Kur'an'da İsimleri Geçen Peygamberler

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Kur'an'da İsimleri Geçen Peygamberler
« : 03 Şubat 2018, 12:06:49 »
Hz. Âdem yaratılan ilk insan olduğu gibi aynı zamanda peygamberlerin de
ilkidir. Kur’an’da “Allah Âdem’i seçti...” (Âl-i İmrân 3/33) meâlindeki âyet
onun peygamberliğini ifade etmektedir. Âdem’in nebi veya resul olduğunu
doğrudan ifade eden her hangi bir âyet mevcut olma-makla birlikte “Âdem
Rabbinden kelimeler almıştır” (el-Bakara 2/37) mealindeki âyet Allah’ın ona
hitap ettiğini yükümlülük ve sorumluluk yüklediğini bildirmektedir (el-Bakara 2/33, 35; el-A’râf 7/19). Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde yer alan
bir hadise göre ilk peygamberin kim olduğu şeklindeki bir soruya Resûl-i
Ekrem “Âdem’dir” karşılığını vermiştir.

Öte yandan “Allah Nuh’a buyurduğu şeyleri size de din olarak
buyurmuştur” (eş-Şûrâ 42/13) şeklindeki âyet insanlığa gönderilen ilk şeriatın
Nûh’a verildiğini ifade etmekte, bir başka deyişle Nuh ilk “resul” olurken
Âdem’in de nebî olduğu anlaşılmaktadır. Nuh zamanına gelinceye kadar
insanlar arasındaki ihtilafları çözümleyecek bir şeriatın olmadığı tahmin
edilmektedir.

Hz. Âdem’le birlikte Kur’an’da isimleri belirtilen peygamberlerin sayısı
yirmibeştir:

Âdem, İdris, Nuh, Hûd, Salih, İbrahim, Lût, İsmail, İshak,
Yakub, Yusuf, Eyyûb, Zülkifl, Şuayb, Musa, Harun, Dâvûd, Süleyman, İlyas,
Elyesa’, Yunus, Zekeriyyâ, Yahya, İsa ve Muhammed olmak üzere yirmibeş
adettir.

Bunların dışında Kur’an’da isimleri geçen Lokman, Zülkarneyn ve
Üzeyir ile adı geçmemekle birlikte “Musa’nın genç adamı” diye kendisinden
bahsedilen zatın peygamber olduklarına dair görüşler varsa da genel kanaat
onların birer sâlih kul konumunda bulundukları yönündedir.

Kur’an’da bütün peygamberlerin nübüvvetlerine inanılması ve aralarında
hiç bir ayırıma gidilmemesinin gerektiği belirtilmektedir (el-Bakara 2/136.
krş. el-İsrâ 17/55). Bununla birlikte peygamberler arasında derece
farklılıklarının bulunduğu kabul edilmiştir (el-Bakara 2/253). Allah İbrahim’i
“halîl” edinmek, Dâvûd’u krallık ve nübüvveti birlikte vermek, Süleyman’ı
insanları, cinleri, kuşları ve rüzgârı emrine vermek, Hz. Muhammed’i cinlere
ve insanlara peygamber olarak göndermekle seçkin kılmıştır. Hz. Peygamber,
âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, mucizesinin (Kur’an) kalıcı vasfı
taşıması ümmetinin çokluğu ve mesajının kıyamete kadar devam edişi gibi
farklılıklarla diğer peygamberlerden üstün bir dereceye sahip olmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed üzerinde
özellikle çok durulmuş, bunlara verilen talimatın önemli, ümmetlerinin de
fazla olduğuna dikkat çekilmiş, aldıkları ağır görev ve sorumluluk karşısında
yılmadan azim ve sebat göstermeleri sebebiyle “ülü’l-’azm” peygamberler
şeklinde isimlendirildikleri ifade edilmiştir.

Peygamberliğin Hz. Muhammed’in nübüvveti ile sona erdiği,
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir. Fakat o,
Allah’ın resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur (hâtemü’n-nebiyyîn)” (elAhzâb
33/40) meâlindeki âyetle ifade edilmiştir.

İslâm âlimleri Hz. Muhammed’le birlikte nübüvvet müessesesinin sona
erdiğini belirtmişlerdir. İslâm dininin dinlerdeki gelişme zincirinin son
halkasını oluşturduğu, en uygun ve mükemmel din olduğu göz önüne
alındığında bu durum tabiidir. Öte yandan İslâm dininden sonra etkili ve küllî
bir dinî hareketin zuhur etmemesi, bir takım iddiacılar ortaya çıkmış olsa da
başarıya ulaşamamaları Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu ortaya
koymaktadır.

Nübüvvetin Peygamberimizle sona ermesinden sonra bir ilâhî
rehberlik anlayışı artık peygamberlerin gönderilmesine değil onların bıraktığı
mirasa sahip çıkmaya dayanmaktadır. Dolayısıyla Hz. Muhammed’in son
peygamber ve Kur’an’ın en son vahiy olması müslümanlara ciddî bir
sorumluluk da getirmektedir.