Ramazan ayında, günün orucuna niyet ederek başlamış olan erkek veya
kadın, oruçlu olduğunu bile bile cinsel ilişkide bulunursa orucu bozulur ve
kazâ yanında keffâret ile de mükellef olur. Bu konuda büyük ölçüde görüş
birliği vardır. Keffâret, sağlığı yerinde olanlar için iki ay ara vermeden oruç
tutmak, buna gücü yetmeyenler için ise altmış fakiri birer gün doyurmak
şeklinde olur. Bu konuda ileride keffâretlerle ilgili ünitede geniş bilgi
verilecektir.
Hanefî mezhebine göre aynı şartlar altında gıda veya tedavi amacıyla
kullanılması âdet olan bir şeyi yiyen veya içene de kazâ ve keffâret gerekir.
Sigara, nargile, enfiye gibi keyif verici maddelerin bile bile kullanılması da
keffâret sebebi olarak kabul edilmiştir.
Ramazan ayı dışındaki orucun bozulması veya ramazan ayında oruca
niyet edilmemesi ve günün oruçsuz geçirilmesi keffâret sebebi değildir. Bu
durumda kazâ gerekir ve oruç tutmama ya da onu bozma meşru bir mazerete
dayanmıyorsa ayrıca tövbe edilir.
Orucunu keffâret gerektirecek şekilde bozan birisi aynı gün oruç tutmaya
engel olan veya oruç tutmaya izin veren ve elinde olmayan (semâvî) bir
mazeret ile karşı karşıya kalırsa keffâret düşer. Mesela orucu, keffâret
gerektirecek şekilde bozulan şahıs aynı gün iftardan önce orucunu bozmasına
izin verecek derecede hastalansa veya bu durumdaki kadın kendi müdahalesi
olmadan âdet görse, doğum yapsa keffâret düşer. Fakat kendi kendini
yaralaması, hasta etmesi, yolculuğa çıkması keffâreti düşürmez. Aynı senenin
ramazan ayında birden çok günde keffâret gerektirecek şekilde orucunu
bozan bir insana her gün için bir keffâret mi gerekeceği yoksa -daha önce
keffâreti yerine getirilmemişse- hepsi için bir keffâretin yeterli mi olacağı
tartışmalı bir konudur. Hanefî mezhebinde daha doğru kabul edilen görüşe
göre bu durumda bir keffâret yeterlidir.