İslam Çevre Ahlâkının 4 Kuramı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
İslam Çevre Ahlâkının 4 Kuramı
« : 30 Ocak 2018, 12:51:50 »
İslâm çevre ahlâkına geçmeden Batı çevre etiği kuramlarına kısaca
değinmekte yarar vardır. Batı düşüncesi, çevre etiğinde henüz çok büyük
kuramlar geliştirmiş değildir. Derin ekoloji (deep ecology) ya da
canlımerkezli (biocentric) etik denilen yaklaşım ile yüzeysel ekoloji (shallow
ecology) ya da insanmerkezli (anthropocentric) koruma etiği (conservation
ethics) denilen yaklaşım, en yaygın kuramlardan ikisidir. Derin ekoloji
yanlıları daha radikal görüşleri savunurken, koruma etiği yanlıları daha ılımlı
ya da yüzeysel görüşleri savunmaktadırlar. Örneğin yüzeysel ekolojiye göre,
bitki ve hayvan türleri gibi doğal çeşitlilik insanın kullanabileceği bir kaynak
olarak yararlı görülürken ve korunması gerektiği savunulurken, derin
ekolojiye göre doğal çeşitliliğin her bir öğesinin insana sağladığı yarardan
bağımsız olarak kendi özsel değeri vardır ve onlar bundan dolayı korunmalıdır.
Yine örneğin çevre kirliliği, yüzeysel ekolojiye göre, ekonomik
büyümeyi tehdit ediyorsa azaltılmalıdır; oysa derin ekolojiye göre, çevre
kirliliğinin azaltılması ekonomik büyümeden daha önce gelir ve buna
bakılmaksızın azaltılmalıdır. Keza, kaynak kavramı, birincilere göre, insanlar
için kaynak, ikincilere göre ise, bütün canlılar için kaynak anlamına
gelmektedir (Olphant, 2007).

Derin ekoloji yanlılarının çevre ve ahlâk
açısından, insan merkezciliği aşan çok daha yüksek değerleri savunduğu ve
bizim aşağıda Batı’daki gibi kutuplaştırmak yerine dikey sıralama içinde
sunacağımız İslâm çevre etiği kuramlarının daha yüksek düzeydekilerine
yakın olduğu bir gerçektir. Bununla birlikte derin ekoloji ekolü de yeterince
gelişmiş ve olgunlaşmış olmayıp kendi içinde gelişimini ve farklılaşmalarını
sürdürmektedir.

İslâm çevre ahlâkında ise henüz belirgin bir kuramlaşmadan bahsetmek
mümkün gözükmemektedir. Ancak, bireysel ahlâk görüşleri, bireyler ötesi
benimsenmişliği olan ahlâk ilkelerine, ahlâk ilkeleri de, daha geniş kapsamlı
ve birleştirici-bütünleştirici olan etik/ahlâki kuramlara ve sistemlere
dayanırlar. Dolayısıyla İslâm çevre ahlâkında da genel kuramların ve temel
ilkelerin belirlenmesi ve bilinmesinde yarar vardır. Çünkü çevre etiğinin
incelenmesi açısından kuramlar hakkında bilgi sahibi olmayı anlamlı kılan en
az dört genel neden vardır.

Birinci olarak, etik kuramları, etik sorunları
tartışmak ve anlayabilmek için ortak bir dil işlevi görür, ortak inançları ve
paylaşılan değerleri açıklığa kavuşturur ve sistemleştirirler. İkinci olarak,
çeşitli etik kuramları geleneklerimizde önemli roller oynadıklarından, pek
çoğumuzun düşünme biçimlerine de yansırlar. Etik kuramları öğrendikçe
düşünce tarzlarımızdaki örüntüleri ve varsayımları daha iyi tanıyabilir,
görüşlerimizi daha iyi yansıtabilir ve onları daha iyi savunabiliriz. Üçüncü
olarak, bir etik kuramın geleneksel işlevlerinden biri rehberlik ve
değerlendirme yapmasıdır.

Kuramları özgül durumlara uygularken ve özgül
tavsiyelerde bulunurken onlardan yararlanırız. Son olarak da, kimi
yorumculara göre, kuramlar karşılaştığımız çevre sorunlarından bazılarının
nedenini de oluşturduklarından, etik kuramlar konusunda bilgi sahibi olmak
önemlidir (Jardins, 2006). Bunlar ve benzeri nedenlere dayalı önemine
binaen, İslâm çevre ahlâkının 4 büyük kuramı olduğunu düşünmek mümkün
ve yararlı gözükmektedir. Bu 4 kuram şunlardır:

Yararlılık (Menfaat) Kuramı,
Sorumluluk (Mesuliyet) Kuramı,
Erdemlilik (Fazilet) Kuramı ve
Bilgelik (Hikmet) Kuramı.

Bunların hepsi de geniş anlamda İslâm çevre etiği kuramlarıdır; ve bu
itibarla da, aynı oranda olmamakla birlikte, hepsinin temelinde Kur’an ve
Sünnet öğretileri ve öğütleri bulunmaktadır. Bununla birlikte, bu farklılaşmayı
sağlayan, önemsedikleri kavram ve eylemlerin öncelik sırasıdır.

Bazıları çevreye yarar-zarar ekseninde yaklaşırken, bazıları görev ve
sorumluluk bilincini daha fazla öne çıkarmaktadır. Kimisi de erdemlilik ya da
bilgeliği merkeze almaktadır. Bunlar, öne çıkarılan ilkeleri gördüğümüzde
daha fazla netleşecektir. Ancak bunlar birbirinden kopuk veya birbirine
alternatif olan kuramlar değil, yekdiğeriyle bağlantılı olan ve onu yükselterek
tamamlayan, yüzeysellikle başlayıp derinliğe doğru ilerleyen dikey boyutlu
kuramlardır.