Asya’da Türk-İslâm mimarisinin ilk eserleri Karahanlılar devrinde ortaya
çıkar. Karahanlılar Göktürklere bağlı iken 840’tan sonra devlet kuran Karluk
Türkleri’dir. 960 yıllarında müslüman olan Karahanlılar 999’da Buhara’yı
alarak Sâmânoğulları Devleti’ne son vermişlerdir.
İlk Karahanlı eserleri kerpiç yapılardır. Sonraları ise tuğla mimarisinin en
güzel örneklerini ortaya koymuşlardır. İlk kerpiç yapılarından Eski Dehistan
Mezarlığı’nda Şir-Kebir adındaki büyük kubbeli yapı ştuk (alçı)
kaplamalarıyla ve sağlamlığıyla dikkati çeker. Karahanlı camilerinden iki
önemli örnek ise Anadolu Türk mimarisinde en olgun şekline kavuşacak olan
“enine gelişmiş, mihrap önünde kubbeli cami” planıyla merkezi planlı cami
formunun ilk örnekleri olarak ele alınabilecek plan olgunluğu gösteriyor.
Kerpiç ve tuğlanın birlikte kullanıldığı Buhara yakınındaki Hazar Camii kare
planlı bir yapıdır. Ortada tuğladan pâyelerin taşıdığı dört tuğla kemer,
merkezî kubbeyi taşımaktadır. Köşelerde de birer kubbe yer alır. Aradaki
boşluklar ise tonozlarla örtülmüştür. Bu ilgi çekici XI. yüzyıl yapısının yanı
sıra, eski Merv yakınında XI. yüzyıl sonu ile XII. yüzyıl başlarından Talhatan
Baba Camii tamamen tuğladan yapılmıştır. Enine dikdörtgen planın
ortasında, mihrap önünde yapının bütün genişliğiyle bir kubbe yer
almaktadır. Yanlara doğru ortada birer geniş pâyeye oturtulmuş olan bu
kubbe tromplu bir kubbedir. Yan taraflarda ise tonozlar kullanılmıştır. İleriki
gelişmelere esas olan bu iki plan tipinin bu olgunlukta karşımıza çıkması
oldukça dikkat çekicidir. Diğer Karahanlı camilerinden ilk haliyle günümüze
ulaşan eser yoktur. Buhara’da Mugak Attari Camii’nin portal cephesi pişmiş
toprak zengin süslemeler arasında çini süslemenin de kullanıldığı erken bir
örnektir. Buhara’daki yapıların çoğu Arslan Han tarafından (1087-1130)
yaptırılmıştır. Bunlardan 1119 tarihli Namazgâh Camii’nin mihrap
duvarındaki sarı kırmızımtırak küçük parlak tuğlalardan geometrik kûfî
kitâbeler ilgi çeker. XII. yüzyıl başlarında yapılan Mescid-i Cuma ise orijinal
şekliyle zamanımıza gelememiştir. Ancak Buhara şehrinin sembolü haline
gelen ve Kalan Minaresi adı verilen minaresi, Arslan Han’ın adı ve 1127
tarihini veren kitâbesiyle Karahanlı tuğla işçiliğinin en olgun bir örneğidir.
Buhara Kalan Minare - Özbekistan
Kuşaklar halinde değişik geometrik süslemelerle kaplanmış olan minarenin
bir yakın benzerine de Özkent’te rastlanmaktadır. Buhara’daki minareye
öncü olduğu kabul edilen bu minarenin bağlı olduğu cami de yıkılmıştır.
Tirmiz yakınında Çar Kurgan’da 1108-1109 tarihli diğer bir Karahanlı
minaresinde Serahslı bir ustanın adını görüyoruz: Ali b. Muhammed. On altı
yivli bir gövde halinde yükselen bu minare de Karahanlı minarelerinin başka
tipte bir uygulamasıdır. Her iki tip minare de Türkistan’da silindirik, ince,
uzun ilk minare örnekleridir. Karahanlı mimarisinin geliştirdiği çok önemli
bir yapı tipi de türbelerdir. Erken tarihli İslâm türbelerinden ilki Sâmerrâ’da
Kubbetü’s-Suleybiye ve Buhara’da Sâmânoğulları türbesidir. Karahanlı
türbeleri ise cephe mimarisine özel bir önem veren, tuğla süslemelerin hâkim
olduğu zengin bir mezar anıtı mimarisinin erken örnekleridir. Özbekistan’da
978 tarihli Arap Ata Türbesi, en eski Karahanlı eseridir. Kare planlı ve tek
kubbeli yapı, kubbeye geçişte kullanılan üç dilimli, yonca biçimli
tromplarıyla ileriki gelişmeler için önemli bir adım teşkil eder. Ayşe Bibi ve
Balaci Hatun türbeleri Karahanlı tuğla mimarisinin diğer iki önemli eseridir.
Ayşe Bibi Türbesi, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın kızı Ayşe Bibi için
yaptırılmıştır. Cephesinin iki yanında yer alan minare biçimindeki ortası
daralan kuleleri ve cephenin bütünü, altmış dört değişik süsleme ile işlenmiş
sırlı tuğla ile kaplanmıştır.
Karahanlılar şaşılacak olgunlukta ve büyük ölçüde bir kervansaray
mimarisinin de geliştiricileridir. Şemsü’l-Mülûk Nâsır b. İbrâhim’in
yaptırdığı iki kervansaraydan 1078-1079 tarihli Ribât-ı Melik’in piştak
denilen anıtsal giriş kapısı ile cephesi ayaktadır. Karahanlılar’ın Dehistan,
Akçakale, Dâye Hatun, Başane (Kurtlu Şehir) Kervansarayları Büyük
Selçuklu Ribatlarıyla yakın plan ve form benzerliklerine sahiptir. Başane
kervansarayı ise plan şemasıyla Anadolu’daki sultan hanların plan şemasını
andırmaktadır. Üzerinde iyice durulması gereken Türk mimarisinin bu erken
devrinde Karahanlılar, camileriyle ve türbeleriyle ileriki gelişmeleri
etkileyecek olan ilk adımları atarken, kervansaray mimarisinde
gerçekleştirdikleri avlu-eyvan ve kubbe kompozisyonlarıyla da öncülük
etmişlerdir.