a. Medreseler, Dârülkurra - Dârülhadis ve Dârüttıb, Mektepler
Osmanlı eğitim ve öğretiminde medreseler ağırlığı teşkil etmektedir. Bir
yüksek öğrenim olan bu müesseseler kendi arasında yalnızca Kur’an ve hadis
ilmi okutulan dârülkurra ve dârülhadis medreseleri, tıp okutulan dârüttıb
medreseleri şeklinde ihtisaslaşmış olarak karşımıza çıkar. Medreseyi plan
olarak ele aldığımızda daha çok kârgir bir yapıdır. Bir avlu etrafında dizilmiş
revak ve öğrenci odaları, dershanesi, şadırvan, hela ve diğer ihtiyaç birimleri
olan bir öğrenci yurdudur.
Öğrenci, vakfın günlük tayini ile burada barınır ve ders zamanlarında da
öğrenim görür. Medreseler ihtisaslarına, okutulan derslere göre sınıflandırılır.
Yirmili, otuzlu, kırklı, ellili gibi. Vakfiyelerinde, müderristen başlayarak, her
türlü ihtiyaç ve öğrenciler için maaşlar bağlandığı görülmektedir.
Osmanlı medreseleri, plan olarak kapalı avlulu Selçuklu medreselerinin
açık avlulu medreseler şekline dönüşmesi ile oluşmuştur. Plan tipolojisi
olarak da üstü açık olmakla beraber önü açık ve kapalı, sekiz kenarlı
çeşitlemeleri görülebilmektedir (Amasya Kapı Ağası ve İstanbul Rüstem
Paşa medreseleri). Klasik devirde de Mimar Sinan’ın bazı cami avlularının
etrafında medrese odaları yaptığını görmekteyiz (İstanbul Edirnekapı Mihrimah,
Beşiktaş Sinan Paşa ve Topkapı Kara Ahmed Paşa medreseleri).
Farklı bir tip olarak ise Bursa Hudâvendigâr Cami ikinci katında bulunan
medreselerden bahsetmek gerekir. Medreselerin ortak özelliği ise öğrenci
odalarının yanında bir dershanenin olmasıdır.
Tıp medreseleri ise aynı zamanda uygulamanın da yapıldığı hastahane
birimlerini ihtiva eder. Edirne’deki II. Bayezid Külliyesi’ndeki Bîmarhane-
Akıl Hastahanesi ve Süleymaniye Tıp Medresesi ve Dârüşşifası buna
örnektir.
Osmanlı mimarisinde ilkokul diyebileceğimiz sıbyan mektepleri, önceleri
cami ve mescidler içinde iken daha sonra ayrı bir bina halini almıştır.
Medreselerin aksine küçük yapılardır. Plan olarak ocaklı ve dolaplı kışlık
(şitâiyye) ve diğeri etrafı açık, havadar yazlık (sayfiyye) iki bölümden
oluşmaktadır. Amasya Hatuniye, İstanbul Bayezid ve Haseki mektepleri
örnek olarak gösterilebilir. Vakfiyelerde sadece yetim çocuklara tahsis edilen
mekteplerin olduğu, çocuklara bayramlarda giyecek ve yemek tayinleri
yapıldığı görülmektedir.
Osmanlı eğitim müesseseleri içine alabileceğimiz kütüphaneler, önceleri
cami içinde dolaplar şeklinde iken XVII. yüzyıldan sonra ayrı binalar halinde
yapılmaya başlanmıştır. En eski kütüphanelerden birine örnek olarak XVI.
yüzyıl başına tarihlenen Gebze Çoban Mustafa Paşa Menzil Külliyesi’nde
bulunan kütüphane gösterilebilir.