Ezan, sözlükte bildirmek demektir. Dinî terim olarak ise ezan, farz
namazların vaktinin girdiğini bildirmek için, yüksek sesle okunan, belirli
mübarek sözleri ifade eder.
Ezan’ın sözleri şöyledir:
Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber;
Eşhedü enlâ ilâhe illAllah,
Eşhedü enlâilâhe illAllah;
Eşhedü enne Muhammeden-rasûlullah,
Eşhedü enne Muhammmeden rasûlullah;
Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh;
Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh;
Allahü ekber, Allahü ekber;
Lâ ilâhe illAllah.
Türkçesi:
Allah büyüktür (dört defa).
Şahitlik ederim ( yani bilir, tanır veaçıklarım) ki, Allah’tan başka tanrı yoktur (2 defa).
Şahitlik ederim(yani bilir,tanır ve açıklarım) ki, Muhammed Allah’ın elçisidir (2 defa).
Haydi namaza (2 defa).
Haydi kurtuluşa (2 defa).
Allah büyüktür (2 defa).
Allah’tan başka tanrı yoktur (1 defa).
Ayrıca sabah namazının ezanında “Hayye ale’lfelâh”tan
sonra iki defa okunmak üzere “es-Salâtü hayrün mine’n-nevm”
(Namaz uykudan hayırlıdır) cümlesi ilâve edilir.
Ezanın meşruiyeti Kur’ân, Sünnet ve icma ile sabittir. Hanefî
mezhebindeki yaygın kanaate göre ezan erkekler için vacip derecesinde
sünnet-i müekkededir. Diğer mezheplerde farklı görüşler bulunmakla birlikte
yaygın kanaat, ezanın farz-ı kifâye olduğudur. Ezan, beş vakit farz namaz
ile cuma namazı için okunur. Bunların dışındaki namazlarda ezan yoktur.
Beş vakit farz namazlar kazâ edilirken de ezan okunur. Ancak birden fazla
farz namaz kazâ edilirken her biri için ayrı birer ezan okumak müstehab
olmakla birlikte hepsi için bir ezan yeterlidir.
Ezan okuyan kişiye müezzin denir. Müezzinin, Müslüman, akıllı, erkek
ve bâliğ olması şarttır. Bu şartları taşımayanların okudukları ezan geçerli
değildir. Müezzinlik yapacak kişi, tüm insanlığa Allah’ın varlığını, birliğini,
Peygamberin risâletini ilan etme, inananları namaza, inanmayanları kurtuluşa
çağırma gibi çok önemli bir görevi ifa eder. Bu sebeple, böyle kutsal bir
görevi ifa edecek kişi, özellikle namaz vakitleri ve ezanla ilgili fıkıh bilgisine
sahip, muttaki, gür ve tatlı sesli olmalıdır. Bu nitelikleri taşıyanların ezan
okumaları tercih edilir. Ezan bir yönden de namaz gibi Allah’ı anmak, O’na
yakarışta bulunmaktır. Bu yüzden müezzin, ibadet aşkıyla, abdestli olarak
yüksek bir yerde ayakta ve kıbleye yönelerek sesinin çıktığı kadar yüksek bir
sesle ezanı okur. “Hayye ale’s-salât” derken sağ tarafa, “Hayye ale’l-felâh”
derken sol tarafa döner. Minarede ise, gerektiğinde dolaşarak ezanı okur ve
sesinin yükselmesi için parmaklarının uçları ile kulaklarını tıkar.
Ezan sesini duyan her Müslümanın, ezana icabet edip her bir cümlede
müezzinin okumasının ardından onun sözlerini tekrar etmesi müstehaptır.
Ezan bitince şu dua okunur:
“Allahümme Rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeti,
ve’s-salâti’l-kâimeti,
âti Muhmmede’ni’l-vesîlete ve’l-fazîlete ve’d-deraceti’rrefîate,
ve’b’ashü makâmen mahmûdeni’llezî ve’attehu.
İnneke lâ tuhlifu’lmîâd”.
Türkçesi:
Allahım! Ey bu eksiksiz davetin (ezanın) ve kılınacak
namazın Rabbi! Muhammed’e vesîleyi, fazileti ve yüksek dereceyi ihsan et!
Onu va’dettiğin makâm-ı mahmûda eriştir!
Şüphesiz Sen va’dinden dönmezsi.
Vesîle ve fazîlet, cennette yüce birer makamdır.
Makâm-ı mahmûd ise şefâat makamıdır.
Hz. Peygamber: “Bu duayı okuyan kişiye şefaatim vaciptir” buyurmuştur
(Buhârî, “Ezan”, 8).
Aslı “ikâmet” olan “kâmet” ezan ile birlikte teşri kılınmıştır ve sözleri
ezanınki gibidir. Ancak “Hayye ‘ale’s-salâh” tan sonra iki defa “Kad
kâmeti’s-salât” (Namaz başladı, namaz başladı) ilave edilir. Kâmet de
erkekler için sünnettir. Ezan yavaş, yavaş okunur, kâmet ise hızlı getirilir.
Bir vakit için bir ezan okunur ve bir kâmet getirilir. Sadece cuma namazı için
iki ezan okunur. Bu sebeple, bir cami veya mescidde cemaate yetişemeyenler,
namazı cemaat halinde kılacak olsalar, ezan okumaları ve kamet getirmeleri
gerekmez. Bir mahalle veya köyde camiden okunan ezan yeterlidir; bu genel
ezanı duyanların evde, iş yerinde ve benzeri yerlerde tek başına namaz
kılarken tekrar ezan okumaları gerekmez.
Ezan sesinin ulaşmadığı kırlarda ve yerleşim birimlerinin dışında ise,
farz namaz kılanların ezan okumaları
müstehaptır; terk etmeleri ise mekruh değildir. Ancak bu gibi durumlarda
kâmetin terk edilmesi mekruhtur.
Namaz dışında da bazı sebeplerle ezan okumak menduptur. Meselâ, yeni
doğan çocuğun sağ kulağına hafif bir ses ile ezan okumak; ayrıca, yangın ve
savaş esnasında, yolcunun arkasından, çölde yolunu kaybetme halinde ve
buna benzer hallerde ezan okumak menduptur.