Bedir Savaşı ve Sonuçları

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Bedir Savaşı ve Sonuçları
« : 15 Ocak 2018, 10:12:12 »
Hicretin 2. yılında Kureyşliler, büyük bir kervan hazırlayıp Ebû Süfyan'ın
idaresinde Suriye'ye göndermişlerdi. Bin deveden oluşan ve elli bin dinar
sermaye ile hazırlanan bu kervan, Kureyş tarafından sevkedilen en büyük
kervanlardan biridir. Kervanın getirdiği mallar beş yüz bin dirhem tutarında
idi. Hz. Peygamber kervanın geçtiğini haber alınca sahâbîleri topladı.
Kervandaki malların çokluğunu, buna karşılık muhafız sayısının azlığını
anlatarak bu kervanı Mekke'ye dönerken uğrayacağı Bedir'de ele
geçirebileceklerini söyledi. Kendilerini sefere davet etti. Gerektiğinde
müşriklerle savaş da yapılacaktı. Hem ensar, hem de muhâcirler bu sefere
iştirak edeceklerini açıkladılar. Bedir, Medine'nin 160 km. kadar
güneybatısında yer alan ve Kızıldeniz sahiline 30 km. uzaklıkta bulunan ve o
dönemde Medine-Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla birleştiği noktada
kervanların ikmal yeri olarak hizmet görüyordu.

Hz. Peygamber Medine'den çıkmadan on gün önce Talha b. Ubeydullah
ve Said b. Zeyd'i kervan hakkında bilgi toplamak için Suriye yoluna
gönderdi. Ancak bu iki sahâbî Medine'ye Bedir savaşı esnasında ulaşabildiler.

Bu arada kervanın dönüş haberini başka kaynaklardan öğrenen Hz.
Peygamber, 12 Ramazan 2/9 Mart 624'te Medine'den hareket etti. Yaşı küçük
olanları yoldan geri çevirdi. Müslüman askerlerin sayısı, yetmiş dördü
muhâcir ve geri kalanı ensar olmak üzere toplam üç yüz beş idi.

Ebû Süfyan Suriye'den ayrıldıktan sonra Kureyş'ten yardım istemek üzere
Kinâne kabilesinden Damdam b. Amr adlı şahsı yirmi dînar ücretle
kiralayarak Mekke'ye gönderdi. Kendisi de, Hz. Peygamber'in Bedir
kuyularına gönderdiği şahıstan sonra inceleme maksadıyla Bedir kuyularına
geldiğinde takip edildiğini anlayınca, pusuya düşmemek için kervanı Bedir'e
uğratmadan, Bedir'i sol tarafına alarak ve az kullanılan sâhil yolunu takip
ederek Mekke'ye doğru yola devam etti.

Ebû Süfyan'ın yardım isteğinin Mekke'ye ulaşması üzerine Kureyş
kabilesinin hemen bütün kollarından 1.000 kişilik bir ordu hazırlandı. Orduda
700 deve, 100 de zırhlı süvari vardı. Müşrik ordusu Ebû Cehil'in
kumandasında Mekke'den yola çıktı. Bu arada Ebû Süfyan Cuhfe'den bir
haberci göndererek kervanın kurtulduğunu bildirdi ve ordunun geri
dönmesini istedi. Kureyş ordusu, kervanın sahil yolunu takip edeceğini
bilemediğinden, kervanın geleceği normal yolu takip ediyordu. Ebû
Süfyan'dan gelen haber üzerine ordunun içinden bazıları, kervanın
kurtulduğunu ve savaşa gerek kalmadığını söyleyerek geri döndüler.
Geri dönenler arasında Hz. Ömer'in kabilesi Adiy ve Hz. Peygamber'in
annesinin kabilesi Benî Zühre de vardı. Buna rağmen Kureyşliler
hazırladıkları ordunun büyüklüğünü ve gücünü göstermek ve bir daha böyle
bir duruma düşmemek için yola devam ettiler. Kureyşliler aynı zamanda
Nahle'de öldürülen Amr b. Hadramî'nin intikamını da almak istiyorlardı.
Bedir yakınında ordusuyla konaklayan Hz. Peygamber, kervan hakkında
bilgi toplamak üzere Hz. Ali, Zübeyr b. Avvam, Sa'd b. Ebû Vakkâs ve
Besbes b. Amr'ı Bedir kuyularına gönderdi.

