Dinlerin çeşitli şekillerde sınıflaması yapılmıştır. İslam âlimleri genelde hak
ve batıl din şeklinde bir sınıflama yapmışlardır. Bu tasnifi yaparken
Kur’an’ın bazı ayetlerini dikkate almışlardır. Kur’an’da “Allah katında din
İslam’dır” (Âl-i İmrân 3/19), “ hak din” (et-Tevbe 9/33) ve “dosdoğru din”
(er-Rûm 30/30) nitelemelerinin yer alması, hak din olarak sadece İslam’ın
gösterilmesini gerekli kılmıştır. Buna rağmen Kur’an’ın diğer inanç
sistemlerine din dediğini belirtmek gerekir (bk. Âl-i İmrân 3/85). Bu inanç
sistemlerinden ilahi vahye dayanmayanlara batıl din demişlerdir. İlâhi vahye
dayanmakla birlikte Allah’tan geldiği şeklini koruyamamış Yahudilik ve
Hıristiyanlık gibi dinlere de muharref din adını vermişlerdir. Klasik dinler
tarihi kitapları ise hak dinlere milel, batıl dinlere de nihal adını vermişlerdir.
Dinlerin kaynağına bakılarak yapılan sınıflamaya göre, semavi dinler ve
beşeri dinler ayırımı yapılmıştır. Kutsal kitaplarının bulunup bulunmamasına
göre yapılan tasniflerde de Ehl-i kitap Yahudi ve Hıristiyanları, kitabı olduğu
şüpheli dinler de Mecûsiler ve Maniheistleri ifade etmek için kullanılmıştır.
Dinler tek tanrılı ve çok tanrılı olmak üzere de sınıflandırılmış ve ilkel
dinler, milli dinler ve dünya dinleri adlandırmaları yapılmıştır. Bu konuda
dinleri sınıflamanın çok çeşitli yöntemleri olduğu bir gerçektir. Ancak bu
bilgileri göz önüne alarak dinleri yerel kabile dinleri, millî dinler ve evrensel
dinler şeklinde üç kısma ayırarak anlamak uygun görünmektedir.