Teyemmüm sözlükte, bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek gibi anlamlara
gelir. Fıkıh terimi olarak ise, büyük ve küçük hükmi kirliliği (hades)
gidermek maksadıyla, temiz toprak veya toprak cinsi sayılan bir maddeye
elleri sürüp yüzü ve iki kolu meshetmektir.
Abdest ve guslün normal su ile yapılan ve maddi temizlenme özelliği de
taşıyan hükmi bir temizlik olduğunu görmüştük. Teyemmüm ise, istisnaî
hallerde başvurulan, abdest ve gusül yerine geçen sembolik, manevi ve
hükmi bir temizlik işlemidir. İslâm’ın bu şekilde bir temizlik şeklini
öngörmüş olmasının değişik sebep ve hikmetleri vardır. Suyun bulunmadığı
veya bulunduğu halde sağlık, su kıtlığı gibi sebeplerle kullanılamaması
durumunda başvurulan teyemmüm, aslında namaz başta olmak üzere
ibadetlerin ifasına verilen önemi göstermektedir. Aynı zamanda bu,
mükelleflere getirilen bir kolaylık ve ibadetini yapması için tanınan bir
imkândır. Bir başka açıdan teyemmüm ibadet için temizliğin ve kendini
temiz hissetmenin ne kadar önemli olduğuna da işaret etmektedir.
Teyemmümün hem kolaylık hem de imkân olduğunu ve mahiyetini şu
ayetten anlamaktayız: “Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız yahut
tuvaletinizi yaparsanız yahut kadınlarla temasta bulunur da su bulamazsanız,
temiz toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinize ve kollarınıza meshedin.
Allah size güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi temizlemek ve size olan
nimetini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz” (el-Mâide, 5/6. Ayrıca bk. enNisâ,
4/43).