Namaz: Özel Hükümler

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Namaz: Özel Hükümler
« : 25 Ocak 2018, 14:49:41 »
Günlük beş vakit namaz, haftalık cuma namazı ve gerektiğinde cenaze namazı farz
namazlardır. Bayram, vitir ve nezir namazları vacip ve bunların dışında kalan
namazlar ise sünnet ve nâfile namazlardır. Bu ünitede ayrıca korku, hastalık
ve yolculuk hallerinde namazların edâ şekilleri ile tilâvet, şükür ve sehiv
secdeleri hakkında bilgi verilecektir.

Namaz Yaradanımıza saygı ve bağlılığımızın bir göstergesi olup, günün
beş vaktinde maddi ve şahsî çıkarlarımızdan birkaç dakikalığına
vazgeçmemizi gerektirir. Öğle namazı, her hafta cuma günü aynı vakitte,
mutlaka cemaatle kılınan bir namaza dönüşür. Cuma namazı olarak kılınan
bu namazın farzından önce bir hutbe okunur. İslâm, kutlanması gereken iki
bayram belirlemiştir. Biri oruç ayı sonunda ramazan bayramı, diğeri de hac
mevsiminde kurban bayramıdır. Bu iki bayram beş vakit namaza ilâve olarak
özel birer namazla kutlanır. Bu namazlar, bir mümin için asgari dinî
görevlerdir; mümin, gönüllü olarak daha fazla sevap kazanmak için sünnet
ve nâfile namazlar da kılabilir. Önemli olan, insanın kendisi için ayırdığı
zamanların dışında, yirmi dört saat içinde yaklaşık toplam yirmi dört
dakikayı da Allah’ın huzurunda harcamasıdır. Fakat insan her zaman; mutlu
günlerinde de, mutsuz anlarında da, çalışırken de, yatarken de, başka işlere
başlarken de Allah’ı anmak ve düşünmek zorundadır.

Kur’ân bize bu konuda şöyle seslenir:

“Akıl sahipleri ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken
Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler ve şöyle derler:
Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın” (Âl-i İmrân 3/190-191);

“Namazıbitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah’ı
anın” (en-Nisâ, 4/103).

Mümin bir kişi, namazını hiçbir zaman terk etmez ve namazlarını
belirlenen vakitlerinde kılar. Darlık zamanlarında ruhsatlar ve kolaylıklar
vardır; kişi mazereti sebebiyle meselâ hasta olduğu için namazı ayakta
kılamıyorsa oturarak kılabilir, oturarak da kılamıyorsa îmâ (işaret) ile kılar.
Önemli olan, maddi veya dünyevi meşguliyetlerinin ortasında manevi
görevini unutmamaktır.

İnsanlık hali, unutursa veya uykudan uyanamazsa
veya buna benzer geçerli bir mazereti bulunursa mazeretinin bittiği anda
manevi görevi olan namazını kazâ olarak îfâ eder. Hz. Peygamber savaşta da
ashabına nöbetleşe korku namazını kıldırmış ( en-Nisâ 4/102-103) ve
Hendek savaşı sırasında, düşman saldırısı bütün gün namaz kılmak için fırsat
vermediği için namazlarını daha sonra kılmıştır.

Darlık ve kesin zaruret  zamanlarında ruhsatlar ve kolaylıklar devreye gireceğinden,
aklı eren kimse için namazı terk etmenin hiçbir mazereti yoktur.