Minyatür Sanatı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Minyatür Sanatı
« : 29 Ocak 2018, 10:07:38 »
İslâm dünyasında sistemli el yazması üretiminin, Abbâsî Halifesi
Me’mûn’un (813-833) bazı antik kaynakları Arapça’ya çevirtmesiyle
başladığı belirlenmiştir. Yunanca’dan Arapça’ya yapılan bu çeviri faaliyeti
IX. yüzyılda başlamış olmasına rağmen, günümüze ulaşabilen ilk minyatürlü
el yazmaları XI. yüzyıl sonlarına aittir.

XI ve XII. yüzyıllarda Selçuklu Türkleri’nin İran’dan Ön Asya,
Mezopotamya, Suriye ve Anadolu’ya yayılmalarıyla ilk Türk-İslâm minyatür
üslûbu oluşmuştur. Bu döneme ait kitap resmi örnekleri Selçuklu minyatür
üslûbu adı altında gruplandırılmıştır.

Anadolu’da üretilmiş XII.-XIII. yüzyıllara tarihlenen ilk minyatürler,
Silvan, Diyarbakır, Mardin, Aksaray, Kayseri ve Konya gibi merkezlerde
hazırlanmış eserlerde yer alır. Günümüze ulaşan minyatürlerin en eski
örnekleri Artuklu Kitâbü’l-Haşâiş ve Kitâbü’t-Tiryâk adlı eserlerde görülür.
Antik el yazmalarından kopya edilen bu ilk minyatürlerde Bizans resminin
etkilerine rastlanır. Diyarbakır’da Artuklu Emîri Nâsırüddin Mahmud için
Cezerî tarafından 1206’da hazırlanan Kitâb fî Ma‘rifeti’l-hiyeli’l-hendesiyye
adlı eserin (TSMK, III. Ahmed, nr. 3472) minyatürleri ise Anadolu dışındaki
çağdaşı Selçuklu minyatür üslûbuyla benzerlik taşır. Harîrî’nin el-Makāmât’ı
ile (Paris Bibliothèque Nationale, Arabe 3929) ile Sûfî’nin Suverü’lkevâkibi’s-sâbite’sinin
(Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih, nr. 3422) Artuklu
sarayı için hazırlanmış olan Selçuklu minyatür üslûbundaki diğer eserlerdir.
Anadolu Selçuklu dönemi minyatür örnekleri, XIII. yüzyıl başlarında
Konya’da hazırlandığı anlaşılan, Varka ve Gülşah adlı mesnevide yer alırlar.


Varka ve Gülşah vedalaşırken, Varka ve Gülşah, TSMK, Hazine, nr. 841, y.
33b, XIII. Yüzyıl

Nakkaş Abdülmümin el-Hûyî tarafından metin içerisine yatay frizler halinde
yapılmış olan bu eserin minyatürleri, minâî tekniğiyle bezeli Selçuklu çini ve
keramiklerinde de izlenen, geleneksel Selçuklu figür üslûbunun en olgun
örnekleridir.

1220’li yıllardan sonra İslâm minyatür sanatında İlhanlılar’ın hâkim
olduğu İran’da hazırlanan yazmalarda Uzakdoğu ve özellikle Çin sanatının
etkileriyle yeni bir tarz ortaya çıkmıştır. Meraga’da kaleme alınmış İbn
Buhtîşû’nun Menâfiu’l-hayevân’ı ile Bîrûnî’nin el-Âsârü’l-bâkıye’si bu
döneme ait melez üslûbun sergilendiği başlıca eserlerdir. İlhanlı dönemi
minyatür üslûbu devletin yıkılmasından sonra Ahmed Musa’nın resmettiği
Mi‘râcnâme, Kelile ve Dimne ve bir Şâhnâme nüshasında devam etmiştir.

Celâyirliler devrinde klasik İslâm minyatürünün biçimlendiği, yüzeysel ve
dekoratif bir resim üslûbunun doğduğu görülür. İlhanlılar’ın ardından
Şîraz’da hüküm süren İncûlular’ın himayesinde hazırlanmış eserlerdeki
minyatürlerde fonda canlı renklerin hâkim olduğu duvar resimlerine
benzeyen iri figürlü farklı bir üslûp ortaya çıkmıştır.