Hz. Peygamber, Bedir'de savaşmaya karar vermeden önce, muhâcirlerin
ve ensarın görüşlerini öğrenmek istedi. Muhacirlerden Hz. Ebû Bekir ve Hz.
Ömer ve ensardan da Sa'd b. Muaz söz alarak konuştular. Hz. Ömer, Kureyş
ordusunun karşılanması yönünde görüş beyan etti. Ensardan söz alan Sa'd b.
Muaz, daha önce kendisine iman edip desteklemeye söz verdiklerini, o
nedenle düşmana karşı koymaktan çekinmeyeceklerini belirtti.

17 Ramazan 2/14 Mart 624 Cuma sabahı erken saatlerde her iki ordu
Bedir'e doğru yola çıktı. İslâm ordusu kuyulara müşriklerden daha önce
ulaştı. Peygamberimiz başlangıçta Medine tarafına en yakın ve düşmana da
en uzak olan kuyunun çevresine yerleşti. Sahâbeden Hubâb b. Münzir buraya
yerleşilmesini uygun bulmadı ve Hz. Peygamber'e bu kararının vahye
dayanıp dayanmadığını sordu. Peygamberimiz bunun kendi görüşü olduğunu
söyleyince düşmana en yakın kuyunun yanına yerleşilmesini ve diğer
kuyuların kapatılmasını teklif etti. Hz. Peygamber bu görüşü uygun buldu ve
Hubâb'ın işaret ettiği kuyunun çevresine yerleşerek diğer kuyuları kumla
kapattırdı. Ancak, daha sonra, açık bırakılan kuyudan müşriklerin su
almalarına izin verdi.

Hz. Peygamber düşman ordusu geldikten sonra ve savaşmadan önce
Câhiliye devrinde de Kureyş'in elçilik görevini yürüten Hz. Ömer'i müşrik
ordusuna göndererek barış ve güvenlik içinde Mekke'ye dönebileceklerini
bildirdi ve savaş yapılmamasını teklif etti. Müşrik ordusunda yer alan Hakîm
b. Hizâm, bu teklifin kabul edilmesini istedi; ancak Ebû Cehil bunu kabul
etmeyip savaşmakta ısrar etti.

Hz. Peygamber İslâm ordusunu o şekilde yerleştirmişti ki, güneş ışıkları
ordunun gözünü kamaştırmıyordu. Düşman askeri için, bunun tersi söz
konusuydu. Hz. Peygamber, muhacirler, Evs ve Hazrec için ayrı ayrı parola
tespit etmiştir.

Bu arada her Müslüman asker, bulunduğu yere taş yığdı. Müşrikler ise
saldırı yapmayı planladıklarından, karşı tarafa atmak için bir veya iki taştan
fazlasını yanlarında gezdiremezlerdi.
Arap geleneğine göre savaş mübareze (teke tek vuruşma) şeklinde
başladı. Müşrik ordusundan Esved b. Abdülesed, İslâm ordusundan da Hz.
Hamza ortaya çıkıp döğüştüler.

Bunun üzerine Kureyşlilerden Utbe b. Rebîa, kardeşi Şeybe ve Velîd b.
Utbe ortaya atıldılar. Bunların karşısına ensardan üç kişi çıktı. Fakat
müşrikler kendilerine denk kabul etmedikleri için onlarla
vuruşmayacaklarını, karşılarına kendilerine denk kimselerin çıkmasını
istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in emriyle Hz. Hamza, Hz. Ali ve
Ubeyde b. Hâris meydana çıktı. Hz. Hamza, Utbe'yi; Hz. Ali, Velîd'i; Ubeyde
b. Hâris de Şeybe'yi öldürdü. Teke tek vuruşmalardan sonra başlayan ve dört
veya beş saat süren savaş, ikindiye doğru İslâm ordusunun kesin zaferiyle
sonuçlandı.

