Geniş bir zaman dilimini kapsayan tezhip sanatın tarihî seyri içinde, değişik
zamanlarda ve yerlerde farklı tezhip üslûpları doğmuştur.
Timurlular Devri Tezhip Üslûbu (1370-1507)
Timur devrinin sanat merkezi olan Herat’taki kütüphanelerde bezenen el
yazmaları, desen ve işçilik olarak tezhip sanatının en seçkin ve en yüksek
seviyede eserleridir. Bu dönemin göz alıcı üslûbunun oluşmasında rol
oynayan güçlü sanatkârların yanında Timurlu ailesinin sanatı desteklemesi ve
himaye etmesinin büyük payı vardır.
Bu üslûpta eser veren müzehhip ve musavvir Hacı Ali et-Tebrîzî’dir.
Renkler, yine altın ağırlıklı olup bedahşî laciverdi, kırmızı ve siyah ana
renklerdir. Bu ekolde münhanî motifinin ayrı bir yeri vardır. Diğer motiflerle
birlikte görülen ve canlı renklerle tonlama yapılarak boyanan bu motif,
zengin örnekleriyle ön plandadır. Bu dönem eserlerinde zahriye tezhibinin
çoğunlukla daire biçiminde olduğunu, altın zeminlerde fazla olmamakla
beraber iğne perdahtı yapıldığı görülür. Tîmur devri tezhibinin ikinci altın
çağı olarak, Hüseyin Baykara’nın saltanat yılları (1470-1506) kabul edilir.
Selçuklu ve Beylikler Devri Üslûbu (1081-1307)
Türkler’in Anadolu’ya Konya merkez olmak üzere yerleşmelerinden sonra,
sanat faaliyetleri ve kitap sanatına ilginin arttığı bilinmektedir. Özellikle
Mesnevî bezemelerinde devrin müzehhipleri, bütün hünerlerini göstermişlerdir.
Bunların en eskisi, 1278 tarihli olup müzehhip Muhlis b. Abdullah
el-Hindî tarafından bezenmiştir (Dublin, Chester Beatty Library, nr. 1466).
Bu Mesnevî bezemesi, zengin renklerle ve cesur tasarımlarla hazırlanmış olup
sonraki dönemde de devam eden birçok yeniliğin öncüsü olmuştur.
XIV. yüzyılın ilk yarısında, Karaman ve Germiyan beyleri kitap
sanatlarını desteklemiş, himaye etmişlerdir. Beylikler devrinde Konya’da
nakkaşhanede hazırlanan eserler, ekseriya büyük boyutlarda olup tercihen
altın, siyah, lâcivert ve beyaz renkler kullanılmıştır. Tezhip özellikleri
incelendiği zaman, geometrik desenlerin öne çıktığı, zencerek kenar sularına
fazla yer verildiği ve altının ön planda yer aldığı görülür. Motifler içinde rûmî
ve münhanî çok kullanılmıştır. Beylikler devri tezhibinde, çok ince ve kıvrak
bir fırça çalışması bulunmamasına rağmen Osmanlı tezhip üslûbunun temeli
bu dönemde atılmıştır.
Akkoyunlu ve Karakoyunlu Üslûbu
XIV ve XV. yüzyıllarda Doğu Anadolu, Azerbaycan, Irak ve İran’da hüküm
süren Türkmen hanedanları devrinde güzel sanatlar alanında özellikle cilt,
minyatür ve tezhip sanatlarında farklı özellikleriyle gelişmiş bir üslûp
doğmuştur. Akkoyunlu üslûbuna ait tezhip, minyatür ve cildiyle dikkati
çeken Şâhnâme-i Firdevsî (TİEM, nr. 1978) Türkmen üslûbunun bütün
hususiyetlerini taşıyan bir şaheserdir. Karakoyunlular dönemi Türkmen
üslûbunun bilinen en güzel örnekleri arasında Dîvân-ı Kâtibi (TİEM, nr.
1987) 1456’da hazırlanıp cildi, tezhibi, işçilik ve renk olgunluğu ile devrinin
en mükemmel eserlerinden biridir.