İş Ahlâkı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
İş Ahlâkı
« : 29 Ocak 2018, 16:58:28 »
Kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu öteki kişilerin geçim kaynağını
temin etmek gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik amaçlarla
başlayıp, zamanla ihtiyaçları aşan istek ve arzuların teminine yönelik olarak
da varlığını sürdüren ve ekonomik değeri olan her türlü çalışma ve etkinliğe
iş denir. İnsanlar, birey halinde ve en kısıtlı koşullarda da yaşasalar,
varlıklarını sürdürmek için gerekli olan yiyeceği bulmak, kendilerini soğuk
veya sıcaktan koruyacak giysiler edinmek, hayatlarının güvenliğini sağ-
layacakları barınaklar yapmak gibi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak,
dolayısıyla bir tür iş yapmak zorundadırlar. Bu nedenle, dünyada yaşayan ilk
insandan beri, çalışma denen bir etkinlik, iş denen bir olgu hep insanlarla
birlikte var olmuştur. İnsan, varlığını sürdürmek için çalışmak, üretmek, iş
yapmak zorundadır.
Tek başına yaşamak durumunda olan insanın çalışmak zorunda
olduğundan bahsetsek bile bu sadece bir varsayım, gerçek hayatta neredeyse
hiç karşılaşılmayan bir faraziyedir. İnsan, hemcinsleriyle bir arada yaşayan
toplumsal bir varlıktır. İnsanın yaratılıştan gelen fıtri yapısı onu buna
yönlendirdiği gibi dünyadaki yaşam koşullarının zorluğu da onu bir arada
yaşamaya ve aralarında iş bölümü yapmaya zorlamıştır. Kimi insan
toplayıcılık ve tarımla uğraşmış, kimisi avcılık ve hayvancılık yapmış, kimi
dokumacılık ve terzilik, kimi marangozluk ve inşaatçılık, kimi öğretmenlik,
kimi askerlik, kimi yöneticilik, kimi işçilik, kimi işverenlik, kimi de tek tek
sayamayacağımız birçok farklı iş kolunda çalışmış ve hem kendi geçimini
sağlamış hem de dolaylı olarak öteki insanların tek başına karşı-
layamayacakları çeşitli ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunmuştur.
Bu durum göstermektedir ki, insanların iş ve ticaret hayatı, insanlar
arasındaki karmaşık bir ilişkiler ağını gerektirmektedir.
Ne var ki, insanlar arasındaki iş ve ticaret bağlamındaki bu zorunlu
toplumsal ilişkililik, her zaman arzu edildiği gibi sorunsuz işlememiş, daha
güçlü ve kurnaz olan bazıları, daha zayıf ve saf olan bazılarına haksızlık ve
hatta zulüm edebilmişlerdir. Ancak, insanların sadece iş, meslek ve ticaret
ilişkilerindeki kötü ve yanlış uygulamaları azaltmak için değil, tüm ilişki
türlerindeki kötülük ve yanlışlıkları azaltmak ve aksine bu ilişkilerin insan
onur ve yüceliğine yakışır şekilde sürmesini sağlamak için her zaman sahip
oldukları din ve ahlâk gibi büyük değer sistemleri olmuştur. Dinler,
insanların bir taraftan ‘nereden geldik?’, ‘nereye gidiyoruz?’ gibi büyük
varoluşsal sorularına cevap teşkil edecek dünya görüşleri ve inanç esasları
sunarken, diğer taraftan da onlara kendilerini bencillik ve saldırganlık gibi
kötü duygu ve dürtülerden nasıl arındırıp daha iyi bir insan olmanın yollarını
gösteren yaşam biçimleri ve ahlâk esasları sunarlar.
Her toplumda rastlanılan ahlâki normlar, ilkeler ve erdemler, büyük
ölçüde dinden kaynaklanır ve dinden destek alarak canlılığını ve etkinliğini
korur. Din, ahlâkla ilgili sadece soyut öğütler vermekle kalmaz, bu öğütlerini
başta peygamberler olmak üzere yüce şahsiyetlerin örnekliğinde yaşama
geçirir, bunları iman esaslarıyla, ibadetlerle ve toplumsal bağlarla destekler,
bu dünya ve öte dünyada karşılığının görüleceği vadiyle iyice motive eder ve
kalıcılaştırır. Bu özellikleri nedeniyle, ahlâki değerlerin birey vicdanında
içselleştirilmesi ve toplumsal düzeyde yaygınlaşması konusunda din kadar
etkili olabilen başka bir kurum yoktur. Dinin ahlâk konusundaki öğreti ve
öğütleri, metaetik ve normatif etiğin çeşitli teorik sorunlarına çözümler
getirdiği gibi, uygulamalı etiğin bireysel fazilet ve reziletler, kişisel karakter
ve ahlâk gelişimi, aile içi değerler ve huzur, toplumsal barış ve bir arada
yaşama, çevre sorunları ve küresel ahlâk gibi konularına ve bunlar arasında
