekilde yer alır: Allah her insanın cennette ve cehennemdeki yerinin yanı sıra
mümin (saîd) veya kâfir (şakî) olacağını yazmıştır. Mümin olan kimse
müminlerin fiillerini, kâfir olan da kâfirlerin fiillerini yapar ve herkese
yapacağı iş kolaylaştırılır (Müslim, “Kader” 6).
Çocuk ana rahminde teşekkül ederken yüzyirmi gün geçince bir melek
gönderilir ve bu melek çocuğa ruh üfleyip cinsiyetini, rızkını, fiillerini,
ecelini, mümin veya kâfir olacağını yazar. Kendisinden başka ilah
bulunmayan Allah’a yemin olsun ki sizden biriniz cehennetliklerin fiillerini
yapar ve cennetle arasında bir karış kadar mesafe kalır, (sonra kaderinin
yazılı bulunduğu) kitap onu geçer ve cehennemliklerin fiillerini yapıp
cehenneme girer. Sizden biriniz de cehennemliklerin fiillerini yapar ve
cehennemle arasında bir karış kadar mesafe kalır, (sonra kaderinin yazılı
bulunduğu) kitap onu geçer ve cennetliklerin fiillerini yapıp cennete girer
(Buhârî, “Kader”1; Müslim, “Kader” 1-4).
İnsan (kaderde) cennetlik olduğu halde cehennemliklerin fiillerini yapar,
cehennemlik olduğu halde cennetliklerin fiillerini yapar, ancak fiiller
akıbetlere göre değerlendirilir (yani kâfirken müslüman, müslümanken kâfir
olabilir), insanların fiilleri kadere ve kazâya göre gerçekleşir. Hz.Adem’in
günah işlemesi de hakkında önceden yazılan kadere göredir (Buhârî, “Kader”
5,11; Müslim, “Kader” 10, 12,14).
Bu rivayetlerin ilk bakışta kaderin insanları belli fiilleri yapmaya
zorladığına dair bilgiler içerdiği sonucunu çıkarmak mümkün ise de,
Kur’an’da olduğu gibi, hadislerde de anlamları kapalı olan ifadelerin
bulunabileceğini dikkate almak gerekir. İnsanın iradesiyle karar değiştirmesi
sonucu müslüman veya kâfir olmasını ve sonunda da cennete yahut
cehenneme gitmesini kader kitabının içermesi mümkündür. Kaderin yazıldığı
kitapta insanın tercihlerine yer verilir. İnsan hakkında yazılanlardan habersiz
olarak tercihlerini yapar ve hayatını kendisi açısından inşa eder.
Nitekim bu hususu doğrulayan hadisler de vardır. Bunların bir kısmı
şöyledir: “İnsan faydalı olanı yapmak için gayret göstermeli ve Allah’tan
yardım dilemelidir, başına bir iş gelince de “keşke şöyle yapsaydım şöyle
olurdu” dememeli, fakat “Allah’ın kaderi” demelidir (Müslim, “Kader” 34).
Bu hadiste olup biten şey kader olarak nitelenmiş ve insanın bir işe
koyulurken onun yararlı olması için hem elinden geleni yapması, hem de
Allah’tan yardım dilemesi gerektiği tavsiye edileerek kader konusunda
müslümanın benimseyeceği tavır ortaya konmuştur.
Ayrıca Hz. Peygamber diğer bazı hadislerde belirtildiğine göre dularında
kaderin kötüsünden Allah’a sığınmış ve aynı şekilde dua etmeyi ashabına
öğretmiş, hastalığa yakalanan bir kimsenin tedavi olması gerektiğini ve
bunun da bir kader olduğunu açıklamıştır (Buhârî, “Kader” 13; Tirmizî,
“Tıb” 21).
Ashabın kader inancı Hz. Peygamber’in yukarıda belirtilen
açıklamalarıyla örtüşmektedir. Nitekim ashabın ileri gelenrinden biri olan Hz.
Ömer Şam’a girmek üzere iken şehirde veba hastalığının yayıldığını
öğrenince geri dönmesini kaderin tecellisinden kaçış olarak değerlendiren
sahâbîlere verdiği cevapta hiçbir fiilin kaderin kapsamı dışında kalmadığını
söylemiştir. Böylece bulaşıcı hastalık bulunan bir mekâna girmeyip önlem
almanın da bir kader olduğuna dikkat çekmiş ve gerçekleşmediği sürece
verilecek karara göre Allah’ın kaderi değiştirebileceğine işaret etmiştir.
Dolayısıyla insanın gerçekleştirmek üzere önceden planladığı fiilleri terk edip
onların yerine alternatif fiilleri yapmasının da bir kader olduğunu belirterek
yanlış yorumların önüne geçmiştir. Öte yandan yine Hz. Ömer işlediği
günahları kaderin etki ve zorlamasıyla gerçekleştirdiğini iddia eden bir kişiye
de ceza vermiştir.
Yine ashabın âlimlerinden biri olan Hz.Ali de kendisine sorulan bir
soruya verdiği cevapta olup biten her şeyin kader ve kazâya göre
gerçekleştiğini ve hiçbir olayın bunun dışında kalmadığını belirtmiştir.
Ayrıca kaderin insanları fiil yapmaya zorlamadığını, aksine fiillerini kendi
tercihleriyle yaptıklarını söylemiş, aksi takdirde insanlara fiillerinden ötürü
mükâfat veya ceza vermenin adaletle bağdaşmayacağını açıklamış, ancak
gayb yönü dolayısyla kader meselesinin insanlarca tamamen anlaşılamayacağına
işaret etmiştir.