Osmanlı Mimarisinde Klasik Dönem (1447-1700)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Osmanlı Mimarisinde Klasik Dönem (1447-1700)
« : 28 Ocak 2018, 15:25:56 »
Üç Şerefeli Cami’nin bir dönüm noktası olarak ortaya çıkışıyla İstanbul
mimarisi başlamış ve klasik döneme girilmiştir. Yaklaşık 250 yıl sürecek bu
dönem de kendi içinde bazı devirlere ayrılabilir.

a. Sinan Öncesi Klasik Dönem (1447-1538)

Mimar Sinan’ın mimarbaşı oluşuna kadar (1538) devam eden bu dönem, çok
büyük programlı külliyelerin yapıldığı, merkezî kubbe ve mekân ilişkisinin
çözüme ulaştığı, kubbe ve kemer ve taşıyıcı strüktürünün problemlerinin
halledildiği dönem olarak görülür. Fâtih Külliyesi ile büyük programlara
adım atılmış, II. Bayezid’in Amasya, Edirne ve İstanbul’daki külliyeleri ile
devam etmiş, İstanbul Sultan Selim ve Gebze Çoban Mustafa Paşa menzil
külliyeleri ile kıvamını bulmuştur.
Bu dönemde Fâtih Külliyesi’nin mimarı Atik Sinan, Mimar Ayas,
İstanbul II. Bayezid Külliyesi mimarı Yakub Şah b. Sultan Şah, Sultan Selim
Külliyesi mimarı Acem Ali, Hayreddin ve Kemaleddin gibi mimarları
sayabiliriz.

b. Sinan Dönemi (1538-1588)

Mimar Koca Sinan’ın mimarbaşı oluşundan vefatına kadar olan bu dönem,
tarihe, büyük dâhi bir sanatkârın tek başına bir döneme ismini vererek
geçmesidir. Bu dönem aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin Muhteşem
Süleyman’la siyasî, askerî, hukukî, sosyal ve sanat alanında dünyanın birinci
devleti haline gelmesidir. Bu dönemde sultanlar, vezirler, devlet adamları ve
halktan varlıklı kişilerin imparatorluğu vakıf eserleriyle donattığı ve
birbirleriyle âdeta yarış ettikleri bir dönemdir. Mimar Sinan ilk büyük
külliyesini kalfalık eseri olarak Şehzade Camii ile gerçekleştirir (1548). Daha
sonra Sinan’ın ustalığı muhteşem Süleymaniye ile (1557) zirveye tırmanır ve
1575’te Edirne’deki Selimiye ile noktalanır. Bundan başka İstanbul’un su
tesisleri, bendler ve kemerlerinin yapımı ve imparatorluğun her yanında imar
faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir dönem olarak devam eder. İstanbul’da
Üsküdar ve Edirnekapı Mihrimah, Kadırga Sokullu, Rüstem Paşa, Üsküdar
Atik Vâlide, Şemsi Paşa, Kılıç Ali Paşa külliye ve camilerinin, Anadolu,
Rumeli ve Arabistan’daki önemli eserlerin altında Sinan’ın imzasını görürüz.
Payas Sokullu, Halep Hüsreviye, Şam Süleymaniye külliyeleri gibi.

c. Sinan Sonrası Klasik Dönem (1588-1700)

Sinan’ın çırakları olan Davud Ağa, Dalgıç Ahmed Ağa, Sedefkâr Mehmed
Ağa gibi yine çok büyük mimarların yetiştiği bu dönemde Sinan’ın kurduğu
ekol devam etmiştir. Bu dönemde Sedefkâr Mehmed Ağa’nın Sultan I.
Ahmed için yaptığı büyük külliye (1617), döneme, İstanbul’un önemli bir
merkezine damgasını vurur. Ayasofya’nın hantallığı karşısında Sultan
Ahmed Cami’nin zarafeti yarışmaktadır. Daha sonra 1598’de başlamasına
rağmen 1663’te bitirilebilen Eminönü’ndeki Yeni Cami, Üsküdar’da III.
Mehmed’in annesi Hatice Gülnuş Sultan için yaptırılan Yeni Valide Cami
(1710) gibi büyük yapılar dönemi tamamlar.