en önemlilerinden biri olan iş ahlâkı sorunlarına da çözüm getirmeye çalışır.
İslâm dini, biraz aşağıda daha detaylı olarak ve delilleriyle göreceğimiz
üzere, dinler arasında, çalışma, iş ve ticaret hayatına belki en fazla önem
veren bir dindir. Bu önemin göstergesi, sadece bu bağlamdaki dini ifadeler
değil, İslâm peygamberinin ve arkadaşlarının yaşantılarıdır da. Sevgili
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), hem çobanlık gibi tarım ve
hayvancılıkla ilgili işlerde çalışmış hem de bundan daha ziyade gerçek
anlamda ticaret, kervancılık ve alış veriş gibi iş hayatının en kompleks
yönlerinin uzun yıllar bizzat içinde bulunmuştur. İslâm bir ticaret merkezi
olan Mekke’de doğmuş, sahabilerin çoğu Medine’ye hicretten sonra bile
ticaret hayatını büyük bir başarıyla sürdürmüştür. Dolayısıyla, İslâm dininin
iman ve ibadet yanında en önemli kısımlarından biri ahlâk olduğu gibi İslâm
ahlâkının en önemli kısımlarından biri de her zaman iş ahlâkı olmuştur. İslâm
iş ahlâkıyla ilgili birçok ayet, pek çok hadis, ashabın uygulamalarıyla ilgili
çok sayıda rivayet ve sonradan yazılan ahlâk kitaplarında derlenip
toparlanmış birçok hüküm, ilke, öğüt ve örnek vardır.
İş etiği veya meslek etiği gibi az çok farklı kavramlarla da ifade edilebilen
iş ahlâkı, Batı dünyasında da 1960’lardan itibaren özellikle önemsenmeye ve
sadece dini ve felsefi ahlâk bağlamında değil özellikle iktisadi ve idari
bilimler alanında bağımsız bir araştırma konusu ve hatta disiplin olarak
gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde de 2000’lerden itibaren işletme ve benzeri
fakültelerde iş ahlâkı dersleri okutulmaya ve bu konuda çok değerli eserler
verilmeye başlanmıştır. Ayrıca yine son yıllarda iş ahlâkı eksenli dernekler
kurulmaya başlanmış, düzenli olarak çıkan çok kaliteli iş ahlâkı dergileri
yayınlanır olmuştur. İslâm dininin başlangıcından beri derin bir iş ahlâkı
literatürü ve deneyimi olan ve Selçuklulardan beri bilhassa Anadolu’da çok
etkin bir iş ahlâkı kurumu olan Ahilik geleneğine sahip bulunan bizler için iş
ahlâkı alanındaki son gelişmeler son derece sevindiricidir.
Zira dinimizde iş ahlâkının altın harflerle yazılacak ilkeleri ve tarihimizde
ahlâklı işletmenin, işçinin ve işverenin unutulmaz örnekleri her zaman gurur
duyacağımız ölçüde bolca mevcut olmuşsa da, İslâm eleminde son asırlarda
yaşamak zorunda kalınan nispeten olumsuz gidişatın iş hayatımızı da
olumsuz etkilediği inkar edilemez bir gerçektir. Nitekim TEDMER (Türkiye
Etik Değerler Merkezi) tarafından şirketlerin üst düzey yöneticileri üzerinde
yapılan Etik Barometre Araştırması’na katılanlardan % 49,4’ü Türk iş
dünyasının etik olmadığına inanmaktadır. Etik konusunda en fazla yol kat
etmiş sektörler olarak bankacılık ve finans % 63,0 ile ilk sırada yer alırken
inşaat ve tekstil gibi sektörlerde bu oran % 1,2’lerde kalmaktadır. Etik
konusunda yerli ve yabancı firmaların karşılaştırılmasında da üzücü bir sonuç
ortaya çıkmakta, katılanların % 81,3’ü, etik açıdan yabancı firmaları daha
ileri noktada bulmaktadırlar (Acar, 2009). Günümüz Müslümanlarının iş
ahlâkı konusunda çok da iyi bir durumda olmadıklarını gösteren bu durum,
İslâm iş ahlâkının toplumsal ve ekonomik hayatımız açısından ne kadar
önemli bir hale geldiğinin apaçık göstergesidir. Genel olarak ahlâki
hayatımızda görülen dejenerasyon ve erozyona karşı yeniden ahlâki bir
sıçrayış ihtiyacı içinde olduğumuz gibi, iş, ticaret ve ekonomi dünyamızdaki
ahlâki gerilikten de bir an önce kurtulmamız gerektiği, bunun için de, İslâm iş
ahlâkını iyice öğrenip bilinçli ve titiz bir biçimde uygulamaya geçirmemiz
gerektiği aşikardır.
Giriş kısmını bitirip İslâm iş ahlâkının detaylarına geçmeden önce son
olarak şu husus da belirtilmelidir ki, iş ahlâkı ilkelerini bilmenin ve onlara
uymanın yararları sadece dini, ahlâki ve uhrevi hayatımız için önemli
değildir; bunların yanında o, dünyevi hayatımız ve ekonomik başarımız için
de son derece önemli ve yararlıdır.

