Oruç ve Tedavi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Oruç ve Tedavi
« : 25 Ocak 2018, 18:07:12 »
Daha önce açıklandığı gibi hastalık oruç tutmamak için izin (ruhsat) olarak
değerlendirilmiştir. Ama hastalığın durumuna göre bu, iznin ötesinde bir
mecburiyet halini de alabilir. Oruç tuttuğu takdirde sağlığı zarar görecek bir
şahsın öncelikle tedavi ile meşgul olması, sağlığına kavuştuktan sonra
tutamadığı oruçları kazâ etmesi isabetli olur. Diğer taraftan bazı hallerde
oruç, uygulanan tedavi programını aksatmayabilir veya oruç dikkate alınarak
yapılacak bir tedavi programı ile de hasta, sağlığına kavuşabilir. Bu durumda
kullanılacak ilaçların ve tedavi yönteminin oruca etkisinin bilinmesi gerekir.

İslâm âlimleri geçmişten günümüze ilaçların ve tedavi metotlarının oruca
etkisini değerlendirmişlerdir. Bu değerlendirmede Hz. Peygamber’in ve
ashabının açıklamaları yanında yaşadıkları zamanın bilgi ve tecrübe
birikiminin de katkısı vardır. Konu günümüzde ele alınırken eskilerin
görüşleri yanında çağdaş tıp biliminin verilerinden de yararlanma ihtiyacı
vardır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 22/09/2005 tarihli
toplantısında bu tarz bir çalışma sonucu bazı kararlar almıştır. Yer yer bu
kararlara da işaret ederek konuyu şöyle özetlemek mümkündür:

1. Ağız Yoluyla Tedavi ve Tıbbî Müdahale

Ağız yoluyla alınıp boğazdan geçen katı veya sıvı ilaçlar orucu bozar. Ancak
ağız içerisine az miktarda ilaç damlatılması veya sıkılması, mesela dil veya
damakta oluşan yaralara ilaç sürülmesi, dişe ilaç konulması, dişin
doldurulması veya kaplanması orucu bozmaz. Çünkü bu uygulamalarda
boğazdan herhangi bir madde ya hiç gitmez veya dikkate alınacak kadar bir
miktar gitmez. Ağza konulan ilacın kendisi boğazdan geçmediği takdirde sırf
tadının boğazda hissedilmesi orucu bozmaz.

Astım hastalarının ve benzerlerinin kullandıkları spreylerde ağza sıkılan
ilacın bir kısmı ağız cidarı tarafından emilirken bir kısmı boğazdan nefes
borusu yoluyla bronşlara ve akciğere gider. Mideye gitmeyen veya tükürükle
karışarak bir miktar gittiği farz edilse bile dikkate alınacak bir miktara
ulaşmayacağı bilinen bu tür ilaçların kullanılması orucu bozmaz. Bu konuda
farklı görüşler varsa da Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu,
bu tür spreylerin orucu bozmayacağı görüşünü benimsemiştir. Kurul tıp
uzmanlarının bazı kalp rahatsızlıklarında krizi önlemek maksadıyla dil altına
konulduğunu ve doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karıştığını
ifade ettikleri ilaçları da bu bilgiler ışığında aynı durumda saymış ve onların
da orucu bozmayacağına karar vermiştir. Mideyi görüntülemek için yapılan
endoskopi işleminde aletin boğazdan geçmesi oruca zarar vermez fakat bu
esnada çoğu kere mideye su veya başka madde verilir ve bu durumda oruç
bozulur.

2. Kulak, Burun veya Göze İlaç Damlatılması veya Sıkılması

Bu işlemlerin oruca etkisi değerlendirilirken konulan ilacın boğaza ve oradan
da mideye geçip geçmeyeceği dikkate alınmaktadır. Günümüz tıp bilgilerine
göre zarda yırtık olmadığı takdirde kulağa damlatılan ilaç boğaza gitmez.