İslâm minyatür sanatının en önemli örneklerinden birçoğu Timurlu
dönemine aittir. Bu devirden günümüze ulaşan minyatürlerin çoğu Timur’un
oğlu Şahruh ile torunlarının himayesinde hazırlanmış eserlerde yer alır.

Özellikle Uluğ Bey, İskender Sultan ve Herat’ta Gıyâseddin Baysungur
minyatür sanatını ve sanatkârları desteklemiş, imkânlar sağlayarak onları
himaye etmişlerdir. Şahruh devrinde Herat’ta Câmiu’t-tevârîh nüshaları
çoğaltılmış, Hâfız-ı Ebrû’nun Külliyât-ı Târîh’i ile Uygurca yazılmış bir
Mi‘râcnâme nüshası hazırlanmıştır. Güçlü bir şair ve hattat olan
Baysungur’un Herat’ta kurduğu sanat atölyesinde zamanının en usta hat,
tezhip ve minyatür sanatkârları çalışmış, burada İslâm kitap sanatları alanında
şaheserler ortaya konmuştur. Günümüzde çeşitli müze ve kütüphanelerde
korunan, Baysungur için hazırlanmış minyatürlü yazmalar arasında Sa‘dî-i
Şîrâzî’nin Gülistan’ı, Hâcû-yi Kirmânî’nin Hümâ ve Hümâyun’u,
Firdevsî’nin Şâhnâme’si, Kelîle ve Dimne nüshaları, Nizâmî’nin Heft
Peyker’i önde gelen minyatürlü yazmalardır.

XIV ve XV. yüzyıllarda Doğu Anadolu, Azerbaycan, İran ve Irak’ta
hüküm süren Karakoyunlular ve Akkoyunlular döneminde geliştirilen ve
Türkmen üslûbu denilen yeni bir tarz doğmuştur. Karakoyunlu
minyatürlerinde figürler iri başlı ve tıknazdır. Tabiat, bitkilerin ve genellikle

kayalık bir ufuk hattının yer aldığı sade bir manzara halinde ve açık renkler
kullanılarak işlenmiştir. Bu üslûbun günümüze ulaşan örnekleri Pîr Budak’ın
himayesindeki seçkin sanatkârlar tarafından Şîraz ve Bağdat’ta
hazırlanmıştır. Nizâmî’nin Hamse’sinin çeşitli nüshaları Ferîdüddin Attâr’ın
Mantıku’t-tayr’ı bu dönemin üslûbunu yansıtan eserlerdendir. Akkoyunlu
minyatürleri Sultan Halil ile kardeşi Sultan Yâkub’un himayelerinde
yapılmıştır.

İslâm minyatür sanatının en önemli gelişme safhalarından biri Safevîler
döneminde gerçekleşmiştir. Resim konusundaki hoşgörülü anlayışlarıyla
minyatür sanatının gelişmesine katkıda bulunan Safevî hükümdarları
sanatkârların çeşitli sanat alanlarında eserler ortaya koymasına destek ve
imkân hazırlamışlardır. Safevî minyatür ekolü Türkmen ve Herat üslûbunun
etkisiyle oluşmuştur. Özellikle Şah I. Tahmasb’ın saltanatı yıllarında Tebriz
saray atölyesi Bihzad’ın yönetiminde en faal ve en değerli eserlerin verildiği
bir sürece girmiştir. Bu devrin ünlü ustaları arasında öne çıkan Sultan
Muhammed, Âgâ Mîrek ve Şeyhzâde gibi sanatkârlardır. Sa‘dî-i Şîrâzî’nin
Külliyât’ı, Firdevsî’nin Şâhnâme’si, Nizâmî’nin Hamse’si bu ekolün
günümüze ulaşan en zarif, göz alıcı eserleri arasındadır.

Bâbürlü devrinde Tebriz’den gelen ustalarla yerel ustaların katılımıyla
kendine özgü müslüman Hint minyatür üslûbu doğmuştur. Bu ekolün en
verimli dönemi Ekber Şah zamanına rastlar. Bu dönemde çeşitli yazmaların
yanı sıra Bâbürnâme ve Ekbernâme adlı eserler resimlendirilmiştir.