Genel olarak eşya hakkında bilgi edinme gücüne özgü bir erdemdir. Varlık ve
ahlâk arasındaki ilişkiye temas ederken değindiğimiz gibi, kişinin bilgi ve
hikmet gücü de erdemli olmada son derece önemlidir. İslâm düşünürleri,
ahlâklı olmak için bilebilme yeteneğini kabul eder. Ahmaklık, kişinin ahlâkî
gelişimini engeller. Çünkü iyi olabilmek için iyinin ne olduğunun bilinmesi
gerekir. Öte yandan kişinin iyi olması, bilgeliğini de artıracaktır. İnanma
kişiye bir tür basiret de kazandıracaktır. Basiret sadece pratik aklın bir vergisi
değil, teorik akıl gücünü de gerektirir. Hükmetme ve hikmet dahası güç
arasındaki ilişki bu çağrışımları bir araya getirir. Düşünme melekesi olmadan
erdemli olunamaz. Bu erdemin eksikliği beraberinde ahmaklığı; fazlalığı ve
aşırılığı ise kurnazlığı getirmektedir. Hikmetin kapsamına giren diğer alt
erdemleri de gözden geçirdiğimiz zaman, onun sınırları daha da belirginlik
kazanacaktır.
Kınalızade ve Tûsî gibi İslâm ahlâkçıları asıl erdemlerden birisinin
isminin de hikmet olmasıyla ortaya çıkan dört ayrı hikmet kavramı arasında
karışıklık çıkabileceğine dikkati çekerek, bunların birbirlerinden farklı
olduğunu vurgular. Onlar, üç erdemden birisi olan hikmetin, felsefe teriminin
karşılığı olan ve "mevcudu beşer takatince bilmek" manasına gelen meşhur
hikmet olmadığını hatırlatırlar. Yine bunun amelî hikmet manasına da
olmadığına, aksine nazarî hikmetin üçüncüsü olduğunu belirterek şu inceliğe
dikkat çekerler: Hikmet nazarî ve amelî olmak üzere ikiye bölünmüştür.
Amelî hikmet de ahlâk, tedbiru'l menzil ve ilm-i siyaset olarak üçe ayrılır.
Amelî hikmet içinde yer alan ahlâk da hikmet, iffet ve şecaat şeklinde üçe
ayrılır. Bu durumda hikmet yine kendinin bir alt bölümü olup kendisine
bölünmüş gibi olur. O, asıl erdemler arasında yer alan bu hikmetin, “haricî
varlıkları beşer takatince bilmektir” diye de tarif ettiği ilk hikmet manasına
olmadığını belirtir. Yine hikmet-i nazarî ve hikmet-i amelî diye taksim edilen
hikmetin de bu hikmetle aynı olmadığı açıktır. Diyebiliriz ki felsefe için
İslâm coğrafyasında veya düşüncesinde çoğu zaman hikmet kelimesi
kullanılmıştır. Burada cehaletin zıddı olarak kullanılan hikmet, felsefî
tasavvur anlamında değil, eşyayı ve insanı kendi yerlerince kavrayabilme
yetisidir. En önemlisi de kendinin insan olduğunun farkında olma ve bu
bilgiyle eylemde bulunmadır.
Hikmet Erdeminin Altında Yer Alan Erdemler
a) Zekâ
b) Çabuk anlama
c) Zihin açıklığı
d) Kolay öğrenme
e) İyi düşünme
f) Ezberleme
g) Hatırlama