Nitekim, işletme örgütlerinde iş ahlâkı yönetiminin faydaları ve
bu yolla elde edilecek yararları iyice kısaltılmış
maddeler halinde şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. İş etiğine gösterilen ilgi bir bütün olarak toplumu geliştirir. Bundan çok uzun olmayan yıllar önce,
çocukların bile 16 saat çalıştırıldığı, sakatlanan işçilerin açlığa terk edildiği
dönemler iş ahlâkı bilincinin gelişmesiyle büyük ölçüde ortadan kalkmış; iş
ahlâkındaki gelişmelere paralel olarak iş yerlerinde adalet ve eşitlik talepleri
daha hakkaniyetli bir biçimde karşılanır olmuştur.

2. Ahlâki programlar, hızlı değişim dönemlerinde ahlâki çöküşü azaltır, kötü niyetli girişimleri önler,
toplumsal adaleti artırır.

3. İş ahlâkı, takım çalışmasını ve verimliliği destekler. Çalışanlar birbirinin değerlerine ve kuruma bağlılık hissederler ve bu da güçlü motivasyonu ve performans artışını getirir.

4. Etik programlar, işçilerin ve çalışanların stresini azaltır, gelişim ve tatmin duygularını artırır.

5. Etik programlar, yasalara uyma konusunda bir nevi sigorta ve denetleme işlevi görür.

6. Etik programlar, olabilecek ihlallerin önceden öngörülüp engellenmesi nedeniyle çeşitli yasaların ihlallerini ve para cezalarını azaltır.

7. Kaliteye, farklılıkların yönetimine ve stratejik planlamaya destek sağlar.

8. kamu nezdinde işletmenin itibarını artırır, güçlü bir imaj ve sağlam bir halkla ilişkiler ağı oluşturur.

9. Girişimcilerin değerlerine ve mesajlarına daha fazla duyarlı olmalarını, daha fazla toplumsal
sorumluluk projelerine katılmalarını sağlar. 10. Sadece toplumsal fayda değil,
işletme veya şirketin yararına doğru kararların alınması ve doğru icraatların
yapılmasına katkıda bulunur (Acar, 2009). İşletmecilerin tespit ve teslim
ettiği bu maddeler de göstermektedir ki, İslâm iş ahlâkını bilmek ve iş
hayatımızda bunlara uymak sadece dini ve ahlâki bir vecibe ve uhrevi bir
kazanç kapısı değil, aynı zamanda ekonomik düşünmenin ve dünyevi kazanç
artışının da kaçınılmaz bir gereğidir.

İşletmelerde iş ahlâkı, ya işveren-işgören ilişkileri, işletme-müşteri
ilişkileri veya işletme-toplum ilişkileri gibi çeşitli ilişkiler dikkate alınarak ya
da pazarlama-satış, finans-muhasebe, satın alma ve üretim gibi işlevsel
alanlara göre sınıflandırılarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada biz bunların her
birinin ayrıntısına girmeyecek, önce İslâm iş ahlâkı ile ilgili genel ilkeler ve
temel erdemler üzerinde duracak, daha sonra işçi ahlâkı ve işveren ahlâkını
biraz daha özel bir biçimde vurgulacak, son olarak da erdem ve ekonomi
yahut ahlâklılık ve zenginlik ilişkisi üzerine farklı yol ve yaklaşımları
değerlendirip öneriler geliştirerek konumuzu bitireceğiz.

İŞ AHLÂKI

İslâm iş ahlâkında pek çok ilke ve erdemden bahsedilebilir ve kaynaklarımızda
da bahsedilmektedir. Biz bunları, sadelik ve kolaylık olsun diye
dört genel ilke veya temel erdem altında toplayabiliriz. Bunlardan ilk ikisi,
çalışma ve iş hayatına başlamadan önce iş konusunda sahip olmamız gereken
iyi niyet ile çalışma konusundaki doğru dini bilgiler ve çalışkanlığın fazileti
ile ilgilidir. Sonraki ikisi ise iş hayatına atıldıktan sonra işle ilgili çeşitli
alanlar ve ilişkilerde uyulması gereken helal kazanç ve adaletle ilgili kurallar
ile lütuf ve ihsanla ilgili ahlâki faziletlerdir.