Savaşta müşrik ordusundan başta Ebû Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b.
Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Ebû Süfyan'ın oğlu Hanzala gibi ileri gelen İslâm
düşmanları olmak üzere toplam yetmiş kişi öldü; bir o kadar sayıda asker de
esir alındı. Müslümanlar, altısı muhâcirlerden, sekizi de ensardan olmak
üzere toplam on dört şehit verdiler. Hz. Peygamber şehitlerin cenaze
namazını kılarak onları defnettirdi. Müşrik ölülerini de gömdürdü.

Hz. Peygamber her şeyden önce esirlere iyi davranılmasını emretmiştir.
Onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebû Muayt ile Nadr b. Hâris'i, vaktiyle
kendisine ve Müslümanlara yaptıkları ağır işkencelere karşılık olarak ölüme
mahkûm etmiştir.


Hz. Peygamber, esirlerin malî durumlarına göre bin ilâ dört bin dirhem
fidye ödemelerini şart koşmuştur. Esirler arasında Hz. Peygamber'in amcası
Abbas, diğer amcalarının oğulları Akîl ve Nevfel de bulunuyordu. Fidye
ödenmesi konusunda bunlara herhangi bir ayrıcalık tanınmamıştır. Bazı
esirlerin karşılıksız olarak, okur-yazar olanların ise on Müslümana okuma
yazma öğretmeleri şartıyla serbest bırakılmalarına karar verilmiştir. Bedir
Gazvesi'nde, birbiriyle yakın akraba olan pek çok kişi karşı karşıya gelmişti.
Hz. Hamza ile kardeşi Abbas, Hz. Ebû Bekir ile oğlu Abdurrahman, Mus'ab
b. Umeyr ile kardeşi Ebû Aziz, Ebû Huzeyfe ile Utbe b. Rebîa muhalif
saflarda yer alanlardan birkaçıdır. Böylece farklı inançlara sahip babalarla
oğullar, kardeşler, amcalar, dayılar yeğenler farklı saflarda yer almışlardı.
Fakat Hz. Peygamber babalarıyla savaşmak isteyen oğullara ve oğullarıyla
çarpışmak isteyen babalara imkân ölçüsünde engel olmuştur.

Bedir zaferi, başta Medine olmak üzere bütün Arap Yarımadası'nda ve
hatta yarımada dışında Müslümanların itibarının artmasına vesile olmuştur.
Arabistan'da büyük üne sahip olan Mekkelilerin bu savaşta yenilmesi, tüm
gözleri onları mağlup edenlere çevirmiştir. Öyle ki, olayın etkisi Arap
Yarımadası'nın dışına da taşmış, Müslümanların galibiyetini öğrenen
Habeşistan Necâşîsi son derece sevinmiştir. Ancak Müşrikler, Münafıklar ve
İslâm düşmanları bu başarıdan rahatsız olmuşlardır. Bedir Gazvesi'nden önce
tarafsız kalmaya söz vermiş olan Yahudiler, Bedir zaferinden sonra
Müslümanların başarısını kıskanmaya başlamışlardır. Ka'b b. Eşref
üzüntüsünden "Yerin altı üstünden iyidir" demiştir.

Kur’ân-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde “Ehl-i Bedir”den
övgü ile söz edilmiştir. Hadislerde Ehl-i Bedir'in Müslümanların en
faziletlileri oldukları zikredilmiştir.

Bedir Savaşı'nın en önemli sonuçlarından birisi de Uhud savaşına sebep
olmasıdır. Mekke müşrikleri yenilgi haberini alınca büyük üzüntüye
kapıldılar. Ebû Cehil'in yerine Ebû Süfyan'ı başkanlığa getirerek, hep birlikte
Müslümanlardan intikam almak için yemin ettiler ve derhal faaliyete
başladılar.