Osmanlı mimarlarının, İstanbul’un fethinden (1453) çok daha önce
Bursa ve Edirne’de uzun bir mimari tecrübeden sonra Üç Şerefeli Cami’de
olduğu gibi klasik çağın temellerini attıkları ve prensiplerini ortaya
koydukları görülür. Erken dönem Osmanlı mimari eserlerinde mekân ve
kubbe ile bina kütlesinin ilişkileri ve yapı problemlerinin çözülmüş olduğu
açıktır. Osmanlı mimarlarının, kendilerinden önce yapılmış olan birçok
örneğe rağmen, onları aynen birebir tekrar etmemiş olduklarını söyleyebiliriz.
Tekrar edilen sadece yapı sanatının teknik düzeydeki inşaat prensipleridir.
Osmanlı Mimarisinin özellikleri:
Günümüze kadar gelen örneklere dayanarak Osmanlı mimarisinin klasik
döneme ait:
1. Araziyi kullanmak: Araziyi kıbleye göre en uygun şekilde kullanmak,
2. Sadelik: Yerine göre yeterince süsleme yapmak, aşırıya kaçmamak,
3. Malzeme kullanımı: Malzemeyi yerli yerince ekonomik olarak
kullanmayı tercih etmek,
4. Işık ve renk: Camilerde yere kadar inen pencerelerle ışığı yeterince ve
iyi bir şekilde kullanmak, kasvetli bir atmosfer yaratmamak,
5. Proporsiyon-tenasüp: Kütle, mekân, kubbe, avlu ve minarenin
birbirine oranı ve uyumu, yuvarlak ve dik ve yatay çizgilerin armonisi,
orijinal (pençli, teğet) sivri ve Bursa kemer biçimlerini ve belli pencere ve
kapı nisbetlerini kullanmak,
6. Mukarnas ve silmeler: Bir düzlemden veya bir objeden diğerine geçişte
silme, mukarnas gibi geçiş elemanı kullanmak,
7. Simetriyi yerinde kullanmak, gibi bazı özellikleri sayılabilir.