Burna damlatılan ilaç ve spreyler daha çok burun içinde emilir. Bunlardan
çok az bir miktarı burun akıntısı ile boğaza gidebilirse de bu, orucu
etkileyecek boyutta değildir. Göze damlatılan ilacın boğaza geçmesi için de
aynı şeyler söylenebilir. Bu gerekçelerle söz konusu kararda bu
uygulamaların orucu bozmayacağı sonucuna varılmıştır. Önceki İslâm
âlimlerinden nakledilen yaygın bilgi ise burna ve kulağa damlatılan ilacın
orucu bozacağı, göze damlatılanın bozmayacağı şeklindedir.

3. Makat Yoluyla Tedavi ve Tıbbî Müdahale

Fıkıh ve ilmihal kitaplarında makattan verilen ilacın orucu bozacağı belirtilir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ilgili kararında ise
makattan verilen fitilin orucu bozmayacağı sonucuna varılmıştır. Aynı
kararda lavman yaptırmak farklı değerlendirilmiş, bu esnada bağırsaklara
verilen su orada bağırsaklar tarafından emilecek kadar bir süre kaldığı ya da
bağırsaklara gıda özelliği taşıyan bir sıvı verildiği takdirde orucun bozulacağı
ifade edilmiştir. Bağırsak görüntüleme yöntemleri için de aynı temel
düşünceden hareket edilerek bu esnada su veya besin değeri olan bir sıvının
bağırsağa verildiği takdirde orucun bozulacağı belirtilmiştir.

4. Cinsel Organdan Tıbbî Müdahale

Fıkıh kitaplarında ifade edilen hâkim görüşe göre kadın cinsel organının içine
herhangi bir maddenin konulması orucu bozar, fakat erkeğin cinsel organının
içine ilaç vs. damlatılması orucu bozmaz. Özellikle erkek cinsel organı ile
ilgili görüş ayrılığı tartışılırken, ilacın bu yolla vücudun daha iç bölgelerine
ulaşıp ulaşmayacağı konusundaki bilgi farklılığının hükmü etkilediği
görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgili kararında idrar yollarının
tıbbî teşhis veya tedavi maksadıyla görüntülenmesinin, buralara ilaç
verilmesinin orucu bozmayacağı ifade edilmiştir.

5. Anjiyo, Diyaliz, Anestezi

Sözü edilen kararda bu işlemlerin oruca etkisi tespit edilirken, bu esnada
vücuda besin değeri olan bir sıvı verilip verilmediği dikkate alınmıştır. Sonuç
itibariyle anjiyoda böyle bir sıvı verilmediği için orucun bozulmayacağı, bazı
diyaliz çeşitlerinde de durumun aynı olduğu fakat bazılarında vücuda besin
değeri olan sıvı verildiği ve bu son durumda orucun bozulacağı görüşü
benimsenmiştir. Anestezide ise işlemin kendisinin orucu bozmayacağı fakat
bilhassa bölgesel ve genel anestezide ayrıca vücuda serum verildiği, bu
durumun ise orucu bozacağı belirtilmiştir.

6. İğne ile İlaç veya Serum Verilmesi, Aşı Yapılması

Vücuda doğal kanallar dışında deriden giren maddelerin oruca etkisi eskiden
beri tartışılmıştır. Kimine göre vücuda tamamen giren ve dışarı ile irtibatı
kalmayan her türlü madde mesela bir ok parçası bile orucu bozar. Konu
zaman zaman komisyonlar tarafından ele alınmış ve değerlendirilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 2005 tarihli
kararında gıda ve keyif verici özelliği olan iğnelerin orucu bozacağı,
diğerlerinin bozmayacağı ifade edilmiştir. Oruçlunun kan vermesi orucu
bozmaz. Fakat oruçluyu zayıf düşürecekse mekruhtur. Oruçluya kan
verilmesi ise orucu bozar.

7. Ciltteki Yaralara İlaç Konulması

Cilt üzerine veya ciltteki yüzeysel yaralara ilaç konulması, ilaçlı bant
yapıştırılması oruca zarar vermez. Fakat bazı âlimler yaraya konulan ilacın
karnın içine veya beyne ulaşmasını bundan istisna ederler. Onlara göre
yaraya konulan veya sürülen ilaç, karnın içine (cevf) veya beyne (dimağ)
ulaşırsa oruç bozulur.