Ailenin Bir Eğitim Yuvası Oluşu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ailenin Bir Eğitim Yuvası Oluşu
« : 30 Ocak 2018, 11:14:50 »
Aile, insan yetiştiren bir kurumdur. Dünyanın en önemli, ama belki de en zor
ve en çok sabır ve emek isteyen şeyi, insan yetiştirmektir. İnsan, bu dünyanın
en önemli varlığıdır. O, Allah’ın “halife” olmaya layık gördüğü (Bakara/2:
30), şerefli ve üstün kıldığı (İsrâ/17: 70) bir varlıktır. Bundan dolayı annelikbabalık
görevi, çok kutsal bir görevdir. Kutsallığından dolayıdır ki, dinimiz
doğum esnasında vefat eden bir anne adayını “şehit” hükmünde kabul
etmiştir. İnsanın en kıymetli şeyi canıdır. Şehit, canından daha değerli
bulduğu şeyler (dini, vatanı, bayrağı, namusu ve kutsal değerleri) uğruna
canını veren ve bu sayede ölümsüzleşen kişidir (Bakara/2: 154). Doğumda
vefat eden anne adayı, dünyaya bir can getirme uğruna canını feda ettiği için,
kutsal bildiği değerler uğruna canını çekinmeden feda eden “şehit”
hükmünde kabul edilmiştir. Öyleyse dünyaya bir “can” getirmek, o canı
güzel yetiştirip büyütmek ve “adam” etmek, şehitliğe eş değerde kutsal bir
görevdir.

Nitekim Kur’an-ı Kerîm; “Kim bir cana veya yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa,
bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa, bütün
insanları kurtarmış gibi olur.” (Mâide/5: 32) buyurmaktadır. Yani bir cana
kıyan, bütün insanlığa kıymış, bir canı kurtaran ya da insanlığa yararlı bir can
yetiştiren de, sanki bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. İşte insan yetiştiren bir
kurum olarak aile, kutsallığını buradan almaktadır.

Aile aynı zamanda küçük bir eğitim yuvasıdır. Çocuk ilk bilgileri aile
yuvasında alır. Bilmediklerini sorar, öğrenir. Bilgisi yanında kişiliği de ailede
oluşur ve gelişir. Anne bebeğini uyuturken söylediği ninnilerle bile, bir
yandan yavrusuna sevgi ve şefkatini yansıtırken, öte yandan da ona, tertemiz
ruhunda iz bırakacak güzel duygular vermektedir. Çocuğun sağlam bir
karakter kazanması, gelişip yetişmesi, sonra da hayata hazırlanmasında
ailenin önemi sanıldığından da fazladır. Çocuğun kişiliğinin oluşmasında
önündeki ilk modeller, annesi-babası ve ailenin diğer bireyleridir. Çocuk belli
bir aşamadan sonra bu modellerin de tesiriyle kendine özgü davranışlar
geliştirmeye başlar.

İnançlar, dinî ve ahlâkî değerler, örf ve âdetler, güzel alışkanlıklar hep
aile içinde kazanılır. Aile, çocukta toplum törelerine ve millet ideallerine
karşı ilginin uyandığı, din ve ahlâk duygularının filizlendiği kutsal bir
kurumdur. Bireylere millî kimlik kazandıran ilk yer de ailedir. Bundan
dolayı, bir toplumun gücü, nüfusunun çokluğu ya da birey olamamış, milleti
ile bütünleşememiş kuru kalabalığın fazlalığı ile değil, o toplumu oluşturan
ailelerin sağlam ve sağlıklı olmasıyla orantılıdır. Aile yapısı sağlıklı olmayan
bir toplumun veya milletin uzun ömürlü olabileceğini söylemek mümkün
değildir. Tarihte de milletlerin çöküşünün, onların sosyal yapısında, özellikle
de aile yapısındaki bozulmalarla başladığını biliyoruz.

İdeal bir ailede anneler ve babalar çocuklarına miras olarak sadece maddî
birikimlerini değil, bilgi birikimlerini ve tecrübelerini, ülkü ve ideallerini,
kutsal değerlerini de bırakırlar. Ancak bu bilinçteki anne ve babalar topluma,
devlete ve millete yararlı evlât yetiştirebilirler.

İyi bir evlât, iyi bir kardeş, iyi bir dost ve iyi bir eş olamayan kimse iyi bir
vatandaş ve iyi bir vatansever de olamaz. Bunlar hepsi ailede başlar ve orada
öğrenilir. Ailede öğrendiğimiz bu bilgiler ve kazandığımız tecrübeler daha
sonra topluma ve toplumsal ilişkilerimize yansır.

İnsan, kendisine karşı olan görevlerini ilk önce ailede öğrenir. Aile
ortamı, sosyal görev ve sorumlulukların hissedilip yaşandığı ilk yerdir.
Ailemiz bize önce birey olmayı, sonra da orada kazandığımız tecrübeye
dayanarak toplumda sorumluluk almayı öğretir. Dolayısıyla insan için
ahlâkın ilk kaynağı aile ocağıdır. Tertemiz duygularla dünyaya gözlerini açan
çocuk, bu duyguları zedeleyecek olumsuz etkilerden, ancak ailede yaşatılan
temiz duygulara, sevgi ve şafkate sığınarak kendini koruyabilir. Çocuk, aile
dışındaki hayatı, bencil duyguların, çıkar ve menfaatlerin çatışma alanı olarak
görebilir. Onu bu çatışma alanından uzaklaştıracak olan şey, ailede aldığı
ahlâk eğitimidir.

Çocuğun okuldaki düzeni, başarısı ve arkadaşlarıyla uyumu, ailedeki
düzenin, huzur ve mutluluğunun yansımasıdır. Toplumda karşılaştığımız
geçimsiz, uyumsuz ve problemli çocuklar, genelde aile yapısında da sorun
olan çocuklardır.